Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@yazarzeeyzey

Selam canlarr. Nasılsınız? 💗

Ben iyiyim (sorduğunuzu duyduğum için cevaplıyorum) :)

Yine bir hafta sonu ve yine yeni bir bölüm ile karşınızdayım.

Yalnız yorumlar gerçekten çok az. Bölüm hakkında ki olsun satır aralarında olsun yorum yapabilir misiniz? Şimdiden teşekkürler💗

Daha fazla uzatmadan sol altınızdaki yıldızı parlatın ve hoş geldiniz.

Bölüm Şarkısı: Kenan Doğulu& Zeynep Bastık-Yüzsüz Yürek

Keyifli Okumalar💗

♟♟♟

Hayır. Hayır ve hayır.

"Kıskananlar çatlasın. Çatladın mı Deva ?"

"Raife şu an seni öyle bir yırtarım ki hiçbir yapıştırıcı tutmaz bak. Delirtme beni."

"Sanki Demir seni delirtmemiş gibi..."

"Ya sabır ya selamet."

Hayır kıskanmıyorum. Belki birazcık. Çok ama çok az. Tamam çok az değil az.

Ay evet kıskandım oldu mu !?

Sonuçta o benim arkadaşım ? Evet evet arkadaşlarıma tanımadığım insanların sarılmasından hoşlanmıyorum. Bir de nispet yapar gibi gözüme bakmıyor mu? Git o ela gözlerini oy.

"İnsan kendini bu kadar güzel kandırabilirdi Deva. Beni çok yormasaydın eğer seni ayakta bile alkışlardım."

Bakışlarını üzerimden çekip sarıldığı o güzel ! kadının yanağından makas alıp kulağına bir şey söyledi ve yanıma adımlamaya başladı.

Sahte bir tebessüm ettim.

"Hoş geldin Deva. Benim iki dakika işim var sen şu odaya geç geliyorum ben."

Alayla kaldırdığım kaşlarıma bıyık altından güldü. Ne işi vardı acaba !

Eliyle gösterdiği odanın yanına gidip kapısını açtığından mecburen onları izlemek yerine odaya geçmek zorundan kaldım.

Büyük bir ofis dizaynı ile yerleştirilen koltuk ve masanın arka fonlarında bulunan satranç tahtasının duvar kağıtları garip bir hava yaratmıştı. Demek ki gerçekten dediği gibi satranca bu denli bağlıydı.

"Tam senlik adam değil mi Deva ? Bir de matematiğe aşıksa direk evlenin bence."

Kendi tükürüğümde boğulurcasına öksürürken Demir odadan çıkmış ve kapıyı kapatmıştı. Yaptığı şeyleri görmeyeyim diye kapıyı kapatan akıllı Demir duvarların camlardan oluştuğunu unutmuştu sanırım.

Bir telefonuma bir onlara giden bakışlarım en sonunda onlarda sabit kaldı. Demir cebinden kredi kartını ve anahtarı çıkarıp kıza verdi.

ANAHTAR MI ?

Gülerek Demir' i öpen adını yılışık koyduğum yılışık bana bakıp önüne döndü ve ilerleyerek görüş alanımdan çıktı.

O kız benim terasıma adım atamazdı!

Demir içeri girdiği anda telefonum çalmaya başladı. Arayan Gülce'ydi.

"Kusura bakma ama bunu açmam gerekiyor. "

"Yok yok önemli değil konuş sen."

Tebessüm edip telefonu açtım.

"Kız ben sizin evin önündeyim neredesin sen ?"

"Ben komite binasındayım ama Deniz beni bırakıp eve geçti, o açar sana kapıyı."

Ritmik bir şekilde ayaklarını sallayan Demir'in sesini duymamla bakışlarımı ona çevirdim. Elindeki suyu bardağına dolduruyordu.

"Ulan bana niye Deniz abim de evde demiyorsun gelmezdim ben. Haftaya gelirdim."

"Gülce Deniz yaklaşık bir ay bende. Senin bir aya izin doluyor."

