
Deva'dan...
"Şemmamê Şemmamê Şemmamê bûkê
Dotmamê dotmamê dotmamê bûkê"
Gözlerimi kapatıp tam yirmi ikinci kez başa saran şarkıyı dinlemeye başladım. Evet düğün olsa göbek atar şarkının hakkını verirdim.
Yani yanlış anlaşılmasın sıkıntı şarkıda değildi.
AMA DAHA KINA BAŞLAMADAN YİRMİ KERE AYNI ŞEY DİNLENİLMEZDİ. BU DA KAFA, BU DA SABIR!
Tabi siz gelin bunu biricik makyöze anlatın. Ne zaman şarkı kapansa kadın makyajı yapmayı bırakıyor açana kadar da transa geçmiş gibi davranıyordu.
Yani kısacası akıllısı beni bulmuyor ama delisi bir tarafımdan ayrılmıyordu!
"Daha ne kadar var? Hazırlanmaya başlamam lazım?"
Derin bir nefes sesinden sonra şiveli sesi duyuldu.
"Hele hele kızım sen şu an göbek mi atıyorsun? Hazırlıyorum ya işte seni?"
Fazla sabrı olan sağdaki kutuya bırakabilir mi ? Benim fazlasıyla ihtiyacım var da.
"Deva elbisem buradaymış."
Aslı pata küte içeri girince gözlerimi açtım. Elimle gardrobu işaret edip başımı tekrardan geriye yasladım.
"Ablaaa sen neymişsin be! Ben bile yapamam bu makyajı. İnan vaktimiz olsa yüzümdekini silip sana yaptırırdım."
Kadın gülerek elindeki fırçayı yanaklarıma sürmeye devam etti. Göz ucuzla aynaya baktığımda gördüğüm görüntü beni dehşete düşürürken inanmaz gibi tekrardan o tarafa döndüm.
Aynadaki kız çok güzeldi.
Ama bu ben değilim ki!
Aslı elbisesini alıp gerisin geri Demir'in evine geçmiş beni tekrardan sandığımın aksine harikalar yaratan makyözüm ile baş başa bırakmıştı.
"Abla aynaya göz ucuyla baktım, çok çok güzel olmuş eline sağlık."
Kıs kıs gülüp ruju dudağıma sürdü.
"Bendeki bu yetenekle üç makyöz ekmek yer yemin ederim."
Kendi ellerini öptüğünde gülerek doğruldum. Makyaj en nihayetinde bitmişti ama cidden aradan geçen iki saate değmişti.
Abla eşyalarını toplamaya başlayınca gerekli ücreti ona uzattım.
"Yarın düğünümüz var yine bu saatlerde gelebilir misin abla?"
Beni baştan aşağıya süzdükten sonra bir adım yaklaştı. Bir anda beni kendine çekip sarıldığında gülerek konuştu.
"Ablası kurban sevdim seni, gelirim tabi."
"Ama şarkı yok?"
Sesli bir şekilde kahkaha attı.
Gülerek sarılışına karşılık verdiğimde eşyalarını toplamaya devam etti. Bende telefonuma gelen bildirimlere bakarken odamın kapısı tıklatılmış ve içeriye taş meteor sevgilim girmişti.
Bir kaç saniye bakışları yüzümde donup kalmış ve en nihayetinde konuşmaya başlamıştı.
"S-sevgilim, çok güzel olmuşsun."
Yanıma yaklaşıp saçıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Yanağını öpse badana kalkar ondan saçını öptü."
Ona adıyla hitap etmemi isteyen Selvihan abla önce odadan sonra da evden çıktığında elbisemi giymek için odama girdim. Demir salonda oturuyor, beni bekliyordu.
Elbiseyi giyip arkasındaki fermuara uzandım. Yaklaşık beş dakikadır uğraştığım fermuar sadece iki santim kapandığından oflayarak salona geçtim.
Varlığını unuttuğum sevgilim bana döndüğünde telaşla elbiseyi tutup bir kaç adım geri gittim.
"D-Demir?"
Telefonunu koltuğa bırakıp sırıtarak ayaklandı.
"Efendim sevgilim?"
Etrafa bakınıp kaçmak için bir yer arama arayışım hüsrana uğrayınca hiçbir şey yokmuş gibi gülerek ona döndüm.
"Aslı'ya seslenecektim ben, bir işim var da onunla."
Bir kaç adım atıp yanıma yaklaştığında sertçe yutkundum.
"Bence Aslı'nın halledeceği her şeyi bende halledebilirim."
Başımı sağa sola sallayıp salak gibi gülmeye devam ettim.
"Kızsal bir mevzu sevgilim. Hadi sen Aslı'yı çağır."
Bir kaç adımla aramızdaki mesafeyi sonuna kadar kapayıp uzun boyunun hilesini kullanarak başını eğdi.
"Hayatın boyunca açık olan fermuarlarının kapanması da kapalı olanın açılması da bir tek benim görevim olacağına göre, burada Aslı'lık bir mevzu yok."
Kahretsin! Bu adam her şeyi anlamak zorunda mıydı?
Arkama geçip sıcacık elini elbisenin üst kısmına koyup fermuarı sanki inatla benden de yavaş bir şekilde kapatmaya başladı.
"Deva kaç, yoksa bu sefer kesin sizin namuslar arkalarına bakmadan kaçacak. Adam resmen fermuarı kapatıyorum ayağına açıyor."
"Vücudumun hiç bir uzvundan hareket yetkisi alamıyorum Raife. Kurban olayım kırk yılda bir işe yara ve beni sen kaçır."
Demir fermuarı benim Raife ile konuştuğum esnada kapatmış ve yaklaşık iki saniyedir öylesine bekliyordu.
Dolmuş mu bekliyorsun sevgilim hayırdır? Burası ters istikamet karşı taraftan geçiyor seninki!
Elleriyle omuzlarımı sarıp omzumun üstüne küçük bir öpücük kondurduğunda tüylerim diken diken olmuş gözlerim bağımsızlığını ilan edip kapanmıştı.
Çenesini boyun girintime yaslayıp arkamdan sarılırken bir yandan da ellerini belime doladı.
Yarabbim o yapıyor görüyorsun, ben suçsuzum bana günah yazma.
"Şu an Deniz'i çok kıskanıyorum."
Sesi fısıldar gibi çıktığında başımı hafifçe ona doğru çevirdim. Dudaklarımız fazlasıyla yakın olduğunda hızlıca tekrardan önüme döndüm.
"Niye ki?"
"Onun takımı daha güzel diye! Ne diye olacak, evleniyor adam!"
Dudaklarımı birbirine bastırıp bakışlarımı halımın karışık desenlerinden sabit tuttum.
"Abim kadar yakışıklısın, kıskanmana gerek yok ki sevgilim."
Hiç bana öyle bakmayın şu an şu pozisyondan evlilik konusunun içine balıklama atlayamazdım.
"Neyden bahsettiğimi biliyorsun Deva."
Titrek bir nefes aldım. Evlenmeyelim diyen yoktu ama arkamızdan atlı mı kovalıyordu?
Evlilik iki yıl en az çocuk istemiyorum dediğin, bir kaza ile üçüncü aydan hamile kalıp da hayatının feleğini toptan değiştirdiğin bir olguydu.
Bende istiyordum onunla evlenmeyi ama daha kaç sene okulum vardı. Zaten yanımda olduğu her an aklım başımdan gidiyor ders bile yapamıyorken bir de aynı evde karı koca olsak ben okulu ilk senesinden bırakmak zorunda kalırdım.
Yavaşça ona dönüp yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Bak Demir, seni çok seviyorum. Bu dünyadaki herkesten, her şeyden çok. Evet tabi ki bende senle evlenmek istiyorum ama daha okulum varken bu sence ne kadar mantıklı?"
Yüzü aniden parladı.
"Ben sana anlatırım. Her gün saatler belirleriz, ders çalışırız. Alt tarafı üç sene. Söz her dersten en iyi notla geçmeni sağlarım."
Hadi gelin de siz kıyın bu adama.
"Bunu daha müsait bir zamanda konuşalım mı?"
Az önce aydınlanan yüzü düşerken başını salladı. Yavaşça yanımdan geçeceği sırada kolundan tutup durduğumda ani bir hareketle dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Geri çekilmeden konuştuğum sırada ellerini belimde birleştirdi.
"Beni yanlış anlamanı istemiyorum Demir. O yüzden lütfen yanımdan öyle hiçmişim gibi gitme."
Başını yavaşça sallayıp belimdeki ellerinden birini çekip beni salona doğru yönlendirdi.
Ben ayakkabılarımı giyerken Demir askılıktan kabanımı ve çantamı alıp anahtarı kapının dış kilidine taktı.
Ah düşüncesi minnoş adamım benim.
İşim bittiğinde evden çıkıp asansöre bindik.
"Nereye gideceksiniz eğlence için?"
Demir konuştuğunda elinden çantamı alıp omzuma astım.
"Aslı söylemedi sana ötermişim diye. Sürprizleri varmış çünkü bize."
Sinsice sırıttığımda kravatını iki yandan tutup hafifçe gevşetti.
"Ben o Aslı'nın sürprizlerini bilirim, kesin bizde akıl bırakmayacak bu akşam!"
Yani bende Aslı'dan aksini beklemiyordum açıkçası.
Asansörün kata geldiğimizi belli eden sesi duyulduğunda inip arabaya doğru geçtik. Aslı Derman'ın, Gülce Bora'nın, Esma Deniz abimin arabası ile gelecekti.
Arabaya binip yırtmacımı düzelterek kabanımı ve çantamı dizlerime bıraktım. Yol yaklaşık on dakika süreceğinden çantamdan telefonumu çıkarıp arkama yaslandım.
