Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@yazarus_1

Telefonumu çıkartıp dünyadaki tek değer verdiğim kadının sesini duymak için rehbere girdim. Onun o cıvıl cıvıl çıkan sesini duymazsam uyku haram olurdu bu gece.

"Aşkım?" dedi mahur bir sesle.

"Uyuyor muydun?" diye sordum.

"Evet, uyuya kalmışım. Birşey mi oldu?" diye telaşlandığında kıkırdadım.

"Balkona çıkabilir misin?" diye sordum.

Telefonun ucundan hışırtı sesleri duydum önce, ardından kapı açılma sesi...

"Çıktım sevgilim," dediğinde arabadan indim.

"Seni görmek istedim Ecmel," dediğimde derin bir iç çekti.

Bana el sallarken bende ona öpücük atmıştım.

"Annemler henüz uyumadı sevgilim, içeri geçmem lazım."

"Tamam sevgilim tatlı rüyalar," dediğimde aşağıya doğru bakıp burukça gülümsedi.

 

***

Akif Amcanın mekanından çıktığımda saat gece yarısına yaklaşıyordu. Ara sokaklarda ellerim cebimde yürürken etrafta tek tük insan vardı. Savsak adımlarla caddeye park ettiğim arabama doğru ilerlerken kendimi iyi hissetmiyordum. Midem aşırı derecede bulanıyordu.

Uzaktan müzik sesi duydum, ilerledikçe müzik sesi daha da canlı çıkmaya başlamıştı ama beni cansızlaştırıyordu. Gözlerim dolmak üzereyken şarkıyı önemsememeye çalıştım.

Tutma benim gibi onun elini

Boğazım düğüm düğüm oldu ve olduğum yerde kalakaldım.

Onu benim gibi sevme, sevme

Şarkının çaldığı mekana baktım öfkeyle.

Ben kimseyi sevmedim, senin gibi

Kaşlarım çatılırken elimle yüzümü sıvadım.

Sende benim gibi sevme, sevme

"Kapatın şu müziği!" diye bağırdım. Sesim sokakta yankı yapmıştı lakin beni duyan yoktu.

Nasıl sever nasıl kıskanırmışım

Kalbimi biri eline almış sıkıyordu sanki, buradan gitmeliydim fakat adım atamıyordum.

Nasılda gitmene sessiz kalmışım.

"Kapatın!" dedim tekrar. İçeri gidip şarkıyı durdurmak istedim ama bacaklarım öyle bir titriyordu ki yapamıyordum.

Sen gitmişsin ama ben anlamışım

Arkamdaki duvara düşmemek için tutundum, yanıyordum, kor ateşlerde yanıyordum adeta. Bir hıçkırık koptu boğazımdan.

Hâla seviyorsan durma, durma

"Sevmiyor..." dedim fısıltıyla ve oracığa dizlerimin üzerine yığıldım.

Bakma benim gibi onun yüzüne

Ona yüreğini verme, verme

Yüzümü ellerimle kapatıp hıçkırıklara gömüldüm, hani güçlüydüm ben, neden bir şarkı beni bu kadar dağıtmıştı?

Bakma benim gibi onun gözüne

Gönül sarayını serme, serme

Burada öylece çaresizce ağlarken kimse beni duymuyordu. Acı çeken taraf sadece bendim, o hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatına devam ediyor ve edecekti.

Orada ne kadar ağladım bilmiyorum, şarkı çoktan bitmiş hareketli bir müzik çalmaya başlamıştı.

Derin derin nefesler aldım, duvardan destek alarak ayağa kalktım, göz yaşlarımı sildim. Kimse için bu denli can çekişmeye değmezdi biliyordum lakin kendimi hep o ateşte yanarken buluyordum.

Titreyen bacaklarımla zar zor yürüyerek caddeye çıktım, park ettiğim arabama bindiğimde koltuğa yaslandım.

"Seninle mutlu bir yuva kurmayı hayal ederken sen benim hayallerimi başıma yıktın!" diye bağırdım, direksiyona ard arda yumruk atarken hiçbir şekilde öfkem dinmiyordu. "Ben senin elini tutmaya kıyamazken başka birinin kollarında olmana nasıl dayanırım?!"

Ellerimi saçlarıma daldırdım, sakinleşmeliydim, bir an önce bu boktan acıdan kurtulmalıydım. Camı açıp içeri hava girmesini sağladım.

Birkaç dakika sonra arabayı çalıştırdım, tekerlekler asfaltta kayıp giderken yol beni ona götürmüştü, yine, yeniden...

 

***

Ecmel'in yaşadığı iki katlı binaya bakarken alayla gülümsedim.

"Sevgili nişanlın paraya kıymış!"

Ecmel ve ailesini lüks bir villaya yerleştirmişti.

"Herşey böyle bir hayat için miydi? Benim ve aşkımın hiç mi kıymeti yoktu?"

Arabadan inip öne doğru yürüdüm, kaputa dayandığımda bakışlarım villadaydı.

O an bahçe kapısı açıldı, Ecmel görüş açıma girdi. Sağ elinde tuttuğu kupayla merdivenlere oturdu, diğer elinde olan telefonundan birşeylere bakıyordu.

Arka taraftan bir giriş olmalı diye düşünerek villanın arkasına doğru koşar adım ilerledim. Elma ağacı gördüm, ona tırmanabilirsem hemen yanında olan duvardan atlayabilirdim.

Ağaca birkaç dakika içinde tırmanıp duvara tutundum, duvardan atladığımda etrafımı kolaçan edip ön tarafa doğru yürümeye başladım.

Ecmel yine aynı şekilde oturuyordu, kahvesinden bir yudum alıp kupayı yanına bıraktı. Telefonundan neye baktığını görmeye çalıştım, kendimi gizlemeye çalışmak adına evin duvarına iyice sindim.

Ecmel galerideki fotoğraflara bakıyordu, hayır, bir saniye, doğru mu görüyordum?

İkimizin kameraya gülümserken çekilen bir kareye bakıyordu. İç çektiğinde kaşlarım havalandı. Ne yapmaya çalışıyordu bu kız?

"Neden geldin ki?" dedi. "Zaten karman çorman olan aklımı iyice bulandırdın."

Tiksintiyle baktım, utanmadan bunları mı söylüyordu? Daha hayatı ona zehir edecektim, bu lüks hayatı onun boğazına dizecektim!

"Özür dilerim Serdal," dediğinde derince yutkundum. "Beni affet desem affeder miydin?" Ekrandaki fotoğrafıma parmağının ucunu gezdirdi. "Seni çok özlemişim."

Zemin ayağımın altında kayıyordu.

"Ama artık olamayız ki biz, imkansızız."

Telefonu kapatıp cebine koydu, parmağını yukarı kaldırıp yüzüğüne odaklandı.

"Bu zincirden kurtulamam ki..."

Ne demek istiyordu? Neden sesi çaresiz çıkıyordu?

Yanına koyduğu kupayı alıp ayağa kalktı, evin kapısına doğru yürümeye başladı.

Kapı kapandığında ne zamandır tuttuğumu anlamadığım nefesimi saldım.

"Saçma sapan konuşuyor işte!" diye kendi kendime mırıldandım.

 

Loading...
0%