Bir anda odayı dolduran öksürük sesleri ile aklımda çakmaya başlayan düşünceler ve Raife'nin sesiyle ile sırıttım.

"Anlasana işte Demir Deniz'in adı geçince sinirleniyor. Neden acabaaa ?"

Telefonu kulağımdan çekip Demir'e döndüm.

"İyi misin ?"

Gülerek başını salladı.

"Neyse Gülce evde görüşürüz kapatmam lazım."

"Tamamdır kuzu görüşürüz."

Telefonu kapatıp sessize aldım ve bakışlarımı Demir'e çevirdim. Birleşen bakışlarımız ile tebessüm ettim.

"Havada aşk kokusu var Devaaa"

"Komitenin amacını bildiğini düşünüyorum. Bu formu doldurman yeterli kayıt için. Ayrıca yaptığımız toplantılar var ve bu toplantılarda Afad ile işleme geçireceğimiz bazı projeleri de ortaya koyuyoruz . Onlara katılmak ister misin ?"

Bu benim için bulunmaz bir değerdi.

"Tabi ki isterim."

Gülümsedi ve bana formu uzattı.

"Süper o zaman."

Uzattığı formu alıp doldurmaya başladım. Ad,soyad,telefon numarası ve adres gibi bir sürü soruları doldurdum.

Formu Demir'e uzattım. Kısa bir bakışın ardından formu çekmeye koydu. Bana dönüp ellerini masada birleştirdi.

"Sormak istediğin bir şey var mı ?"

Aslında vardı ama bunlar benim haddimi aşan sorulardı.

"Aslına bakarsan var ama sormam ne kadar doğru bilmiyorum."

Oturduğu koltuktan kalkıp karşımdaki koltuğa geçti.

"Senden yanlış bir sorunun yöneleceği hiç sanmıyorum. O yüzden lütfen çekinme sor."

Kahretmesin.Bu adam beni olması gerektiğinden çok daha fazla heyecanlandırıyordu!

"Hem okulu hem komiteyi hem de Afad işini nasıl bir arada bu kadar başarılı bir şekilde idare ediyorsun ?"

Elini ensesine götürüp güldü.

"Gamzendeki çukura göm beni Demir!"

Raife iyice azıtmıştı. Bu kızı bir psikoloğa götürmem şart olmuştu artık.

"Aslında benim hayatımın çok büyük bir kısmını iş kaplıyor birde satranç. Haricine vakit ayırmayınca sorun olmuyor."

"Sevgilim yok mu demek istedi o ?"

Gülümsedim.

"Anladığım kadarıyla bu işleri zorunluluk için yapmıyorsun. İş aşkın bu denli mi büyük?"

Yüzüme garip bir şekilde baktı. Acı çekiyormuş gibi. Ne demiştim ki ben şimdi ?

"Bunu seninle bir gün terasta uzun uzadıya konuşuruz."

Tebessüm ettim. Terastan dahi bahsetse bu en nihayetinde bir teklifti.

"Uzun uzadıya dinlemek isterim."

Yaklaşık on beş dakikanın ardından Gülce'nin dördüncü araması ile dizlerimdeki çantamı alıp omzuma astım ve ayaklandım.

"Benim artık gitmem lazım. Sohbetin ve kayıt için tekrardan teşekkür ederim."

Ayaklandı.

"İtiraz kabul etmemekle beraber seni ben bırakacağım. Eve geçmem lazım eh malum aynı binada oturuyoruz bir daha yollarda sürünme."

Aslında gayet güzel geçen on beş dakikadan sonra aklıma üşüşen o yılışık kız ile kaşlarımı çattım. Onun evindeydi ve benim terasıma geçiyor olabilirdi!

"Deva teklifini reddedersen seni öldürürüm bak. Tövbesi geçmez !"

"Aslında iyi olabilir eve yetişmem gerekiyor malum."

