Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@yazarzeeyzey

Selam. Nasılsınız?💓

Ben iyiyim çok şükür. Yeni bölüme heyecanım var tabi ki.

Bu bölüm hem gülmeli hem de limoni oldu.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Onlar benim tek motivasyon kaynağım.💓

Bölüm Şarkısı: Yalın- Kasma . Demir ile Deva'nın son sahnesinde: Toygar ışıklı-Gönlüm Göçebe

Keyifli Okumalar:)💓

♟♟♟

Deva'dan...

Hani bir şarkı var atın beni denizlere vermeyin ellerine diye, heh işte tam olarak o mottodayım. Önümde garibim Bora harici bana düşmanmışım gibi bakan üçlüye teslim olmaktansa ölmek daha acısız bir sonuç olurdu.

Ama o deniz abim olan Deniz değil ha. O da şu an potansiyel katilim olacağından onu da eliyorum. Gerçi biricik abicim bana kıyamazdı ama Allah göstermesin Derman gıcığının dolduruşuna gelebilirdi.

"Burada ne olduğunu anlatmak ister misin Aslı?"

Demir bana baka baka konuştuğunda dediğinin kızım sana söylüyorum gelinim sen anla demekten farkı kalmamıştı. Elimdeki kokteyli masaya geri bıraktım.

Yanımızda duran, partiye bizimle gelen o topluluk çatık kaşlarla bizim dörtlüyü izlerken en başta benim yanıma gelip de teklif yapan kişi -yani Giray- bana doğru döndü.

Ağzını açarsan karşımdaki akbabalar seni parçalar Giray, canını sokakta bulmadıysan sus!

"Bu arkadaşlar sizi rahatsız mı ediyor Deva?"

"Birazdan onun üzerine atlayacak üç kişi sanki sizden çok onu rahatsız edecek ama neyse."

Demir'in gözü seyirirken elleri yumuk hale gelmişti. Derman'ı söylemiyorum bile. Az sonra spiderman gibi üstlerine atlayacaktı adamların.

"Yok abi ben bunları mutasyona uğratana kadar döveceğim ha!"

Derman'ı tutup da sakin kalmasını sağlayan Deniz abim bakışlarını en sonunda Esma'dan bana yönelttiğinde şirince gülümsedim.

"Siz kimsiniz?"

Deniz abim Giray'a bakmadan konuştuğunda topluluktaki daha adını öğrenmediğim altı erkek bizimkilerin karşılarına dizildi.

Bunlar canlarına başka çeşmede susasa olmuyor muydu?

"Deva'nın arkadaşlarıyız, asıl kızları rahatsız edenler olarak siz kimsiniz?"

"Deva'nın arkadaşlarısınız?"

Demir ve Derman aynı anda bana dönerek soru sorar gibi konuştuğunda kaşlarım çatılmıştı. Bunlar beni yem edecekti !

"Daha ben senin ismini bilmiyorum sen nereden arkadaşım oluyorsun? Höst be!"

Alaylı bakışlarla bana döndüğünde tiksindirici bir gülümseme ile yanağımdan makas aldı.

"Tanışalım güzelim."

Sahte olduğu belli olan gür bir kahkaha etrafta tarafta yankılanınca bizimkilere döndüm. Bundan sonra benden günah gitmişti, o adamın bana dokunduğu parmaklarını ona geri monte etseler bile karışmazdım.

"İlk yumruk benim." Derman ortaya konuştuğunda Bora öne atıldı.

"İkinciyi ben alayım."

Demir onda ilk defa gördüğüm bir ifadeyle çocuğa bakarken konuştu:

"Sen pasla ben kaleye çakarım."

Hepsi birden çocuklara doğru çullanınca içlerinden biri bize doğru döndü. Eli Esma'nın beline gidip onu masaya doğru yönettiği saniye acı bir anda eli oradan ayrılmış ve acı ile bağırmaya başlamıştı.

"O el gitmemesi gereken bir yere, özellikle dokunmaya cüret ettiğin kadının herhangi bir uzvuna giderse o eli kırarlar, kırarım !"

Deniz abim çocuğun kokunu çevirip de tıpkı dediği gibi kırarcasına tuttuğunda hepimiz onu izliyorduk. Tabi önceki beşliyi döven 2D 1B hariç.

"Ulan nereye gidiyorsun? Bora?!"

Bora resmen ayaklarını bir tarafına vura vura kaçarken Derman ve Demir beşliye karşı dövüşmeye devam ediyordu.

O an Demir'in yüzüne sert bir yumruk patlatan Giray mal mal sırıtınca kızlara döndüm.

"Tutun beni yoksa ben bu sevgilime vuran Giray'ın ağzını bir tarafıyla yer değiştireceğim !"

Esma ve Aslı koluma girip beni sandalyeye oturttular. Konserin bitmesi ile azalan diğer müşteriler kavga ile iyice azalırlarken Gülce'de yanımıza geldi.

"Siper alın, THIS İS ISPARTAAAA!"

Bora elinde tuttuğu kocaman püskürtmeli şişeyi topluluğa doğru sıkarken herkes çil ordusu gibi dağılmaya başlamıştı.

Bora Aşk Yeniden'i bir daha çektiğimizi falan sanıyordu herhalde.

Kollarımı masada birleştirip başımı yasladım. Şu an tek duam bu kavganın karakolda değil de otelde bitmesiydi.

♟♟♟

KAVGA KARAKOLDA BİTTİ.

Hayır aslında hala bitmedi ama sonumuz karakol oldu evet. Hayatımda en hızlı reddedilen duamdı herhalde bu.

" O bakışlarını embesil ordusu yerine bana mı çevirsen acaba sevgilim ? Hani kavga yeni bitti ya bir daha başlamasın."

Karakola alındığımızdan beri hepimiz nezarete atılmış amcamın bu ilin emniyet müdürü ile konuşmasını bekliyorduk.

"Sana bakayım da Derman bir postada seni mi dövsün sevgilim ?"

Aslı, Esma, Gülce ve ben bir şey yapmamıza rağmen diğerleriyle beraber şu an demir parmaklıkların arkasındaydık.

Ben ve Demir duvara yaslanmış karşımızda bizim gibi kilit altında duran embesil ordusuna kınayan bakışlar atıyorduk. Daha doğrusu ben atıyordum Demir'de beni izliyordu.

Bora elindeki çekirdeği çitlerken Derman ona 'mal bu çocuk imalat hatası' der gibi bakıyor, Deniz abim ise Esma'yı kesiyordu.

Bulunduğumuz alandaki kapı açıldığında içeri giren gardiyan elindeki kağıda bakarak konuşmaya başladı.

"Deniz Ilgaz, Derman Ilgaz, Deva Ilgaz, Demir Aren, Aslı Aren, Esma Işık, Gülce Yücesoy ve Bora Eroğlu amirim sizi bekliyor."

Derin bir oh çekerken ellerimi cebime koydum. Buz gibiydi burası. Tabi yoktu bizim Deniz Ilgaz gibi elimiz üşüyünce bize eldiven getiren sevgilimiz, anca bön bön kimi izliyor ona saldırayım diye kol gezen Demirciğim vardı.

Hepimiz sırayla nezarethaneden çıkıp üst kattaki amirin odasına adımlamaya başladık.

"Lan oğlum amirin odasına gidiyoruz bırak artık şu çekirdeği!"

Derman Bora'nın elinden çekirdeği alıp cebine koyduğunda gardiyan kapıyı çalmış ve içeri girmeye başlamıştık. Tıpkı o gün gibi arkası dönük masanın önündeki sandalyede oturan amcam yavaşça ayaklandığında istemsizce bizimkileri süzdüm.

Biz bitmiştik !

Ne ara buraya geldiğini bilmediğim amcam tıpkı benim gibi hepimizi süzüp konuşmaya başladı:

"Tek bir şey soracağım, konu neydi ?"

"Kızlara yavşıyorlardı oro-şerefsizler!"

Derman öne atıldığında amcam çatık kaşlarla başını salladı. Bakışları Demir'i bulduğunda istemsizce yerimden kıpırdandım.

"Adamın sırtında sandalye kırmak ne oluyor ?"

Sessizlikle cevap bulduğunda Bora'ya döndü.

"Peki ne olduğu belirsiz sıvıyı milletin üstüne püskürtmek?"

"Geçici körlük içindi amcacım o. Zehirli bir şey değildi, tıpçıyım ben biliyorum. "

Alaylı bakışlarla Bora'ya baktığında sinirle güldü. Sanırım tam şu an ışınlanma keşfedilmeli ve ben buradan toz olmalıydım.

"Bak herkesten beklerdim ama senden asla beklemezdim. Adamın kolunu çatlatmak ne Deniz? Senin de mi ayarlarınla oynadılar?"

Abim mahcup olmaktan çok uzak haklı bakışlarla amcama bakarken konuştu:

"Çatlamaktan çok kırılmalıydı o kol, dua etsin ki o hadsiz siz geldiniz yoksa başladığım işi yarım bırakmazdım!"

Sabır çekerek başını yukarıya kaldırdığında abimin bakışları sabahtan beri onu izleyen Esma'ya çevirilmişti.

Ben abime Esma o söylemeden anlamasın diye bakma demiştim değil mi ?

"Sana zaten lafım kalmadı artık. Erkek gördün mü cins ayırt etmeden illa bir ağız burun girişeceksin."

Derman başını eyvallah der gibi salladığında amcamın bakışları dönüp dolaşıp bana gelmişti.

Cidden bu adam bize iyi sabrediyordu.

"Her şeyi geçtim Deva. Kavgayı kim kazanır bahsi yapıp da çekirdek kolayla dizi izler gibi kavgayı izlemek nedir? Biz sana böyle mi öğrettik kızım ?"

Başımı önüme eğdiğimde amcam susmuş volta atmaya başlamıştı. Ama ne yapayım canım, bulmuşken böyle kavgayı izlemeyecek de ne yapacaktım ?

"Adamlarla konuştum, şikayetçi olmamaları için ikna ettim. Allah'tan yurt dışına çıkacaklarından vakitleri yoktu da sizi bir güzel içeri tıkamadılar."

Burada amcamın bizim gibi mutlu olması gerekmiyor muydu yahu ?

"Amca biz neyse de kızların kavgayla bir alakaları yok. Onları dahil etmesen konuşmaya."

Derman Deniz abimi onaylar nitelikte mırıltılar çıkarıp bakışlarını önce bana sonra Aslı'ya çevirdi. Başını sağa sola sallayıp önüne döndüğünde ise ortaya çıkan çöpçatan modum bugün de doyacağız der gibiydi.

Ama bu resmen klişenin dibi olurdu. Metropol tiki kız ile metropol olduğu halde öküz olan erkek. Evet dört sezon Türk dizisi mi ? Buyrun burdan devam edin.

"Kapının önüne iki tane taksi çağırdım, gelecek birazdan. Şimdiden söylüyorum bir daha böyle saçma sapan şeylerle karşıma gelirseniz kılımı kıpırdatmam. Ona göre ayağınızı denk alın."

"Yaşa be amca be. Değil bundan sonra kör edici bir şey, karışım dahi hazırlamayacağım. Tıpçı sözü!"

Bora sıkı sıkı amcama sarıldığında amcam şok olmuş şekilde bize bakıyor resmen bakışlarıyla bunu buradan alın diyordu.

"Yanımda bir şey yok ama Derman'ın benden çaldığı çekirdekler var onları size teşekkür mahiyetinde verebilirim. Bilirsiniz çekirdek dahi olsa yemek yemektir ve baş tacıdır."

Elini yalandan sırtına vurup de geri çekilen amcam sahte olduğu her halinden belli şekilde gülümsedi.

"Yok oğlum sağ ol. Sen ye çekirdeği ben sevmem."

Bora anlamsız bakışlarını amcandan çekip yanımıza geldiğinde sırayla odadan çıktık. Anında koluma giren Bora kulağıma eğildi.

"Ne zevksiz amcan varmış be senin yenge, insan çekirdek sevmez mi ?"

Kıkırdayarak omzuna vurdum. Bu çocuk resmen şamataydı.

Zemin kata geri inip binadan çıktığımızda ceketime iyice sarınıp yola bakınmaya başladım.

"Ben, Esma, Deva ve Gülce bir taksiye bineriz. Siz de diğerine binin."

Hepimiz Deniz abimi onayladığımızda gelen taksiye dediği gibi binmeye başladık. Abim yan tarafa geçip Esma'nın kapısını açtığında pis pis sırıtıp kapıyı kapattım. En sonunda abim de arabaya bindiğinde şoföre döndü.

"Abi **** Otele gideceğiz."

Araba hareketlendiğinde başımı Esma'nın omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Yeni ekibine merhaba diyen kutsal cumartesi sanırım bize ilk ve son şakasını yapmıştı. Tek sorun ortamda gülen tek kişi Raife'ydi. O da malum nerede boş şey var onun müptelasıydı.

"Senin iç sesinim ben Deva. Bir nevi senim yani ona göre konuş."

"He canım he. Benim iç sesim ama nasıl oluyorsa Esma'ya yamayacağım abime aşık!"

♟♟♟

"Kucağına mı alacaksın?"

"Eteği çok kısa, benim montumu bacaklarına örter misin ? Üşümesin şimdi odasına girene kadar."

Esma'nın ve abimin sesi kulağımda ninni gibi yankılanırken burnumda hissettiğim kaşıntı ile yüzümü buruşturdum. Aniden havalanınca gözlerim hemen açılmış kısa bir hatim indirmiştim.

"Abicim korkma, benim."

Deniz abimi gördüğüm gibi başımı omzuma gömüp uykuma devam ettim.

Sonuçta abimdi, ne güne duruyordu dimi yani ?

Keskin soğuk bacaklarımı ve yüzümü yakmaya başladığında yavaşça gözlerimi araladım. Deniz abim beni 6?.
taşıyordu ve hala odama gelememiştik.

"Abi?"

Bakışlarımız kesiştiğinde gülümsedi. Allah'ım o gamze neydi öyle? Belediye çukuru değil resmen kara delik gibiydi, insanı içine çekiyordu.

"Biliyorum."

"İnsanı dedim Raife, sus sen!"

"Odana gelmek üzereyiz, Esma'yı bıraktık önce o yüzden hala odana gidemedik."

Munzur bir ifadeyle güldüğümde uykum iyice açılmıştı ama böyle bir rahatlığı bir daha bulamama endişesiyle başımı omzuna gömdüm.

"İyi ki senin gibi seveni buldum abi yoksa çok pis kuyruk acısı çekerdim."

Aniden başı bana döndüğünde gerilen omzu ile kalbim bana grev yapıp durduğunda sonunda Allah'ın belamı verdiğini anlamış oldum.

BENİ BURADAN ALIN!

"Anlamadım?"

Uyuyor numarasına devam edip hareket etmezken abim hala yürüyordu. Adam zeki tamam ama her şeyi de duymasa olmuyor mu?

"Deva oda kartını çantandan çıkarıp kapıyı açman lazım. Uyuyor numarası yapmayı bırak da kartı çıkar."

Esma! Esma beni beni, görümceni kurtarman lazım. Buraya uç!

Hala hareket etmediğimde abim omzunu titretip beni dürtmüş bende rolümü yaşamaya devam etmiştim. Çünkü rolümü yaşamazsam yaşayacak bir hayatım kalmayabilirdi!

"Geldik mi abi?"

"Kapıyı açarsan şayet evet."

Gözlerimi ovaladığımda parmaklarıma bulaşan siyahlık ile başımı sinirle arkaya attım. Ben ve Aslı'nın yaptığı gibi abartılı bir makyaj eşittir ilk fırsatta panda gibi olmak.

Çantamın fermuarını açıp kartı çıkardım. Abim soran gözlerle beni beklediğinde kartı gösterip gülümsedim.

"İnebilirim artık Cumhuriyet savcısı Deniz Ilgaz. Malum daha yüzümü bu badanadan kurtarıp pijamalarımı giymem lazım ve bunlar için yeterinde açılmam gerekiyor."

Abim başını sallayıp beni yavaşça yere indirdiğinde kapıya kartı okutup içeri girdim. Ceketimi ve çantamı yatağa fırlatıp ayakkabılarımı çıkaracağım anda içeri girdiğini zannettiğim ama hala kapıda bekleyen abim boğazını temizledi.

"Ben gidiyorum Deva, yarın seni Derman akıllısından önce sorguya çekmem için erken kalkmam lazım ve doğal olarak bunun için de erkenden yatmam. Var mı bir ihtiyacın ?"

Başımı iki yana sallayıp paytak adımlarla yanına gittim. Kollarımı sıkıca iri bedenine doladığımda sarılışım hemen karşılık bulmuştu. Huzurla gülümseyip geri çekildiğimde yanaklarını öpüp elimi salladım.

