Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yazarzeeyzey

Merhaba canlar.

Ben çok heyecanlıyım. Uzun zamandır uğraştığım kurgum sizlere emanet. Ona iyi bakın lütfen.

Bölüm Şarkısı: Gökhan Türkmen-Deli

Yorum yapmayı unutmayın, onlar benim tek motive kaynağım.

Keyifli okumalar:)

Bu arada italik yazı stili ile yazılanlar iç seslerdir. Karışıklık olmasın. Öpüldünüz.

♟♟♟

02.11.2019- Demir Aren-

"2019 Yılının satranç müsabakalarında altın madalya Demir Aren'e gidiyor. Tebrikler."

Alkışlar, kıyamet ıslıklar ve en önemlisi ellerimde duran kupa ve boynuma asılan altın madalya. Kazanmıştım.

'Yapma ama hile ile bende kazanırım, hatta sen ben, bende sen olduğumuza göre zaten kazandım. '

"Yanılıyorsun iç ses. Ben hile yapmadım. Herkesin benden bir eksik piyonu olması benim problemim değil. Sonuçta zeka bir hile değildir. Zekayı bir piyona çevirmek de öyle. "

Gözlerim benimle aynı kategoride bulunan, biraz önce yenildiği için sinirinin her salise arttığı kızı bulmaya çalışıyordu. Fazla mı tatlıydı sinirli olmasına rağmen?

'Öyle ama bunu seni ne kadar ilgilendiriyor Demir ?'

"Senin benden taraf olman gerekmez mi ?"

'Hayır, özgür iradem ile şu anlık tarafsızım. Yalnız o kız sana bakmaz abicim, boşuna umutlanma.'

'Benden bahsediyoruz. Yoldan geçen alelade birinden değil, farkındasın değil mi ?"

'Evet.'

Benden olan ama bana kafa tutan sese göz devirip beni alkışlayan insanlara döndüm. Ne olursa olsun bunu da başarmıştım. Şaşırmış mıydım ? Tabi ki hayır.

♟♟♟

02.11.2019-Deva Ilgaz-

"Ben altın madalyadan başka bir şeyi boynuma takmam, boşuna ümitlenmeyin." arkamı dönüp yürürken seslendim.

"Müsabakan çekildiğimi söylersiniz."

Üzerimdeki formayı çıkarıp elimdeki çantamın içerisine tıkıştırdım. İçimdeki sinir ve öfke her bir damarımda dolanırken dışarıdan kızgın bir boğayı andırdığıma yemin bile edebilirdim. Yine aynı şeyi yapmış, kaybetmiştim.

Cebimden anahtarı çıkarıp arabanın kapısını açtım ve içeri girdim. Sinirden gözüm hiçbir şey görmüyor, önüme kim çıksa yakıp yıkacakmış gibi hissediyordum.

Telefonun klasik melodisi arabayı doldururken, sesi duymamazlıkdan geldim. Arayan kişiyi de, ne diyeceğini de adım kadar iyi biliyor ve asla dinlemek istemiyordum.

Arabayı çalıştırıp bir mühlet kafamı dinleyebileceğim tek yere doğru sürmeye başladım. Yolum ortalama yirmi dakika sürecekti. Bu süre zarfında telefonumu sessize alıp, sakinleşmek için radyodan rastgele şarkı açtım.

♟♟♟

Arabayı park edip, kendimi dışarı attım. Çantamdan çıkardığım anahtar ile apartmana girip ikinci katta bulunan evime doğru koşar adımlarla ilerledim. Bu sinirle mazallah bir kişi bir şey sorarsa elimden çıkacak kazanın büyüklüğünü tahmin bile edemiyordum.

Az önce açtığım kapıyı kapatıp elimdeki çantayı ve anahtarı yere doğru fırlattım. Kazanamamıştım.

'Ay bir de iki sene uğraştın sen bu turnuvaya değil mi ? Tüh çok üzüldüm.'

"Şuan seninle kavga edemem Raife. Kafamı toplayayım sonra görüşürüz."

Üzerimdekilerden kurtulup kendimi buz gibi soğuk suya teslim ettim. Başka türlü sakinleşmem pek mümkün gözükmüyordu. Yaklaşık yirmi dakikalık duştan sonra bornozuma sarılıp odama geçtim.

Beni bavullarla dolup taşarak karşılayan odama gözlerimi devirip dolabıma ilerledim. Anladık taşınacağım, illa bunu gözüme sokmanız mı lazım ? Gerekli eşyalarımı alıp giyindim. Kapıdan gelen sesler ve konuşmalar ile derin derin nefesler aldım. Gelmişti benim biricik süpersonik ailem.

