@yazarus_1
|
Ilık bir nefes yüzümde gezinirken göz kapaklarımı hareket ettirdim. Saçlarımda gezinen parmaklar kuş tüyü kadar hafifti. "Zuhal..." dedi, aşikar olduğum o ses. "Artık bitti… Seni buldum..." Keskin'in sesi ninni gibi gelirken bunun sanrı olmasından korkuyordum. En son kalbime isabet eden kurşunla yere düştüğümü hatırlıyordum, vücudum sızlamıyordu, hiçbir acı hissetmiyordum. Ölmüş müydüm? "Orman gözlü kız..." dedi bu sefer, yumuşacık çıkan sesi üzerine gülümsedim. "Ben geldim," dedi, burnundan güldüğünü duydum. "Masaldaki gibi buz kralının kalbini fethettin." Gözlerimi açtığımda koyu kahve hareleri buğulanmıştı. "Öldüm mü?" diye sordum. Kaşlarını çattı. "Beni vurmuştun ya," diye eklediğimde göz bebekleri irileşti. "Kabus mu gördün?" diye bu seferde o sorusunu yöneltti. Elim kalbime gitti, yaşıyordum, ama bu nasıl mümkün olabilirdi? Etrafıma baktığımda Demir'in beni bir ay boyunca tutsak ettiği odadaydım. Dün akşam Keskin'in karşısına çıkmamış mıydım ? Keskin beni vurmamış mıydı? "Hangisi gerçek?" diye sordum. "Şu an mı?" Yatakta oturur pozisyona geçip sırtımı yatağın başlığına yasladım. "Yoksa dün akşam mı?" Hiçbir şey anlamıyormuşcasına yüzü buruştu. "Dün akşam ne oldu ki?" diye sorduğunda yüzümü sıvadım. "Beni vurdun, beni tam kalbimden vurdun..." Boğazını temizleyip elimi tuttu, hemen yanıma oturduğunda dudaklarıyla elimin üstüne ufak bir buse kondurdu. "Ben sana kıyabilir miyim?" "Kıyamaz mısın?" "Kendime kıyarım ama sana asla..." Keskin'e çaktırmamaya çalışarak koluma çimdik attım, rüyada değildim. Keskin yaptığım eyleme gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. "Belkide masalın kötü sonunu görmüşsündür," dediğinde yutkunamadım bile. "Ben bu masalın sonunu değiştirmeye geldim orman gözlü kız, o kötü yazgıyı silip mutlu bir son yazmaya geldim." Önüme düşen saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Günlerce seni aradım, bulamadıkça çıldıracak gibi oldum, bu sabah senin yerini öğrendiğimde yanına koştum. Hiçbirşey düşünmeden, sadece sana geldim." Sağ elim istemsizce yüzüne gitti, pürüzsüz tenini yavaşça okşadım. "Masalımızı yeniden yazalım mı Zuhal? Bu sefer orman gözlü kızla buz kralı olmadan yalnızca Zuhal ve Keskin olarak başlayalım mı?" Ciğerlerim günlerce onun kokusunu solumak için beklemişti, daha fazla dayanamıyordum, kollarımı boynuna doladığımda derin bir nefes aldım. "Bu evet demek mi oluyor?" diye sorduğunda kıkırdayarak geri çekildim. "Orman gözlü kızın masalını anlatırsan neden olmasın?" diye konuştuğumda dudaklarını ıslattı. "Pekâlâ," dedi kısık bir sesle. "Sana herşeyi anlatacağım, evimize gittiğimizde sana Keskin Bolat hakkında merak ettiğin herşeyi anlatacağım..." Başımı aşağı yukarı salladım, evimiz demişti, ikimizin olduğu ev, yuva kokan o ev... Gülümseyip ayağa kalktı, bana doğru uzattığı ele hiç tereddüt etmeden tutundum. Kapıdan çıkmadan önce, "Demir'in adamları dışarıda değil mi? Sen nasıl içeri girdin?" diye sordum telaşla. "Artık ortada ne Demir kaldı, ne de adamları. Artık sadece biz varız..." Biz demişti... İkimizi bütünleştirdiği o ufacık kelime kalbimi tekletti. Onu seviyor muydum? Evet... Beni seviyor muydu? "Seni seviyorum," dediğinde zihnimi okuduğunu zannederek dumura uğramıştım. Kafasını arkaya atıp kahkalarla güldü. "Dışından konuştuğunun farkında değil miydin?" Yanaklarım alev alırken kafamı yere eğdim. "Hadi Zuhal, artık kendi masalımızı yazmaya gidelim..." Odadan el ele çıkarken babama ilk defa teşekkür ediyordum. Kaçtığı için ilk defa teşekkür ediyordum, kaçıp giderek beni Keskin'le karşılaştırdığı için ne kadar teşekkür etsem azdı. Atıf Akkaya ilk defa kızı için doğru birşey yapmıştı, hayatının aşkıyla onu karşılaştırarak kızının mutluluğuna vesile olmuştu. Yalıdan çıkıp Keskin'in arabasına binmeden önce arkamı dönüp günlerce kaldığım odanın penceresine baktım. Neden yaptığımı bilmiyorum, içimde beni o pencereye bakmaya iten bir dürtü hissetmiştim. Pencereden bizi izleyen birini gördüğümde gözlerimi kısarak kim olduğunu seçmeye çalıştım. Babamdı... Yanlış görmüyorsam gülümsüyordu, Kafamı Keskin'e çevirdiğimde benim gibi o pencereye bakıyordu, omuzları havaya kalktı. "Hayatında ilk defa doğru bir karar verdi," dedi tok bir sesle. "Senin için ilk defa birşey yaptı..." Babamdan bahsettiğini anladığımda gözlerim dolu dolu baktım yüzüne. Eğilip burnumun ucunu öptü. "Mutluluktan bile olsa ağlamak yok." Mutluluktan bile olsa ağlamak yoktu... |
0% |