Genişçe gülümsedi ve masanın yanındaki portmantodan ceketini alıp kapıyı açtı. Önce ben ardımdan o odadan çıktık. Eliyle tarif etmesiyle asansöre binip bodrum katına indik. Kısa birkaç adımdan sonra arabasının kilidini açıp içerisine bindi.

Arabası Range Rover markasının siyah modeliydi. Ah kalbim sanırım ölüyordum. Kendisi en sevdiğim ve mezuniyet hediyesi olarak istediğim arabaydı da.

Binmemizin üzerinden geçen bir kaç dakikanın ardından bana döndü.

"Kenan Doğulu sever misin ?"

"Bayılırım."

Annemden kalma bir huydu bende Kenan Doğulu. Nesilden nesile aktarılan bir sevgiydi bizimkisi. Evde Kenan'ım Doğulu'm diye gezdiren bir sevgi.

Abartmıyorum kız valla öyle :)

Gülümsedi. Bu gün ne çok gülümsemişti öyle. Raife haklıydı, gamzeleri insanları içine çekiyordu adeta. Radyonun bir kaç tuşuna bastıktan sonra arkasına geri yaslandı.

"Kalmışım kendi kendime ben harabe. Aklım başıma geldi bir daha tövbe. En çok üzüldüğüm konu gözünden düştüm. Sana rezil olmak inan bitirdi beni."

Bu şarkı yüzsüz yürekti. En sevdiklerimdendi. Onun hafif mırıldanmalarına bende dahil oldum ve fısıltı şeklinde eşlik ettim iki güzel adama.

"Görmezlikten gelince çok üzdün beni. Yabancı bir adam hissettim kendimi. Sanki o ben değildim seninle ağlayan, Seninle sevişip aşka doyan."

Bakışlarım istemsizce ona kayınca göz göze gelmiştik. Kalbim ağzıma tırmanırken hala bön bön ona bakıyordum.

"Tamam kestik Deva. Kendine gel ve önüne dön!"

Şarkının geçtiğimiz paragrafı kadar şimdiki paragrafı da fazla tehlikeliydi. Anlam bakımından fazla mı bizlikti bu şarkı ?

"Bazen şeytan diyor ki git yanaş şuna. Anlat içinden geçenleri. Tut yüreğinden sıkıca ak hayatına. Ama nerde bende o yüzsüz yürek. Bizde varsa yoksa gururdan yelek."

Direksiyonu unutmuş gibi bana bakarak söylediği kısım ile kalbimin atmadığını hissettim. Yüzümde benden habersiz oluşan gülümseme ile bakışlarımı güç bela onan ayırdım ve camı açtım. Arka koltukta biri mangal mı yapıyordu da burası bu kadar sıcaktı? Ne biçim adetler bunlar canım gidin mangalınızı başka arabada yakın! Allah Allah.

"Evet arkadaşlar Deva'dan akıl koşarak uzaklaşıyor. Ben alışkınım ama siz pek şahit olmadığınız için bir alt yazı geçeyim dedim."

Raife'ye umarım teşekkür etmezdiniz. Ya da edin sevinsin yavrucak.

"Güzel şarkı değil mi?"

Ondan bana gelen soru ile bakışlarımı tekrardan ona çevirdim. Pis pis sırıtıyordu.

"Evet fazlasıyla güzel. Ne de olsa Kenan'ım Doğulu'm aksi beklenmez."

Kaşları yavaş yavaş çatılamaya başlayınca bu sefer sırıtan taraf bendim.

"Valla Demir durum bir sıfır. Önüne geleni kıskandığın sürece böyle. Top fena buluştu ağlarla."

Ha şunu bileydin Raife.

♟♟♟

Evin sokağına girene kadar arkada usul usul çalan Kenan Doğulu ile sohbet ettik. Sanırım hayatımda yaşadığım en özel anlardan biriydi bu.

"Bıraktığın için ve ayrıca sohbetin için teşekkür ederim."

Bana döndü.