"Bana bak Derman kıza eğer bir laf edersen elimden kimse alamaz seni ona göre."

Birkaç hışırtıdan sonra Derman abimin sesi duyuldu.

"Bana bak Deniz. Ben Deva değilim iki yaşın abiliğini yapamazsın bana."

"Sen Deva'yı sinirlendirecek bir şey söyle bakayım, nasıl yapıyormuşum sana o abiliği görürsün."

Ah canım abim benim. Aklı havada, intikamcı pislik olan diğer abime ne de güzel haddini bildirmişti. Hatırlatın da bir ara anlından öpeyim onu.

Odamdan yavaş adımlarla çıkıp ahalinin bulunduğu yere, mutfağa geçiş yaptım. Beni görünce yaratık görmüş gibi bakmalarını es geçip kahve için ısıtıcıya su koydum. Abim daha fazla dayanamamış ve konuşmuştu.

"Deva?"

Arkamı dönmeden konuştum.

"Efendim abi ?"

"Senin müsabakada madalyanı alman gerekmiyor mu abicim ?"

Kalçamı tezgaha yaslayıp bana soran bakışlarla bakan aileme cevap verdim.

"Beni o kadar tanımıyor olamazsınız herhalde. Altın harici bir madalyayı almayacağımı bilmeniz gerekiyor."

Hepsi bir anda oflayarak bakışlarını başka yöne çevirdiler. Tabi bu genellemenin içine kendini dahil etmeyen, aklı havada olmayan abim anında yanımda bitti.

Tahmin ettiniz değil mi? Tabi ki Deniz abim.

"Abicim, iyisin değil mi ? Bir sıkıntı yok. "

Derin bir nefes alıp alayla gülümsedim.

"Yani iki yıldır hazırlandığım ve altını çiziyorum üçüncü katılışım olmasına rağmen ilk defa kaybettiğim bir müsabaka , az sonra arayıp kafamı ütüleyecek en az on kişi var. Hayır abi iyi değil, çok iyiyim."

"Deva zaten iki yıldır kazanıyorsun, bu sene de olmasın abicim ne olacak ?"

Sinirden dolan gözlerimi engellemek adına bakışlarımı yukarıya çevirdim.

"Abi diğerlerine katıldığım zamana göre bu sene bir sene daha fazla çalıştım. Nasıl kazanamam anlamıyorum ki ?"

Omuzlarımdan tutup sıkıca sarıldı bana. Bana sarılan ismi Deniz olan abimdi değil mi ? Halüsinasyon falan görmüyorumdur ben ?

"Sen kimsin ve benim abime ne yaptın ?"

Beni kendinden uzaklaştırıp ciddi olup olmadığıma baktı.

"Alışma sakın."

Gülerek cevap verdim.

"Sanki mümkünmüş gibi."

Binde bir olan sarılmamızı bölen telefon sesi ile başımı arkaya atıp acıyla bağırdım.

"Hayır ya bu kadar hızlı başlamış olamazlar. "

Odayı bütün ailemin kahkahaları doldururken kaşlarımı çattım. Anne , baba, abi değil de hain ökkeşdi bunlar.

"Ben birinin bile telefonunu açmam. Siz kahkahalarınızla cevaplarsınız biricik akraba sürümüzü. Umurumda değil."

Annem telefonu almış salona doğru ilerlerken Derman abim yanıma geldi.

"Sen ki Deva Ilgaz, ilk senesi olan bir çömeze nasıl yenilirsin ?"

"Sen ki Derman Ilgaz, yanımdan gitmezsen elimdeki sıcak suyu kafana yersin."

Isıtıcıdan suyu alıp bardağıma boşalttım. Kahvemi hazırlayıp odama gidecekken arkamdan tabiri caizse anıran abim ile sinirle kapımı kapattım.

"Evet Neriman teyze kaybetmiş. Hem de bir çömeze. Nazarı olsun . Seneye yapar artık."

"Ulan Derman, ne dedim lan ben sana?"

Ve devamını aklı havada olmayan abime bıraktım.

♟♟♟

Ertesi Gün...

"Anne mavi deri ceketim senin odandaki valizde mi ?"

"Hayır kızım, senin siyah valizine koydum ben onu."

Valizin üzerine oturmuş kapanmasına iki santim kalmış fermuarı çekerken kan ter içinde kalmıştım. Evet bugün İzmir'e , doğduğum şehre veda edeceğim gündü. Aylarca uğraşıp istediğim mesleğin en prestijli okullarından birini kazanmıştım. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi.

