
Yeni bölüme hoş geldiniiiiiz.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Onlar benim tek motivasyon kaynağım.
Sizleri kocaman öpüyor ve bölüme geçiyorum.
Bölüm Şarkısı: KÖFN- Bi' Tek Ben Anlarım.
Keyifli Okumalar:)
♟♟♟
Deva'dan...
Demir dediğim şeyle gözlerime iyice bakıp ciddi olup olmadığımı tartıyor gibiydi.
Ben bu yarışmaya bir sene boyunca hazırlanıp da kazanamamışken, üç haftada nasıl hazırlanıp kazanacaktım?
Derman elini kalbine koyup ofladığında ellerimi masamın üzerinde birleştirip başımı yasladım.
Demir ellerini dizimden çekmezken fısıldadı.
"Beraber hazırlanırız sevgilim ne var bunda?"
Hızla başımı masadan kaldırıp ona döndüm.
"Sende benim rakibim olacaksın akıllım, nasıl çalışayım ben seninle? Hem ya hamlelerini ezberlersem istemeden? Bu sefer hile yapmış olurum. Çünkü oyunda bile fark ettim benim taşına yaklaşım sayım senin risk grubuna girdiğinde hep aynı taktiği kullanıyorsun."
Ağlanır gibi elimle yüzümü kapattığımda Aslı yanıma geldi.
"Canımcım okuldan ilan veririz elbet oradan seninle çalışacak hocalar çıkar. Aradan seçersin, olur biter."
Ayağa kalkıp Aslı'ya sıkıca sarıldım.
"Aslı bu çok iyi bir fikir. Ay çok teşekkür ederim."
Ellerini sırtıma sarıp gülerek sarılışıma karşılık verdi.
"Ne demek kuzum, hatta istersen şimdiden bizimkilere haber verebilirim."
Gözlerimi kocaman açıp hızla başımı salladım.
"Gerçekten mi?"
Gülerek başını sallayıp cebinden telefonu çıkardı. Gözlerim ekrana kaydığında mesaj uygulamasına girdi. Bir kaç gruba mesaj atıp tekrardan bana döndü.
"Bizimkiler sana gün içinde en az beş tane en başarılısından hoca bulur. Sen daha fazla bununla kafanı yorma Esma'nın yanına gidelim."
Uzattığı koluna girip diğerlerini odada bırakarak salona geçtik. Esma kalkmak için debeleniyor abim onu zor tutuyordu.
"Kız niye kalkmaya çalışıyorsun sen bakayım?"
Beni görünce hareketleri yavaşlamış abimi kenara ittirerek ellerini bana uzatmıştı.
"Neden çığlık attın sen? İyi misin?"
Aslı konuşacağım sırada başını sallayıp yanaklarımı sıkarak kızılcık şerbetime döndürdü.
"Bu deli kız turnuvaya üç hafta kaldı diye hoca bulamam sanıp ona bağırmış, ama on parmağında yüz marifet olan ben bu işi de çözdüm. Birazdan mesajlardan hocaları toplarız."
Esma gülerek Aslı'nın sıktığı yanağımdan makas alıp kulağıma doğru fısıldadı.
"Sanırım Bora tatlı almış, öyle bir şeyler söylediler. Hiç kaldı mı? Benim çok canım çekti."
Abim koltuktan kalkıp saniyeler içinde elinde tatlı kutusuyla geri döndü. Kutuyu Esma'nın dizlerine koyup açtığında kızılcık şerbetim karşısında duran manzara ile abimin boynuna sıkıca sarıldı.
"Deniz çok teşekkür ederim. En sevdiğimden almışsınız."
Evet karşısındaki manzara fıstık sarmasıydı.
Odamdaki ahali salona doğru geldiklerinde Bora Esma'nın elindeki tatlı paketini görüp anında dibimize damladı.
"Esma yenge kurbanın olayım birazcık bende yiyeyim. Sadece o kadar kalmıştı sarmadan hiç yiyemedim."
Esma'nın bakışları tatlı ve Bora arasında gidip gelirken sakince bir tane uzatıp geri çekildi.
"Başka yok, bunlar benim."
Bora tatlıyı tek lokmada yutup ciğere bakan kedi gibi kızılcık şerbetimi izlemeye devam etti.