"Artık bir ihtiyacım kalmadı. İyi geceler abi."

Gülümseyip yanağımdan bir makas aldı. Montunu omzuna asıp ilerlemeye başladığında aptal aşıklar gibi arkasından baktıktan sonra kapıyı kapatıp az önce attığım çantamı ve ceketimi askılığa astım.

Some başak burcu problems.

Kalın, çokça kalın, kap kalın pijamalarımı üzerime bir çırpıda geçirip banyoya geçtim. Yıkama ve temizleme jeli ile badanayı söküp bir kaç küçük rutin şeyleri hallettim ve odaya geri döndüm.

Çantamdan telefonumu çıkarıp yatağa uzandığımda odada duyulan art arda bildirim sesleri ile yüzümü buruşturdum. İki abi ve bir sevgiliden yediğim azarı benimle okumak ister misiniz?

Evet diyenler için sol kutuya akıl ve ruh sağlığı bırakıyorum, lütfen bir porsiyon alın!

Tam yetmiş iki kere Derman'dan, on üç kere Deniz abimden ve rekoru elinde tutan sevgilim Demir'den de iki tane cevapsız ağrı vardı. Evet yüz değil, elli değil sadece iki tane. Adama bakın hele ölsem ruhu duymayacaktı. Hatırlatın da yarın bunun tribini atayım ben !

Mesajlara girdiğimde önce whatsapp gruplarını kontrol ettim.

Ceylin Ve Biricik Yengesi Deva Biz Kocaman Bir Aileyiz grubundan 95 mesaj*

Bora: Kızlardan haberi olan var mı? Sanırım kaçtılar ve kaçtıkları kişilerin arasında tanıdık kimse yok....(15.24)

Ceyda Hanım: Gezip eğleniyorlardır Bora, karışmayın kızlara. (15.28)

Bora: Bunu fotoğraftaki hallerini gördükten beri kuduran kardeşine anlatmaya ne dersin Ceyda abla? Benim bu mübarek tıpçı gücüm yetmedi de. (18.19)

Ceyda Hanım: Ne fotoğrafı? (18.23)

Bora: Bir fotoğraf gönderdi*(18.55)

Ceyda hanım: Eee ne var bunda? Ne güzel eğleniyorlar hepsi de ne kadar güzel olmuşlar, maşallah.( 18.57)

Bora: Sıkıntı zaten fazla güzel olmaları Ceyda abla. (19.00)

Bora: Karakola giderken en az benim kadar önemli görevleri olan polis amcamlarla öz çekim keyfi. ( 21.01)

Bora: 20 tane fotoğraf gönderdi* (21.01)

Ceyda Hanım: Ne karakolu?(22.22)

Ceyda Hanım: Bora cevap ver. (22.22)

Gülerek sohbetten çıktım. Bu çocuk aklını cidden numunelik saklıyordu galiba. Yoksa tıpçı bir arkadaş olarak bu yaptıkları hiç mantıklı değildi.

Gönderen: DİKKAT MAYINLI BÖLGE!

"Neredesin sen?" (15.19)

"Telefonum neden açılmıyor?" (15.20)

"Parti demek, kutsal cumartesi demek ha?" (18.22)

"Deva'cım canım kardeşim, sen yine sütyen ile mi çıktın? Akıl fukarası mısın sen?"(19.20)

Sohbetten gözlerimi devirerek çıkıp Demir'in attığı mesajlara girdim.

Gönderen:17.Piyon

"Deva telefon arandığında açılmak için var biliyorsun değil mi?" (15.17)

"Siz Aslı ile bir şeyler mi karıştırıyorsunuz?" ( 16.30)

"Yanına geliyorum Deva. Umarım geldiğimde yanında erkek cinsiyeti taşıyan tek şey sinek olmuş olur." (19.19)

Mesajdan çıkacakken Demir çevrimiçi olduğunda hemen ana sayfaya döndüm. Mazallah bir şey yazar da hemen görürsem bekliyor gibi olurdum. Daha ona atacak tribim var benim!

Yarın öğlen toparlanma telaşım olmasın diye kalkıp eşyalarımı hazırladım, giyeceklerimi düzenledim, ısıtıcı sağ olsun kahve yapıp açılan uykumu getirmek için dizi seçtim ama Demir hala bir çevrimiçi oluşunu bırakamadı. Gecenin bu vaktinde bir saattir kiminle konuşuyordu bu adam ?

Oflayarak telefonu kapatacağım sırada kapı bam güm çalınınca korku ile sıçradım. Eyvah ki ne eyvah kapıda resmen bir ayı vardı ya da bir öküz. Yavaş adımlarla çantamdan biber gazını çıkarıp kapının yanına gittiğimde ses hala geliyordu.

"Deva uyumadığını biliyorum, aç şu kapıyı!"

Demir'in sesini duyduğumda elimi kalbime götürüp derin bir nefes aldım. Gece gece yüreğimi hoplatmıştı ! Ayrıca tahmin ettiklerimden biri doğruydu ki kapıdaki öküz çıkmıştı.

Kapıyı açtığımda ağzımı açacakken içeri girip ayağıyla kapıyı kapattı. Bakışlarını gözlerimden çekmezken istemsizce bir adım geri gittiğimde bana doğru bir adım attı.

Demir niyeti bozmuştu!

"N-ne oluyoruz? Niye üstüme geliyorsun ki sen şimdi?"

Geri geri giderken kalçam makyaj masasına çarpmış ve tabiri caizse kaçacak deliğim kalmamıştı. İki elini masaya dayayıp beni masa ile arasına sıkıştırdığında hala gözlerime bakıyordu.

"Demir iyi misin sen?"