Her ne kadar başarmış olmanın heyecanı beni sarmalasa da ailem olmadan hep bir eksik kalacakmışım gibi hissediyordum. Evet evet, çok klişe ama bunu yaşamadan anlayamıyorsunuz.

"Sen daha dün okuduğun kitapta ailesini özlediği için ağlayan kıza neler demiştin. İşte karma is a bitch."

"Hoş geldin Raife. Gel seninle bir güzel stresimi atayım. Nasılsın ? Görmeyeli ölüyorsundur inşallah?"

"Anne senin bu kızın yine duvarlarla konuşuyor, bence biz bunu tek başına uzak memleketlere yollamayalım."

Masanın üzerinde duran boş deodorantı kapıda bana sırıtan Derman'a fırlattım.

"Derman Ilgaz odamdan defol."

Yüksek sesle kahkaha atarak içeri girdi.

"Sen gidiyorsun canım. Oda benim himayem altına geçiyor, bilmem farkında mısın ?"

Kollarımı bağdaştırıp yüzüne meydan okurcasına baktım.

"Gitmiyorum. "

"Bunu tam olarak nasıl yememi istersin ? Sıcak, soğuk, ıslak ?"

"Bana bak Derman eğer odama bir adım atarsan senin bütün flörtlerine gey olduğunu söylerim. Emin ol bir kaç shop ile bana inanmaları dakikalarımı alır."

Yüzünü benim yüzüme yaklaştırıp güldü.

"Bende senin sevgiline uyurken çektiğim ifşa fotoğraflarını gösteririm. Ama bir dakika senin sevgilin yoktu değil mi?"

Yavaşça onu taklit ederek fısıldadım.

"Belki de vardır ama senin haberin yoktur."

Anında ciddileşen yüzü ile kahkaha atmamak için dudağımı ısırdım. İşte Derman Ilgaz'ın zayıf noktası, kardeşinin olmayan aşk hayatı. Tamam tamam belki bir tane olmuştur o kadar.

"Kim lan o dallama ? İsim ver ba-"

Odaya giren abim ile lafı bölündü.

"Derman babam çağırıyor. Ya sen seve seve gidersin ya da ben döve döve indiririm. Hangisini seçersin ?"

Çenesiyle beni gösterip abime döndü.

"Tamam iniyorum ama şu saman altından su yürüten kız kardeşine iyi bak. Hanımefendinin sevgilisi varmış."

Anında bana dönen yüzü ile şirince gülümsedim. Sonuçta Deniz abimin gazabına kimse uğramak istemezdi değil mi?

Emin olun istemezdiniz.

Ellerimi ikisinin de sırtına koyup itekleyeme başladım. İstanbul'a kavuşmadan bu yaşımda ölmek için çok gençtim.

"Deva ?"

"Efendim en sevdiğim, aklı havada olmayan biricik abim ?"

Başını arkaya çevirdiğinde gözlerimi kaçırdım.

"Ne diyor bu?"

"Ne desin işte saçmalıyor. Kızlar yüz vermeyince bana sardı ."

Çatılan kaşları ile gülümsememi daha da genişlettim. Her zaman işe yarayan şeyin bugün bozulacağı tutmuştu iyi mi ?

"Eminsin yani?"

"Tabi ki de eminim. Hem buraya kadar gelmişken senden bir şey isteyebilir miyim abiciğim ?"

Kaşlarını bir nebze gevşetip elini söyle der gibi uzattı. Ah benim canım abim ne de güzel ayak uyduruyordu bana.

"Ben bu valizleri taşıyamam. Sen çok çok çok güçlüsün ya bunları sen taşır mısın?"

Hafifçe gülümseyerek üç tane valizi tutup odadan çıkmak için kapıya adımladı.

"Konuyu değiştirdiğini fark etmedim sanma Deva. Bunu müsait bir zamanda uzun uzadıya konuşacağız."

Onun en az benim kadar zeki olduğunu söylemiş miydim ?

♟♟♟

"Evet anne her şeyi aldım."

"Tamam kapıyı güzel kilitle. Başımıza gider ayak dert almayalım."

Herkes evden çıkınca cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı kilitledim. Bahçeye ilerlediğimde elinde benim olmadığına yemin edeceğim bir valiz ile beni bekleyen Derman'a bakıp kaşlarımı çattım. Evimde yıllık kalmayı düşünmüyordu umarım.

"Derman alt tarafı bir gece kalacaksın evimde, ne bu valiz ?"

Önemli bir şey anlatacak gibi kollarını sıvadı.

"Evinin belli başlı bölgelerine bazı eşyalarımı koyacağım ki eve gelmeye çalışan orantuganlar senin sahipli olduğunu zannetsinler."

Kaşlarımı alayla kaldırdım.

