Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm: Benim Sonum

@yazarus_1

 

"Neden ağlıyorsun?" diye sordu Demir, yüzünde zerre duygu kırıntısı yoktu.

"Bırak beni, lütfen..." diye yalvarırcasına konuştum.

Dilini damağına vurup kolumdan tuttu.

"Birkaç hafta benim misafirimsin Zuhal," dediğinde babama baktım beni kurtar dercesine.

Beni Demir'in elinde bırakamazdı, bırakmamalıydı.

"Benden ne istiyorsun?" diye sorduğumda Keskin'le ilk karşı karşıya geldiğimiz günde yaptığımız konuşma geçti gözlerimin önünden.

Yine aynı konuma düşmüştüm, babam beni yine kendi elleriyle hiç tanımadığım yabancının tutsağı yapmıştı.

"Sorunum seninle değil, Keskin'le!" diye gürledi Demir.

"Keskin'in gözünde benim değerim yok, beni burada tutarak onun canını acıtamazsın," diyerek kendimi savunmaya geçtim.

"Yanılıyorsun Zuhal," dedi, tek doğru onun dudaklarından çıkıyor gibi çarpık bir gülüş sundu.

"Sen başından beri herşeyi biliyor muydun?" diye sordum.

"Bu oyunu kuran bendim," dediğinde babama döndüm.

"Babanla bir anlaşma yaptık, Keskin'in sevkiyatının yerini söyledi, bende sevkiyatın üstüne kondum. Bu durum onu hem maddi açıdan hemde manevi açıdan zedeledi, bana yenilmeyi hazmedemezdi. Yapacaklarım bununla sınırlı değildi tabi," dedikten sonra kuruyan dudaklarını ıslattı.

"Devreye sen girecektin, babanın kaçtığını düşünüp seni buldu, seni bana yollayacağını biliyordum, intikam almak isteyeceğini biliyordum, bu yüzden bir kadını kullanacağını biliyordum. Ona göre benim tek zaafım kadınlardı."

Demir sustuğunda bunu fırsat bilip konuşmaya başladım.

"Beni seçeneğine nasıl emin oldun?" diye sorduğumda babama bakıp güldü.

"Atıf'ın yaptığı hatayı kim düzeltebilirdi? Atıf kaçtığına göre tek seçeneği sendin, seni önüme avcı olarak atacaktı, attıda..."

Babama döndüm tiksintiyle.

"Sen nasıl böyle birşeye ortak olursun?!" diye bağırdım. "Bütün pis işlerini benim imzamı kullanarak yapmışsın, senin yüzünden polise bile gidemedim, beni yaktın baba!"

Babam gözlerini kaçırdı.

"Yüzüme bakmaya cesaretin yok mu Atıf Akkaya?!" diye bağırdığımda babam arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.

"Her zaman yaptığın gibi beni görmezden mi geleceksin?!" Arkasından yakarışlarımı umursamadan çıkıp gitti.

Öfkeli bakışlarımı Demir'e çevirdim.

"Keskin'i sen vurdun değil mi?" diye bağırdım. "Onu vurmalarını sen söyledin?!"

Demir kahkaha attı.

"Başka türlü seni nasıl alacaktım Zuhal? Keskin'in yanındaki vaktin doldu, şimdi benimlesin!

Sağ elimi yumruk yaptım, ben kukla değildim, beni istedikleri gibi yönetemezlerdi, benim kararlarımın, duygularımın, isteklerimin hiç mi önemi yoktu? Kimseye zararı olmayan bir kızdım, birilerine zarar vermek için beni kullanmaları zalimlikti, beni yoksaymaktı.

"Senin hiçbir dediğini yapmayacağım! Beni esir tutmak istiyorsan da tut! Buradan elbet kurtulacağım!" dedim kendimden emin bir şekilde.

Mütevazice güldü.

"Mecbursun," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Hiçbir mecburiyetim yok! Beni polise mi teslim edeceksin?! Et! En azından sizden kurtulurum!"

Tekrar güldü.

"Dediklerimi yapmazsan Keskin'i yaşatacağımı mı düşünüyorsun?! Tek bir lafımla beynine kurşunu yer, bu sefer yaşamak için şansı da olmaz!"

Titreyen çenemi kaldırdım.

"Yapamazsın!"

"Yaparım!"

Cebinden çıkardığı telefonda birşeyler yaptı, ekranını bana çevirdiğinde göz bebeklerim korkuyla irileşmişti.

​​​​​​Fotoğrafta Keskin vardı, kolunda serum, ağzında maske, öylece yatıyordu. Yanında ise onun elini tutan Naz vardı.

Harelerim titrerken Demir'e baktım.

"Köstebeğim iyi iş çıkarıyor değil mi?" diye sordu keyifle.

