@yazarus_1
|
"Abi, ölmek nasıl birşey?" diye sordu küçük kız. Kaya'nın kaşları çatıldı, Berra henüz 8 yaşındaydı ve ölümün nasıl birşey olduğunu merak ediyordu. "O nereden çıktı küçüğüm?" diye sordu Kaya. Berra kafasını gökyüzüne kaldırdı. "Dün akşam izlediğim filmde çocuk ölüyor, kardeşi de hep gökyüzüne bakarak onunla konuşuyor," dedi küçük kız. Bakışları tekrar abisine döndüğünde Kaya ne diyeceğini bilemez vaziyetteydi. Ölümü ona nasıl açıklayabilirdi? "Abi sen benden önce ölme olur mu?" dedi Berra, küçük kalbi sızladı. "Filmde ölen çocuğun kardeşi çok ağladı, hergün ağladı. Sen ölürsen eğer bende ağlarım, hergün ağlarım." Burnunu çekti. Kaya kardeşini kendisine çekip kolunun altına aldı. "Ölmem," dedi tok bir sesle. "Ama ölüm kötü birşey değil ki, bir son değil. Cennet var, ölünce iyi insanlar cennete gider, sevdiklerinin gelmesini bekler." Berra'nın göz bebekleri irileşti. "Cennete gidenlerle gökyüzüne bakınca konuşabiliyor muyuz?" Kaya gülümsedi. "Konuşursun ama sana cevap veremez, kalbin hisseder, seni duyduğunu bilirsin." Berra'nın kafasındaki parçalar yerine oturmuştu. "Peki cennet nasıl bir yer?" diye sordu bu seferde. Kaya iç çekti. "Çok güzel bir yer, anlatılamayacak kadar çok..." Berra hevesle ayağa kalktı. "O zaman ben ölüp cennete gitmek istiyorum," dedi ellerini çırparken. Kaya kafasını iki yana salladığında küçük kızın gülen yüzü bir anda solmuştu. "Çocuk olacaksın, genç kız olacaksın, evlenip anne olacaksın, yaş alacaksın, yaşlanacaksın, vaktin geldiğinde..." dedi ve devamını getiremedi. Berra kafasını usul usul salladı. "Anladım abi," dedi tiz bir sesle. "Ama sende öyle yap olur mu?" Kaya'nın kaşları havalandı. "Nasıl yani?" diye sorduğunda Berra ciddileşti. "Az önce saydığın gibi, yaş almak..." Kaya kafasını iki yana sallayıp kardeşine sımsıkı sarıldı.
*** Boynumda hissettiğim ılık nefesle ürpermiştim, gözlerimi açıp nerede olduğuma bakmaya cesaretim yoktu. Ölmüş müydüm? Bütün bunlar halüsinasyon muydu gerçekten? Gözlerimi açtığımda Can'ın alaylı bakışlarıyla karşılaşmak istemiyordum. Kalbim korkuyla çırpınırken arkamda mırıltı sesi duydum. "Turgut..." dedim fısıltıyla. "Öldüm mü?" Arkamdaki beden hareket ettiğinde bedenimi çevirdi, gözlerimi sımsıkı yumdum. "Berra..." dedi boğuk bir sesle. Bedenim titrerken bütün bunlar ilaçların etkisi yüzünden olabilir miydi? Ben hâla o odada can çekişiyor muydum? "Aç gözünü güzelim..." Göz kapaklarımı hareket ettirdim. "Abim..." dedim titrek bir sesle. "Abim yaşamıyor mu?" Gözlerimin ardı sızlıyordu, gözlerimi açsam gözyaşlarım yanaklarıma süzülürdü. "Berra, korkutuyorsun beni." Yavaşça gözlerimi araldım, Turgut'un endişeli yüzünü gördüğümde etrafa göz attım. "Bu gerçek mi?" diye sordum. "Ne gerçek mi?" dedi Turgut. Turgut'un odasındaydım, Turgut'un yatağındaydım. Koluma çimdik attım, canım yanmıştı. "Ne yapıyorsun?" diye sordu Turgut. "Kötü bir rüya mı gördün?" Hangisi rüyaydı, hagisi gerçekti? Kafam karışmış bir vaziyette oturur pozisyona geçtim. Aldığım nefes soluk borumda tıkanırken göğsüm sıkışmıştı. "Ben..." dedim ağlamaklı bir sesle. "Onu gördüm, alaylı bakışlarını gördüm, halüsinasyon görüyorsun dedi, abim yaşamıyormuş, beni kurtarmamışsınız, hâla o odadaydım, rutubet kokusunu aldım, burnum o kokuyla sızladı, gerçekti, ama şimdi..." dedim ve yutkundum. "Şimdi burası da gerçek gibi..." Turgut'un göz bebekleri korkuyla irileşti. "Berra..." dedi kuru bir sesle. "Kabus görmüşsün." İnanmak istedim, bütün bunların Can'ın verdiği ilacın etkisi olmadığını kabullenmek istedim. Turgut bana sarıldığında güvenli limanımdaydım. Saçlarımı yavaş yavaş okşuyordu. "Çok korktum, ölmek üzereydim, ölmekten değilde yaşadıklarımın zihnimin oyunu olmasından korktum." Ağlamamak için dudağımı ısırdım. Turgut geri çekilip yanaklarımı avuçlarının içine hapsetti. "Ben yanındayım, sonsuza kadar da hep yanında kalacağım." Turgut yanımdaydı, sonsuza kadar da yanımda kalacaktı... Ayağa kalktığında ona şaşkın gözlerle bakıyordum. "Şimdi sana soracağım sorunun sırası mı bilmiyorum," dedi gülümserken. "Seni çok seviyorum, seni hep seveceğim." Bende yataktan kaltım. Sağ elimi tutup dudaklarına götürdü. Dizlerinin üzerine çöktüğünde tebessüm ettim. "Benim güzelim," dedi. "Kaşdoğan'ım, tatlı belam, ömrümü geçirmek istediğim kadın..." Sustuğunda gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Arka cebinde çıkardığı siyah kutuyu açtı. "Benimle evlenir misin?" Gözlerim dolu dolu baktım yüzüne, bu an gerçekti, Turgut gerçekti, yaşadığım herşey gerçekti. Can beynimdeki kötü bir andı, silinmeyecek kara bir lekeydi lakin o lekeyle Turgut yanımda olduğu müddetçe baş edebilirdim.
İki bölüm sonra final canlarım. Buraya kadar beni yalnız bırakmayan herkese sonsuz teşekkür ederim. Yeni bölümde görüşmek üzere.
|
0% |