@yazarzeeyzey
|
Selam selam selam. Nasılsınız? Ben bu bölümü geçen üçte bitirdiğim halde acayip heyecanlıyım çünkü uzun zamandır beklenilen şey oldu sonunda.💓 Sizler nasılsınız? İyisinizdir umarım. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın olur mu? Onlar benim tek motivasyon kaynağım.💓 Daha fazla uzatmayayım. Sizleri kocaman kocaman öpüyorum.💓 Bölüm Şarkısı: Kenan'ım Doğulu'm- Karışık Şarkılar ( Multimedia da) Keyifli Okumalar:)💓 ♟♟♟ Deva'dan... "Molada kahve içelim mi ?" "Uyumak istersen başını omzuma koyabilirsin." "Kitabına bakabilir miyim ?" Hayır şu an Atakan'ı parçalamak istemiyorum. Hayır kitabımı elimden çektiği için kafası yere sürte sürte kıvılcım çıkarmak hiç istemiyorum. Hele de müzik dinlememi engelleyip sürekli konuşması asla rahatsız etmiyor beni !!! "Şu müziği dinleyebiliriz istersen seninle." "Zıkkımı pekini dinle be Atakan." Cevapsız bıraktığım onca konuşmasını Raife'nin aksine yine aynı cevapsızlıkla cevapladım. Ona dönüp boş bakışlarla kulaklığımın tekini elinden alacakken arkadan bir el onun elinden kulaklığımın tekini almıştı. Kulaklığımı artık bir salabilirler miydi acaba ?! Başımı arkaya çevirdiğimde şirin şirin sırıtan Bora ile sinirle nefes verdim. Demir bey lütfedip yanıma oturmamış ama her olayı kendisine uçuran Bora'yı dibime oturtturmuştu. Bunu fark ettiğimden beri Bora'nın bende bir ismi vardı. Demir'e özel ayaklı gazete! "Bence sen yeng-Deva'yı rahat bırak. O benimle müzik dinleyecek." Öyle mi der gibi Bora'ya bakarken sırıttı ve başını salladı. Gözlerim Demir'i bulduğunda kesişen bakışlarımız ile istemsizce dururken hemen yanındaki kadına dönüp konuşmaya başlayınca gözlerimi devirdim. Anlamıştık Demir bey sevgilinizin olduğunu, gözümüze sokmanıza gerek yoktu ! "Bu kadın da sevgilisi değilse eğer senin sezgilerine balgam atarım Deva!" "Raife bunu mide diyorlar biliyorsun değil mi ?" Bora'ya kaşlarımı çatarak cevabını verdim: "Hayır Bora. Ben kendi başıma, tek halde müzik dinleyeceğim." Atakan'a dönüp devam ettim. "Kimseyle bir şey içmeyip, omzunda uyumayıp yolculuğumu tamamlayacağım." Atakan gülerek daha çok koltuğa yayıldığında sinirle cama döndüm. Hayatımda bu kadar vurdum duymaz birini görmemiştim. Duvara konuşsam kalkar giderdi ama bu hala koltuğa yayıldıkça yayılıyordu ! Arabanın sallantısı, Atakan'ın sonunda sustuğu için dinleyebildiğim hemsaye'nin huzur veren mayışıklığıyla uykuya gidip gelirken yanımdaki hareketlilik ile istemeye istemeye bakışlarımı oraya çevirdim. Ceketini çıkarmış benim üzerime örtemeye çalışan Atakan ile yaslandığım camdan doğruldum. "Ne yapıyorsun sen ?" Ceketi gözleriyle işaret edip: "Hava soğuk, üşüme diye üstüne örtecektim." Cevap verecekken arkadaki kişi -yani Bora- montunu üzerime örtmüştü. Bakışlarım hemen Demir'i bulduğunda Bora'ya aferin der gibi başını sallıyordu. "Aferin der gibi nasıl baş sallanıyor Deva?" "Raife her olaya maydanoz olup da limon sıkarak etrafı detoks suyuna çevirmesen olmuyor değil mi ?" Kaşlarım alayla havalandığında beni fark eden Demir tekrar yan tarafa dönünce sinirle sabır dilercesine başımı kaldırdım. "Yolculuğumuzun son on dakikasındayız lütfen herkes kimliklerini hazırlasın. Kimlik ile otele giriş yapılacaktır." Bize herhangi bir şey ikram etmese de muavin kılığında dolaşan adam duyurusunu yapıp geri yerine oturdu. Ne yapayım canım, o kıyafeti giydiyse bize o yarım bardak kola ile bayat keki vermek zorundaydı! "Aren