Büyük bir iştahla tatlıyı yerken bütün salon olarak onu izliyorduk. Evet bende tatlı yemeyi çok severdim. Hatta bütün ömrümü tatlı ile geçirebilirdim ama konu tatlıların şerbetli türü olunca ikiden fazla yiyemiyordum.
Esma başını kaldırıp bize baktığında utanarak elindeki tatlıyı kutuya bıraktı. Bakışları abime döndüğünde abicim elini yanağına koyup ona hayran hayran bakmaya başladı.
Al işte bizimki de anca bön bön baksın!
Abim alayla bize döndü.
"Önünüze bakın, utandırmayın nişanlımı."
Aslı yanımdan kalkıp salonun merkezinde bulunan masanın ortasına geçti. Ciddi bir konuşma yapacağını belli eder şekilde boğazını temizleyip ellerini göğsünde birleştirdi.
"Ben diyorum ki ortaya bir iddia koyalım. Turnuva da abimin ya da Deva'nın kazanması üzerine."
Gülce arkasına yaslanarak Aslı'ya döndü.
"E peki ikisi de kazanamazsa?"
"O zaman iddia geçersiz sayılır. Ay sen niye hep olumsuz konuşuyorsun Gülce? Pollyanna diyorduk sana içine pamuk prensesin cadısı mı kaçtı?"
Hallerine kahkahalarla gülerken Aslı tekrardan ciddiyetini takıntı.
"Neyse. Şimdi öncelikle Deva kazanır diyenler parmak kaldırsın."
Deniz abim, Esma ve Gülce elini kaldırdığında yapmacık bir sinirle Derman'a döndüm.
"Hayırdır Derman? Kulağın bozuldu, içine at kafası kaçtı herhalde duymadın Aslı'nın dediğini, kaldırsana parmağını."
Derman umursamazca başını iki yana salladı.
"Karşında geçen turnuvanın birincisi var Deva, bence konuşmayalım daha fazla."
İçimdeki başarı ateşi bir anda kora dönüştüğünde ayaklandım.
"Geçen sene, önceki sene ve önceki senenin birincisi var karşında. Bence asıl şimdi konuşma."
Derman bıyık altından gülüp yavaşça bana döndü.
"Desene bir Demir'in katıldığı sene kazanamazmışsın."
Günah benden gitti, ben bunu yolucam!
Derman kadar pisliğini bulursanız alo 111 öküz toplama hattını arayın. Bunlar yüzünden biz böyle oluyoruz!
Demir ileri atıldı.
"Derman sevgilimle aramı açmaya çalışma yoksa babamı sana karşı doldururum Aslı'yı değil almayı, yüzünü bile göremezsin."
Derman gözlerini devirip Aslı'ya döndüğünde Demir yanıma gelip omzuma küçük bir öpücük kondurdu.
"Abimin kazanacağını düşünenler?"
Aslı, Derman ve Bora elini kaldırdığında bu sefer Aslı'ya döndüm.
"Aslı sende mi ya?"
Dudağını büzüp ellerini iki yana açtı.
"Kusura bakma caniko, o benim abim. Hayatımı kökünden sallayacak tehditlerini dinlemek için henüz çok gencim."
Telefonuna isimleri yazıp tekrardan bize döndü.
"Tamamdır, iddiamız şöyle. Eğer abim kazanırsa Deniz abi, Gülce ve Esma hep beraber gideceğimiz tatilin masraflarını karşılar. Ama Deva kazanırsa ben, Derman ve Bora masrafları karşılarız."
"Tamamdır."
"Bana uyar."
"Bana da."
Bütün salon onayladığında Aslı sırıtarak konuştu.
"Ben o zaman şöyle beş yıldızlı bir otel ayarlayayım bize. Turnuvanın hemen sonrasında gideriz. Okey midir?"
Tekrardan salondan onaylayan mırıltılar yükseldiğinde iç çektim. Karşımdaki sevgilim dahi olsa kazanmalıydım.
En nihayetinde işle aşkı karıştırmamak gerekirdi değil mi?
♟♟♟
"Bir de resim mi yollayacaklardı abi bize? Al işte sana kazandığı turnuva isimleri ve yılları, ayrıca ismi ve soy ismi. Resmini ne yapacaksın?"
Demir onaylamaz mırıltılar çıkarıp Aslı'ya döndü.
"Yüzünde meymenet var mı düzgün biri mi bakacağım Aslı. Cinsiyeti bile yazmıyor. Sevgilimin yanında duracak onca saat. Bir zahmet araştırayım değil mi?"
