Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@yazarus_1

Alarmın o kulak tırmalayıcı sesi üzerine homurdanarak gözlerimi ovuşturdum. Kulağımın dibinde çalıp duran telefonun alarmını kapatıp yatakta oturur pozisyona geçtim. Bugün yeni bir gündü, derin bir nefes verdim. Teknede çalışmak benim için ızdırap gibi birşeydi. Turgut inanılmaz sinir bozucuydu, sözleriyle benim sinirimi zıplatıyordu.

"Sen neleri atlattın," diye beni motive eden iç sesime gülümsedim. Doğruydu, İstanbul'daki iş hayatımda daha zor zamanlar geçirmiştim.

Babam Turgut'a neden bu kadar güveniyordu bilmiyordum, güvenmese zaten beni onun yanında çalıştırmazdı, güvenmese teknelerimizden birinin başına kaptan olarak onu geçirmezdi.

Ordu'nun balıkçı teknelerinin çoğu bizimdi, babam buranın sayılı zenginleri arasındandı. Şimdi bana bu hayatı neden bırakıp gittin dediğinizi duyar gibiyim.

Herşey para değildi sonuçta, zaten benim hayatımın merkezi kesinlikle maddiyat olmamıştı.

"Berra, kahvaltı hazır kızım," diye bana seslenen annemin sesini duyduğum saniye yataktan kalıp odamın içinde olan lavaboya yürüdüm.

İçeri girdiğimde aynadaki yansımama baktım.

"İyi görünüyorsun ortak." Kendimle konuşmayı severdim. Yalnız kaldığım her an aynanın karşısına geçer kendimle konuşurdum. Ortak diye hitap ederdim. Bu alışkanlık çocukluğumdan kalmaydı.

Elimi yüzümü yıkayıp yüzüme güneş kremini sürüp çıktım. Yaz kış güneş kremi sürmeyi ihmal etmezdim. Çocukluğumdan kalma çillerimi lazerle sildirdiğim zamandan beri güneş kremi hep çantamın bir köşesinde olurdu.

Yüzümdeki çillerden oldum olası hoşlanmazdım ve tekrardan çıkmalarını istemiyordum. Kıvırcık saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaptım. Onları ancak at kuyruğuyla zaptediyordum.

Abimin saçlarıda benim gibi kıvırcıktı. Onu çok özlemiştim. Bugün iş çıkışı onun mezarına gidip dertleşecektim.

Banyodan çıktığım gibi giysi dolabının önüne geçtim. Yeşil kazağımı ve siyah kot pantolonumu çıkartıp giydim. Hazır olduğumda çantamı alıp aşağı kata indim.

Börek kokuları bütün evi sarmıştı. Annem mutfaktan elinde patates dolu tabakla çıktı. Babamı göremeyince, "Babam nerede?" diye sordum.

"Eşref Amcanın yanına gitti," dedi annem.

Eşref Amca'da kimdi?

"Hatırlamadın mı?" diye sordu annem. Yüz ifademden o ismi çıkartamadığımı anlamıştı.

İstanbul'da hastanede kaldığım süre zarfında hafızamdan bazı kişiler ve olaylar silinmişti.

"Hayır," diye cevap verdim.

"Aile dostumuz vardı ya Berra," dedi. "Gelip giderdik birbirimize. Hatta senin yaşında kızları vardı. Adı Zehra."

Zihnimi zorladığımda zar zor birkaç anı harırlamıştım.

"Doğru ya," dedim çaktırmamak adına.

Annem yanıma gelip, "Sen iyi misin Berra?" diye sorduğunda boğazımı temizledim.

"İyiyim anne," dedim ve zar zor gülümsedim.

Annem iç çekip masayı gösterdi.

"Hadi birşeyler ye."

Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"İştahım yok anne, " dedikten sonra kolumdaki saate baktım. "İşe geç kalıyorum, çıkmalıyım."

Annemi öpüp kapıya doğru yürümeye başlarken, "Birşey unutmadın mı?" diye seslendi annem.

Arkamı dönüp merakla ona baktım. Vestiyerin üzerindeki araba anahtarını alıp bana uzattı.

"Araba kullanmayı unutmadın değil mi?" diye sorduğunda sırıttım.

"Ciddi misin?"

Anahtarı aldım. Ehliyetim vardı, 18 yaşına girer girmez almıştım. Ellerimi küçük bir çocuk gibi çırpıp koşar adım kapıyı açtım.

Bahçede duran kırmızı mini Cooper parıl parıl parlıyordu.

"Anne bu çok güzel..." dedim neşeyle. "Çok teşekkür ederim. "

"Akşam babana teşekkür edersin," dedi annem.

Arabanın kapısını hevesle açtım. Sürücü koltuğuna oturduğumda içimde kelebekler uçuşuyordu. Arabayı çalıştırmadan önce radyoyu açtım.


Hoşgelmişsun gönlume hayatumun anlami


Sana laf edenlere verdum ayarı

Birak puli parayı evleri sarayları

​​​Bozdum sadece senlen, senlen kafayi


​​​​​​Bu şarkıyı seviyordum ve sözlerini de ezbere biliyordum. Arabayı çalıştırıp bahçe kapısından çıktım. Limana doğru sürerken şarkının nakaratı kulaklarımı doldurdu.


Seni koluma takup yollarda gezeceğum


Gözüne bakup bakup sevduğum diyeceğum


​​​​​​Bağıra bağıra şarkıya eşlik ederken memleketimin sokaklarında araba sürmek şahane hissettiriyordu.


***


Arabayı park edip indim. 'Kaşdoğan' yazan tekneyle bakışırken birazdan yaşanacak olaylar için derin derin nefesler alıp verdim. Size dün Turgut'un bana yaşattıklarından biraz bahsedeyim.

"Kaşdoğan su getir!"

"Kaşdoğan mutfağa gidip yiyecek birşeyler hazırla!"

"Kaşdoğan güverteyi temizledin mi?"

"Kaşdoğan çok soru soruyorsun!"

"Kaşdoğan çok konuşuyorsun!"

"Kaşdoğan!"

"Kaşdoğan!"

"Kaşdoğan!"

Ne kadar sinir bozucu değil mi? Bana inatla soyismimle hitap ediyordu.

"Gıcık!" diye mırıldandım.

"Ben sana soy isminle hitap ediyor muyum? Bozdağ diyor muyum?!" Sesli düşünmeyi durduramıyordum.

"Bay gıcık!"

Taktığım lakaba kıkırdarken arkamda öksürük sesini duymamla irkildim.

"Bay gıcık yerine Bozdağ demeni tercih edebilirim."

Turgut'un sesini duymamla arkamı döndüm. Mahçup bir tavırla ellerimle oynamaya başladım.

"Günaydın kaptan," dedim az önceki söylediklerimi unutmasın istiyordum.

"Günaydın kaşdoğan," dedi ciddi bir yüz ifadesiyle.

"Nasılsın kaptan?" diye sorduğumda tek kaşını kaldırdı.

"Sert bir kahve içsem daha iyi olacağım."

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Hemen yaparım kaptan," dediğimde belli belirsiz gülümsedi.

Tekneye doğru yürürken, "Günaydın miçolar," diye bağırdı.

Bende Turgut'un ardından tekneye bindim. Dün teknede çalışanlarla tanışmıştım. Hepsi sıcak kanlı insanlardı.

Turgut merdivenlere yönelirken bende kendimi mutfağa attım. Güzel bir kahve yapıp mutfaktan çıktım. Merdivenlere yöneleceğim sırada Turgut'u güvertede bir kadınla konuşurken gördüm. Gülüyordu, bana bir kere bile öyle gülmemişti. Kalbim nedenini anlamadığım bir şekilde sızlarken Turgut'la göz göze geldik. Gülen yüzü soldu.

Boğazımı temizleyip onlara doğru yürüdüm. Sarı saçlı alımlı bir kadın Turgut'un koluna dokunup kahkaha attı. Neydi bu kadar komik olan yahu?

"Kahveni getirdim kaptan," dediğimde sarışın kadının bakışları bana döndü. Beni baştan aşağı süzerken burun kıvırdı.

"Bana da şekerli bir kahve yap tatlım," dedi kadın bana tepeden bir bakış atarak.

Turgut'a kahvesini uzatırken başımı aşağı yukarı salladım. Tam gidecekken Turgut beni durdurdu.

"Burası kafe değil Duru," dedi baskın bir tonda. "Berra'da garson değil."

Derince yutkunurken sarışın kadının yüzünün şekilden şekile girişini keyifle izledim.

"Sorun değil," dediğimde Turgut dilini damağına vurdu.

"Benim için sorun Berra."

Bana ismimle hitap etmesine mi şaşırayım?

Yoksa beni savunmasına mı?

Göğsüm gururla kabarırken sarışın kadın saçını savurdu.

"Neyse," dedi tiz bir sesle. "Akşam bana geliyor musun?"

Yüzüm buruşurken Turgut'un bakışları benim üzerimdeydi.

"Geliyorum."

Kalbim sıkıştı, biri eliyle kalbimi sıkıştırıyordu sanki.

"Tamam o halde, ben gideyim o zaman."

Sarışın kadın Turgut'un yanağına öpücük kondururken gözlerimi kaçırdım. Turgut, sarışın kadının belinden tutup ona tekneden inene kadar yardımcı oldu.

O kadına karşı takındığı nazik hareketlerini bir kez bile bana karşı göstermemişti. Az önce beni savunmasını bile unutmuş, kendimi boşluğa düşmüş gibi hissetmeye başlamıştım.

Turgut geri dönerken hızla kendimi mutfağa attım. Neden canımın yandığını bilmiyordum. Belki de artık nazik davranılmak istiyordum. Artık biri bana nazik davransın istiyordum. Hor görülüp aşağılanmaktan bıkmıştım.

Ben artık beş sene öncesine dönmek istiyordum. Ben artık eski Berra olmak istiyordum. Ben artık acılarla savaşmak istemiyordum.

"Kaşdoğan."

Turgut'un bana seslenmesiyle ne zaman aktığını anlamadığım göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Yüzüme yalandan bir gülümseme takınıp ona baktım.

"Buyur Kaptan," dedim

"Arkadaşımın sana davranışı adına özür dilemek istedim."

Turgut benden özür dilemişti.

Bay gıcık benden özür dilemişti.

"Sorun değil, alışığım ben."

Birkaç adımda yanıma geldi.

"Sen bu beş sene içinde neler yaşadın Kaşdoğan?"

Sorusu üzerine gözlerimi kapattım. Bu kadar yakınlık fazlaydı.

"Sana neler yaşattılar Kaşdoğan?"

Gözlerimi açtığımda bir cevap arar gibi bakıyordu.

"Cevap vermeyecek misin?" diye sorduğunda hayır anlamında kafamı salladım.

"Siz benim sorularıma cevap veriyor musunuz kaptan? O gece bahçeye gelen adam siz misiniz diye sorduğumda cevap vermiş miydiniz?"

"Bendim," dedi dümdüz. "O gece gördüğün adam bendim."


Loading...
0%