Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@yazarzeeyzey

Hoşgeldinizzz. Nasılsınız canlar?💓

Bende iyiyim çok şükür.

Yeni bölüm heyecanlı, bombastik, fantastik ve efsane.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın olur mu? Onlar benim tek moral kaynağım.💓

Bölüm Şarkısı: Hande Yener- Karışık Şarkıları

Keyifli Okumalar 💓

♟♟♟

Deva'dan...

Karşımdaydı. Davetimi geri çevirmemiş terasta benimle beraber onun yaptığı çayları içiyorduk. Derman da Deniz abimde aşağıda değilmişçesine fazla rahattım. Shot sağolsun, beynimi geçici süre kullanıma kapatmıştı.

"Sen hiç bozuntuya vermedin shot atarken. Alışıksın sanırım."

Başımı sağa sola salladım. Alışık değildim. Üçüncü içişimdi. Sadece o an o yakıcı tat hoşuma gitmişti.

"Hayır aslında. Alışkın değilim, ki dışarıdan bir şey gözükmese de içerideki ayarlarla fena oynandı."

Yuvarlak küçük masada tam yanımda oturuyordu. Sandalyemde ona dönmüş yan şekilde yaslanmıştım. Gülerek elini ensesine götürdü.

"Hayır."

Kaşlarımı anlamadığımı belli eder gibi çatarken konuştum:

"Neye hayır?"

"Aşağıda sorduğun sorunun cevabı, hayır. Konuşmadım."

İçimdeki sırıtma isteğine engel olup ona bakmaya devam ettim. Söylenebilecek bir şeyse eğer neden shot atmıştı?

"Neden aşağıda söylemedin o zaman ?"

Sırıtışını büyütüp elindeki çaydan bir yudum aldı.

"Sanırım o anın etkisine kapıldım."

Başımı sallayıp tebessüm ettim. Neden Demir bir buçuk tane olmaya başlamıştı?

"Aslı ile bu kadar kısa sürede bu denli iyi anlaşmanıza çok şaşırdım. Komitede öldürecekmiş gibi bakıyordun ne değişti birden bire?"

Demir bir buçukken ikiye çıktı. Hayır, bu dünyaya iki Demir fazlaydı. İkisiylede evlenemeyeceğime göre büyük sıkıntı çıkardı.

"Ben gidiyorum Deva. Senin kendini Demir'e rezil etmeni izleyemeyeceğim. Yorgundu gidip Deniz'ime bakayım."

"Höst ulan abim o benim sen nereye gidiyorsun ?"

Soldaki Demir beni omzumdan dürtünce kendime geldim. Ne demişti ? Heh, sanırım Aslı demişti.

"O zaman onu başkası sanmıştım. Sandığım kişi olmadığını anlayınca da kafa biri olduğunu anladım. Sonra da ona gel bizimle kaç dedim. Kötü mü etmişim ?"

Balkonda yankılanan kahkahasına eşlik ettim. Gülünecek bir şey mi vardı? Şayet ben sadece onun kahkahasına gülüyordum. Çünkü insanın onun gülüşünde tıpkı benim gibi beyni durduğundan tek yapabildiği ona eşlik etmek oluyor.

"Ve Deva sonunda duygularını açıklar ama maalesef sadece benim duyacağım şekilde!"

" Kim sanmıştın ki ?"

"Zurna zart dedi kaç Deva."

Gözlerimi kısıp iki Demir'in hangisinin bana sorduğunu çözmeye çalışıyordum. Kahretsin ! İkisi de bana bakarken çözmem çok zordu. Birde tutulmamam.

"Tutulan tutuldu Deva. Mesela siz birbirinize. Ben Deniz'e."

"Raife seni ilerdeki yengeme ispikleyeceğim. Eminim seni mahvedecektir."

İşaret parmağımla birinci Demir'in omzuna dokunacağım anda ikisine de dokunmuştum. Anında çektiğim elim ile avucuma baktım. Aniden ayaklandım.

"Bismillah. Çarpıldım mı lan ben? Sağ elimde iki tane el var. Suphanallah Ya rabbim!"

Kulak tırmalayıcı sesim ile bağırırken iki Demir' de elleriyle ağzımı kapattılar. Sur kapısı mıydı be benim ağzım ikisi birden müdahale ediyordu?

"Deva iyi misin sen?"

Başımı sağa sola sallayıp ellerimi gösterdim. Siktir. İki elimde de iki tane el vardı. Duble çarpılmıştım sanırım.

"Hanginizle konuştuğumu çözersem eğer iyi olacağım."

Çatık kaşlarla etrafına baktı.

"Hangimiz derken?"

Elimle işaret edip yanındaki sandalyede duran Demir'i göstermek için eğildim. Vah canım benim kör olmuştu da yanındakini görmüyordu.

"İşte bu mu yoksa sen mi?"

Elimi uzattım anda dengem kaymış ve yere kapaklanacakken beni tutmuştu. Hayır tutmamıştı ben onun omzuna çullanmıştım. Aman yani sonuç olarak yere sülük gibi yapışmamıştım. Olduğum yer gayet güzeldi. Kim Demir'in omuzları varken yeri seçerdi? Peh. Seçen de su katılmamış maldı yani.

"Sen iyi değilsin Deva. Gel yatıralım seni."

Gözlerimi olabildiğince açmış bir adım arkaya gitmiştim. Namusumu iki Demir birden kirletecekti !

"Höst be! İkiniz birden ne yatırması ? Ben yatarım kendim."

Odama geri gitmek için balkonun çıkış kapısına döndüğümde gördüğüm manzara ile başımı arkaya atıp acı çeker gibi inledim.

"Bu kapı ne ara iki tane oldu? Şansımı hamile bırakayım ben."

Arkamdan gelen adımlar ile birden ayaklarım havalanmıştı. Sanırım sonunda trendyoldan sipariş ettiğim özel güçlerim gelmişti. Kuryem on senede kaçıncı çocuğunu yaptı da güçlerimi bunca yıl sonra getirmişti Allah bilir. Hakikaten kurye neredeydi? Ne ara gelmiş bana güçlerimi verip aktif hale getirmişti?

Maşallah pek bir hızlıydı.

"O fenomenler yiyorsa trendyoldan aldığım bu uçma gücünün reklamını yapsınlar."

Demir'in attığı gür kahkaha ile yeniden kilitlenip sesini dinlerken sırtımda ve diz kapağımın arkasında hissettim kollar ile durdum. Güçlerim değil de Demir mi uçurmuştu beni?

"Ben seni kollarını trendyoldan sipariş ettiğim güçlerim sandım ama ya."

Kahkahasını devam ettirirken balkondan odama geçti. Beni yatağıma bırakıp karşımda durdu. Kolumdan çekip hırkamı çıkardı. Ulan namusum arkasına bakmadan kaçıyordu anasını satayım.

Geri çekilip kendi üzerindeki hırkayı çıkarıp koltuğa bıraktı. Onun da mı namusu gidecekti?

Ellerimle gözlerimi kapattım.

"Demir ben kendiminkini tuttum sende tut kendi namusunu. Kaçıyor bu namuzsuzlar!"

Demir yine bir kahkaha attı. Ulan yapma vicdansız !

"Deva ne demeye çalışıyorsun bilmiyorum ama sen burada uyuyorsun bende sen uyuyunca odama gidiyorum. Tamam mı?"

"Valla mı?"

Başını aşağı yukarı salladı.

"Valla."

Ayağımdaki panduflarımı çıkarıp yorganın altına girdim. Demir başımda uyumamı beklerken yastığa kafamı koyduğum anda göz kapaklarıma atılan ağırlıklar gözlerimi kapatmıştı. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, Demir esnemiş ve kulağımın dibindeki nefesi ile konuşup kalbimi şok etsine sokup durdurmuştu.

"Keşke şu an evde olsaydık. O zaman sen terasta yatardın bende ortak alanımızı bahane edip yanında kalırdım. Şu an gitmem lazım çünkü ortak alandan çok özel alanındayım, büyük yanlış anlaşılabiliriz. Yarın sabah görüşürüz şampiyon."

Demir odadan çıkarken sanırım nefesimi de yanına almıştı.

♟♟♟

Gözlerimi açtığımda odamdaydım.

"Nerede olacaktın Deva? Demir'in yatağında mı?"

"Raife sen yağlı yedin de dilin mi kayıyor ? Ya da mermiden hızlı mı koşuyorsun?"

"C Şıkkı hiçbiri!

Oflayarak ayağa kalktım. Vücuduma giren ağrı ile yüzümü buruşturdum. Gece uyurken Allah vere girişmişler miydi bana?

Boynumu tutup gardırobumun önüne geçtim. Kırmızı sporcu büstiyerimi, siyah taytımı ve ayakkabılarımı üzerime geçirip bodrum katta havuzun yanında bulunan kapalı spor salonuna adımladım. İn in sonunda biten merdivenlerden sonra çok şükür bodruma gelmiştim. Geniş gri kapıyı itip içeriye girdim.

