Siz: Sorduk mu kardeşim?
0532**: Hop yavaş gel.
0532**: Kalp var kızım bende, içinde de sen.
0532**: Kardeşim falan ağır oluyor.
Siz: Bana sizi siparişle mi veriyorlar?
Siz: Biriniz bitse biriniz başlıyor!
Siz: Bir gidin artık!
0532**: BAŞKA BİRİ Mİ YAZDI SANA?
0532**: EVVELİYATINA TÜKÜRDÜĞÜMÜN KENAR MAHALLE DİLBERİ
0532**: Yolla güzelim numarayı sen bana, ben hallederim.
0532**: Sen o güzel parmaklarını hiç yorma.
Siz: Daha fazla uğraşamayacağım.
0532** kişisini engellediniz*,
0537**: Ne oluyoruz, kimsin sen?
0537**: Annemden girip de babamdan çıkacak kadar ne yaptım acaba çok merak ediyorum.
Siz: Soruyor musun bir de?
Siz: Ulan matematik dersimde aldığım notu aile grubuna atıp `bu kızın haline bakıp Allah`a her gün şükür ediyorum. Ya beni de böyle yaratsaydı?` yazdın ya mal !
0537**: Ben yazdım? Sizin aile grubuna?
0537**: Arkadaşım gece gece yorma beni yol al.
Siz: Kerem beni delirtme! On dakika içerisinde bizde ol. Yoksa sevgilinle yediğin haltları bir bir teyzeme anlatmazsam bana da Laçin demesinler !?
0537**: Biraz daha saçmalarsanız kapınıza gelecek kişi Kerem değil, sapıklığınızdan dolayı polis olacak!
“Uraz şefim o pastacıyı öyle yaylana yaylana karıştırırsan dibini sen temizlersin, elimi bile sürmem haberin olsun."
Yüzündeki şerefsizlik akan gülüşü her daim olduğu gibi yerindeydi.
"Fatma Şefin dediği üzere pek bir becerikliymişsin sen pastacı konusunda. Gel yap bakalım."
Elimdeki bıçağı ada tezgaha bırakıp ocağın başına geçtim.
"Benim becerikli olmadığım konu yoktur Uraz şefim. Beni kendinizle karıştırmazsanız sevinirim."
Ellerini iki yana kaldırıp geriledi.
"Ben o kadar güzel olmadığımı bu denli güzel kokmadığımı biliyorum Asya. Seni kendimle karıştırmam için bütün duyu organlarımı kaybetmem lazım. Aksi takdirde bu senin her bir zerrene fazlasıyla terbiyesizlik olmuş olur."
Başımı kremaya çevirdiğimde kül olmuş dibi ile hızla ocaktan çektim.
"Demek ki dikkatin çabuk dağılıyormuş, al sana becerikli olmadığın bir konu daha."
Yemin ederim bu adamın sözlük anlamı bile gıcıktı. Yakışıklı ve big boy bir gıcık.
🍪☕🍪
Sadece staj için gittiğiniz kafede ilk yılınızın harika geçmesi, ikinci yılınızında şefinizin tatile diye çıkıp bir daha gelmemesi ve onun yerine gelen şefin yakışıklı bir big boy olması için yapmanız gereken tek şey benim yerimde olmak.
Evet evet çok bir şey değil yani.
Ben kim miyim?
Tanıştırayım canım; şef, pastacı, güzellik abidesi, ailenin diyetisyeni, yazar ve can.
Hayatımın yirmi yıl içinde kullanmayıp depo yaptığı şansımı nasıl bir senede harcıyorum görmek isterseniz sizi buraya bekleriz.
Dikkat aşırı derece tatlı içerir! Hamile ve bu kitabın okuyucuysanız yazarına ulaşıp ondan pasta istebilirsiniz, kendisi de pastacı da. (EVET BENCE DE BENDEN ÖZENDİ)
Siz: oooo senden çok var😉
Kortaç: Değil benden bir tane dahasını, benzeyen birini dahi bulamazsın😁
Siz: Beni mi buldun şimdi?
