Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@yazarzeeyzey

Geçelim şimdide bölümümüze....💗

Bölüm Şarkısı: Buray-Deli Divane

Keyifli Okumalar :)

♟♟♟

"Alo"

Oydu. Düşüncelerim şüphe olmaktan çıkmış kendini teker teker kanıtlamıştı.

"Demir."

O da en az benim kadar şaşkın şaşkın suratıma bakıyordu. Bu bir haftadır komşum olan hatta gözüne tuz ruhunu andıran biber gazı sıktığım adam Demir miydi yani? Hani şu oyundaki?

"Eyvah eyvah. Adam senin ne kadar cırtlak olduğunu gördü artık Deva. İlişkinize ben helva kavururum sen dua okutacak birilerini bul."

İç sesler her zaman haklıdır diye yazılı olmayan bir kural vardı da benim mi haberim yoktu ?

Bir elindeki telefona bir bana bakıyordu. Kalbimin sesi umarım dışarıdan duyulmuyordu yoksa rezilliğime yeni rezillikler eklemiş olacaktım. İstemsizce bir adım geri attım.

"D-deva. Sen misin?"

Aklım kendini devre dışı bırakmıştı. Eline ne zaman davetiyesini verdim, ne zaman açık olan kapımdan içeri girip geri kapattım inanın ki bilmiyorum. Kapının ardından sesler geliyordu.

"Deva? Deva bir şey mi oldu? İyi misin?"

Hayır hiçbir şey olmadı. Fiiliyatta gayet iyiyim ama hissiyatta delirmiş gibiydim. Koskoca İstanbul'da hem aynı okulda hem aynı semtte hem de aynı binada bulunuyorduk. Bu kadar tesadüf gerçekten fazlasıyla fazlaydı.

"Deva sen salaksın. Su katılmamışından hem de. Adam ya onu beğenmediğini düşünürse? Kaçıp gitmek ne ya, kundaktan evrilmeden çıkan velet misin sen ?"

Haklılıklarına haklılık katan Raife'nin ortaya attığı düşünce ile boğazımın sıkıldığını hissettim. Asla öyle bir şey yoktu. Adeta dünyaya emanet edilmiş bir meteor parçasıydı. Kıvırcık saçları olsun, az önce rengini fark ettiğim ela gözleri olsun insana diyecek bir şey bırakmıyordu.

Cahil cesareti çaldığı kapıyı açıp sakince gülümsedim.

Eğer benim korktuğum şeyi düşünüyorsa kendimi bir kaşık suda boğmam an meselesiydi!

"Sıraya gir, önce ben boğacağım !"

Havada kalan elini indirip yüzüme baktı. Ve baktığı an eli ile çenemi tutup başımı mosmor olan yanağımın olduğu tarafa çevirdi. Çattık kaşları mümkün olsa birleşecekmiş gibi bakıyor bir şey söylemek istiyor da kendisini zor tutuyor gibiydi.

"Deva bunlar ne ? Kim yaptı bunu sana ?"

Çenemde duran baş parmağı yanağıma çıkmıştı ve oradan ayrılma gibi bir düşüncesi yok gibiydi. Parmağı hala yanağımdayken konuştum.

"Önemli bir şey değil Demir. Bir kaza geçirdim diyelim."

Verdiğim cevap yetersiz kalmış olacak ki parmağını oradan çekmemesinin üzerine morluğun üzerini çok hafifçe okşamaya başladı. Sonra ne yaptığını fark eder gibi elini çekti ve ensesine götürdü.

"Sakıncası yoksa eğer nasıl bir kaza olduğunu sorabilir miyim?"

Tam cevap verecekken asansörün sesi ile ikimiz de o tarafa döndük. Abim gelmişti.

"Haydi buyurun cenaze namazına."

Ellerindeki poşetleri güçbela asansörden çıkarıp kafasını kaldırdı. Beni ve yanımdaki Demir'i görmesi ile çatılan kaşları olaya el atmam gerektiği hakkında bana uyarı veriyordu. Yüzüme olabilecek en tatlı gülümsememi yerleştirip bir adım öne attım.

"Tamam Demir bey davetiye için teşekkür ederim."

Çevirdiğim dolabı idrak edemeyen Demir zoraki bir tebessüm ile geri çekildi.

"Rica ederim. Ne demek."

Abim yanıma gelip poşetleri içeri bıraktı ve ardından benim yanıma yani Demir'in karşısına geçti.

"Hayırdır Deva'cım ne oluyor burada?"

Size burada demem gereken çok önemli bir ayrıntı var. Deniz abim Derman'dan bin kat daha kıskanç.

Şimdi beni daha iyi anladığınızı düşünüyorum.

"Ben Deniz'i tutuyorum Deva. Şahsen düşecek olsam ona düşerim. Afeti devran adeta."

"Hiç. Komşum Demir bey bana davetiyemi getirmiş sadece. Kargo onun kapısına bırakmış da turnuva davetiyemi."

Bakışları bir bana bir Demir'e gidiyordu ama bendeki bakışlara ondaki bakışlarına göre çok daha az bir süre teşkil ediyordu. En sonunda bir tepki verip başını salladı. Demir'e dönüp elini uzattı.

"Memnun oldum Demir. Deniz ben."

Yapmacık olduğu çok belli olan bir gülümseme ile abime elini uzattı.

"Bende memnun oldum Deniz."

Abim bir daha başını sallayıp bana döndü ve kolunu omzuma atıp içeri girmemizi salladı. Tıpkı arabama çarptığı zaman beni kapının önünde bıraktığı gibi abim de onu mal gibi orada bırakmıştı.

Kapıyı kapatıp bana döndü.

"Derman'ın aldığı kilitler sağlamdı değil mi?"

Cevap vereceğim sırada dışarıdan gelen gürültülü bir kapı sesi ile sırıtan abim beni de Demir gibi salonda bırakmıştı.

♟♟♟

Demir'den...

Kapıyı sertçe kapatıp içeri girdim. Adam bana ayak üstü posta koymuştu. Deva desen...Konuşmayacaktım.

Terasa çıkıp ikimizin alanını ayıran çizgiyi arkasına alan koltuğa oturup derin nefesler aldım. Hayır bir adamın Deva'nın evinde bulunması beni ilgilendirmezdi ,hem de hiç.

"Bir gün şu yalandan çok pis çarpılacaksın birader haberin olsun."

"Ne biçim iç sessin lan sen? Hep benden hariç tarafı tutmak ne ?"

"İşine gelirse."

Şaka gibiydi cidden.

"Sabır yarabbi sabır."

"Sabır dileyeceğine akıl dile Demir. Bu kız sende bırakamayacak çünkü onu."

Doyum olmayan sohbetini bitirmek için Necati'nin sesini kıstım. Ayaklanıp beni en güzel oyalayacak şey olan işimi yapmak için bilgisayarımı almaya koyuldum. Odama girip şarjdan çıkardığım bilgisayarımı alıp terasa geçmek için mutfağa adımladım. Tezgahın üzerinde duran pet şişemi alıp koltuğuma geri yerleştim.

Laptopumu açıp bir kaç dosyaya bakarken arkadan gelen ses ile bir kaç saniye nefes almayı unutmuştum.

"Hayır görende beni güçsüz bir şey sanacak. Geçiremedim yumruğumu şerefsizin yüzüne. Abimler bir temiz dövmüşler keşke bende gitseydim. Attığı yumruktan dolayı hala burnum ağrıyor."

Cümlesinin sonunda söylediği şey ile aniden ona dönen yüzüm ile bakışlarım onu buldu. Armut koltuğa oturmuş telefonla konuşuyordu. Arkasında durduğum için beni görmesi pek mümkün değildi.

"Yarın bir işim yok. Sadece kayıt için komitenin binasına uğrayacağım. "

Bilgisayarı koltuğa bırakıp arkama yaslandım. Yarın yanıma gelecekti. Bu bugün aldığım ikinci güzel haberdi. Birincisi ise belli olan şampiyonumuzun komşum olduğuydu tabi ki.

Komşu olmanın en güzel yanı da buydu. İster istemez kulak misafiri oluyordun bazı şeylere. Eminim ki benim gibi istemeden olan çok vardı.

"Öh ama. Destekli at bari."

Necati'yi boş verip Deva'yı istemeden! dinlemeye devam ettim.

"Gülce sen bana gelsene. Hem gelmişken kalırsın biraz bana arkadaş olmuş olursun. Sana anlatacağım bomba şeyler var. Bil bakalım on yedinci piyon kim çıktı?"

Keyifle sırıttım. Konu bana gelmişti. Anladığım kadarıyla Gülce dediği kız yakın arkadaşıydı.

Hissetmiş gibi arkasını dönünce sırıtan beni gördü. Fal taşı gibi açılan gözleri ile adeta donmuş gibiydi.

"Ben seni sonra arayacağım Gülce."

Telefonu kapatıp oturduğu koltuktan kalktı. Yüzünde oluşan ne yapacağını bilemez ifade ile kahkaha atmamak için zor duruyordum. Buradan bakınca ne kadar tatlı gözüktüğünden haberi var mıydı ?

Tebessüm edip içeri girecekken seslendim.

"Deva."

Bana dönüp elleri ile oynamaya başladı. Ayağa kalkıp yanına adımladım.

"Efendim Demir."

"Bende yarın komiteye evden geçeceğim. İstersen benimle gel diyecektim. Yani beraber gidelim."

Yüzünde büyüyen gülümseme olumlu bir cevap alacağımın ispatı gibiydi.

"Aslında adresi tam ola-"

Sözünü içeri giren Deniz kesti. İçimden ona karşı çok çok güzel dualar ederken konuştu.

"Ben Deva'yı bırakırım Demir. Sen zahmet etme. "

Ortamda benim ve Deniz'in arasında oluşan gerginlik elle tutulur cinstendi. Neyi oluyordu bu kızın da her şeyine karışıyordu ?

"Senin aksine sanırım sevgili Demir. Aynı evde yaşıyorlar baksana."

Necati ile olmayan moralim tekrardan yerlere inerken yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.

"Peki."

Deva'ya döndüm.

"Yarın görüşürüz Deva."

Benim aksime içten bir şekilde tebessüm etti. Arkama dönüp koltuğuma yerleştim. Ayak seslerinden sonra başımı hafif çevirip baktığımda terasın benden hariç bomboş olduğunu fark ettim. Bilgisayarımı alıp sessizliği değerlendirip çalışmaya başladım. Aklım yaklaşık on metre ileride benden kaçarken ne kadar zor olsa da projenin son detaylarını kontrol ettim.

Aradan geçen yarım saatin ardından Afad için geliştirdiğimiz tekniğe göz atmak amacıyla uygulamaya girecekken arkamdan gelen sesler ile durdum.

"Deva gelirken tuzu da getirsene. Unutmuşum ben."

"Acaba savcı Deniz bey hazretleri elimdekileri görüyor mu da benden hala bir şeyler istiyor?"

İkisinin birbirlerine karışan kahkahaları ile yerimden rahatsızca kıpırdandım. Hala ne diye evine gitmemişti bu herif ?

"Savcı Deniz bey geleceğin mimarı Deva hanımdan çok özür diliyor ve kendi işini kendi yapmaya gidiyor."

Sadece Deva'nın kahkahası ile yankılanan teras benim fazlalık olduğumu belli eder cinstendi. İçimdeki ne zaman gidecek bu herif sorularını bastırabileydim eğer çoktan odama geçip yatıp uyuyacaktım. Bilgisayarımı dizimden indirip aniden ayaklandım. Amacım sadece arkama dönüp mutfağa gitmekti. Deva ile burun buruna gelmek aklımdaki ihtimallerin binde birinin arasında bile değildi.

Fazla yakınımdaydı. Derin bir nefes alıp yutkundu ve ardından geri çekildi. Bunu benim yapmam gerekirdi Bakışlarımı ayaklarıma çevirdim.

Aloo ayaklarım tünele girdinizde sinyalimi mi alamıyorsunuz ?

"Ş-şey ben şey getirmiştim."

Elindeki buharı üzerinde haşlanmış mısırı bana uzatıp az önceki olayı unutmak ister gibi gülümsedi.

"Kokmuştur diye getirdim. Umarım seviyorsundur."

Gülümsedim. Çok severdim ama şu an ayrı bir seviyordum.

"S-severim. Çok severim. Teşekkür ederim."

Kekelemiş miydim ben? Kahretsin.

Başını sallayıp arkasına döndü ve benim koltuğumun aksine açık renge sahip koltuğuna oturdu. Elimdeki mısır tabağını sehpaya bırakıp salıncağa geçtim. Başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapattım. Uyuyana kadar burada durabilirdim. Tabi bu düşünce sadece beş saniye sona beni kendine çeken uykuya yenilip sular altına gömüldü.

♟♟♟

"Oğlum Demir kalksana. Lan !"

Omzumda hissettiğim aralıksız sallantılar ile gözlerimi araladım.

"Sonunda be oğlum. "

Kaşlarımı çatarak doğruldum. Üstümde duran bana yabancı örtü ile gözlerimi ovaladım. Gri örgü bir battaniyeydi. Yavaşça doğrulup örtüyü katladım ve koltuğun üzerine bıraktım. Bakışlarım istemsizce karşı tarafı dönerken boş olduğunu fark ettim.

"Pişt. Sen mi örttün benim üzerime battaniyeyi ?"

Bakışları bana dönen Bora güldü.

"Aramızdaki ilişkiyi o kadar genişletemedim Demir kusura bakma. "

Elinde duran mısırdan bir ısırık daha alıp arkasına yaslandı. Aklıma gelen düşünce ile sırıttım. O örtmüştü. Üstelik örttüğü de kendi örtüsüydü. Sehpanın üzerindeki tabakta kalan son mısırı alıp Bora'ya döndüm.

"Bu mısıra dokunursan yakarım seni Bora. Onu ben yiyeceğim."

"Tamam be ne önemli mısırın varmış. "

Yanımdaki koltuktan yastığı alıp kafasına fırlattım. Yalandan bağırınırken gülerek içeri girdim. Dişlerimi fırçalayıp rutin işleri halledip lavabodan çıktım ve odama ilerledim.

Gardırobumdan siyah kot pantolon ve beyaz gömleğimi alıp üzerime geçirdim. Sonuçta buluşmaya gitmiyordum smokin giyecek halim yoktu.

"Buluşsanız smokinle mi gideceksin ilk buluşmaya Demir? Aşk adam mısın sen ? "

"Şu an işe gidiyorum ve buna odaklanacağım Necati. Mümkünse özellikle Deva'nın yanında ortaya çıkma."

"O anki moduma ve senin tavırlarına bağlı. Ayrıca bende bayılmıyorum sana."

"Belli."

Saatimi koluma takıp parfümümü sıktım. Hazırdım.

İçimde her saniye artan gümbürtü mideme vurmuştu. Mutfağa geçip o son kalan mısırımı yedim.

"OO Demir bey beyaz gömlek giymişiz. Nereye böyle? "

"Deva Ilgaz'ın komite kaydını oluşturmak için ana binaya."

Anında havada uçuşan şaşkın nidalarıyla güldüm. Bu çocuk cidden çok saftı.

"Şaka yapıyorsun. Ne zaman konuştunuz?"

"Aslına bakarsan en son dün gece üç gibi."

Yüzüne bir sırıtış yerleştirdi.

"Ne konuştunuz lan o saate kadar?"

Yediğim mısırı işaret edip bir ısırık daha aldım.

"Mısır getirdi, kokmuştur diye. O ara konuştuk."

Yüzüne az öncekinden daha büyük bir şaşkınlık dalgası vurduğunda benim de gülümsemem kahkahaya dönüşmüştü. Köşeli jetonu hala düşmemiş çatık kaşlarla düşünüyordu. Cidden surat ifadesini görmeniz gerekiyordu !

"Nasıl koktu ki sana yaptığı mısır da buraya kadar getirdi?"

Hala düşmemişti anlaşılan jetonu.

"Anlayacaksın diye söylemiyorum ama yok yani. Kaç köşeli senin jeton iki yüz felan mı ? Karşı komşum işte. Deva oymuş."

"Has siktir."

Kafasına bir tane geçirdim.

"Oha oha bir saniye. Şimdi benim müstakbel yengem yan komşun öyle mi? Şansa bak be. Biz sevdiğimizde farklı ülkelerde yaşayalım aşkımızı beyefendinin karşı komşusu çıksın. Oh ne güzel."

Mısırın çöpünü tabağa geri koyup arkama yaslandım.

"Oğlum sussana lan. Ne yengesi ? Sevgili miyiz biz? Ne öyle hemen sevmek falan?"

"Demir bir tarafımı açtım gülüyorum şu an sana haberin olsun."

Kaşlarını iyice çatıp ellerini beline koydu.

"Haspama bak hemen sevemez mişmiş. Vade farksız on iki taksit yapıyoruz öyle sever misiniz acaba?"

♟♟♟

Bora ve haklılık payı olan saçmalıklarında kaçıp arabama binmiş ve komite binasına ulaşmıştım. Arabamı garaja park edip asansöre adımladım. Attığı mesaja göre iki dakika önce gelmişti. Buradaydı.

Geldiğime dair sesi ile asansörden inip danışmaya doğru ilerledim.

"Günaydın Demir bey."

"Günaydın Suna hanım. Bir misafirim vardı geldi mi acaba?"

"Evet evet lavaboya kadar gideceğini söyledi. "

Başımı sallayıp gülümsedim.

Saatimi kontrol edip telefonumu cebimden çıkarırken bir anda yanağımda hissettiğim dudak ile dondum.

"Selam Demir Aren. Bana ayıracak beş dakikanız var mı acaba?"

"Aslı."

Bana gülerek kollarını açınca ona genişçe sarıldım. Kollarım belineyken başımı kaldırdığımda bizi hareketsiz bir şekilde hayal kırıklığı izleyen Deva ile şansıma küfür ettim. Aslı tam gelecek bende tam ona sarılacak zamanı bulmuştum .

♟♟♟

Bölüm sonu.💗

Nasıl buldunuz bölümü ? Beğendiniz mi ?

Açıkçası bana göre biraz zor bir bölüm oldu. Stok bütün bölümleri harcayınca yazarken strese girdim biraz. Neyse umarım beğenmişsinizdir.

Oy vermeyi unutmayın. 💗

Sizleri seviyor ve kocaman öpüyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın :)

 

Loading...
0%