Aslı tam tahmin ettiğim gibi biz dördümüzün olduğu gruba bir sürü mesaj atmıştı.
29 tane bildirim*
Bekarlığa Elveda Aşna Fişne Merhaba Grubundan 12 mesaj*
Aslı Astarı: Kızlar hepinize veda partisi için elbise aldım.
Aslı Astarı: Evet bunu da düşündüm.
Aslı Astarı: Evet biliyorum harikayım.
Aslı Astarı: Neyse. Saç makyaj aynı kalacak merak etmeyin.
Aslı Astarı: Bu gece ortalığın anasını ağlatacağız!
Çakma Doktor: Bora çok şüpheleniyor, kırk kere nerede yapacaksınız diye sordu.
Kızılcık Şerbetim: Deniz'de sular durgun şu an.
Aslı Astarı: Benimki böğürüyor.
Aslı Astarı: Kimin umurunda?
Aslı Astarı: Elbise krizi için zaten yeterince yüksek bir bedel ödedim. Yeter ha!
Çakma Doktor: Fesat düşünmeli miyiz?
Aslı Astarı: Alt taraf biraz öptüm ne var yani?
Siz: Aslı Demir senin ağzını yoklayacakmış.
Siz: Hazırlıklı ol.
Aslı Astarı: Abiden korksaydık abiden beterine lovelanmazdık.
Gülerek telefonu kapattım ve çantamın içine koydum.
"Bu akşam erkekler olarak sizde toplanacakmışsınız?"
Sesimle bana dönüp başını salladı. Hala bozuk atıyordu.
Araba salonun bir arka sokağındaki otoparkta durunca ona döndüm.
"Ama ben sana hayır demedim ki, düğünden sonra konuşuruz dedim. Niye hala bana trip atıyorsun?"
Omuzları düştüğünde bana doğru döndü.
"Aklında benimle alakalı bir soru işareti olduğu için mi istemiyorsun Deva? Söylemekten korktuğun bir şey mi var?"
Kaşlarım istemsizce çatıldığında hafifçe başımı eğdim.
"Demir şu an cidden saçmalıyorsun. Seninle alakalı kafamda değil soru işareti noktası konmamış bir cümle bile yok. Benim için sıkıntı olan seninle evlenmek değil, şu an evlenmek. Ben sadece o sorumluluktan korkuyorum. İstemiyoruz deriz ilk zamandan hamile kalırım. Ona da asla kıyamam ama annelik sorumluluğunu alamam. Çünkü yapamayacağımı hissediyorum, çok erken geliyor."
Bebek konusu bile yüzünü aydınlatırken önüme döndüm. Arabadan inip benim tarafıma doğru yürüdü ve kapıyı açtı.
"Gel buraya."
Bakışlarım ona döndüğünde iki yana açmış kollarını işaret etti. Tebessüm edip indim ve başımı göğsüne yaslayarak bedenine sıkıca sarıldım.
"Siz Deva Ilgaz Aren çocuklarımın annesi, hazır hissedeceğiniz süreye kadar biz evlenmiyoruz. Ama bu benim hala Deniz'i kıskandığım gerçeğini değiştirmiyor haberiniz olsun."
♟♟♟
"Salla salla gül memeler çağlasın
Salla salla yer yerinden oynasın."
Hazır mısınız gençler kına için show musk go on!
"Bu şarkıları Aslı ve Bora seçmediyse ben hiçbir şey bilmiyorum."
Gülce ortaya doğru konuştuğunda Aslı gülerek başını salladı.
"Nereden bildin?"
Gülce bilgisayarın başına geçip şarkıları sesli bir şekilde saymaya başladı.
"Yani diğer şarkılar yerine delalım, rakkas, onu alma beni al gibi gibi şarkıları sizden başkası seçmez gibi geldi."
Aslı gözlerini devirip Esma'ya döndü.
"Hazır mısın kızılcık şerbeti?"
Sonradan annemin hediye ettiği iki kıyafetten kırmızı ve kabarık olanını giyen kızılcık şerbetim bizim tarafımızdan hazırlanmıştı.
Esma geniş kapının önünde durduğunda organizasyon ekibi hazır olduğunu işaret etti ve yavaşça kapı açıldı.
Büyük bir alkış eşliğinde içeri adımlarlarken bizde arkadan yavaşça ilerliyorduk.
"Haydi kızlar kalkın göbek atmaya
Oynamanın geldi vakti saati
Haydi kızlar kalkın göbek atmaya
Hepimizin neşesi kına gecesi"
Bir tavus kuşunu andıran yelpazelerle farklı farklı hareketler sergileyen organizasyon ekibi, Esma salonun ortasına geldiğinde çevresinden dönmeye ve o ellerindekilerle farklı bir ortam yaratmaya başlamışlardı.
Müzik değiştiğinde ekip kenara çekilmiş sıra bize gelmişti.