"Kıskanıyorum, en tipsiz hocayı seçmek istemiyor demiyorsun da."
Elindeki defteri bana uzatıp tekrardan Aslı'ya döndü.
"Ne zaman kıskandığımı inkar ettim ben? Tabi ki kıskanıyorum."
Olay şuydu ki satranç için hoca bakıyorduk ve resimleri olmadığından dolayı Demir bir türlü kimseyi kabul etmiyordu.
Evet evet kimse bana sorma tenezzülünde bulunmuyordu.
Sanırım kırk beş dakikanın sonunda Demir birini seçmişti. Üst üste yedi sene boyunca birincilikle kupa kazanan, şu an ise kişisel olarak öğrenci çalıştıran bir hocayı. İsmi İlkay Ateş'ti.
"Listedeki tek kız ismini seçtiğini fark etmedim deme bana Deva?"
"Tabi ki de fark ettim Raife."
"Tamam ara bugün gelsin bu hanımefendi."
Aslı başını sallayıp İlkay hanıma mesaj attı. Masadan kalkıp kızılcık şerbetimin yanına geçtim.
"Ne yapıyorsun kız?"
Elindeki tableti bana uzattı.
"İnternet üzerinden romanlarını okuduğum ve takip ettiğim bir yazar var, onun son yayınladığı kitabını okuyorum."
Tableti açıp bakmaya başladım.
"Konusu ya da türü ne?"
"Aşk romanı, okurken kendimi resmen kitabın içinde yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Son iki gündür elimden düşüremiyorum zaten,bugün de final bölümünü yayınlamış onu okuyordum."
Sekmeden çıkıp kitabın bilgilerine bakmaya başladım. Adı 'Elips'di. Mafya, aşk ve geçmiş üçgenini anlatıyordu.
"Bende indireyim o zaman bu uygulamayı, var mı başka beğendiğin kitaplar?"
Başını sallayıp başka bir kitabı açtı.
"Bunun adı da 'Kamelya Çiçeği' baş karakteri o kadar asil ki Deva, o kadar olur yani."
Gülerek hem 'Elips' kitabının hem de 'Kamelya Çiçeği' kitabının fotoğrafını çektim. Uygulamayı yükleyeceğim sırada telefonuma dersim için kurduğum alarm çalmaya başladığından ayaklandım.
"Benim iki saat dersim var, onları halledip geleceğim. Dışarıdan bir şey istiyor musun?"
Başını olumsuz anlamda sallayınca ona öpücük atıp mutfağa geçtim. Deniz abim Esma'ya çorba yapıyordu.
"Abi benim dersim var, hazırlanmaya gidiyorum şimdi. Biri bulmadan evde olmuş olurum."
Yanıma gelip başımın üzerine küçük bir öpücük kondurdu.
"Tamam abicim dikkat et."
Mutfaktan çıkacağım sırada seslendi.
"Telefonunu aradığımda aç."
"Tamaaam sayın savcım."
Koridora geçip oradan odama geçtim. Buz mavisi kotumu ve üzerine yazılı, beyaz, uzun kollu kazağımı giyip ön kısmını kotumun içine soktum.
Sırt çantamı da yanıma alıp odamdan hızla çıktım ve ayakkabılarımı alıp kapının dışında giymeye başladım.
Demir ve Bora acil bir şekilde komiteye gitmek zorunda kalmış, Aslı ve Gülce ise benim gibi derslerine gitmişlerdi.
Merdivenleri seri bir şekilde inip arabamın yanına gittim. Cidden arabamı sakin ve sessiz bir şekilde kullanmayı çok özlemiştim.
Motoru çalıştırıp radyoyu açtım. Çıkan şarkı ile huzurla gülümsedim. Bu şarkı Demir'in bana çıkma teklifi ettiğinde arkada çalan şarkıydı.
Ah be Kenan'ım Doğulu'm her güzel anımda elbet bir şekilde sen varsın.
"Yalnız değil, yenik değil
Çaresiz hiç değilsin
Suç ortağım, dizinin dibindeyim
Hayat sana insafsızca
Ne kadar tuzak kursa da
Yosun gözlerine fedaiyim
Yüzün gülene kadar emrindeyim"
♟♟♟
Sanırım hayatımdaki en zor derse girmiştim.
Niye mi zordu?
Ellerimi kana bulayıp, defteri kalemi, her bir şeyi arkamda duran ikiliye sabitleyememek çok zordu.
En ön sırada olmama rağmen dersi dinlemek için resmen hocanın dibine girecekken arkamdakiler gülerek bütün yılın dedikodusunu yapmıştı.
Ve haftaya final haftası olmasına rağmen !
Sinirlerimin tepemde olduğu iki ders saatinin ardından kendime motivasyon amaçlı yeni bir satranç takımı alıp eve geri dönmüştüm. Şu an ise Esma ve Gülce ile kızılcık şerbetimin önerdiği Kore dizilerinden izliyorduk.
"Ben evlenilebilecekler listeme goblini eklemezsem bir daha gözüme uyku girmez."
Gülerek çekirdeğin çöpünü kaseye bıraktı. Uyumaması gereken son yedi saate girmiştik. Doktor ile konuşup onay alarak uykusu geldiği zamanlarda terasa çıkıp biraz hava alıyor ya da acı bir kahve içiyorduk.
"Kahveler geldiiii."
Aslı hepimizin üçüncü kahvelerini getirdiğinde Esma ağlanır gibi başına arkaya attı ve anında acıyla inledi.
"Kızılcık şerbetim kafana yastık mı bantlayayım? Dikkat etsene biraz."
Usulca başını salladığında kahvemden bir yudum alıp kızlara döndüm.
"Bu hafta gelinlik bakmaya gidelim mi? Hem biz de deneriz, eğleniriz hem de kafamız dağılır."
Hepsi birden sevinçle onayladığında gülerek başımı salladım. Haftaya yapılacaklar listem git gide güzelleşiyordu.
Deniz abim, Derman ve Bora beraber sofrayı kurmaya başladıklarında ayaklanıp onlara yardım ettim. Demir ekmek almak için marketten döndüğünde hepimiz sofraya oturup yemek yemeye başladık.
"Esma nasılsın? İyi misin biraz daha?"
Demir'in sorusuna Esma başını sallayıp cevap verdi.
"İyiyim Demircim sağol. Doktorun risk olarak bahsettiği hiçbir şeyi hissetmiyorum."
Derman lokmasını yutup Esma'ya döndü.
"Esma bak bizim mahallede Kazım amca vardı tamam mı? O da tıpkı senin gibi düş, yere iki seksen kapaklan. Kafasını da kaldırıma göm. Sonra gidiyorlar hastaneye neyse durumu iyi, aynı senin gibi uyumasın başında bekleyin diyorlar."
Başını eğip yemeğine devam ettiğinde çorbamdan bir kaşık daha aldım.
Aslı ellerini masada birleştirip soran bakışlarla Derman'a döndü.
"Eee ne zaman iyileşti?"
Derman umursamazca omzunu silkti.
"Öldü."
Deniz abim, ben ve Demir aynı anda öksürmeye başladığımızda Bora kahkaha atarak ayağa kalktı.
"Derman kusura bakma ama bana mal diyorsan sen malın önde gidenisin kardeşim."
Esma'nın bakışları Deniz abime döndüğünde abim ayağa kalkıp Esma'nın omzuna sarıldı.
"Bu geri zekalıya bakma sen. Hiçbir şeyin yok bak, gayet iyisin bir kaç saatin kaldı sonra bir güzel uykunu da uyuyacaksın."
Eliyle yanağını okşayıp tekrardan sandalyesine oturdu.
Bora sonuna kadar haklıydı. Benim herkese akıl dağıtırken kendisine yettiremeyen canım abim, boşboğazlık konusunda malın önde gideniydi.
"Var mı acaba bir bağlantınız? Çok tanıdık geldi de bana?"
"Raife!"
♟♟♟
Koltukların minderlerini düzeltip salona kuşbakışı baktım. Her şey düzenlenmiş ve harikaydı.
Esma saati dolduğundan dolayı başında bekleyen abim ile evine inmiş, Demir ve Bora komiteye gitmiş, Aslı ve Gülce ise bende kalmaktan sıkıldıklarını söyleyip kendi evlerine gitmişlerdi.
Bende arkalarından evi kırklayıp buraya gelecek İlkay hoca için etrafı ayarlamıştım. Mesaj üzerinden karar verdiğimiz gibi evime gelecekti ve hafta içi her gün ikişer saat çalışacaktık.
Poğaçalar da piştiğinde fırından çıkardım ve odama gidip üzerimdekileri paspal kıyafetlerden kurtuldum. Hava bugün resmen yaz gibiydi ve ben ince kazakla dahi terler hale gelmiştim. Dolabımın önüne geçtim.
Beyaz kalın askılı büstiyerimi ve bebe mavisi bileği lastikli eşofmanımı giydim.
Şu eşofmanı giyip de bana teşekkür etmezseniz zevksizsiniz demektir bacılarım kusura bakmayın.
Saçımı tepeden ev topuzu yapıp tekrardan salona geçtim. Hoca gelmek üzereydi.
Satranç takımını orta sehpaya dizdiğim sırada kapı çalınca hızla kapının yanına gittim.
"Hoş geld- Siz kimsiniz?"
Elindeki telefona ve kapı numarama bir daha bakan afeti devran, ustaca oyulmuş taş gülümseyerek bana döndü.
"Ben İlkay Ateş, Deva'ya satranç eğitmenliği yapmak için gelmiştim ama?"
Hala şaşkın ördek gibi hocaya bakarken hızla başımı salladım.
"K-kusura bakmayın hocam ben sizi-"
"Kadın sanıyordun? İsmimden dolayı?"
Başımı salladığımda sırtındaki çantasını düzeltti.
Aklımdakiler anlıma mı yansıyordu lan?
"Çok sık karşılaştığım bir manzara bu, sıkıntı değil."
Kapının önünden çekilip hocayı içeri girmesi için salona yönlendirdim.
Çok ve çok yakışıklıydı!
"Dedi Demir ile sevgili olan kız."
"Sus Raife, hocam o benim. Alt tarafı yakışıklı dedik canım ne var bunda?"
İlkay hoca sırt çantasını yere bırakıp üçlü koltuğa oturdu. Bakışlarıyla etrafı tarayıp tebessüm ederek bana döndü.
"Hocam nerede çalışalım? Masada mı, terasta mı?"
Çantasını açıp içinden satranç takımını çıkarırken bana döndü.
"Öncelikle aramızda iki yaş varmış ismimle hitap etmende bir sıkıntı yok. Ayrıca masada çalışalım çünkü seni turnuva psikolojisine sokmam gerekiyor ve masa bunun için daha uygun bir seçenek."
Başımı sallayıp onunla beraber ayaklandım. Uzun zamandır canlı canlı biriyle satranç oynamamıştım ve Demir ile sevgili olduğumuzdan beridir online olarak bile haftada bir anca iki,üç tur oynayabiliyordum.
İlkay hoca beyaz taşları dizerken bende siyah taşları yerlerine dizdim. En sonunda karşılıklı şekilde oturduk.
Kısa bir şekilde oyunun kurallarını anlattığında pratikte ne kadar iyi olduğumu görmesi için bir tur oynadık.
İlkay hoca kazanmıştı.
Arka arkaya bir kaç tur daha oynayıp hatalarımı gözüme gözüme soktu.
Ama cidden çok haklıydı. Demir'e derken bende hamlelerimi hep aynı tutuyormuşum meğer.
Saat su gibi akıp giderken son yirmi dakikaya gelmiştik ve ben hayatımda ilk defa bir şeye odaklanmaktan bu kadar başımın uyuştuğunu hissediyordum.
"İstersen bugünlük bitirelim, bir kahveni iç kendine gel. Çünkü farkındayım kilitlenmiş bir vaziyettesin şu an."
Gülerek başımı sallayıp masadan kalktım.
"Sizde kahve ister misiniz? Ya da herhangi başka bir şey?"
Taşları toplarken bana döndü.
"Aslında bir acı kahve alırım."
Başımı sallayıp seri adımlarla mutfağa geçtim. İlkay hocaya şekersiz kendime sütlü kahve hazırlarken kapı çalmaya başladı.
Elimi beze kurulayıp kapının yanına giderek açtım. Sevgilim gelmişti.
"Hoş geldin."
Bir şey diyim mi kızlar ? İlkay hoca iyiydi hoştu ama benim sevgilim daha yakışıklıydı be!
Takım elbisesi üzerinde dururken yanağına uzanıp küçük bir öpücük kondurdum. Hayır, amacım buydu sadece.
Demir başını çevirdiğinde dudaklarım yanaklarıyla değil, dudaklarıyla buluşmuştu.
Sırıtarak geri çekildiğinde eliyle kapısını işaret etti.
"Üzerimi değiştirip hocanla tanışmak için geliyorum."
Başımı sallayıp ona uzaktan öpücük atarak kapıyı kapattım. Gerisin geri mutfağa geçip kahvelerimizi hazırladım ve İlkay hocanın yanına geçtim.
"Afiyet olsun."
Tebessüm ederek başını salladı.
"Teşekkür ederim, eline sağlık."
Kendi kahvemi de orta sehpanın üzerine bıraktığımda mutfaktan gelen kapı sesi ile Demir'in geldiğini anladım.
Koltukta yan dönüp ona doğru bakmaya başladım. Çünkü İlkay hocayı bile isteye kadın seçerken gerçekleri fark ettiğinde nasıl bir tepki vereceğini acayip merak ediyordum.
"Merhaba ho-sen kimsin lan?"
İlkay hoca eliyle yüzünü kapatıp gülerek kahvesini masaya bıraktı.
"Ben İlkay Ateş, Deva'nın satranç eğitmeniyim."
Afallayıp bana, ardından tekrardan İlkay hocaya döndü.
"Sen İlkay'dan çok İlker gibisin. Ne biçim İlkay bu?"
Gülmemek için yanaklarımı ısırırken Demir yanıma gelip çaprazımda bulunan hoca ile arama oturmuştu.
"Ben Demir Aren. Deva'nın nişanlısıyım."
İçtiğim kahve boğazımda kalırken Demir'e döndüm. Yapmacık bir gülüş ile bakıp tekrardan hocaya döndü.
Kahvemin son yudumunu içip hocaya döndüm.
"Ben hafta sonları alıştırma yapmak için şu bilindik online bir uygulamadan destek alırım diyorum, kaç tur yeterli olur gün içinde?"
Ciddiyetle bana döndü.
"O uygulama ortamları çok saçma bir yer, orada hep çömezler ve acemiler var. Ayrıca senden asıl istediğim oyun psikolojisi için hiç ideal değil. Onlardan oynayacağına kafanı dinlendir oynama daha iyi."
Demir sinirle güldü.
Eyvah eyvah kıyamet güncellemesi geliyordu adama.
Ama haklıydı yani. Ben Demir ile orada tanışmıştım. Bu benim için vasat denilen uygulamanın değerini arşa çıkarırdı.
"Bak şu Allah'ın işine. Ben bu senenin turnuva şampiyonuyum ve hazırlık aşamasında o uygulamayı kullandım."
Hoca saatine bakıp ayaklandı ve Demir'e döndü.
"İstisnalar kaide bozmaz Demir bey, ben genelleme yapıyorum."
Alayla kaşlarını kaldırdı.
"Yarın tekrardan görüşürüz Deva."
Başımı sallayıp Demir ile beraber hocayı yolcu ettik. Kapıyı kapatıp salona döneceğim sırada kapı bir anda ileri doğru itildiğinde korkuyla geri çekildim.
"Yenge ne ittiriyorsun açsana kapıyı. Pestilim çıktı burada."
Bora'nın sesi geldiğinde derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
"İnsan bir ses eder dimi Bora? Aklım çıktı ya bir an."
Eliyle kapıya tutunarak deli gibi soluklanıyordu. Nereden geliyordu bu akıllı böyle ?
"Yen-yenge herkese haber ver, yarım saat içinde otoparkta olsunlar. Konuşanlara gidiyoruz."
♟♟♟
Bölüm Sonuu
Hasan Can'ın bizimkiler ile imtihanı: Show Must Go On
Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?
Bu bölüm adı geçen 'Elip' kitabı Haziran ayında yayınlayacağım bir diğer kitabım. Evet haziran ayında bomba gibi geliyorum inşallah. 'Kamelya Çiçeği' adlı kitap ise benim ahiretliğimin yani YAZAREESMAA 'nın kitabı. Ben bu kitaptaki baş karaktere düşmeyene insan demiyorum o derece. AĞAĞĞ çok iyi ne yapayım?
Neyse. Oy vermeyi ve yorum yapmayı, duyuru ve yeni bölüm bildirimleri için beni takip etmeyi unutmayın.
Sizleri kocaman öpüyor ve bir sonraki bölüme kaçıyorum. Görüşmek üzere, hoşça kalıııın.❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 12.82k Okunma |
1.14k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |