Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm: Evlenelim mi?

@yazarus_1

 

Keyifli okumalar🌸

Bölümde birazcık temaslar olabilir☺️

Rahatsız olacaklar hızlıca geçsin, kocaman öpüyorum ❤️

 

 

İliklerime kadar bana aşkı hissettiren adamın nefesi boynumu gıdıklarken ona biraz daha sokuldum. Keskin mırıltı şeklinde sesler çıkardığında kendimi tutamayarak kıkırdadım.

Gözlerini ovup kafasını hafifçe yukarı kaldırdı, koyu kahve hareleri daha da koyulaşırken bir anda üstüme çıkmıştı.

"Beni uykumdan uyandırmanın bir cezası olmalı değil mi?" dedi cürretkar bir sesle.

"Senin uykun hafif," dedim burun kıvırarak. "Kıpırdasam uyanıyorsun."

Dudaklarını diliyle ıslattığında bakışlarım oraya kaymıştı.

"İyi ya," dedim aramızdaki sessizliği fırsat bilip. "İleride çocuğumuz olduğunda rahatça uyanabilirsin."

Dudakları kıvrıldı, dediğim şeyi idrak ettiğim an gözlerimi kaçırdım.

"Bana bak güzelim..." dedi sarhoş gibi çıkmıştı sesi. Çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. "Benden iyi bir baba olur mu sence?" diye sorduğunda ne diyeceğimi bilememiştim.

Birkaç saniye yüzümü izledi.

"Kurduğun cümle uzun zamandır hayalim olan tek şey," dediğinde yüzünü biraz yaklaştırdı. "Baba olmak..." Gülümsedi.

"Ben şaka yapmıştım," dedim çarçabuk.

Dudaklarıma minik minik öpücük bıraktı.

"Evlenilim mi?" diye sorduğunda tiz bir kahkaha koptu dudaklarımdan.

"Yok artık," dedim sahte bir serzenişle. "Daha çıkma teklifi etmeden evlilik teklifi ediyorsun."

Kaşları havalandığında yanağından öptüm.

"Ben işimi garantiye alıyorum," dediğinde yanağımın içini ısırdım.

Şuan bütün hücrelerim onu istiyordu. Vücudum büyük bir açlıkla kavrulurken alnımdan öptü.

"Çocuk mu yapsak?" dedi hınzırca sırıtırken. Onu iterek yana düşmesini sağladım.

"Kudurma!" dedim, sesimin kızgın çıkmasına dikkat ederken.

Bana doğru dönüp elimi tuttu.

"Zuhal..." dedi ciddi bir şekilde.

Koyu kahve hareleri istekle yeşil gözlerime değerken derince yutkundum.

"Evlilik konusunda ciddiyim."

Gözledim istemsizce devrildi.

"Çok erken."

Dudaklarını küçük bir çocuk edası büzdü.

"Erken kalkan yol alır," dediğinde ellerimi hayır dercesine salladım.

"Espiri mi yaptın şimdi sen?" dedim yüzüm buruşurken.

Çenesini kaşıdı.

"Biraz üstünde çalışırsam olacak gibi, ne dersin?"

Sarıya çalan saçlarını okşadım. Gerçeklik algımı yitirmiş gibi hissediyordum, biz gerçekten bu anı yaşıyor muyduk? Sorgulayacak kadar kusursuzdu. Herşey kusursuzdu ve bu durum beni huzursuz hissettiriyordu. Her an kötü birşey olacak, büyü bozulacak gibiydi...

"Sana birşey sormak istiyorum," dediğimde kafasını evet anlamında salladı.

Beklentiyle gözlerime bakarken tırnağımı ısırdım.

"Naz'la sen..." dedim ve sustum. Ne sormak istediğimi anlamıştı çünkü.

Sırt üstü yatıp, ellerini başının altına koydu.

"Naz'la ben sadece arkadaşız. O gün çok yanlış anladın, filmlerdeki yanlış anlaşılmalar olur ya, o gün öyleydi işte."

Eksik eksik tamamladığı cümlesinin üzerine gözlerim doldu.

"Aranızda hiçbirşey olmadı mı yani?" dedim teyit etmek adına.

"Olmadı, olamazda..."

Yandan bir bakış attığında dudaklarımın titremesine engel olamıyordum.

"Zuhal..." dedi doğrulurken. "Neden öyle bakıyorsun?"

"İnanmak istiyorum," dedim.

"İnan güzelim, hiçbirşey yaşanmadı, yaşanmazda, ne geçmişte yaşandı, ne de gelecekte yaşanır."

Kafamı tamam anlamında salladığımda başını tekrar yastığa koydu.

"Sen evlilik konusuna ne diyorsun şimdi?" dedi gülerek.

Cevap vermemek adına arkamı döndüm. Belimden tutarak beni kendine bastırdı.

"Kokun..." dedi kıvranan sesiyle. "Başımı döndüren o kokun..."

Vücudum istekle tutuşurken, "Yapma..." diyebildim yalnızca.

Belimi saran kollarını yavaşça çekip derin bir nefes verdi.

Dudağımı ısırıp ona döndüm. Gözlerini kapatmış, uykuya dalmayı planlıyordu.

Parmaklarım yanağına değince kas katı kesilmişti.

"Güzelim, uyu..." dedi boğuk bir sesle.

Yanağını öptüm önce, sonra yavaş yavaş boynuna doğru inmeye başladım. Çenesinin kasıldığını fark edince gülümsedim.

Boynundan kasılan çenesine yöneldim, her noktasına değen öpücüklerim yetmiyordu, ona doyamıyordum, büyük bir açlıkla dudaklarına kapandığımda canımı acıtmaktan korkarcasına nazik bir şekilde karşılık veriyordu.

"Güzelim..." dedi geri çekildiğinde. "Lütfen uyuyalım."

Onu duymazdan gelerek üzerine çıktım. Elleri belimin kıvrımında gezinirken hırıltılı bir nefes verdi.

"Pişman olmandan korkuyorum..." dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Seninle yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık duymam."

Üzerimde fazlalık hissettiğim tişörtü çıkartıp fırlattığımda her hareketimi pür dikkat izliyordu.

Karşısında siyah sütyenimle kalmıştım fakat asla utanmıyordum.

Elleri sütyenimin kopçasını tek hamlede açarken askıları indirdim.

İri avuçları gögüslerimi tamamen ele geçirmiş, göğsümün ucunu hafifçe sıkmıştı.

Dudaklarımdan kopan inlemeye engel olamadım, memnuniyetle gülümserken ne olduğunu anlayamadan beni yatağa geri yatırarak üstüme çıkmıştı.

Islak dili boynumda gezinirken çarşafı sıkı sıkı kavradım, dişleri tenime değdiğinde nefesim kesilmiş gibi olmuştu.

"Dur de..." dedi can çekişen bir tonda. "Lütfen dur de yoksa duramam..."

Tam konuşacakken uzaktan duyulan siren sesleri bütün kelimeleri boğazıma dizmişti.

 

 

 

Loading...
0%