 

***

Bugün tam 1 ay geçmişti, Demir'in benim için hazırlattığı odada geçirdiğim 30 gün...

30 gün boyunca her gün yanıma gelip Keskin'i bitirme planından bahsetti...

En acısıda gösterdiği fotoğraflar olmuştu.

Keskin'in beni unuttuğu, hayatına hiç değmemişim gibi devam ettiği fotoğraflar...

Her fotoğrafta Naz'da vardı, hep birliktelerdi. Beni aramamıştı, bulmaya çalışmamıştı.

Orman gözlü kız onun için ölmüştü, bunu biliyordum...

Odanın kapısı açıldığında Demir otuz iki diş sırıtarak içeri girdi.

"Acıktın mı?" diye sordu. Cevabımı beklemeden, "Birazdan yemek gelir," demişti.

Kapının yanındaki sandalyeyi alıp tam karşıma koydu. Sandalyeye oturduğunda bakışlarını üzerimden çekmemişti.

"Bu akşam esaretin bitiyor Zuhal," dediğinde ürperdim.

Demek bu akşam Keskin'le yüz yüze gelecektim.

"Duyumlarıma göre benim için geliyor, o aptalın intikam arzusundan vazgeçmemiş olması bile onun ne kadar kindar biri olduğunun kanıtı. Neyse," dedi önemsiz bir konu gibi.

"Seninle yüz yüze geldiğinde yaşayacağı hayal kırıklığını göreceğim için mutluyum."

Kafamı sola çevirdim.

"Ne yapacağım?" diye sordum kuru bir sesle.

"Bunları kaç kere konuştuk Zuhal? Hiç mi dinlemedin beni?"

Gözlerim istemsiz devrilirken sesli bir şekilde nefes verdi.

"Yapacağın tek şey karşısına dikilmek, sana vereceğim silahı ona doğrultmak. Vurup vurmamak senin kararın ama bana fikrimi soracak olursan-" diye devam edeceği sırada sözünü kestim.

"Fikrini merak etmiyorum," dediğimde burnundan güldü.

"Bana soracak olursan gözünü bile kırpmadan tetiği çek, yoksa Keskin'in kör kurşunu seni bu hayattan koparır."

Enseme yapışan sızıyı geçirmek için ovmaya başladım.

"Biraz dinlen, akşama enerjik ol," diyerek ayağa kalktı.

Yatağa uzandığımda kapının çarpma sesiyle gözlerimi kapattım. Bu akşam yapacağım tek birşey vardı...

 

"Zuhal!"

Demir'in tiktindiğim sesi kulaklarımı tırmalarcasına rahatsız ediyordu. Koluma dokunduğunda irkilerek gözlerimi açtım.

"Hadi kalk uykucu, gidiyoruz."

Boğazımıza düğümlenen yumruyu def etmek için yutkundum. Pikeyi sıyırıp ayağa kalktığımda Demir elindeki giysileri bana uzattı.

"Bunları giy, seni aşağıda bekliyorum."

Giysileri yatağın üzerine bırakıp odadan çıktı.

Üzerimdekileri çıkartıp Demir'in getirdiği siyah tulumu giydim. Saçlarımı at kuyruğu yapıp odadan çıktım.

İçimdeki huzursuzluktan kurtulamıyordum.

Merdivenlerden inerken Demir'i kollarını birleştirmiş, ayağıyla ritim tutarken bulmuştum.

Beni tepeden tırnağa süzüp memnuniyetle sırıttı.

"Hadi çıkalım Zuhal..."

 

Yalının bahçesinde hazırda bekleyen siyah araçlardan bir tanesine binmiştik, Demir'in uzattığı silahı tereddüt etmeden alıp belime sıkıştırdım.

"Hayret," dedi Demir. "Hiç itiraz etmiyorsun."

Gözlerimin ardı sızlamıştı.

"İtiraz edip ne olacak sanki? Sonunda yine senin istediğini yapmayacak mıyım?"

Sözlerim onun gururunu okşamıştı, göğsünü kabarttığında aferin der gibi baktı.

Kafamı cama çevirip beni Keskin'e götüren yolu izlemeye koyuldum.

Şuan eksik parçama kavuşmaya gidiyor gibiydim, tamamlanmaya gidiyor gibiydim lakin bu hikayenin sonunda birimiz sonsuza kadar eksik parçasını kaybedecekti.

Bu bir buluşma değildi, Keskin'in karşısına geçtiğim vakit bana nefretle bakacaktı, o tetiği nefretle çekecekti, beni hatıralarında nefret ederek anacaktı.

Keskin'in masalındaki orman gözlü kız, onu hüsrana uğratacaktı, bir daha masalların sonunu merak etmeyecekti...