"Eğer bir saatten fazladır kiminle konuştuğunu söylersen çok daha iyi olacağım kesin sevgilim."

Kaşlarım istemsizce çatıldığında bakışları kısa bir süreliğine dudaklarıma gitmiş yutkunarak gerisin geri gözlerime bakmaya devam etmişti.

"Ben mi?"

"Burada başka Deva ya da sevgilim olmadığına göre?"

Bakışları bir daha dudaklarımı bulduğunda burnundan nefes verip başını yana çevirdi. Kahveme ve açık olan televizyona kısa bir bakış atıp tekrar bana döndüğünde alayla tek kaşımı kaldırdım.

Beyefendi sanki sabahtan beridir çevrimiçi değilmiş gibi bir de bana kızıyordu. Haspama bak sen hele hele!

"Asıl sen kiminle konuştuğunu söyle. Ben mesajları okumaya başladığımdan beridir bir aktifsin bir aktifsin ki sorma gitsin."

Bir adım geri gittiğinde boşluğunda yaralanıp yatağımın kenarına geçtim. Eliyle kendini gösterip alayla güldüğünde kollarımı birbirine bağladım.

"Ben mi biriyle konuşuyor muşum? Kim demiş?"

"Kimseyle yazışmıyorsan ne diye çevrimiçisin o zaman? "

Bana doğru gelip yine tam karşıma dikildiğinde sinirle ofladım. Kendisi kullanarak hile yapmaya çalışıyordu ve bu benim aklımı çok güzel karıştırıyordu. Kahretsin !

"Uygulamaya sana yazmak için girdim ki ne göreyim sen zaten aktifsin. Bekledim bekledim yarım saat geçti baktım yok hala uygulamadasın. Bütün herkese baktım hepsi çoktan kapatmış telefonlarını bir sen aktifsin. Kiminle konuştuysan artık tanıdık değildi demek ki. Bende senin uygulamadan çıkmanı bekledim ama dayanamayınca kalktım geldim."

Gülmemek için yanaklarımı ısırırken yüzünü hadi der gibi eğdi.

"Eğer olmayan merakın bittiyse gidebilirsin ben film izleyeceğim."

"Olmayan merak mı?"

Yorganımı açıp içine girdim. Oturur pozisyonda durup sırtımı başlığa yasladım ve onu hiç takmadan diziyi başlattım.

Trip mode online !

"Ben mi merak etmemişim seni?"

Cevap vermeyince bir mühlet bekleyip beni kenara itti ve o da yorganı kaldırıp içine girdi. Evet siz yanlış duymadınız ya da ben yanlış demedim. Demir ciddi ciddi benim yatağıma girdi!

"Ne yapıyorsun sen?"

"Onu merak etmediği düşünüp de tahminlerime göre bana trip atan sevgilime aslında onun düşündüğünün aksine ne kadar meraklandığımı göstermek için yanından ayrılmıyorum. Hatta bir şey diyeyim mi? Bu gece onunla kalıyorum."

Gözlerim fal taşı gibi açılırken biraz geri gidip bakışlarımı yüzüne çevirdim. Bana dönüp gülümsedi ve beni kolumdan çekip başımı göğsüne yasladı.

"Demir sen ciddi misin? Bak abim gelir falan sıkıntı olur. Bence sen daha fazla cozutmadan oda-"

Konuşmamı bölen dudakları aynı zamanda nefesimi de bölerken olduğum yere çakıldım. Daha önceki gibi gibi öpüp geri çekilmekten çok farklıydı bu!

Nasıl yapmam gerektiğini bilmeden öpüşüne karşılık verdiğimde sırıtmış ve zaten kırmızı olan yüzümü iyice mora çevirmişti. Bir kaç saniyenin ardından geri çekildiğinde alnımı alnıma yaslayıp gözlerini kapatmıştı.

Ben ölüyordum arkadaşlar!

"Vazgeçtim. Sadece bu gece değil nefes aldığım her gece onun yanında kalıyorum."

♟♟♟

Şakaklarımın üzerinde bir sinek vardı ki yemin ederim iğnesinin kafamda kalmasından korkmasam alnıma vurarak öldüreceğim cinstendi. Her iki saniyede bir konup konup kalkıyordu.

Arkama dönmek için sarıldığım yorgandan ayrılıp soluma döndüm ve üzerimdeki yorganı başıma kadar çektim. Bir saniye. Yanımdaki sarıldığım yorgan ve üzerimdeki yorgan mı dedim ben?

"Allahu ekber!"

Aniden yorganı itip doğrulduğumda kolunu yastığa yaslamış bana bakan Demir ile kaşlarımı çattım. Dün akşamki görüntüler bir bir aklıma düştüğünde derin bir nefes verip gözlerimi kapattım.

"Günaydın sevgilim."

Ona doğru dönüp tebessüm ettiğimde dikelip sırtını başlığa yasladı.

"Günaydın sevgilim günaydın. "

Kolumdan tutup beni kendine çektiğinde yanağım göğsüne çarpmış, kolları bedenime sarılmıştı.

"Hayatımda bundan güzel bir ayan günüm olmamıştı."

Yan dönüp bir kolumu karnına sardığımda başımın üzerine küçük bir buse kondurdu.

"Eğer bu güzel günü sapa sağlam atlatmak istiyorsan abimler gelmeden odana gitmelisin."

Ofladığında inen omuzları ile kıkırdadım. Tamam bende böyle kalmaktan fazlasıyla mutluydum ama ölmek için de fazla gençtim.

"Ben tahminen ne zaman abinlerden korkmadan senin yanında kalabileceğim ya da elini tutabileceğim?"

Başımı göğsünden kaldırıp ona döndüm.

"Eğer ciddi düşünecek zamanlara gelirsek anca o zaman maalesef."

Kaşlarını alayla kaldırdı.

"Ne yani alt tarafı evlenmemiz mi lazım? Bana uyar hadi gidip evlenelim."

Yüksek sesle kahkaha attığımda yatakta oturur pozisyona geldim. Sabah sabah ne kadar tatlı olduğunun farkında mıydı acaba?

"Aynen sevgilim alt tarafı evlilik. Fesuphanallah deli misin divane misin adam? O küçümsediğin şey koskoca bir ömrü kapsıyor."

Ellerini yanaklarıma koyup burnuma küçük bir öpücük kondurduğunda fısıldadı:

"İçinde sen varsan ben her şeye razıyım. Hem senin benden başka biri ile evlenmek gibi bir düşüncen yoktur umarım?"

Munzur bir ifadeyle gülümsedim.

"Yani evlilik ilerisi için. Bir başkası gelebilir, seninle ayrılabiliriz, o bana teklif yapabilir. Olabilitesi olacak şeyler bunlar."

İki kolumu tutup beni yatağa gerisin geri yatırdığında üzerime gelip gözlerime bakmaya başladı.

"Değil başka bir adam senin hayatına kocan olarak dahil olmayı, arkadaşın olarak bile barınamaz. İster kabul et ister etme Deva hanım, bundan sonra benden kurtuluşun yok."

Gülümsedim.

"Kurtulmak isteyen mi var sanki?"

♟♟♟

"Ya tamam yedim işte yeter doydum ben."

Tabağıma minik bir Everest dağı yapan abime çatık kaşlarla bakıp ofladım. Bunlarla bir ordu doyardı nasıl yiyebilirdim ki ben hepsini?

"Deva, hadi abicim ye, beni annemle papaz ettirme sonra."

Yumurtamdan bir çatal daha alıp arkama yaslandım. Mideme bir lokma daha bir şey sokarsam eğer yediğim her şeyi gerisin geri çıkaracaktım.

"Ben otobüs biletlerini ayarladım, buradan direk otogara geçeriz."

Deniz abim Derman'a başını sallayıp yemeğine devam etti.

" Deniz ben diyorum ki bütün kızları arabayla getireyim. Hem Ceylin'de bu akşam sizde kalacakmış o da otobüste sürünmesin."

Deniz abimin bakışları benimle Demir'in arasında giderken isteksizce başını salladı.

"Biz birazdan çıkacağız, siz ne zaman çıkacaksınız?"

Demir saatine bakıp tekrardan abime döndü:

"Bizde kahvaltı edip otele eşyaları almaya geçeriz."

Telefonumda instagramda paylaşmak için en nihayetinde seçtiğim fotoğrafı atıp boş boş uygulamada gezinmeye başladım.

Sanırım yirmi dakika geçmişti ki herkes ayaklanmış hesap için kasaya gidiyordu. Çantamı alıp arabanın önünde bekleyen Gülce ve Esma'nın yanına gidip diğerlerini beklemeye başladık.

Servis aracı büyüklüğündeki arabaya hepimiz binip otele geri gittiğimizde yaklaşık bir saat içerisinde Aslı, Gülce, Esma ve elimi tutan Ceylin hazır bir şekilde Demir'i bekliyorduk. Gri renkteki arabası ile önümüzde durduğunda Ceylin kızlarla beraber arkaya geçmiş Demir'in bakışlarının esiri olarak bende öne geçmiştim.

Radyoda her zaman ki gibi Kenan'ım Doğulu'm yükselirken başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Dün gecenin üzerine bir de sabah erken kalkmanın verdiği yorgunluk uykumu resmen yalvararak geri çağırdığında kendimi o mükemmelliyetin kollarına bıraktım.

♟♟♟

Yüksek sesle çalan şarkı ve bağırışlar ile gözlerimi araladığımda hala yolda olduğumuzu fark etmiştim. Arabada ne kadar olursa o kadar esneyip araba sürdüğü halde beni izleyen sevgilime döndüm.

"Günaydın."

Tebessüm ettim. Dağınık saçları ve bana bakarken yüzündeki o daimi gülüşü ile içimdeki garip dürtüyü durdurmadım. Ona doğru uzanıp yanağını öpeceğimi anladığında hızla başını sağa çevirdi. Dudaklarım dudaklarıyla buluştuğunda arkadan yükselen öksürme sesleri ile hızla kendimi arkaya attım.

"Aile olmasa da olan var olmayan var burada yenge. Damarımıza basmasanız?"

"Ne?"

"Ne?"

Demir ile ikimizde aynı tepkiyi verdiğimizde arka üçlü kahkaha atıyordu. Az önce yedi yaşındaki çocuk sevgili yok diye yakınmış mıydı bana mı öyle geliyordu?

"Sen beni galiba erken yaşta katil edeceksin dayıcım?"

Ceylin iki koltuğu tutarak Demir'e uzandığında bakışları 'Allah Allah' der gibiydi.

"Sen yengemle sevgili oldun da Denizciğim ya da Derman abim katil oldu mu? Gerçi Denizciğim bu ara o konu ile ilgilenebilecek gibi değil. Malum aklında dolanıp Denizciğimin kafasını karıştıran biri var, düşmanım olur kendileri."

Yüksek sesle kahkaha attığımda yanağından küçük bir makas aldım. Arkası doldurulur bir haklılığa sahipti Ceylin. Esma'nın yanında gözleri ben dahil herkese kör oluyordu adamın.

"Denizciğin demek?"

Parmağını tehdit eder şekilde sallayıp kızların yanına geri oturan Ceylin arkadan hala konuşuyordu.

"Ona dokunursan yakarım seni dayı!"

"Hiç kusura bakma sevgilim ama seni yakacaklara bende dahil olurum."

Alayla bana dönüp kaşlarını havaya kaldırdı. Nihayet evin sokağına girdiğimizde saat altıyı kırk beş geçiyordu. Kemerimi çıkarıp çantamı omzuma astım. Otoparka girdiğimizde hepimiz arabadan inmiş valizlerimizi asansöre bırakıp merdivenlere yönelmiştik. Aslı hepimizle vedalaştığında evine gideceğini söyleyip Demir'in çağırdı taksi ile aramızdan ayrıldı. Demir otururken yorulduğunu söyleyen Ceylin'i kucağına almış bizden iki basamak öne eve çıkarken Ceylin nispet yapar gibi bana bakıyordu.

"Eee senin sevgilin ama beni taşıyor yenge. İzin veriyorum kıskanabilirsin."

Kıkırdadım. Demir Gülce'ye dönüp Ceylin işaret ettiğinde Gülce başını salladı. Ceylin ne olduğunu anlamadan kendini Gülce'nin kucağında bulurken bende kendimi Demir'in kucağında bulmuştum.

"Ama, ama olmaz ki dayı."

Ceylin'e bakarak kollarımı Demir'in boynuna doladım.

"Eeee senin dayın ama beni taşıyor Ceylin. İzin veriyorum kıskanabilirsin."

Demir kahkaha atarak son basamağı çıktığında Esma'ya başıyla selam verip bizim kata çıkmaya başladık. Kapının önüne geldiğimizde Demir beni indirip asansörden bavulları çıkardı. Benim, Ceylin'in ve Gülce'nin bavulunu bizim kapının önünde bırakıp bana döndü.

"Sizi bu akşam film izlemeye evime davet ediyorum Deva hanım. Yeğenimi ve Gülce'yi alıp bana gelir misiniz rica etsem?"

"Benim bu akşam online dersim var, size iyi eğlenceler."

Gülce elini sallayıp kapıyı açtı ve içeri girdi. Ceylin arkasından eve girdiğinde içeriden söylenmeye başladı.

"Anladık aşıksınız ama ev soğuyor ve faturayı babam ödemiyor dayı, yengemi bir sal artık."

Gülerek başını sallayıp yanağıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Akşama görüşürüz sevgilim."

♟♟♟

"Ellerine sağlık yenge harika olmuş yemekler. Anneme söyleme ama onunkinden daha güzel olmuş her şey."

"Afiyet olsun kuzum, tatlı ister misin?"

Ellerini karnına koyup sıvazladı.

"O tatlıyı yapmak için iki saat uğraştım, tabi ki de yiyeceğim. Ama zaten dayımlara gideceğimiz için orada yiyelim, hem sende bu bahaneyle mutfağı gezer sıkıntı olan bir şeye sevgilisi gözüyle bakarsın?"

İstemsizce kaşlarım çatıldığında arkama yaslandım.

"Ne gibi sıkıntı mesela?"

Ellerini masada birleştirip başını eğdi.

"Yani bir fotoğraf, bir magnet, her şey olabilir."

Başımı salladığımda ayaklandık. Gülce yemeğini odasında yemek zorunda kaldığı için masayı toplamak bana kalmıştı. Bulaşıkları makineye dizip Ceylin'in dediği gibi iki saattir uğraştığımız tatlıyı dolaptan çıkardım.

Odama geçip üzerime daha düzgün bir şeyler geçireceğim sırada salondan gelen ses ile o tarafa döndüm.

"Dayı izin almadan kızın evine girmek ne demek? Ayıp diyorum dayıya böyle konuşulmaz diyorum ama hödük müsün sen?"

Demir balkonun kapısını kapatıp içeri girdiğinde bana doğru döndü.

"Saat dokuz oldu ne gelen var ne giden bir bakayım dedim. Unutmadınız değil mi beni?"

Ceylin bezmiş bir şekilde koltuğa oturup elinin tersini alnına yasladı.

"Ne unutması dayı. Beraber yiyelim diye tatlı yaptık o uzun sürdü. Yengem tatlıyı alsın hadi gidelim."

Yaslandığım kapıdan doğrulup elimle odamı gösterdim.

"Üzerimi değiştirip geliyorum hemen."

İkili başını sallayıp eve geri gittiklerinde hızla odama girip üzerimdeki unlanmış pijamalarımı çıkarıp eşofman takımımı giydim. Saçımı düzeltip topladığımda hazırdım. Mutfağa geri gidip tatlıyı aldım ve terastan Demir'in evine geçtim.

Mutfak tezgahına tatlıyı bırakıp salon olduğunu tahmin ettiğim yere gittiğimde Demir ile Ceylin bağırışıyordu.

"Hayır ortaya ben yatacağım dayı. Evlenmeden olmaz!"

"Ceylin bir koluma sen bir koluma Deva. Benden istediğin o bebek evini yaparım sana."

"Tamam olur."

Gülerek salona girdiğimde ikisi de bana döndü.

"Buna hile derler Demir bey."

Sırıtıp koltuğun ortasına oturduğunda kolunu gösterdi.

"Konu sensen bende sınır yok."

Başımı eğip gülerek yanlarına gittim. Gösterdiği gibi kolunun olduğu yere oturup yanağımı göğsüne yasladım. Eliyle kolumu sarıp filmi başlattı.

"Cidden karnım ağrıdı gülmekten. O mendili insan öyle bir şey için kullanır mı?"

Hepimiz deli gibi kahkaha atarken bakışlarım Demir'e döndüğünde beni izlediğini fark ettim.

"Buraya beni izlemen için değil filmi izlemen için geldim."

Fısıldadığımda omzunu silkti. Başımı sağa sola sallayıp yanağımı tekrardan göğsüne yasladım.

Filmin bitmesine yirmi dakika kaldığında Ceylin uyuya kalmış, bende biraz daha hareketsiz yatarsam aynı yolun yolcusu olacaktım.

"Demir bence Ceylin'i bize götüreyim tam dalmadan, uykusu bölünmesin sonra."

"Bence sen bu akşam burada kal."

Alayla gülüp yayıldığım göğsünden doğruldum.

"Bence sen gece gece canına susama. Abimler alt tarafı bir arkadaşlarına yemeğe gittiler, gelmişlerdir bile belki. Yarın seni sapa sağlam görmem için şimdi gitmem lazım."

Oflayıp koltuktan kalktı ve Ceylin'i kucağına aldı.

"En yakın zamanda şu evlilik işini halledelim biz."

♟♟♟

"Hesabı alabilir miyiz?"

Garson başını sallayıp gittiğinde tekrardan telefonuma döndüm.

Gönderilen:17.Piyon

"Sevgilim neredesin? Seni kafeye davet edecektim ama telefonun kapalı." (Gönderilmedi)

"Demir?" (Gönderilmedi)

Oflayıp arkama yaslandığımda Ceylin elindeki kitabı masaya bırakıp bana döndü.

"Cevap vermiyor mu yenge?"

Başımı olumsuz anlamda sallayıp Aslı'yı aramaya başladım. İlk çalışta açtı.

"Alo Deva?"

Sesi ağlamaklı geldiğinde yaslandığım sandalyeden doğruldum.

"Aslı ne oldu? Niye ağlıyorsun sen ?"

"B-babamın mezarındayım. So-sonra konuşsak o-olur mu Deva?"

Titrek bir nefes aldığımda telefon kapanmıştı. Demir yoktu, Aslı mezarlıktaydı, ne oluyordu be?

"Mezarlıkta mıymış teyzem?"

Başımı salladığımda iç çekti.

"Sen ne olduğunu biliyor musun Ceylin?"

Gözleri aniden dolduğunda sandalyesinden kalkıp yanıma geldi ve boynuma sarıldı.

"Bugün dedemin ölüm yıl dönümü. Teyzem o yüzden mezarlıkta, annem o yüzden bütün gün ağlayacak ve dayım o yüzden ortada yok."

Sandalyeden kalkıp kollarımı Ceylin'in bedenine doladığımda hıçkırmaya başladı. Biraz geri çekilip iki elimi yanaklarına yerleştirip acıyla gülümsedim.

"Dün merak ettiğin Gülce ablanın ameliyat aletleriyle oynamak ister misin?"

Başını olumlu anlamda salladığında çöktüğüm yerden kalkıp telefondan Gülce'yi aradım. Ceylin'i ona bırakacağımı haber verip kafeden ayrıldık. Kafe bizim evin bulunduğu sokağın köşesinde olduğunda çabucak eve varmıştık. Gülce Ceylin'i misafir odasına götürüp aletlerini gösterirken bende montumu çıkarıp terasa çıktım.

Oradaydı.

Derin derin nefesler alıp tek bir noktaya kilitlenmiş bir şekilde duruyordu. Yavaş adımlarla yanına gittiğimde elimi omzuna koydum.

"Demir."

Aniden oturduğu yerden kalkıp beni kolları arasına aldığında kulaklarıma dolan hıçkırıkları ile olduğum yere çivilenmiştim. Ağlıyordu.

Başım hızla inip kalkan göğsüne çarparken sarılışına karşılık verdim.

Benden ayrılıp dolu dolu gözleriyle yüzüme baktığında kalbimde ilk defa hissettiğim keskin ağrı ile yutkundum. Her zaman mutlu ve güçlü halinden sonra ilk defa karşılaştığım bu manzara sanırım onun fazlasıyla alıştığı bir şeydi.

Elimi tutup kendisiyle beraber beni de koltuğa oturtturduğunda omuzları tekrardan sarsılmaya başladı.

"Demir."

"Çok yoruldum. Yokluğunu umursamadığım halde her sene aynı şeyi yaşamaktan çok yoruldum. Hakkı yoktu, bizi kendi vicdanı yüzünden yapayalnız bırakmaya hakkı yoktu."

Dolan gözlerimi gizlemek adına yukarı bakarken derin bir nefes aldı.

"İhmalkarlığının bedelini kendi ödemeliydi, biz değil!"

Babasına hala çok sinirli olduğu belliydi ama bu sinirin içinde barınan özlem oldukça gözler önündeydi. Ona karşı kırgınlığı ağzından öfkeyle dökülüyordu. On beş yaşında bir çocuğun babasını kaybetmesinden sonra onu yıllar geçmesine rağmen özlemesi kadar doğalı var mıydı şu hayatta?

Ne kadar hatalı olursa olsun o babasıydı.

Söyleyebileceğim hiçbir şey yokken arkasından ona sarıldığımda başını boynuna gömüp ağlamaya devam etti. Sessiz sessiz hıçkırıkları ile kalbim resmen parçalanırken başımı başının üzerine yasladım.

"Yanımda olduğun için bunun bile ne kadar geçici olan bir şeymiş gibi hissettirdiğini bilemezsin."

Tarçın kokan saçlarını koklayıp ona daha sıkı sarıldım.

"Ben hep senin yanında olacağım sevgilim, alış buna."

"Deva?"

Arkamızdan gelen ses ile hareket yetkim sıfırlanırken titrek bir nefes aldım.

"Abi."

♟♟♟

Evettt. Bölüm sonuuu.💓

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Onlar benim tek motivasyon kaynağım.💓

Görüşmek üzere, Allah'a emanet olun 💓

 

Loading...
0%