Kortaç: Bence şu an bulmam pek hayra alamet olmaz
Siz: Çok işim var
Kortaç: İşini bir tanesini daha ekle
Kortaç: Çıktım kafeden geliyorum,
Kortaç: Neymiş derdin anlayacağız
Siz: Cin misin birader?
Mesajım anında görüldü.
0533**: Oradan bakınca öyle mi duruyorum?
0533**: Aslında sadece tanışmak için telefonunu hackleyen biriyim.
Siz: Cin olsan bu kadar korkutmazdın emin ol.
Bu yediğimiz kaçıncı telefon şakası be, bizi bozar mı?
Never, ever.
0533**: Bir dahakine öyle gelirim o zaman.
0533**: Ayrıca şarkı seçimin güzelmiş, hemen hemen aynı şeyleri dinliyoruz.
0533**: Kim bilir belki bir gün aynı şarkıyı aynı yerde yan yana dinleriz.
🖱🖱🖱
0537; Şimdi bu mesajı görünce büyük ihtimalle bir durup düşüneceksin
0537**:Kim bu diyip, korkacak hatta belki de engelleyeceksin
0537**: Ama her ne olursa olsun ben ilk defa cesaretimi toplamışken bunu yapmak zorundayım.
0537**: Ben o yeşil kaplı defterde üzeri karalanmadan kalmak istiyorum
0537**: Doğum günün kutlu olsun hanımeli
0537**: Ne olur bu sefer kutlu olsun.
“İnsanları kendi tabirinle gol atacak kaleden ibaret görürken, sen aşkı biraz zor bulursun.”
“Sen beni merak etme, ben aşkı çoktan buldum.”
✨✨✨
Dila kardeşini futbol kursundan almaya giderken kim bilebilirdi hayatının aşkını orada göreceğini? Popüler bir futbolcu olan Burak aşka tövbeliyken eğitim verdiği kişinin ablasını bu denli sevebileceğini nereden bilebilirdi? Bu sevimli tehlikeli ikilinin arasındaki romantik komedi tadında olayları okumak ister misiniz? Buyrun hoş geldiniz 🌸
Gözümün içine baka baka oynuyor ve keşfettiğimi bilmediği hatasını gerçekleştirmek için fırsat kolluyordu. Evet evet, bunu ona söylememiştim. Sonuçta aşkı ve profesyonelliği birbirine karıştırmamak gerekiyordu değil mi ?
Sıra bana geldiğinde kazanmam için gereken son iki hamlemden birini yaptım. Şimdi ise o hep yaptığını yapıp, yapması gereken ama asla fark etmediği hamleyi değil de diğer hamleyi yapacak ve ben onu şah mat edecektim. Plan kusursuz ve mükemmeldi.
Yüzüme bir mühlet bakıp gülümsedi. Ya da hayır, gülümsemeden çok pis bir sırıtış sergiledi demek daha doğru olurdu. Olsundu son gülen iyi gülerdi.
Sırıtışına karşılık verip gözlerimi ondan ayırmadım. O da bana bakarak taşı oynattı.
"Şah mat."
Yüzümden silinen sırıtış ile kaşlarımı çattım. Bu beklediğim bir hamle değildi. Aynı zamanda beklediğim bir söz de değildi.
"Dur, ne ?"
Gözlerimi tahtaya çevirdiğimde beklediğim değil de yapması gereken hamleyi yaptığını ve beni yendiği tüm Türkiye gibi görmüş oldum.
Yüzünü hafifçe benimkine yaklaştırıp, konuştu;
"Demek ki on yedinci piyona bu kadar güvenmemek gerekiyormuş değil mi? Ya da karşıdakini ezberlerken onun da seni ezberleyeceğini unutmamak gerekiyormuş. Olsun şansını seneye ben yokken bir daha denersin. Ve eminim ben olmadığım için, sen yine yenersin."