"Sen onları koyacaksın da ben onları kaldırmayacağım öyle mi?"

Elindeki valizi kaldırıp bahçenin çıkışına ilerledi.

"Ben erkeklerin evde bakacağı yerlere koyacağım eşyaları. Sen onları bulamadığın için kaldıramayacaksın da. Ayrıca sen ciddi ciddi eve erkek mi atacaksın?"

Cebime anahtarı koyup yerdeki minik valizi sürümeye başladım. Derman'ın çok gıcık olduğunu söylemiştim değil mi size? Söylemediysem eğer söyleyeyim. Hayatınızda görebileceğiniz en gıcık insan olur kendileri.

Pardon insan dedim.

Arabanın kilidini açıp elimdeki son valizi de tıka basa dolu bagaja güç bela doldurdum. Sonuçta koskoca dört yıl için iki valiz eşya götüremezdim değil mi ?

Sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım. Annemler sipariş verdiğim ama çok sevgili kargonun bizi evde bulamaması üzerine geri götürdüğü kargomu alıp benim arkamdan geleceklerdi. Ben alamazdım çünkü araba ağzına kadar doluydu.

Radyoyu çalıştırıp navigasyonu ayarladım. Yolum ortalama beş saat gözüküyordu. Bu süre şarkılar ile kafamı boşaltmama fazlasıyla yeterdi. Sonuçta ne olursa olsun yaşandığı şehri terk bile etsem bir mağlubiyetim vardı. İlk ve tek olmasını istediğim bir mağlubiyet.

"Tutmayın yol verin gidene gidene. Cevap da vermem artık gücüme gidene."

Elimle bir yandan ritim tutarak bir yandan da şarkıya eşlik ediyordum. Ve bu beni inanılmaz motive ediyordu.

"Yoktur tavsiyem bile beni kaybedene. Doldu sığmaz içime."

♟♟♟

İstanbul'a, eğer bir sıkıntı olmazsa dört senemi geçireceğim bu şehre sonunda adımımı uzun süreli şekilde atmıştım. İçimdeki tarifsiz heyecan burada olduğunu karnıma vuran sancılar ile belli ediyor, beni adeta kıvrandırıyordu.

"Herkes gitmişse , sakince arkana dön bir bak.
Dostun kalmış mı?
Aşkın solmuş mu? Dön bak dünyaya."

Evime sadece iki dakikalık mesafem kalmıştı. Tabi bu süre boyunca abilerim ve biricik annem tarafından elli kere aranmış ve bakamayacağım kadar çok mesaj almıştım. Sorsanız direksiyon başında telefona çok karşılardı ama !

Yolları geniş olmasa da çok şirin bir mahalledeydi evim. En üst katta ve terasına çıktığımda bütün İstanbul'u ayaklarımın altına seren bir manzarası vardı. Tek sıkıntı karşı komşumdu.

Kendileri ile henüz tanışamamıştım ama onunla paylaşacağım koskoca bir terasım vardı. Bu beni biraz olsun korkutsa da pek evine gelmeyen biri olması ve terasın demirli kapılarının oluşu beni sakinleştirmişti. Ben tabi ki birkaç kilit daha almıştım. Adamı tanımıyordum ne yapayım ?

Sokağıma girdiğimde genişçe gülümsedim. Evet klişeydi ama ciddi anlamda yeni bir sayfaydı benim için burası. Bir kere Derman yoktu . Bundan iyisi var mıydı ?

Çalan telefon düşüncelerimi darma duman etti.

DİKKAT MAYINLI BÖLGE ! ARIYOR

Çağrıyı cevapladım.

"Efendim abi ?"

Telefondan bir mühlet ses gelmedi.

"Sen bana abi mi dedin ?"

"Evet, abim değil misin ?"

"Öyleyim dimi ? Evet evet öyleyim. Neyse sen neredesin onu söyle, annem başımın etini yedi."

Kısa bir kahkaha attım.

"Kapının önündeyim. Park edeceğim arabayı eğer kapatırsan."

"Tamam tamam dikkat et."

"Ederim. Sizde edin."

Telefonu kapatıp apartmanın otoparkına ilerledim. İçeri girmemle arkamdan aldığım sert darbe beni kendime getirdi. Heyecanımın yerini aniden korkum devraldı. Yeni bir sayfa için fazla mı hızlı bir başlangıçtı ?

♟♟♟

Evettt. BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONUNA GELDİK.

Nasıl buldunuz bölümü ?

En sevdiğiniz karakter kim oldu bölümde?

Peki en sevdiğiniz sahne ?

Tanıştınız kuzucuklarımla. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalın. ❤️

Loading...
0%