Sulak yerde mi yetişmişti bu spor salonu? Ne bu kadar büyüktü be?

Yan yana dizilmiş koşu bantlarından ortadakine binip kademeli şekilde ayarını arttırıp yürümeye başladım.

♟♟♟

Saat kalktığımın aksine sekiz değil de on bire geliyordu. Müziğin ve sporun havasına girip bütün aletlerde antrenman yapınca tam manasında yıkılmamıştım ama ayakta da değildim. Müziği kapatıp odadan çıkacakken kapıdan üzerinde deniz şortu ile vücudunu meydana çıkaran canım abicim Derman girdi.

"Deva hadi kimse yokken şu havuzun sefasını sürelim. Git adam akıllı tesettürlü mayonu giy ve benimle yüzme yarışmasına katılıp yenil."

Alayla kaşlarımı kaldırıp kahkaha attım. Yanından geçerken seslendim ve merdivenlere yöneldim.

" Ben ve tesettürlü mayom seni yenerken ağlama diye şekeri unutmayacağız abicim."

Kahkaha atarak odama ilerledim. Derman'ın dediğinin aksine tesettürle uzaktan yakından alakası olmayan mayomu dolabımdan alıp banyoya geçtim. Aşık olup aldığım açık yeşilden turkuaza hallice karnımda ve göğsümün altında delikleri olan kalça tarafında örme ipleri olan efsane mayomu üzerime geçirdim. Aynanın karşısına adımladım. Tü tü maşallah yakıyordum.

"Derman seni nasıl yakacak acaba Deva?"

Üzerime uzun siyah ince pareomu geçirip odamdan çıktım. Sırıtmak kendimi alamıyordum. Tam Derman'ın istediği tarza bol tesettürlü bir mayoydu!

Bodruma inip salonda beni bekleyen Derman'a seslenip havuzun başına geçtim. Bir anda sudan çıkan Aslı ile irkilsem de bozuntuya vermeden gülümseyip üzerimdeki pareomu çıkardım. Anlaşılan Derman kimse yok derken Aslı'yı hesaba katmamıştı.

"Günaydın Deva."

"Günaydın Aslıcım."

Havuzun köşesine geçip balıklama suya atladım. Aşırı olmayan soğuğu ile beni kendime getiren su ile bir kaç kulaç atıp başımı sudan çıkardığımda bir santim karşımda duran ela gözler ile durdum. Gözüme baka baka eliyle saçlarını düzeltti.

Az önce su soğuk demiştim değil mi? Hayır su alev gibiydi!

Gülüp tam gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu.

"Dünden sonra güzel bir ayılma yöntemi olmuş. İyisindir umarım."

"Höst ulan!"

Demir'e cevap verecekken havuzun girişinde kızgın boğayı andıran Derman'ın anırması ile bakışlarım onu buldu. Dibimde duran Demir arkasına dönüp Derman'a bakmaya başlayınca gözlerimi kapattım. Kan gövdeyi götürecekti !

Derman ağzını açacakken yukarıdan gelen Deniz abimin sesi ile durdu.

"Derman boş boş bağırma da Deva ile yanıma gel."

Bana bakıp eliyle gelmemi işaret eden Derman'a başımı sallayıp yavaşça havuzdan çıkmak için köşeye doğru yüzdüm. Sanırım üzerimdeki aşık olduğum mayo bu duruma güzel bir benzin döküp harlayacaktı.

Üç basamaklı merdivenden çıkıp şezlongun üzerinde duran havluma sarınıp Demir'e baktım. Bana arkasını dönmüş bekliyordu. Tebessüm ettim. Düşünceli adamım benim.

Dilim sürçtü ya, ben düşünceli adam diyecektim !

"Yemedik Deva."

Adımlarımı kafası bedeninden tonlarca koyu renge bürünen Derman'a yönelttim. Merdivenlerin başında bizi bekleyen abime doğru yürüdük. Elinde anahtar ile bekleyen abime anlamayan bakışlar atıp başımı salladım.

"Ne oldu abi?"

Elindeki anahtarı Derman'a fırlatıp konuştu.

"Benim acil davam var gidiyorum. Sizde dörtten önce çıkmış olun tamam mı?"

Başımı sallayıp bir kaç adım çıkıp yanaklarından öptüm. Makas alıp başıyla selam verdi ve merdivenlerden çıkmaya başladı. Kolumu tutup beni kendisine çeviren Derman'a şirin şirin gülümsedim.

"Bez getirelim mi Deva? Tam manasında sıçtın da!"

♟♟♟

Derman'ın içinde Demir'in bulunduğu havuza beni asla sokmayacağını yaklaşık yarım saat dinledikten sonra oflayarak odama çıkmış ve banyoya girmiştim. Şu an ise kızlarla dışarı çıkacağımız için hazırlanıyordum.

Gri örme uzun kazağımı giyip siyah, altın rengi yuvarlak tokalı kemerimi taktım. Dizlerimin üzerinde biten mat, süet, topuklu çizmelerimi ayağıma geçirdim. Saçlarıma hafif bir su dalgası modeli verip sol tarafımda topladım. Hafif bir makyaj ve kırmızı ruj ile hazırdım.

Odamın kapısı tıklatıldığında ayaklanıp kapıyı açtım. Aslı'yı beklerken yine Demir'i bulmuştum karşımda. Far görmüş tavşan gibi bakıyor bir şey demiyordu.

"Demir ne oldu?"

Başını hızla sağa sola sallayıp tebessüm etti.

"Ş-şey ben şey diyecektim."

Başımı eğip elimi belime koydum.

"Abin Derman, Deniz acil çağırınca gitmek zorunda kaldı. Gülce ve Bora'da hem Derman'ı bırakmak hem de diğer konferansa katılmak için yola çıktılar. Aslı'da nedenini anlamadığım bir şekilde peşlerinden gitti. Diyeceğim o ki hem bu kadar hazırlanman boşa gitmesin hem de seninle artık konuşmam gereken bir mevzu olduğundan dolayı akşam yemeğine ne dersin?"

Yanaklarıma hücum eden ateş ile derin bir nefes aldım.

Demir beni randevuya mı çıkarıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu?

"Bitti bu iş. Ben senin düğününde tuvalet giyeceğim haberin olsun."

"Giy Raife giy, istersen tuvalet giy istersen duş kabini giy. Bu an gerçek olsun da sen ne istersen giy."

♟♟♟

Deniz'den...

Acil çıkan bir diğer davayla son hız eve doğru giderken ben ve harikulade şansım ile olan olmuş, aldığım limonatanın cam bardağı bir anda elimde parçalanmış ve elimi kan gölüne çevirmişti.

Yaklaşık on dakika sonra arabayla bizim sokağa girerken bir yandan da sızlayan elime sardığım tişörtüme bakıyordum. Sadece beş dakika önce bembeyaz olan tişörtün şimdi kendi rengi gözükmüyordu.

Güç bela arabayı otoparka çekip sokağın sonundaki eczaneye doğru yol aldım. İçeri girdiğim anda burnuma gelen tanıdık koku ile gözlerimi kapattım. Her ne marka ise bu kokuyu bulmak şart olmuştu.

Seri adımlarla eczanenin bekleme kısmına geçip elimin acısı ile seslendim.

"Merhaba, bana yardımcı olabilecek biri var mı ?"

"Hemen geliyorum beyefendi."

İçeriden gelen ses ile sandalyeye oturup beklemeye başladım. Bir kaç saniye sonra içeriye giren görevli ile başımı kaldırdım. Tanıdık kızıl saçlar ve tekrar tekrar burnuma dolan o çiçeksi koku ile ayaklandım. Bu oydu.

Arkasını dönüp beni fark ettiğinde en az benim kadar o da şaşkın şaşkın bakıyordu. Bakışlarımla kesişen bakışları yüzümden sonra elime düşmüş ve beni hemen omuzlarımdan tutup kalktığım yere geri oturtmuştu.

"Elinizi hareket ettirmeyin lütfen. Pansuman aletlerini alıp geliyorum hemen."

Ses çıkarmıyor sadece onu izliyordum. Koşar adımlarla geldiği yere geri adımlayıp gözden kayboldu. Dudaklarıma istemsizce oturan sırıtış ile başımı önüme eğdim. Sanırım uzun süre sonra bu gün ilk defa güzel bir şey olmuştu.

Bana bir ilki yaşatan kadının burada çalışması gibi...

♟♟♟

AYYY Esma ile Deniz bir daha karşılaştılar. Artık neler olacak acaba diğer bölüm.💓

Demir ile Deva deseniz randevulaştılar gibi bir şey oldu. Neler oluyor sizce?

Nasıldı bölüm?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

Hoşça kalın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.💓

 

 

Loading...
0%