holdingin kapmasında bulunan otobüs ve bayat kek. Zeka seviyeni tartışmayacağım Deva." "Onu bile vermediler işte bak. Aç aç getirdiler bizi ." Montu alıp buruşturup top haline getirdim ve Bora'ya bildiğiniz fırlattım. Kulaklığımı ve kitabımı çantama koyup üzerimde olduğu halde bu iki ileri zeka arkadaşın göremediği montumun önünü ilikleyip telefonumu elime aldım. Abim ve Gülce'nin attığı mesajlara kısaca geldiğimi belli eder şekilde cevap verdim ve satranç uygulamasına girdim. Demir en son bana istek attığı zaman aktif olmuş olarak gözüküyordu. Tabi sevgilisi ile konuşup, gezmek varken satranç geri planda kalmıştı! On dakikalık süre geride kaldığında tek sıra halinde -yani bildiğiniz sürü gibi- otobüsü boşalttık. Demir kucağında duran altı yedi yaşlarında çocuk ve arkasından gelen sevgilisi ile araçtan en son inmiş, hala yüzsüzce yanımda dikilen Atakan'a ölümcül bakışlar atarak otelin önüne geçmişti. "Kız Deva, sen bu Atakan'ı kullansana Demir'i kıskandırmak için. Bora ayaklı gazetesi hemen yetiştirir Demir'e." "Raife yanımda duran çocuk eli elime değse kendini sevgiliyiz rolüne kaptırabilen bir potansiyele sahip. Hem ben o ukalayı niye kıskandırmaya çalışayım ki ? Saçmalama." "Niye mi ? Kendin köpek gibi kıskandığın için olabilir mi ?" "Raife sus! Zaten yeterince sinirliyim." "Hayır. Hem sinirli hem kıskançsın." Raife'ye gözlerimi devirip sıram geldiğinde otele giriş yaptım. Tamda filmlerdeki gibi büyük avizelerin bizi karşıladığı kocaman girişte bir sürü insan ve onların dolu kalabalık sesleri yankılanıyordu. Danışmaya gidip kimliğimi göstererek oda kartımı aldım. E bir zahmet bu kadar gösterişte anahtar vermesinlerdi yani! Elimdeki mor büyük boy valizimin aparatını açıp asansöre doğru sürüdüm. Herkes açık ağızla etrafı izlemesine gözlerimi devirip tuşa bastım. Tamam anladık bir Ilgaz değilsiniz ama hayatınızda hiç mi kafam kadar avize görmediniz ? Değil mi ama yani ? Kırk sekizinci kattan ışık hızı ile yanıma gelen asansöre binip danışmadaki kadının dediği üzere on yedinci katın tuşuna bastım. "Hayat seni on yedi ile kutsuyor Deva farkında mısın Deva?" "Kutsuyor mu lanetliyor mu orasını bilemiyorum Raife." Kapı yavaş yavaş kapanırken bir anda açılmaya başlamış biraz önce Demir'in kucağında duran çocuk asansöre binmişti. Bakışları beni bulduğunda gözleri şaşkınlıkla açılmış asansör hareket ettiği anda tutacakları tutmuştu. " Ama bu haksızlık. Sen benden de güzelsin." Ne olduğumu şaşırıp gülerken yanıma adımladı. Gözlerimin içine dikkatlice bakarak ellerini beline yerleştirdi. "Senin ismin Deva mı ?" Kaşlarım istemsizce çatılırken başımı salladım. "Sen nereden biliyorsun benim ismimi?" "Demirciğimin anlatmıştı seni, bir de arabada sürekli sana bakınca oradan anladım." İçimden yanaklarıma yükselen ateş ile tebessüm edip başımı salladım. Elimi ona uzatıp konuştum; "Senin ismin ne peki ?" Elini çenesinin altına koyup şirince gülümsedi. "Ceylin Tamer." Elimi tutup salladığında asansörün kata geldiğine dair ses gelmişti. Elimi bırakmayıp benimle beraber asansörden indi ve bana döndü. "Aslında bir pek tanışıklığımız yok ama ricamı geri çevirmeyecek kadar iyi biri olduğunu anlattı Demirciğim. Telefonunu kullanabilir miyim acaba ?" Bu kızın büyüyüp de küçülmediğine emin miydik ? "Onu boş ver Deva, Demir bu kıza niye seni anlatıyor ? Sevgilisinin kızına niye başka bir kadını anlatır bir insan ?" "Ne bileyim Raife. Odama çıktığımda düşüneceğim bunu." "Dünyadan sesleniyorum beni duyuyor musun Deva?" Bu çocuğun bana nezaketen abla demesi gerekmez mi ? "Duyuyorum Ceylincim. Tabi ki kullanabilirsin ama önce ne yapacağını bilmem gerekiyor." İşaret parmağını yanağına koyup düşünmeye başladı. Parmağını şıklatıp gülümseyerek bana döndüğünde gözlerinde pırıltılar elle tutulur cinstendi. Hatta bir dakika, bu çocuğun gözleri neden Demir'in gözlerinin aynısıydı ? "Aslında ben değil de sen konuşsan Demirciğimle daha iyi olur. Bana kızsada sana kıyamaz. Onu arayıp yanında ve mutlu olduğumu söyler misin ? Seninle bir çikolatalı süt içtikten sonra onların yanına uğrarım." Tam manasıyla tükürüğümde boğulurken öksürmeye başladım. El kadar kızın dediklerine mi yoksa Demir'in bana kıyamayacağını düşünmesine mi şaşırsam bilemezken bileğindeki saate bakıp ağzını kapattı. "Hadi Deva ne duruyorsun? İki saat sonra kapalı havuz saatim geliyor acele etmeliyiz. Numarası var mı sende Demirciğimin?" Başımı olumlu anlamda sallayıp çantamdan telefonumu çıkardım. Acaba ben senin Demirciğine küsüm, onunla konuşmuyorum desem Ceylin tam olarak bana nasıl bir tepki verirdi? "Saçmalama Deva. Gayet rahat bir şekilde konuşup telefonu suratına kapatıyorsun, okey?" Rehbere girip '17.Piyon'a tıklayıp telefonu kulağıma götürdüm. Saniyesinde açılan telefon ile istemsizce sırıtsam da karşımda çatık kaşlarla beni izleyen Ceylin ile nötr halime geri döndüm. "A-alo Deva?" "Demir Ceylin yanımda ve mutlu olduğunu, bir çikolatalı süt içtikten sonra sizin yanınıza geleceğini söylememi istedi." Bir mühlet ses gelmedi. "Ceylin senin mi yanında?" Başımı sanki görecekmiş gibi salladım. "Evet." Derin bir iç çekişin ardından o kadının sesi ve Demir'in ona sesleniş seslerinden sonra nihayet Demir konuştu: "Neredesiniz siz? Ayrıca Ceylin seni rahatsız et-" Telefonumun bir anda kulağımdan çekilmesiyle arkama döndüğümde yanımda duran koltuk benzeri sandalyeye çıkmış Ceylin'i görmem bir olmuştu. Bu kız bir bir saniye önce önümde değil miydi? "Demirciğim benim Deva ile geçireceğim kıymetli vaktimi daha fazla çalma. Kız kıza takıldıktan sonra Deva beni senin yanına bırakır. Bu kıyağımı da unutma. À bientôt." Şokum şoka girecekti artık. O kız biraz önce fransızca mı konuştu? Telefonu kapatıp elime tutuşturdu ve yavaşça koltuktan indi. Üzerindeki sarı kabanını silkeleyip elini bana uzattı. "Benimle çılgın bir iki saate hazır mısın Devacım?" İmdat. ♟♟♟ "Deva gel seninle şurada fotoğraf çekilmem lazım. " İmdat demiştim değil mi? Odama zor zar bıraktığım bavulumun ardından yaklaşık bir saattir oteli gezip her yerinde fotoğraf çekiliyorduk. Bir de tek başına değil sanki sözleşmesi var gibi hep benimle çekiliyordu. "Ceylin bak gel şurada girelim istersen. Hem biraz dinlenir hem de çikolatalı sütünü içersin." Elini belini koyup önce saatine sonra bana baktı. "Tamam gel gidelim. Ama sonra şu dağın ve şu kütüğün önünde fotoğraf çekileceğiz anlaştık mı?" Başımı sallayıp elimi uzattım. Kafa dağıtacağım diye çıktığım tatilde çocuk bakıcısı olmuştum iyi mi? Tamam Ceylin çok bilmiş olduğu kadar çok da tatlıydı ama bazı huylarını sanırım annesinden almıştı ve bu huyları benim sinirime fena gidiyordu. Restorandın kafe tarzı kapalı mekanına girip cam kenarı bir masaya oturduk. Menüyü bana itip ellerini çenesinin altında birleştirdi. "Gözlerim ağrıyor biraz, rica etsem çikolatalı süt var mı diye bakabilir misin?" Ciddi olup olmadığına bakıp sabır çekerek menüyü aldım. Kısa bir göz turunun ardından garsona seslenip bayan çok bilmişe döndüm. "Çikolatalı süt var. Yanında bir şeyler yemek ister misin?" Başını salladı. "San sebastian cheesecake alabilir miyim?" Gülerek başımı sallayıp başımızda bekleyen garsona döndüm. "Bize iki tane çikolatalı süt ve san sebastian cheesecake getirebilir misiniz?" Ceylin tebessüm edip saatine baktı. Bu kız niye bana bu kadar Demir'i andırıyordu yahu? "Seni sevdim Deva. Bundan sonra en yakın tek arkadaşımsın." Sandalyesinden inip yanıma geldi ve eliyle eğilmemi işaret etti. Ellerini boynuma dolayıp yanağıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi ve sandalyesine geri oturdu. Sanırım hayatımda ilk defa bir çocuk ile bu denli samimi bir şekilde sarılmıştım. Bir kaç saniye sonra Ceylin az önceki halinden eser kalmayacak şekilde bana döndü. "Deva şu çocuk kim? Keskin nişancı gibi oturduğumuz andan beri bizi izliyor." Başımı arkaya çevirdiğimde gördüğüm yüz ile sinirle derin bir nefes alıp önüme döndüm. Tahmin edin kim olabilir? Ben söyleyeyim. Yakışmadığı halde insan taklidi yapan tek hücreli Atakan. "Yapışkan gibi istenmediği yerde duran bir arkadaş. Boş ver sen onu. Bak garson tatlılarımızı getiriyor, biz onların keyfini çıkaralım." Başını sallayıp önüne döndü. Gelen tatlısından benim aksime nazik nazik bir çatal alıp bardağını eline aldı. Onu taklit edip arkama yaslandığımda minik bir kahkaha attı. Bakışları tekrar arkamı bulduğunda dudaklarını oynatmadan konuştu. "Dört yüz dört geliyor Deva." Ne dediğini anlamaya çalışırken yanıma konan bir sandalye ve ona oturan bir adet Atakan ile sinirle başımı camdan dışarıya çevirdim. Bu çocuğa bazılarının ikinci yüzlerinden birini alıp hediye etmek lazımdı. Yoksa böyle yüzsüz yüzsüz çok yaşamazdı. "Selam kızlar nasılsınız?" Ceylin ellerini çenesinin altında birleştirip gayet ciddi bir tonda konuştu. "Sizi ilgilendirse bilirdiniz." Hatırlatın şu kızı bir ara anlından öpeyim. Gülerek Atakan'a döndüm. "Cevabını aldıysan gidebilirsin Atakan." Başını olumsuz anlamda sallayıp güldü. "Peki bu soruyu atlıyorum. Benimle bir şeyler içmek ister misiniz?" Ceylin oflayıp Atakan'a döndü. "Sizi ilgilendirmeyen şeylere burnunuzu sokacak kadar eksik akıllı olduğunuzun yanında bir de körsünüz sanırım. Biz zaten bir şeyler yiyip içiyorduk, siz gelmeden önce." Açılan ağzımı kapatıp arkama yaslandım. Sanırım Ceylin Atakan'ın havasını bensiz de gayet güzel alabilirdi. Atakan hala gülmeye devam edip oturduğu koltuktan doğruldu. "Peki majesteleri. Sizinle bir şeyler içebilir miyim?" Ceylin gözlerini devirip bana döndü. "Devacım telefonunun tuş kilidini açıp bana verir misin?" Çantamdan telefonumu çıkarıp parmak izimi okuttum ve Ceylin'e uzattım. Gülümseyerek telefonu aldı ve bir kaç şeye dokunup kulağına götürdü. "Alo Demir acil yardımına ihtiyacım var süper kahramanım." Telefonu kulağından uzaklaştırıp bana döndü. "Ben hemen geliyorum." Sandalyesinden kalkıp bir adım ilerledi ve konuşmaya devam etti. "Atakan diye biri Devacıma sulanıyor acil buraya gelmen lazım." Hayır hayır hayır. Bir kaç saniye sonra sandalyesine geri dönüp telefonu bana uzatıp Atakan'a döndü. "Canına başka çeşmede susa ve git buradan. Demirciğim gelirse seni bütün mikro parçacıklarına böler. Demedi deme." Sanırım benim Ceylin'den konuşma dersi almam gerekiyordu. Hem de bir an önce. Atakan gülerek -evet hala- Ceylin'e döndü. "Kazanmanın altın kuralı risktir küçük hanım. Hodri meydan." Ceylin son bombasını patlatıp Atakan'a döndüğünde içtiğim süt boğazıma kaçmıştı. "Baştan kaybedilmiş bir savaşa risk katılmaz bayım. Yenilgiyi kabul etmemek için direnmektir bu." Atakan'ın omzuna hoyratça dokunan ve onu ayağa kaldıran bir adet Demir ile ayaklandım. "Buyurun cenaze namazına." Boynunda ve alnında belli olan damarlarıyla Atakan'ın yakasına yapışan Demir davranışlarının aksine sakince konuşmaya başladı. "İnsan dediğin bir kere uyarılır Atakan. Ben seni kahvecide uyardım, gayet tabi hatırlıyorsun. Gittin hiç bir şey olmamış gibi seni yanında istemediği halde Deva'nın oturdun ve bütün yolunu zebil ettin ve hala fazlalık gibi istenmediğin yerde duruyorsun. Ne diyorlardı, dayak cennetten çıkma değil mi?" Demir'in ellerinin üzerine elini koyup sertçe ellerini itti. "Deva'nın nesi olarak söylüyorsun bunları tam olarak? " "Her şeyi desem ne yapabilirsin?" Oturduğum koltuğa çakılırken sesli bir şekilde yutkundum. Euzu billahi mineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim. NE DEDİ O? Ben yanlış duymadım değil mi? Kulaklarım bozulmadı benim? Atakan yüzünde solan gülümseme ile Demir'e yaklaştı. "Bunu Deva'dan duymadan olduğum konumu bir milim değiştirmem." Hareket yetkim ve yaşadığımız olaylar bir bir aklıma üşüştüğünde oturduğum yerden rahatsızca kıpırdanıp Ceylin'e döndüm. "Ceylin ben gitsem, yarın tekrar gelsek buraya olur mu?" Ceylin sessizce başını sallayıp tatlısını yemeye devam etti. Çantamdan gerekli ücreti çıkarıp masaya bıraktım ve ayaklandım. Tam ortalarından geçerken önce Atakan'a döndüm. "Benden uzak dur Atakan. Yaptığın bu numaralar bana işlemiyor anla artık." Yavaşça başımı sola yani Demir'e çevirdim. " Yanında zaten biri varken başkası hakkında her şeyiyim diye konuşamazsın. Özellikle o kişi bensem, asla Demir." Seri adımlarla ikisini ardımda bırakıp kafeden çıktım. İçimdeki oluşan o tarifsiz ağırlık, kulağımda Demir'in cümlesinin tekrarı ve dudaklarımdan kaçan minik hıçkırıklar ile odama doğru ilerledim. Sanırım bu tatilde dağıtacağım şey kafam değil, içimde ona ait olan şeylerdi. ♟♟♟ "Evet. G-gülce ö-öyle dedi." Bir yandan hıçkırarak ağlıyor bir yandan da Gülce ile konuşuyordum. "Kızım kötü bir şey dememiş ki adam sana." Acı çeker gibi başımı arkaya atıp burnumu peçeteye sildim. Sinirim haddinden fazlasıyla bozulmuş bu da benim ağlama krizimi tetiklemişti. "Y-ya y-yanında başka bir k-kadınla geldiği t-tatilde söylüyor b-bunu bana!" "Ya sabır. Emin misin sevgilisi olduğundan, sordun mu?" Bu kız şaka mı yapıyordu? "Ne diyecektim Gülce ? Demir acaba yanında afeti devran sevgilin mi, değilse o konuma ben talibim falan mı?" Telefondan kahkaha sesleri yükselirken acıyla bağırdım. "Kapat Gülce. Sinir sistemimi hamile bıraktın, defol git!" Telefonu kapatıp içinde bulunduğum yatağın bir köşesine fırlatıp yüzüme yanımda duran yastığı bastım. Hayat niye beni bu kadar yoruyordu? "Moral motivasyon = Kenan'ım Doğulu'm .Come one girls!" "Raife şu an sadece ağlamak istiyorum, gider misin başımdan?" "Sana da iyilik yaramıyor be. Git Demir eksikliğinden için çıkana kadar ağla." Yastığı yüzümden çekip yanımdaki peçeteye uzandım. Büyük bir höykürüşten sonra peçeteyi poşete atıp geri yatağa kendimi bıraktım. Gözlerimi kapatıp uykuya kendimi teslim edecekken odanın kapısının resmen alacaklı gibi çalınmasıyla oflayarak ayaklandım. Bilmeden birini mi öldürmüştüm ben? Kapıyı açtığımda sırıtarak karşımda duran ayaklı gazete ile ellerimi birbirine kavuşturup, ilk okul tabiriyle çiçek oldum. "Ne var Bora?" Eliyle ensesini kaşıyıp gözlerini kıstı. "Nasıl mışsın? Aman yani nasılsın?" "Birileri yine mesai saatinde. Akıllı doğru düzgün konuşamıyor bile." Elimi kapıya yaslayıp çatık kaşlarla ona döndüm. "Demir'in ayaklı gazeteciliğini bırakana kadar benimle konuşma Bora." Yüzü aniden değişmiş bana doğru bir adım atmıştı. "Tövbe, asla. Ben sana sadece akşam kaçta partiye ineceksin diye sormaya geldim." Sinirden ayağımla ritim tutarken kaşlarımı alayla havaya kaldırdım. "Bunu sana kim sor dedi peki? Ayrıca ne partisi?" Cebinden çıkardığı davetiyeyi bana uzattı. "Kura ile bir sanatçı belirlenip o sanatçının şarkılarını dinleyeceğimiz bir parti olacak. Gelmezsen ölümü gör Deva. Gerçi gelmezsen ciddi ciddi göreceksin çünkü Demir beni öldürecek." Başımı eğip kapının kulpunu tuttum. "Bir dakika bekle." İçeri girip masada duran defterden bir sayfa koparıp büyük harflerle yazımı yazdım. Yavaş adımlarla kapını önüne geçip pano kısmına kağıdı tutturup Bora'ya işaret ettim ve kapıyı kapattım. "FERHATLAR VE DEMİR'İN AYAKLI GAZETELERİ GİREMEZ!" ♟♟♟ Siyah karın kısmı tül, kısa, mini bir gece elbisesini üzerime geçirmiş aynada kendimi inceliyordum. Gümüş askılı elbisemle aynı renk çantamı omzuma asıp siyah tek bant ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Gümüş kolye ve yüzüklerimi takıp saçlarımı düzelttim. Hazırdım. Gülce ile görüntülü konuşarak bana öğrettiği pratik taktiklerle yarım saatte çektiğim eyeliner ile oldukça güzel gözüküyordum. Maşallah deyin kız, gözünüz kalmasın . Parfümümden bir kaç fıs sıkıp masaya geri koydum ve kartı çantama atıp odadan çıktım. "Allah'tan hazırdın Deva." Asansöre binip en üst katta olduğu söylenilen partinin katını tuşladım. Kapı tam kapanacakken tekrardan açılmaya başlayınca gülümsedim. Sanırım birileri de partiye geliyordu. Gözlerim Ceylin'i ararken karşıma takım elbisesi ve dağıttığı saçlarıyla çıkan Demir'le olduğum yere çakıldım. Bir insan olsa olsa bu kadar yakışıklı olabilirdi. Allah kaç kulunun güzelliğini alıp da sana vermişti be adam? "Evet en son Demir yüzünden ağlama krizi geçirdin. Konuşmuyorsun onunla, sevgilisi var onun aynen." Boğazımı temizleyip far görmüş tavşan gibi olan bakışlarımı üzerinden alıp aynaya çevirdim. "He oradan görmeyeceksin sanki. Akıllıya bak." Olduğu yerde donmuş biçimde dururken başını iki yana sallayıp asansöre bindi. Benim aksime aynaya değil direk gözlerimin içine bakıyor, baktığı her dakika kalbimin ağzıma tırmanmasına sebep oluyordu. Yani ben bu adama az önce deli gibi sinirliyken bir bakışı ile nasıl bu hale geliyordum aklım almıyordu ya! "Ç-çok güzel olmuşsun. Fazla güzel." Tebessüm edip bakışlarımı gözlerine diktim. "Teşekkür ederim. Takım yakışmış." Saatine bakıp tebessüm etti. "Teşekkür ederim." Başımı salladığımda açılan kapı ile önce ben ardından o asansörden indik. Geniş salonu kaplayan kalabalık ile Demir'i arkamda bırakıp boş bir masaya geçtim. Ortamda çalan Can Bonomo'nun Dem şarkısı ile herkes deli gibi dans ediyor, ellerinde duran kokteylleri havaya kaldırıyorlardı. "Bir tutam sevdanı ver Dem. Masaya getirilen kokteylleri es geçip bir şişe suyu açıp içtim. Arkamı toplayacak biri yokken içki içecek kadar da salak değildim çok şükür. Demir yanımdan geçip ön masama oturmuş ve sandalyesini bana doğru çevirmişti. Gözleriyle konuşuyordu. Stresten oynadığım çantamla bakışlarımı salona çevirdiğimde şarkının nakaratı ile tekrar ona döndüm. "Dem hadi gel yanıma. Sert bir şekilde yutkunup elimdeki suyu fondip yapıp masaya bıraktım. Şarkı bittiğinde müzik sesi kesilmiş sahnede duran adamın sesi yankılanmaya başlamıştı. "Aren Holdingin kapsamında başlattığımız yarışmamızın kazananlarından Demir Aren'e büyük bir alkış. " Ben hariç herkes alkışlarken adamın bakışlarıyla Demir ayaklanıp sahneye çıkmıştı. Eline tutuşturdukları mikrofonu tutup konuşmaya başladı. "Öncelikle herkesi tekrardan tebrik ederim. Yaklaşık olarak iki bin kişinin içerisinden kendinizi gösterip bu ödülü hak ettiniz. Ayrıca okulumuza teklifimi geri çevirmediği için tekrardan teşekkür ediyorum." Bakışları beni bulduğunda gülümsedi. "Yarışmamızın birincisi olan Deva Ilgaz'ı ayrıca tüm kalbimle tebrik ediyorum. İyi eğlenceler." Tebessüm edip başımı önüme eğdiğimde yanaklarıma pompalanan ateş ile derin bir nefes aldım. Başımı kaldırdığımda gözlerimi ötren bir el ile dursam da kıkırdadım. "Bil bakalım ben kimim?" "Aslı." Gülerek ayağa kalkıp kocaman sarıldığımızda derin bir oh çektim. Sonunda tatil benim için gerçekten başlayacaktı. "Aslı iyi ki geldin ya. Valla patlayacaktım sıkıntıdan." Kaşlarını anlamadığını belli eder şekilde çatıp masadaki kokteyli tek dikişte içti. "Abim sana eşlik etmedi mi?" Başımı sağa sola sallayıp yerime oturdum. "Kızım abin benimle niye ilgilensin? Ayrıca oldu ki komşusu ile gezmek istedi, sevgilisinin buna müsaade edeceğini sanmam." İçtiği ikinci bardak kokteyli büsbütün yere püskürtürken ona döndüm. Bunda şaşıracak ne vardı ki? "Abimin senden başka sevgilisi mi var?" Duyduklarımla krizi başlayan kalbim küt küt atarken masadaki suyu alıp içtim. Demir ile benim hariç herkesin bildiği bir ilişkim falan mı vardı Allah aşkına? "Aslı biz Demir ile sevgili falan değiliz nereden çıkarıyorsun bunları yapma böyle herkesin içinde ?" Kaşları alayla havalanırken üçüncü bardağını eline aldı. "Sen abimi sevmiyor musun yani?" "Ahiret sorusu bundan daha kolay be Allah'sız! Run Deva run !" Başımı sağa sola çevirdiğimde Demir'i ve onun kolunu sardığı sevgilisini görmemle acı bir tebessüm ettim. Masadan kokteyllerden birini alıp tek dikişte içip bardağı geri yerine koydum. Az önce salak değilim demiştim değil mi? Ben ona ve bakışlarına inandığım için su katılmamış salaktım ! "Şimdi gecenin asıl kısmına geldik. Yanınıza gelen fanusa duymak istediğiniz şarkıcıyı yazıyorsunuz, bende burada çekiyorum ve eğlence başlıyor. Çabuk olun iki dakika süreniz var." Masada duran kağıda Kenan'ım Doğulu'm yazıp bir kaç saniye sonra yanıma getirilen fanusa atıp arkama yaslandım. Demir kağıdı atıp bana gülümseyerek arkasını döndüğünde derin bir nefes aldım. İki dakika dolduğunda fanus sahnedeki adama verilmiş ve çekiliş başlamıştı. Elindeki kağıdı açıp mikrofonu alan adam bağırarak konuştu. "Bir arkadaşımız hastası sanırım. Kenan'ım Doğulu'm bu gecenin galibiii." Bakışlarımız kesiştiğinde bu defa arkasına dönen ben olmuştum. Yanımda telefonu ile uğraşan Aslı'ya döndüm. "Benim kağıdım çıktı Aslı. Bu gece bütün kurtlarımızı döküyoruz!" Gülerek ayaklandığında çalmaya başlayan şarkı ile ellerimi kaldırıp sahnenin ortasına geçtim. "Süper hızlı gelişti her şey. Aslı ile tamda dediğimiz gibi kurtlarımızı döker gibi oynarken bir yandan da bağırarak şarkıya eşlik ediyorduk. "Şans meleğim nerelerdeydin? Kahkahalar eşliğinde bize katılan arkadaşlarla beraber dansa devam ederken şarkı bir anda değişmiş diğer bir favorim olan şarkı çalmaya başlamıştı. "Doktor derdime bul bi çare. Demir masaya yaslanmış bizi ilerken arkama dönüp onu umursamamaya çalıştım. Bugün o kafayı dağıtacaktım arkadaş ! Şarkı yine değişmiş ve biz Aslı ile resmen karşlıklı göbek atar hale gelmiştik. "Engel mi mesafeler aşk yoluna meşk yoluna? İyi ki sen be Kenan'ım Doğulu'm. Şarkı bittiğinde başka bir parça beklerken tekrardan o adamın sesi gelmeye başladığında hepimiz yerlerime geçmiştik. Sanırım en son Bade ablamın düğününde böyle deli divane oynamıştım. "Özel bir istek üzerine Kurşun adres sormaz ki şarkısına geçiyoruz. İyi eğlenceler." Başımı eğip Aslı ile beraber şarkıya kısık kısık eşlik ederken sahneye çıkan çift ile durdum. El çırpışlar ve ıslıklar ile az önce kurtlarımızı döktüğümüz yerde dans etmeye başlayan Demir ve sevgili ile bütün moralim alt üst olurken oturduğum yere sindim. Sanırım bir bardak kokteyl bile duygularıma hamile hormonu yüklemeyi başarmıştı. Dolan gözlerimle başımı tavana çevirip derin bir nefes aldığımda karşımdan gelen ses ile başımı eğdim. "Sayın asistanım." Gördüğüm kişi ile anında ayaklandığımda yüzüme az öncenin aksine bir tebessüm yerleştirdim. "Ceyhun hocam merhaba." Okulumuzun matematik profesörüydü Ceyhun hoca. İlk dersten beni asistanı seçmiş, dünyayı bana armağan etmişti. Elini bana uzatıp gülümsedi. "Bir dansa var mısınız sayın asistanım." Diğer hocaların aksine daha karizmatik ve asla yaşını belli etmeyen Ceyhun hoca aynı babam gibi dışarıdan çok sert gözükse de aslında pamuk gibi bir adamdı. "Tabi ki hocam." Gülerek elimi elinin üzerine koyup beraber sahneye ilerledik. Yanımızda dans eden Demir ve sevgilisi bizi fark ettiğinde gülümsemeye başlamışlardı. Gözlerimi zar zor gözlerinden çekip başımı yan tarafa çevirdim. Şu an burada amacım Demir ve yanındaki kadını kıskanmak değildi. Şarkının tadını çıkarmalıydım. Şarkı ortalarına geldiğinde Ceyhun hoca Demir'e dönüp gülerek seslenmiş ve beni onun kollarına doğru yönlendirerek Demir'in kollarındaki kadını kendi kolları arasına almıştı. "Demir Aren acaba kollarınızda duran ablanızı artık alabilir miyim? Karımı çok özledim de." "Deva sezgilerini getir, onları söz verdiğim gibi bir güzel balgam şelalesine tutacağım." Demir'in kolları belimde birleştiğine, ben şaşkın gözlerle ona bakarken kulağıma fısıldadı. "Ellerini omzuma koy Deva." Başımı sallayıp dediğini yaptığımda dans etmeye başlamıştık. Anın şokunu hala atlatamayan ben gözlerine hala bön bön bakarken gülümsedi. "A-ablan mıydı?" Başını olumlu anlamda sallayıp sırıttı. "Hani farkında değildin? Yalan mıydı?" Başını olumsuz anlamda sallayıp başını başımın yanına tutmaya başladı. Saçlarında burnuma doğru süzülen parfümü ile gözlerimi zar zor tutarken derin bir nefes aldım. Kafamın çorba oluşuna bir de dönmesini ekleyen kokteyl sayesinde hala ne olduğunun farkında değilken şarkının bitmesi ile Demir'in kulağıma eğilip fısıldaması bütün irademi etkisiz hale getirmişti. "Günahın özü ise seni sevmek, cezam cehennem olsun." ♟♟♟ Bölüm Sonu💓 Ay ben kalpten gittim daha yazarken sizi düşünemiyorum sjsjjsjs Nasıldı bölüm? Fikirlerinizi yorumlara bekliyorum.💓 Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın olur mu? Onlar benim için çok önemli.
|
0% |