@yazarzeeyzey
|
Altıncı Bölüme Hoş geldiniz💗 Bölüm Şarkısı: Zeynep Bastık-Bana Sorma Keyifli Okumalar 💗♟ Bu arada yorum yapmayı unutmayın olur mu? O benim tek moral kaynağım :) ♟♟♟ Annemlerin gelmesinin üzerinden bir buçuk saat geçmişti. Annem içeride yemek hazırlıyor, Derman ve Deniz abim amcamla konuşuyor bende babamın omzuna başımı yaslayıp onları izliyordum. Ağlama krizim sonunda bitmiş ama fena mayışmıştım. Babamın omzundan yavaşça kalktım. Anında bana döndü bakışları. "İyi misin bir tanem ?" Gülümsedim. "İyiyim baba. Anneme bakıp bir yüzümü yıkayacağım." Başının salladı ve abimlerin yanına adımladı. Telefonumu elime alıp annemin yanına gittim. Mutfağa girer girmez ağzıma bir kaşık pekmez soktu ve tezgahın yanına gitti. "Kızım bak sana pekmez, köy yumurtası ve keçiboynuzu tozu getirdim. Bu tozu pekmeze ekleyip her sabah bir kaşık yiyeceksin. Aksattırsan konuşmam seninle ona göre." Gülümseyerek yanına gittim ve yanaklarını öptüm. "Tamam Derya hanım. Emriniz başım gözüm üstüne." "Anneyle dalga geçilmez. Taş olursun." "Demir galiba çok dalga geçmiş annesiyle. Dimi Deva?" Kendi tükürüğümde boğulurcasına öksürürken annemin uzattığı suyu içtim. İç sesim tam bir kuduruktu. Demir'e takık bir kuduruk. Tövbe Allah'ım çok tövbe. Tezgaha yaslanıp meyve tabağından bir tane üzüm ağzıma attım. "Anne benim çok uykum var. Biraz dinlensem olur mu ?" "Tamam sen geç odana yemek hazır olana kadar yat kendine gel. Ben kaldırırım seni." Başımı sallayıp mutfaktan çıktım. Çaprazımda kalan odama geçip kapıyı kapattım. Yatağıma yatıp tavanla kesişmeye başladım. Bir kadını kurtarmıştım, amcam da dediğini yapabilirse eğer iki kadını kurtarmış olacaktım. Dünya için küçücük olsa da bu benim için çok ama çok büyük bir şeydi. Candı bu, şerefsizlerin istediği gibi yönetip son vereceği bir oyun değil. Gözkapaklarım kapanmamak için direnirken aklıma bir anda uçuşan komite ve kayıt ile telaşla doğruldum. Hoca'nın verdiği numarayı zaten kaybettiğim için dün gece üçlere kadar araştırmıştım ama bir türlü bulamamıştım. El mahkum Kerim hocayı aradım. Çaldı, çaldı ama açan olmadı. "Hay Allah'ım." Bugün hocanın dediği beş gün dolmuş altıncı güne giriş yapmış oluyorduk. İşimi okurken buldum diye sevinirken dakika bir gol bir kaybetmiştim. Sinirle bir daha Kerim hocayı aradım ama sonuç aynıydı. Yaklaşık beş dakika odada gezindikten sonra aklıma gelen fikir ile telefonumu elime aldım. Satranç uygulamasına girip Demir'e yazmaya başladım. Sonuçta aynı okuldaydık onda olabilirdi numarası. En nihayetinde denemekten zarar gelmezdi. Online haldeydi. İçimde kabarmaya başlayan ve asla ismini söylemeyeceğim duyguları bir kenara atmaya çalıştım. "Sen söyleme ben söylerim. KISKANÇLIK." "Raife çeneni kapatman canının sağlığı için çok önemli bir adım olur. Uyarmadı deme." "Ay baksana demek ki bir tek seninle oynamıyor bu çocuk. Tüh ben o kadar heveslenmiştim olacaksınız diye. Sonuçta bir haftadan fazla oldu sürekli oyun ayağına konuşup duruyorsunuz." "Raife karşımdaki adam arkadaşım ve kiminle oynadığı beni ilgilendirmiyor. " "Ayağını kaldırdığını görüyorum Deva." "Bu konuyu sonra konuşacağız. Şimdi sus Raife!" Sonunda susan Raife ile mesaj sekmesine girdim ve mesaj attım. Gönderen:Şampiyonbelli_İkincikim? "İstanbul Teknik Üniversitesinde yani bizim okulda Depreme Dayanıklı Hayat komitesi varmış. Bir türlü başkanının numarasını bulamıyorum. Gece üçe kadar onu araştırdım ama bulamadım. Sen okuldan birinden bulabilir misin?" Mesajım her zamanki gibi hemen görüldü. Bu sefer biraz şaşırmıştım. Online halde mesaj atmamı mı bekliyordu? "Evet canım, bir kere de sen at diye bekliyor adam. Zaten boşuna günahını almışım. Dediklerim hala geçerli, olacağınız hakkında." Yazmaya başlaması benim de karnıma giren ağrıları tetiklemeye başladı. Gönderen:17.Piyon "0537775**** numarası." Sevinçten yerimden zıplayıp yaslandığım yataktan doğruldum. Gönderen:Şampiyonbelli_İkincikim? "Çok teşekkür ederim Demir. Hayatımı kurtardın desem yeri var." Mesajımı gördü ama cevap vermedi. Bir dakika sonra da uygulamadan çıktı. Ne olmuştu ki birden bire şimdi? Verdiği numarayı hızlı hızlı tuşlayıp aradım. Zaten kayıt günü dolmuştu bari daha fazla geç kalmayayım. Telefon aradığım an açıldı. "Alo" "Rica ederim Deva hanım ne demek. Bir numaranın lafı mı olur ?" Sesim içime kaçarken olduğum yere mıhlandım. Bir dakika bu sözler, bu oyundaki 17.Piyon Demir'di. Ama ben onun değil Demir Aren'in numarasını istemiştim. "Halinden rahatsız gibi davranma Deva. Mis gibi numarasını da aldın çocuğun." "Deva orada mısın?" Telefonu kendimden uzaklaştırıp boğazımı temizledim. Telefonu tekrar kulağıma getirip cevap verdim. "Ben buradayım ama sen sanırım bana vereceğin numarayı karıştırdın. Ben senin değil komite kurucusu Demir'in numarasını istemiştim senden." Telefonun ucundan gelen minik kahkaha ayaklarımın altındaki yeri bir anda çekmiş ve boşluğa kalmıştım. Bu kadar güzel gülmemeliydi. Ne diyordum ben ya ? Tövbe Allah'ım çok tövbe. "Zaten komite kurucusu Demir ile görüşüyorsun Deva. Yanlış numara göndermedim sana." "Sen ciddisin yani." Gülerek konuştu. "Hiç olmadığım kadar diyemesem de evet." Benim şu an konuşmam gerekiyordu. Onun yerine ellerimin ve alnımın terlemesi değil ! "Peki. Ben sana yani komite için şey diyecektim." "Dinliyorum." "Kerim hoca komite için kayıt yapıldığını söyledi. Bu benim biraz geç aklıma geldi kusura bakma. Hala kayıt yapılıyor mu ?" "Kim için soruyorsun?" "Kendim için." "O zaman evet, yapılıyor." Dudaklarım istemsizce iki yana kıvrıldı. Dediği imayı anlamamak için ciddi ciddi salak olmak lazımdı. "Tamam o zaman teşekkür ederim. Kayıt için hangi bilgiler gerekiyor ?" "Şöyle yapalım. Sen yarın komitenin binasına gel orada kaydını yapalım. Olur mu?" "Seni ayak üstü date'ye çıkaracak Devaaa." "Raife şu an aklıma ihtiyacım var. Lütfen dur." "Raife mi? Bana mı dedin Deva?" ALLAH SENİ DE BENİ DE KAHRETSİN RAİFE. ADAMA REZİL OLDUM. "Hayır hayır. Yani gelirim sıkıntı değil. " "Süper o zaman. Yarın görüşürüz. Yani birazdan atacağım oyun daveti haricinde." Kıkırdadım. "Peki Demir, bekliyorum." "Hemen atıyorum. Bu arada sesin çok güzelmiş." Kalbim dedikleri ile deli gibi çarpmaya başladı. Telefonu kapatıp yatağa attım ve yastığı alıp suratıma bastım. Deli gibi çığlık atıyordum. Delirmiş gibiydim. "Ne Demir'miş arkadaş. Aşkından delirdin iyice." Tam Raife'ye adabımla ana bacı sövecekken annem içeri girdi. "Kızım hani uyuyacaktın sen ? Yemek oldu bile." "Uyku tutmadı anne. Neyse gel yiyelim hadi." Annem önden giderken ben telefonumu elime alıp arakasından yürümeye başladım. Masada kimse yoktu. "Anne herkes nerede?" "Amcanla sana bunu yapan o elleri kırılasıca herifle konuşmaya gittiler." "Ne konuşacaklar?" "Ne konuşması kız? Abinler bir temiz dövecekler o şerefsizi işte. Derman arabandan senin muştanı bile almış. Ellerine sağlık yavrularımın." "Başlarına bela almasınlar anne? " "Amcan var kızım başlarında. Hani emniyet müdürü olan." Başımı sallayıp terasa ilerledim. Tek başımıza yemek yemek yerine abimleri bekleyecektik. Terastaki tekli kafes salıncağıma oturup etrafı izlemeye başladım. Telefonuma gelen bildirime kadar tabi. 17.Piyon seni oyuna çağırıyor. Neredesin ? Gülümseyip bildirime tıkladım. Davetini kabul edip oynamaya başladım. Normale göre fazlaca basit sanki hemen bitsin ister gibi oynuyordu. Rekor kırıp oyunu sekizinci dakikada noktaladık. Sonuç yine aynıydı. Hemen mesaj geldi. Gönderen.17.Piyon "Bu sene turnuvaya katılacak mısın?" Gönderen:Şampiyonbelli_İkincikim? "Evet. Neden sordun?" Gönderen:17.Piyon "Sıra numaralarımız açıklanmış. Gün içerisinde de davetiye göndereceklermiş. Haberin olsun diye söyledim." Gönderen:Şampiyonbelli_İkincikim? "Teşekkür ederim Demir. Söylemeseydin herhalde turnuvaya kadar bakmak aklıma gelmezdi." Gönderen:17.Piyon "Rica ederim Deva:)" Aklıma gelen ilk şeyi yazdım. Gönderen:Şampiyonbelli_İkincikim? "Numaran kaçmış?" Gönderen:17.Piyon "17. Senin?" Uygulamadan çıkıp oturumuma girdim ve numarama baktım. Gönderen:Şampiyonbelli_İkincikim? "26" "Kızım abinler geldi herhalde kapıya baksana." Annemin sesi ile telefonu kapatıp ayağa kalktım. Kapının yanına gidip delikten baktım. Gelenlere gülümseyerek kapıyı açtım. "Hoş geldiniz evimin direkleri." "Hoş bulduk. İyi misin? Bir yerin ağrıyor mu?" Derman kolunu omzuma atmış ve beni dışarıya çıkarmıştı. "Yok ağrımıyor. " "Deva sana bir şey söyleyeceğim." Derin bir nefes aldı. "Bak biz bir saat sonra çıkacağız. Aslında senin yanında ben kalmak isterdim ama Deniz hem önce izin aldı hem de davası burada olacak diye kalıyor. " "Abim ciddi ciddi burada mı kalacak?" "Çok değil. En fazla bir ay sonra dönmek zorunda zaten. Ben, aklına saçma bir şey gelmesin diye söylüyorum. Biliyorsun öyle çok sevgimi falan gösteremem ama, yani benim de kalmak istediğimi bilmeni istedim." Kocaman gülümseyip kollarımı omzuna doladım. "Ben senin sevgini gösteriş tarzını çok iyi biliyorum abi. Ayrıca sende kalmak istersen kalabilirsin." "Annemlerin doktor kontrolleri olmasaydı kalırdım. Birimizin onlarla kalması lazım. Bir dahaki gelişimde kalırım. Olur mu?" Hafifçe geri çekilip yüzüne baktım. "Bir gece ise kalacağın süre neden olmasın?" Attığım kahkaha attığı kahkahaya karışmıştı. Kollarını sıkıca bedenime sarıp beni içeri yönlendirdi. Hepimiz masaya oturup keyifle yemeğimizi yedik. Yemeğin bitiminde annem bütün tabakları abimlere toplattırıp benimle terasta çay içti. Yaklaşık yarım saat sonra annemle bulaşıkları halletmiş arabaya binmek için evden çıkıyorduk. Arabayı babam kullanacaktı. Annem öne geçince bizde tıpkı eskiden olduğu gibi arkaya geçtik. Deniz abim ile ben alışveriş merkezine gidecektik. Malum hiçbir şey almadan çıktığı ve burada kalmayı planlamadığı için almamız gereken şeyler vardı. Alış veriş merkezinin önüne gelince tıpkı bir hafta önce olduğu gibi elveda faslına başlamak zorunda kaldık. Ağlamaya başlayan anneme sarılıp derin derin nefes aldım. Burası ağlama krizim için hiç uygun bir yer değildi. " Anne ne olursun yapma böyle. Bak bende kötü oluyorum ama." "Seni yalnız bıraktığım ilk hafta başına gelene bak kızım. Nasıl gözüm arkada kalmasın benim?" Cevap verecekken kolunu omzuma atan Deniz abim konuştu. "Aaa Derya sultan olmuyor böyle. Abisi burada onun. Kim ne yapabilir ona?" Annem gülerek abime sarılıp tıpkı bana da iki saniye önce yaptığı gibi yanaklarını öptü. Babam yanımıza gelip bana sarıldı ve ardından abime döndü. "Önce Allah'a sonra sana emanet Deniz." "Babacım alt tarafı bir kaç hafta burada, abartmayalım isterseniz." Ortaya salça olanın adını söylememe gerek yoktu değil mi? Babam gülerek Derman'ı kolunun altına alıp saçlarını karıştırdı. Hepimiz birbirimiz ile tekrar tekrar sarıldık. Derman sürücü koltuğuna geçip annemi ve babamı arkaya oturtturdu. Abim kolunu omzuma atmış benimle beraber arabanın arkasından el salladı. Araba kavşağı dönünce bana döndü. "Evet Deva hanım benimle alışverişe var mısınız?" Gülerek cevap verdim. "Seve seve Cumhuriyet savcısı Deniz Ilgaz." ♟♟♟ "Diş fırçası, terlik, iç çamaşırı, parfüm, deodorant ve şarj makinesi tamam. Pijama ve dışarıda giyeceğin eşyalar kaldı abicik." "Tamam o zaman onları da halledelim ve gidelim. Boğmaya başladı bu kalabalık beni." Gülerek peşinden mağazaya adımlamaya başladım. Can borcum olan Bora'nın benim için kullandığı tişörtün aynısını aldım ve ardından abim için ama aslında benim için sweatshirt bakarken telefonum çalmaya başladı. Demir olduğunu zanneden tarafım kalbimi ağzıma getirirken yabancı bir numara olması beni biraz sakinleştirmişti. "Alo" "Alo Deva hanım merhaba. Satranç turnuvasının davetiyesi için rahatsız etmiştim sizi. Kuryemiz kapınızın önünde kedi görünce oraya gidememiş kediden uzak diye komşunuzun kapısına bırakmış davetiyenizi. Kendisi çok korkar da kediden. Haber vermek istedik." "Tamam sıkıntı değil. Ben oradan alırım. Teşekkürler. "İyi günler." Telefonu kapatıp ceketimin cebine koydum. Ne alem kişiler vardı. Küçücük kediden nasıl korkardı insan? Elimdeki altı tane tişörtü ve bu sefer sadece abime seçtiğim eşofmanlarla beraber Deniz abimin yanına adımladım. Elinde duran gömleğe kimyasal bir atık gibi bakıyordu. Gülerek elinden gömleği aldım ve yerde duran alışveriş poşetinin içine bıraktım. Son olarak bir kaç tane daha eşofman ve tişört alıp kasaya ilerledim. Her ne kadar en azından Bora'ya aldığım tişörtü ödemek için ısrar etsem de abim asla kabul etmemiş elimdeki poşetleri alıp kasaya kendi gitmişti. Üç dakika sonra elinde sayamayacağım kadar çok poşetle bana gelen abime gülmeden edemedim. Hayatından en nefret ettiği şey alışveriş yapmaktı ve o tam iki buçuk saattir alış veriş merkezindeydi. Bu bir mucizeydi. Elindeki poşetlerden hafif olan iki tanesini ve Bora'nın tişört poşetini bana verip çıkışa doğru yürümeye başladı. Yolumuz ortalama on beş dakika sürecekti. Alışveriş merkezinden çıkıp eve doğru yürümeye başladım. "Nasıl gidiyor okul işleri ? Var mı bir sıkıntı ?" Sesi ile abime döndüm. "Aksine her şey çok güzel abi. Aren holdinge bağlı olarak çalışan bir komite var. Oraya kayıt ettireceğim yarın kendimi. Bu hem gelişmem hem de ileride iş bulmam için çok iyi bir fırsat." Başını salladı. "Evet evet Aren holdingi biliyorum. Piyasadaki çoğu holdingin aksine legal çalışan tek holding diyebilirim. " Başımı sallayıp önüme döndüm. Bir kaç dakika sonra marketin önünden geçerken abim bana seslendi. "Deva sen eve git. Benim burada beş dakika işim var. Hemen geleceğim arkandan." "Tamam abi. Görüşürüz." Göz kırpıp markete girdi. Cebimden telefonumu çıkarıp evime yürümeye başladım. Demir üç saat önce mesaj atmıştı. Bildirime tıkladım. Gönderen:17.Piyon "Orada da karşılaşacağız desene." Gülerek mesajı okudum. Yarını her düşündüğümde karnıma ağrılar giriyor, heyecandan çığlık atacak duruma geliyordum. Birbirimizi görecektik. Gönderen:Şampiyponbelli_İkincikim? "Öyle duruyor." Mesajım her zamankinin aksine hemen görülmemişti. Son görülmesine baktığımda üç saat öncesini gösteriyordu. Demek ki bana mesaj atıp çıkmıştı. Düşüncelerim ile evime geldiğimi bir kaç dakika geç fark edip sokağı geri yürüdüm. Apartmanımın önüne gelip kapıyı açınca kargocunun bahsettiği kedi içeriden fırlayıp dışarı çıktı. Gülerek başımı salladım ve içeri girdim. Asansörü es geçip merdivenlere yöneldim. En üst kata geldiğimde anahtarımı elime alıp kapıyı açtım. Poşetleri bırakıp arkama döndüm ve komşumun kapısının önünde duran iki tane zarf elime aldım. Artık iki tane mi davetiye yolluyorlardı? Davetiyenin üzerine okumaya başladım. Deva Ilgaz. No 26 Satranç Müsabakası Davetiyesi İkinci davetiyeyi çevirip okumaya başladım. Demir Aren No 17 Satranç Müsabaka Davetiyesi Bir dakika, bir dakika .NE? Aklıma üşüşen düşüncelerle kafam allak bullak oldu. Asansörün geldiğine dair ses katta yankılandı ve içerisinden komşum çıktı. Kapısının önünde durduğumu görünce çatık kaşlarla bana doğru gelmeye başladı. "Bir sorun mu var hanımefendi?" Yüzüne bön bön bakıyor sesindeki tanıdık melodi ile içimdeki şüpheyi kat kat arttırıyordum. Aklıma gelen düşünce ile cebimden telefonumu çıkardım. Bakışlarımı ondan çekmeden Demir'i aradım ve kulağıma götürdüm. Ne yaptığımı anlamak ister gibi suratıma bakıyor bir yandan da çenesini kaşıyordu. Sonunda telefonunun sesi apartmanda yankılanınca kaşlarını kaldırdı ve ceketinin cebinden telefonunu çıkardı. Ekrana bakınca gerilen yüzü aramayı cevaplayınca daha bir gerildi. "Alo" Oydu. Düşüncelerim şüphe olmaktan çıkmış kendini teker teker kanıtlamıştı. "Demir." ♟♟♟ DIRIRRIRIRIM KARŞILAŞTI SONUNDA AKILLI AŞIKLAR😂 Nasıldı beğendiniz mi? Ayy özellikle sonu nasıldı? Düşüncelerinizi yorumlara bekliyorum. Oy vermeyi unutmayın. Sizi bir sonraki bölüme davet edip gidiyorum. Görüşmek üzere 💗♟
|
0% |