Aslı büyük bir coşku ile Esma'nın yanına giderken diğer akrabalar ve davetliler oynamaya başlamıştı.
Halaylar, horonlar, çaça, payduşka gibi gibi yöresel oyunlardan sonra en nihayetinde pop müzikleri çalmaya başlamıştı ve tabi ki açılışı Demet Akalın yapmıştı.
"Eğer bana ayıracak vaktin varsa
Kendini savunacak gücün varsa
Sende az da olsa gurur varsa
Evde bekliyorum"
Salondan bir anda alkışlar yankılandığında hepimizin odağı ellerini çırparak kapıdan giren dörtlüye takılmıştı.
Evet doğru tahmin. Deniz abim, Derman, Demir ve kravatını elinde mendil edasıyla sallayan Bora.
"Olmuyor böyle boş konuşmakla
Birkaç gün görüşüp sonra kaçmakla
Doğru söyleyecek yüzün yoksa
Gelme istemiyorum."
Hepsi karşımıza dizildiğinde kahkaha atmamak için yanaklarımı ısırıyordum.
Deniz abimin el hareketi ile içeriye giren davulcular ortamı iyice renklendirmiş, pist bir anda dolmaya başlamıştı.
Hepimiz sevgililerimiz ile karşılıklı oynamaya başlayınca annem bizi videoya çekmek için yanımıza adımladı.
"İşte benim güzeller güzeli kızlarım ve oğullarım. Kıskananlar kıskanmaya devam edebilirler."
Davul ile çalınan her türlü şarkıda eğlencelimiz tavan yaparken ayaklarımıza yavaş yavaş kara sular inmeye başlamıştı. Bu demek oluyordu kiiii:
KINA ZAMANIIII.
Aslı ve Gülce'ye işaret edip gelin odasına geçtim. Biricik yengemin kaftanını dolaptan çıkarırken hepsi içeri girmiş ve derin bir nefes almışlardı.
"Yemin ederim ayağımın altında dolanan çocuklardan kurtulmak Derman'dan kurtulmaktan çok daha kolay. Ahiret sorgusuna çekiyor resmen ya!"
Esma giyinme odasından çıktığında hepimiz etrafını sarıp kaftanını giydirdik. Düzeltme işlemlerinden sonra Aslı bir kaç toka ile tacı Esma'nın kafasına tutturup geri çekildi.
"Ve işte eltim kınasına hazır!"
Salondaki genç kızları mum taşımak için çağırmaya Gülce gidince, Aslı önce kendinin sonra benim koluma eşarbı bağladı.
Gülce içeriye giren yaklaşık on beşe yakın kişinin mum ve eşarplarını halledip kendi de hazırlanınca Esma'nın arkasından direk geçebilmek için kapıya dizilen kalabalığın sonuna geçtik.
Kızlar ellerini kaldırıp birbirleriyle yukarıda birleştirerek adeta bir geçit oluşturmuşlardı. Kapalı kapıdan sızan şarkı ile Esma önden biz arkasından yürümeye başladık.
"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler"
Esma salonun ortasındaki sandalyeye oturunca bende tıpkı diğer kızlar gibi elimdeki kına tepsisi ile çevresinde dönmeye başladım.
"Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim"
Şarkının eşliğinde kızılcık şerbetimin etrafında dönüşümüz Gülce'nin Esma'yı kontrol edip eliyle tamam işareti yapması ile son bulmuştu.
Yavaşça önünde diz çöküp tepsiyi Aslı'ya uzattığımda Esma'nın iç çekişleri duyulmaya başlandı.
"Kız çok ağlama bende ağlıcam yoksa."
Fısıldar gibi konuştuğumda Esma'dan ses çıkmamış ve artık gelenek görenek zamanı gelmişti. Yüksek sesle bağırdım.
"Kaynana kaynana, gelin elini açmıyor!"
Çevremdeki topluluk da anneme doğru bağırınca annem gurur dolu gülümsemesi ile yanımıza adımlamaya başladı.
Sağ avcuna tam altını, sol bileğine kalın bir altın bileziği takıp eğildi.
"Beni bir kere daha anne yaptığın için sana teşekkür ederim kızım, ailemize hoş geldin."
Esma ayağa kalktığında ikisi de uzun uzun sarılmış ve sıra kınanın yakılmasına gelmişti. Avcunun içine birazcık kınayı sürüp dağıttım ve pamuğu altta kalacak şekilde güllü aksesuarı eline bağladım.
Yine alkışlar duyulmaya başlandığında çömeldiğim yerden kalkıp geri çekildim. Abim Esma'nın önüne geçip kırmızı pullu örtüyü kaldırarak alnına uzun bir öpücük bıraktı.
Değişen şarkı ile ortam bir anda aydınlanırken Esma Yıldız ablanın yanına gidip sıkı sıkı sarılmış abim de az önce kınanın yakıldığı sandalyeye oturmuştu.
Neden mi? Çok bir şey değil kafasında testi kırılacaktı o kadar.
Aslı testiyi getirdiğinde Gülce şarkıyı ayarlamış, kızılcık şerbetim ise elinde tepki ile biricik kocasının etrafında dönmeye başlamıştı.
Şarkının sonlarına geldiğince tepsi kırılmış ve salonun görevlileri ortamı temizlemek için atılmışlardı.
Yaklaşık bir kaç dakikanın ardından pist yine dolduğunda hep beraber oynamaya başlamıştık. Bora kravatını anlına bağlarken Derman Aslı'nın etrafında dönerek resmen bir bariyer oluşturuyordu.
Ve kına tam gaz devam ederken kimse 'bizim bekarlığa vedamız var biraz az oynayalım da o zamana halimiz kalsın' demiyordu.
♟♟♟
"Hepimiz gelin odasına, orada söyleyeceğim nereye gideceğimiz."
Hep beraber odaya doğru adımlamaya başladık. Kına yaklaşık yirmi dakika önce bitmiş insanlar yavaş yavaş dağılırken annem Derman'ı paketleyip peşinden götürerek biricik kızı Aslı'dan çok çok hayır duası almıştı.
Aslı dolaptan aldığı kıyafetleri çıkarıp tek tek sahiplerine uzatıp ellerini iki yana bağladı.
"Gülce ve benim elbisem siyah, çünkü sevgililerimizden henüz evlilik namına kelime duymadık. Deva seninki yeşil çünkü abim evlilik için yeşil ışık yaka yaka ampul gibi geziyor. Esma seninki ise mavi çünkü hem en sevdiğin renk hem de."
Elini dudağına götürüp düşünmeye başladı.
"Aman be uyduramadım bir şey, sende güzel olur diye yani."
Hepimiz kahkaha atınca gözlerini devirip çantasına yöneldi. Eline telefonunu alıp bir kaç tuşlama yaptıktan sonra bize döndü.
"Nerede mi yapacağız partiyi? Tabi ki burada!"
Hepimiz anlamaz gibi birbirimize bakarken Aslı gülerek ellerini çırptı.
"Şu an görevliler içeriyi ayarlıyor, biz de o ara hazırlanacağız. Ve sonra parti zamanııı!"
Sırayla odanın içindeki giyinme kısmına gidip üzerimizi değiştirdik ve bozulan makyajlarımızı hafif hafif tazeledik.
"Telefonları kapatıp odada bırakıyoruz. Bu şekilde kıskançlıkta nirvana yapmış beyefendilerden kurtuluyoruz. Okey?"
Görevli salonun hazır olduğunu işaret edince içeriden şarkı sesleri yükselmeye başlamış ve biz odadan çıkmıştık.
"Bütün kızlar toplandık, toplandık toplandık
Sorduk neden yıprandık? yıprandık yıprandık
Biz onlardan hoşlandık, hoşlandık hoşlandık
Şimdi niye zorlandık? zorlandık zorlandık"
Salonun dizaynı resmen yarım saatte değişmiş, sandalye ve masalar yok olurken ortaya kocaman bir karakoke sistemi kurulmuştu.
Aslı elindeki mikrofonu Esma'ya uzatıp kendi de şarkıya eşlik ederken bir yandan da dans ediyordu. Hepimize uzatılan mikrofonlar ile koca salonda yalnız kalıp asıl eğlenceye şimdi başladık.
"Üzenler hep seviliyor
Sevenler hep üzülüyor
Aşka inancım azalıyor
E git gide hevesim kaçıyor
Kimler kimler yuva kuruyor
Ben niye kuramıyorum"
"Kurdum be!"
Esma oynarken bir anda bağırdığında hepimiz kahkaha atmaya başladık. Deli gibi kıvırıyor, yazılı taçlarla, tüllerle kahkahalar eşliğinde eğleniyorduk.
Sayamadığım kadar şarkı geçtiğinde Aslı bir sandalyenin tepesine çıkıp mikrofona doğru konuşmaya başladı.
"Hanımlar gecenin bu vaktinden sonrası aramızda kalacaktır. Hazırsanız asıl sürpriz gelsin mii?"
Tekrardan şarkı başlamış ve Aslı sandalyenin tepesinden inmişti.
"Taktiklerden kırılırsın ama mutlu olursun
Taklitlerden sıkılırsın, el ele tutuşursun
Yurdunu unutup, bana kalbinin hızla atışını da yutup
Güm güm, güm güm, güm güm gidiyo'sun"
Salonun giriş tarafından konfetiler patlayınca hepimiz oraya dönmüş, bize doğru gelen dört yarı çıplak erkeğe anlamsız bakışlar atmaya başlamıştık.
Ama tabi ki Aslı hariç.
Hepsi dans ederek yanımıza gelmiş ve üzerlerinde yırtık gömlekleri daha çok yırtarak garip garip figürler sergilemeye başlamışlardı.
"Hadi sopa gibi durmayın, dans dans dans!"
Aslı onlar ile beraber oynarken bizde yavaş yavaş ortama ayak uydurmaya başladık. Görevliler üstü şampanya dolu servis arabasını yanımıza getirdiğinde hepimizin bakışları tekrardan Aslı'ya dönmüştü.
"Bakmayın bana öyle, hepsi alkolsüz. Yarın nikaha baş ağrısı ile gidemeyiz değil mi?"
Bir yanda şampanyalar patlarken bir yandan dans etmeye devam ettik. Alain Delon, karabiberim, aya benzer, kaçın kurası gibi şarkılar çalarken ritmimiz hiç düşmemiş aksine daha daha heyecanla oynamıştık.
Alkolsüz olsa da adının şampanya olmasının bile neden olacağı şekilde kafam güzelleşirken Gülce ile karşılıklı göbek atıyorduk. Kendi etrafımda döndüğüm sırada Gülce bir anda kolumu dürttü.
"Deva, Deva!"
Hızla ona döndüm.
"Ne var be!"
Gözleriyle işaret ettiği yere baktığımda karşımda gördüğüm dört takım elbiseli izbandut donup kalmıştı.
"Ne oluyor lan burada ğııaa!"
Evet evet yanlış duymadınız, çıkan ses ğıaa. Çünkü benim abim öküz. Derman olan abim.
Ama çok pardon. Onu öküzlerle bir tutamam öküzler üzülürler sonra. Çünkü onlar bile vizyon sahibi ve anırmak yerine kendi dillerinde konuşuyorlar.
Akıllı olan abim Derman'ı tutarken dansçılar geriye kaçmış, arkamıza sığınmıştı.
"Ulan dışınız thor içiniz end man mi be sizin! Arkamıza saklanmak ne?! Kaslarınız balon mu?"
Bora çerezlerin olduğu masaya yönelirken Gülce'yi tutup yanına çekti.
Evet ya burada kavga çıkmayacak gibi bunlar yine tıkınsın!
"Tutmayın beni, abi bırak!"
Deniz abim Derman'ı dışarı doğru yönlendirdiğinde Demir adamların yanına gelip arkama saklanan dağ ayısına sert bir kafa attı ve diğerlerine döndü.
"Ya buradan kendi iradenizle gidiyorsunuz, ya da ben o dışarı çıkarılan kayınçomu üzerinize salıp ağzınızı elinize vermesini izliyorum? Hangisi?"
Hepsi arkalarına bakmadan kaçarken Demir ellerini belinde birleştirip bize döndü.
"Abi bana hiç bakma ben onlara para verdim alt tarafı oynuyorduk."
Aslı atıldığında Demir gülerek başını yana çevirdi.
"Abini, sevgilini utandığın için partide istemiyorsun ama elin adamıyla oynuyorsun yani öyle mi?"
Aslı az önce üzerine çıktığı sandalyeye oturduğunda Demir bu sefer bana döndü. Ellerim istemsizce iki yana kalktığında yüzündeki anlamsız sinir bir anda tebessüme dönmüştü.
"Benim haberim yoktu. Hem olsa da sen bana kızamazsın! Çocuklarının annesiyim ben! Höst yerini bil, kocam olacak adam demem valla evlenmeden boşarım seni!"
Gülce ve Esma kendilerini tutamayıp gülerken Demir üzerindeki ceketi çıkarıp bana giydirdi.
O sırada çıkışıyla alakası olmayan Derman çok sakin bir şekilde içeri girip yanımıza geldi.
"Ben sakin bir adamım. Sinirimi ve öfkemi kontrol edebiliyorum. Elimi tut."
Aslı'ya doğru elini uzattığında gülerek bize döndü.
"Siz sürpriz seviyorsunuz değil mi? Yarın nikahtan sonra size bir sürpriz yapalım da asıl sürpriz nasıl oluyormuş siz o zaman görün."
♟♟♟
En nefret ettiğim ses ile çalan alarmım beynimin içine edindiği yuvada kolbastı oynarken küfrederek kalktım.
Evlenen ben değilim ama dört saat önce uyusam bile sabahın sekizinde kalkıp kuaföre giden gene benim. Ne biçim adalet bu be?
"Deva kalk! Bak üçe kadar sayıyorum eğer kalkmazsan abimin resmini internete atıp 'genç, yakışıklı, bekar, taliplerini bekliyor' yazarım. Hadi!"
Oflayarak kalkıp dırdırından kilitlediğim kapıyı açarak lavaboya yöneldim. Yüzüme soğuk suyu çarpıp kuruladığımda Aslı sekiz tane kremi önüme dizdi.
"Önce bunu, sonra bunu, daha sonra bu üçünü ve en son olarak bunu yüzüne kalan ikisini göz ve çevresine sür şişliğin mucizevi şekilde geçecek."
Ciddi olup olmadığına bakmak için ondan taraf döndüğümde gözlerini devirip kremleri teker teker yüzüme sürmeye başladı.
"Bu mu mucize? Sekiz tane kremi sürüyorsun ve sadece şişliğini alıyor buna da mucize deniyor. O zaman sadece buzun şişliği alması senin için büyü!"
Beni takmayıp kremleri sürdüğünde en sonunda elini yıkayıp tekrardan bana döndü.
"Mümkünse gömlek tarzı, saçını çıkarırken bozmayacak bir şeyler giy, bende bize ekmek arası bir şeyler hazırlıyorum."
Başımı belli belirsiz sallayıp odama geçtim. Dolabımdan gömlek elbisemi giyip başka bir şeye dokunmadan Aslı'nın yanına gittim.
"Heh iyi bu elbise olur. Hadi şu paketleri çantana koy Esma ve Gülce arabada bizi bekliyor."
Dediklerini elime tutuşturduğu çantama atıp ayakkabımı giyerek evden çıktım. Dün akşam erkek tayfa Demir'de, kızlar bende kalmıştı. Biz ne mi yapmıştık?
Aslı'nın Esma'ya verdiği aşna fişne taktiklerini dinleyip uyumak üzereyken odalarımıza çekilmiştik.
Apartmandan çıktığımda kapının önünde bekleyen arabaya binip kızlara döndüm.
"Evlendiğimde asla kınamla nikahımı bu kadar yakın tutmayacağım. Gözlerime öküz oturdu resmen."
"Derman'ın gözünde ne işi var?"
Esma elindeki buzu yüzüne sürerken başını salladı. Gülce ise sıfır uykusuzluk ile elindeki kağıtlara bir şeyler yazıyordu. Aslı'da arabaya binince Esma kuaföre doğru sürmeye başladı.
Bomboş yollar sayesinde on dakikada kuaförün önüne varmıştık.
İçeri girdiğimizde hepimiz belirtilen koltuklara oturup beklemeye başladık. Salon dün makyajımı yapan Selvihan ablanın salonuydu ve tam anlamıyla pahalı duruyordu.
Ben saçlarımı iri dalgalarla şekillendirirken Aslı arkaya doğru tarayıp ıslak bir görüntü verdirmiş, Gülce yarım şekilde toplattığı saçlarının kalan kısmını maşa yapıp ön kısımlarını salık bırakmıştı. Esma ise daha çok dağınığa kayan bir topuz yaptırmış ve sadeliğinden ödün vermemişti.
Selvihan abla kollarını sıvayıp başta Esma olmak üzere sırayla hepimizin makyajını yapmış ve saat bire gelirken işini anca bitirebilmişti.
Yediğimiz tostlar, içtiğimiz enerji içecekleri ile anca anca kendimize gelirken gerisin geri eve gidip üzerimizi değiştirdik.
Hepimiz Esma'nın evine indiğimizde saat üçe geliyordu.
Bu gün resmen saat su gibi geçiyordu.
Abimlerin buraya doğru indiğini öğrendiğimizde henüz beş dakika önce gelen büyükler ayaklanmış, Esma Aslı'nın ittirişleriyle odasını kilitlenmişti.
"Sanki fakirsiniz düğün yapsanız da doysak olmuyor değil mi?"
İlk Bora kapıdan girdiğinde Derman kafasını vurup içeri girmişti.
"Sen düğündeki herkesin payını yesen yine de açım dersin Bora. O yüzden sus."
Deniz abimin ardından Demir'de içeriye girdiğinde Aslı kendisiyle beraber beni de Esma'nın yanına kapamıştı.
"Bora değil ben kapıda duracağım. O doğuştan aça zırnık koklatmayacağım."
Haline kahkaha atarken bir anda kapı tıklatılmış ve hepimiz susmuştuk.
"Kim o?"
"Benim."
Deniz abimin sesi duyulduğunda Aslı ellerini birbirine sürtüp boğazını temizledi.
"Kapı açılmıyor Deniz abi, biraz zorlaman lazım."
Aralık kapıdan abime doğru elini açtığında abim de iki tane iki yüzlük destesi uzattığında Aslı'nın gözleri kocaman açılmış ve hemen kapıdan arkasından çekildi.
Hafifçe eğilerek Esma'yı işaret etti.
"Senindir."
Abim Esma 'yı gördüğünde kapının önünde donmuş kalırken Aslı elini gözünün önünde salladı.
"İçeri girmek için elime servet saydın Deniz abi, şimdi kapıda mı duracaksın?"
Abim kendine gelmiş gibi başını iki yana sallayıp yavaşça içeriye adımladı.
"S-sen gerçek misin?"
"Biz çıkalım."
Onları odada yalnız bırakırken hepimiz salona geçtik. Annemler dünürleri ile konuşurken erkekler ortada görünmüyordu.
Abim ve Esma odadan çıktığında hepimiz aşağıya inip arabalara binmiş nikah salonuna doğru yol almıştık.
♟♟♟
"Evet!"
İki evet ile sizi uğurluyor, bir yastıkta kocamanızı diliyorum efendim.
Fotoğraflar, takılan altınlar, sürüyle akraba ile selamlaşmalar ve bitiş. Ah bir de abimin durup durup bize Esma'yı işaret edip o artık benim karım demesi.
"Sürpriz dediniz bu halde sahile kadar sürüklediniz bizi. Söyledin de gidelim artık."
Aslı ağlanır gibi durduğunda Deniz abim karşımıza geçip yanımızda duran beyaz tekneyi işaret etti.
"Eğlence mi istiyorsunuz? Biz varız!"
Derman ellerini açıp tekneye doğru Aslı'yı sürüklediğinde teker teker hepimiz içeriye geçtik. Geniş açık alan kısmı süslenmiş salonu, iç kısmı evi andırıyordu.
Deniz abim Esma'nın karşısına geçip ellerini iki yana açtığında bir anda arkadan zeybek çalmaya başlamıştı.
"Sen sözümüzde zeybeği çok sevdiğini söylemiştin değil mi?"
Esma başını sallarken abim onun çevresinde dönerek oynamaya devam etmişti. Şarkı bittiğinde kalkıp alnına uzun bir öpücük bırakmış, bir anda hareketli şarkılar çalmaya ve ortamın havası iyice değişmeye başlamıştı.
Demir karşıma geçip ellerini belimde birleştiğinde şarkının eşliğinde dans etmeye başladık.
"Çok sevmek lazım en başında
Öyle sevmek ki yetsin son anına
Yaz boz tahtası değil hayat
Bir aşk filmi olsun ki kalsın yarına"
Başımı omzuna yasladığımda sarılışımız dansa dahil olurken diğerleri de bizim gibi dans ediyordu.
"Sensiz ben ne olayım
Dilsiz bir kuş gibi durma dalında
Sensiz ben ne olayım
Yanarken tövbelerim dudağında"
Demir bir adım geri çekilip alnını alnıma yasladı. Şarkıya eşlik ederken bir yandan da ellerini saçlarımda gezdiriyordu.
Gecenin iler ki saatlerdin de şarkılar değişmiş, oynanmış ve tam anlamıyla pertimiz çıkmıştı.
Abimler bizi eğlenceye getirdiklerini söyleyip sürekli birbirleriyle oyanmış, resmen ayak üstü dünün intikamını almışlardı.
Bora bir ara yandığını söyleyip kendini denize atacakken abimler onu zor durdurmuş ama Bora yine de onları dinlemediği için yazın bile buz gibi olan boğaza atlamıştı.
Allah'tan abimin yedek kıyafetleri vardı yoksa çırılçıplak kalmak zorunda kalakcaktı.
Teknenin sallantısı ve topuklu ayakkabılar ile ne kadar eşlik edilebiliyorsa halaylara, danslara eşlik edip onlara karıştık.
Şu an ise teknenin açık kısmına oturmuş geri dönüş yolunu seyrederek sohbet ediyorduk. Deniz abim boğazını temizlediğinde Esma'ya doğru dönerek konuştu.
"Bu tekne bizim balayımız. Ve benim güzelime ilk hediyem."
Esma hepimiz gibi şok geçirirken abim gülerek elini omzuna atmış onu göğsüne yaslamıştı.
İşte koca dediğin böyle olur be!
Bakışlarım Demir'e döndüğünde alayla omuzlarını kaldırıp fısıldadı.
"Emin ol benim şu an bile aklımda olan hediyen bundan bin kat daha güzel."
Tekne kıyıda durduğunda kaptan inmiş bizi baş başa bırakmıştı. Topuklu ayakkabılarımız sayesinde titreyen ayaklarımızın sonucunu kucaklarda taşınmamız olmuştu.
Abimin en büyük hobilerinden biri kaptanlık olduğundan balayıları boyunca tekneyi o kullanacak ve adeta romantizm patlaması yaratacaktı.
Teker teker tekneden indiğimizde Bora ne ara satın aldığını anlamadığım beş litre zemzem suyunu abimlere yani denize doğru dökerken dua okuyup üfledi.
"Bir an önce dönsünler, bize yeğen versinler. Amiiin."
Bizden ses çıkmayınca döndü.
"Amin desenize be!"
Hepimiz haline gülerek arabalara doğru adımladık. Şu iki günde bir sürü eğlence yaşayıp, bir yuva kurdurtmuştuk. Şaka maka abim damat olmuştu.
"Anladık Deva sıra sana geldi, anladık."
♟♟♟
Bölüm Sonu.
Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?
Finale adım adım gidiyoruz bakalım, bir sonraki bölüme tepkinizi çok merak ediyorum dskfjkdsf
Neyse. Oy vermeyi ve yorum yapmayı, yeni bölümlerden, yeni kitaplardan haberdar olmak için beni takip etmeyi unutmayın.
Sİzleri seviyorum, hoşça kalınnn:)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 12.82k Okunma |
1.14k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |