@yazarus_1
|
"Sonunda..." diye sabırsız bir nefes bıraktı Çağın. "Benim olmanı kaç yıldır bekliyorum haberin var mı?" Züleyha burukça gülümsedi, kocası ona aşkla bakıyordu lakin aynı şey genç kadın içinde geçerli miydi? "Olsun ve bitsin..." diye geçirdi aklından. Çağın ona doğru yaklaştıkça genç kadının kalbi sıkışıyordu. Onu bu evliliğe mahkum eden tek gerçek vardı, Buğra... Buğra o gün Züleyha'ya o iki kelimeyi demeseydi bugün bambaşka şeyler yaşanırdı. Genç adam, karısının kalbinde sakladığı ismi bilmeden dudaklarına bir öpücük bıraktı. "Züleyha Yılmaz," dedi masum bir ifadeyle. "İyiki hayatımdasın..." Karısının geceliğinin askısını aşağı doğru indirirken genç kadın nefesini tutmuş, bu anın bir an önce bitmesini diliyordu. Çağın, Züleyha'nın boynuna küçük küçük öpücükler kondururken genç kadın titredi. Genç adam, karısının haz aldığını düşünerek dudakları yukarıya kıvrıldı.
🍀 Yılmaz'ların iki katlı ahşap evinde ölüm sessizliği hakimdi. Masada karşılıklı oturan iki kişi düşüncelere dalmış, birkaç saat sonra olacak olan sevkiyatı düşünüyorlardı. "Ekrem'ler hazır mı?" diyerek sessizliği bozdu Çağrı. "Evet, şimdi limana doğru yola çıktılar. Gemileri karşılayacaklar." Mert'in konuşması bittiğinde Çağrı ağır ağır başını salladı. "Mahalleden biri yapmamıştır değil mi?" diyerek konuyu bambaşka bir noktaya getirdi Çağrı. Mert bir anda kaskatı kesildi, birkaç dakika sessiz kaldı. "Mahalleden biri yapmamıştır," dedi dümdüz. "Umarım yapmamıştır..." diye eklediğinde Çağrı'nın acı kahvelerine bürünen korku Mert'in gözünden kaçmamıştı. Mert tişörtünün yakasını çekiştirip ayağa kalktı, bugünlerde ruhu daralıyordu. İçinde geçmek bilmeyen sıkıntıdan bir türlü kurtulamamıştı. Salondan içeri Çisem girdiğinde direkt Mert'e bakmıştı. "Mert," dedi heyecanla. "İki dakika seninle konuşabilir miyiz?" Çağrı kardeşine bakarken kaşları bir anda çatıldı. "Burada konuşun," dedi omuzları gerilirken. Çisem, Çağrı'yı duymazdan gelerek Mert'e kaş göz işaretleri yapıyordu. Mert usulca Çisem'e doğru yürürken Çağrı'nın homurdanma seslerini duymuştu. İki genç mutfağa girdiklerinde, Çisem elini kalbine koydu. Ürkek kalbi pır pır ederken, bu konuşma için çok beklediğinin farkındaydı. Aşkını söylemediği için ilk kez nezarethaneye atıldıklarında pişmanlık kalbine yük gibi binmişti. 'Ya buradan çıkmazsam?' diye düşündü, o birkaç saat birkaç yıl gibi gelmişti. Şimdi omuzlarını dikleştirirken bütün cesaretini toplayıp Mert'in gözlerinin içine bakıyordu. "Anlat bakalım bücür," dedi Mert, Çisem'in burnunu hafifçe sıktı. Genç kız yanaklarını şişirip gözlerini kaçırdı. "Bücür?" dedi Mert, ona küçüklükten beri bücür derdi. Çisem ona bakmamakta ısrar ederken çenesinden tutarak kendisine bakmasını sağladı. "Aynanın karşısında çok prova yaptım ama senin gözlerine bakarken bütün yaptığım o provalar uçup gitti." Mert burnundan gülüp Çisem'i kendine çekti. "Dümdüz söyle," dediğinde genç kız gülümsedi. "Mert," dedi, kem küm etti. "Mert abi!" diyerek düzeltti genç adam. "Sana neden abi demiyorum hiç sorgulamadın mı?" diye sordu Çisem. Mert'in yüzü bir anda gerildi. "İnat yapıyorsun..." diye mırıldandığında genç kız kafasını sağa sola salladı. "Ben sana aşığım Mert," dedi birden bire. "Küçüklükten beri, seninle karşılaştığımız o andan beri." Mert yüzünü buruşturarak geri geri adım attı. "Şaka yapıyorsun değil mi bücür? 1 Nisan mı bugün?" Çisem, bozulan moralini belli etmemeye çalışırken acı acı güldü. "Sana aşığım," dedi bir kez daha. "Sana hiç söylemeye cesaret edememiştim fakat nezarethaneye atıldığım o gün-" Tam devam edeceği esnada Mert elini sus dercesine havaya kaldırdı. "Sen ne saçmalıyorsun Çisem?!" dedi ciddi bir şekilde. "Sen Çağrı'nın kardeşisin, ben Çağrı'yı kardeş bildim ve seni de kardeşim gibi gördüm her zaman!" Mert birkaç saniyeliğine sustuğunda Çisem ağlamamak için dudağını ısırdı. Böyle hayal etmemişti, böyle tepki vereceğini düşünmemişti. "Bunları ne sen bana söylemiş ol, ne de ben böyle birşey duymuş olayım!" Mert'in keskin cümleleri genç kızın kalbine saplanırken sağ gözünden akan yaşı hışımla sildi. "Bugünü ikimizde 1 Nisan olarak kabul edelim ve sen bana şaka yapmış ol!" Mert sırtını dönüp mutfaktan çıkarken arkasında bıraktığı enkazı görmezden gelmişti.
🍀 Yılmaz'ların evinin önünde sıra sıra dizilen araçlar limana gitmek için hazırda bekliyordu. Bugün Çağın'ın hayalini gerçekleştirmek için atılan adımın bütün borçları kapanacaktı. Artık pis işler yoktu, kumarheneler yoktu, artık herkes güvenli bir ortamda çalışacaktı. Çağın, uyuyan karısının saç diplerini öpüp odadan ses yapmamaya özen göstererek ayrıldı. Merdivenlere doğru yönelecekken Çisem'in odasından ağlama seslerini duydu ve tam oraya doğru yürüyecekken, "Abi, gelmiyor musun?" diye bağıran Çağrı'nın sesi üzerine vazgeçip basamakları inmeye başladı. Sevkiyattan sonra yapacağı ilk şey Çisem'le konuşmak olacaktı.
Çağrı, Mert ve Çağın evden çıktıklarında bahçe kapısının önünde dikilen kadını görünce üçününde bakışlarına aynı ifade büründü. "Bunun burada ne işi var?" diye mırıldandı Çağın. "Ben konuşup geliyorum, siz bekleyin," diyerek Verda'ya doğru yürümeye başladı Çağrı. "Komiser?" dedi soru sorar bir tınıda. "Sizi bu saatte buraya hangi rüzgar attı?" Genç kadın alayla gülümsedi. "Kapım hep açık demedin mi?" Çağrı kahkaha atarak onu onayladı. "Kahve içmeye mi geldin yoksa?" diye sordu genç adam şüpheyle. "Evet, olamaz mı?" dedi meydan okur gibi Verda. "Bana hiç öyle gelmiyor da neyse," diyerek geçistirdi genç adam. "Sana nasıl geliyor?" diye burun kıvrıldı Verda. "Birşeyler bulmaya çalışıyormuşsun gibi geliyor fakat buradan sana ekmek çıkmaz komiser." Verda tiz bir kahkaha attı. "Ne münasebet," dedi alayla. "Mahalleni ve burada yaşayan insanları çok övdün, bende öve öve bitiremediğin mahalleyi ziyaret edeyim, içinize karışayım dedim." Çağrı tek kaşını kaldırdı. "O kadar övdüm mü?" dedi boğuk çıkan sesiyle. Genç kadının bakışları araçlara kaydı, ardından onlara merakla bakan Mert'le Çağın'a. "Hayırdır, konvoy mu yapacaksınız?" diye sordu Verda. Çağrı derince yutkundu. "Evet, konvoy yapacağız. Bir ahbabımızın düğünü var. Oraya gidiyorduk." Verda dudağını ısırdı, ne güzel kıvırıyor diye de düşünmeden edemedi. "O halde ben sizi tutmayayım," diyerek gülümsedi genç kadın. "Yok," dedi Çağrı çarçabuk. "Onlar giderler, bizde bir kahve içelim, o kadar gelmişsin." Genç kadını bırakırsa rahat durmayıp onları takip edeceğinden adı kadar emindi. "İyi madem," diyerek Çağrı'nın teklifini kabul etti Verda.
Kader çizgisinde gezinen iki kişi, sonunda birbirine rastlamıştı. Beyin unutabilirdi lakin kalp unutmazdı. Kalpleri birbirlerini hatırlatmak için çırpınırken onların henüz bundan haberi yoktu.
|
0% |