Hevesini kursağında bırakmaya gidiyordum. Bir tarafım beni anlamasını, affetmesini istiyordu, diğer tarafım ise tam tersi... Benden nefret etsin, nefret etsin ki kalbinde zerre pişmanlık yaşamasın.

 

Araçlar limana yakın bir yerde durduğunda, biz hariç bütün adamlar araçlardan inip ellerindeki silahlarla limana doğru koşmaya başladılar.

Demir yanımda hareketlendiğinde yeşil gözlerimi ona çevirdim.

"Önünde iki seçenek var Zuhal," dedi.

"Ya o tetiği çeker yaşamaya devam edersin, ya da onun tetiği çekmesini bekleyip ölmeyi tercih edersin."

Bunu o kadar normal bir şekilde söylemişti ki, sanki hayatın doğal akışı buydu.

"Ya avcı olup kazanırsın, ya av olup gözlerini sonsuzluğa kapatırsın!"

Artık bu avcı ve av olayından sıkılmıştım. Ben bütün bu ömrümü bunun için mi yaşadım?

Av yada avcı olmak için mi?

Oysaki yaşamdan çok birşey istemiyordum.

Birkaç çiçek koklamak...

Birkaç şehir dolaşmak...

Birkaç şiir okumak...

Birkaç kez gülümsemek...

Yaş almak...

Ve sonunda huzurla gözlerimi hayata yummak istiyordum...

Demir kolundaki saate baktıktan sonra,"Vakit geldi," demişti.

Sesindeki heyecan buram buram taşarken ona iğreltiyle baktım.

Araçtan inip duyduğum silah seslerine karışmaya gidiyordum.

Attığım her adım, içine düştüğüm kör kuyudaki çırpınışlarımdı.

"Keskin Bolat!" Demir'in sesi yankı yaptığında korkuyla etrafıma bakındım. Ses hoparlörden geliyor gibiydi.

Bir anda silah sesleri durmuştu.

"Sana bir hediyem var!"

Benden bahsediyordu, titreyen çenemi önemsemeden adım atmaya devam ettim.

Uzaktan Keskin'le göz göze geldiğimizde bocalamış gibi bakıyordu. Ona doğru ilerlerken kalbim kapana sıkışmış, can çekişiyordu.

Aramızda birkaç adımlık mesafe kalana dek yürüdüm.

"Orman gözlü kız..." dediğinde acı acı güldüm.

"Zırvalamayı kes!" diye bağırdım. "Zuhal, ismim Zuhal!" dedim sivri bir dille.

Böyle bir tepki beklemiyor olacakki kaşları havalandı.

Aramızdaki suskunluğu fırsat bilip belimdeki silahı kavrayıp ona doğrulttum.

Koyu kahve hareleri silaha çevrildiğinde dudakları kıvrılır gibi olmuştu.

Ömer'i Keskin'e doğru koşarken gördüm, bana öfkeyle bakıyordu.

"Bunu da mı yaptın?!" diye sinirle konuştu Ömer.

Dİlim lal olmuştu, tek kelime edemiyordum, Keskin'e doğrulttuğum silahı, ellerim titrediği için tutmakta güçlük çekiyordum.

"Ne bekliyorsun?!" diye Keskin'in kolunu tutarak sarstı Ömer.

Keskin'in bedeninin gerildiğini farkettim, sağ eliyle kavradığı silahı yavaş yavaş kaldırdı.

Gülümsedim, onu vurabileceğimi düşünmüştü.

"Başından beri herşey oyundu değil mi?" diye sordu.

Kafamı evet anlamında salladım.

"Başından beri Demir'le çalışıyordum, onun öğrenmeni istediği bilgilere ulaşabildin yalnızca! Seninle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadık!"

Benden nefret etmeliydi, hayatının geri kalanında kalbinde vicdan azabı olmak istemiyordum.

Buğulu buğulu baktı yüzüme.

"Bu kadar iyi rol yapamazsın!" dedi sorgular gibi.

Son kez gülümsedim, son kez o kahvelere karıştım ve son kez onun sesini duydum.

İşaret parmağımın tetiğe gittiğini görünce benden önce davranarak tetiğe bastı.

Silah patladığında kalbime isabet eden kurşunla acı dolu bir inleme koptu dudaklarımdan.

Bilincim kapanmadan önce zemine sertçe düşen bedenimdeki keskin sızı beni gülümsetmişti.

Çünkü hiçbir son bunun kadar güzel olamazdı...

Onu kurtarmıştım...

 

​​​​​​

 

Bölüm sonu 🥹

*Orman gözlu kızın hikayesi bitmiş midir?

Gelecek bölümde görüşmek üzere ❤️

 

 

 

Loading...
0%