"Biz komşuyuz Deva daha çok böyle konuşmalarımız sohbetlerimiz olacak seninle. O yüzden lütfen teşekkür etme. "

Gülümseyip başımla onayladım. Araba bizim otoparka girince dizlerimdeki çantamı alıp omzuma astım. Emniyet kemerimi açıp az önce açtığım camı kapattım.

"Görüşürüz Demir."

"Görüşürüz Deva."

Abimin yanlış anlamasına mahal vermeden önce hızlı hızlı merdivenlerden çıktım. Sonuçta aynı anda gelseydik süper zeki abim her şeyi anlayabilirdi.

"Sanki mercimeği fırına verdiniz ha. Alt tarafı evine bıraktı seni. Anlasa ne olur ?"

"Raife yirmi yılı aşkın süredir benimlesin ve hala Deniz abimin kıskançlığını anlamadın mı cidden ?"

Çantamdan çıkardığım anahtar ile kapıyı açıp içeri girdim.

"Deva sen misin ?"

Abim içeriden sesleniyordu. Çantamı portmantoya bırakıp terasa çıktım. Gülce ile abim oturmuş çay içiyorlardı. Beni gören Gülce ayaklandı ve yanıma koştu. Birbirimize sıkı sıkı sarılırken abim göz deviriyordu. Sonuçta kuzenimi tam iki haftadır görmüyordum ve fazlasıyla özlemiştim.

"Kız ben seni çok özledim ya. Biz böyle görüşmek için sürekli uçaklara mı bineceğiz?"

Elimi omzuna atıp güldüm.

"Uçakla değil de araba ile de gelebilirsin. Seçim senin kuzu."

Bana iğrenircesine baktı. Büyük bir kahkaha patlattım. Sadece iki saniye süren kahkahamın sebebi yılışığın terasa adım atmasıydı. Ne yüzsüz biri bu be. İnsan sahibi evde değilken başkasının evine girer mi ? Yılışık işte ne olacak.

"İstersen Demir'i öptü diye de döv Deva."

Arkadaşıma (!)sarılması ve öpmesi beni sinirlendirmişti ama ne kadar sebebini bilmemekle beraber korktuğum bir ihtimal vardı. Bu yılışık Allah korusun Demir'in sevgilisi olabilirdi.

Bakışlarımı takip edip arkasına dönen abimin yüzünden geçen ani bir sinir dalgası kaşlarımı çatmama neden oldu. Hadi benim nedenim belli abime ne oluyordu?

"Kız bu yılışık kim böyle bakışlarınla yiyorsun?"

Bana doğru fısıldayan Gülce'ye döndüm.

"Yılışık dimi ya. Kim olduğunu bilmiyorum ama Demir'e sarıldı bugün, hatta öptü hatta anahtarını aldı. "

Aniden tekrardan bana döndü yüzü.

"Demir kim kız?"

"Hem 17.Piyon hem de komşum . Asıl olarak arkadaşım."

Bana bakarak gülmeye başladı.

"Arkadaşın ve sen onu böyle kıskanıyorsun? Tamam Deva düğün ne zaman?"

Fısıltılarımızı kısık gözlerle dinleyen abime gülümsedim. Gülce biraz daha bağırırsa eğer abim Demir'i öğrenecekti. Arkadaşım olduğunu yani.

Omzunda duran elimle omzunu çimdirdim. Acıyla bana dönünce tatlı tatlı gülümsedim.

"Ne düğünü be? Manyak manyak konuşma abim burada."

Gülce benden bir yaş büyüktü ve tıp okuyordu. Zaten az olan görüşmelerimiz benim buraya taşınmam ile iyice azalmıştı. Şimdi ise bana bir sürpriz yapacağını söyleyip Ankara'dan ta buraya gelmişti.

"Kız sen bana ne sürprizi yapacaktın?"

Kaşlarını alayla kaldırdı.

"Seni şehir dışına kaçıracağım ama abinden izin alman lazım."

Tam ağzımı açacağı sırada abim ayaklandı.

"Deva benim çıkmam lazım davayı erkene çekmişler geç gelebilirim yatın beni beklemeyin tamam mı? "

"Abi benim sana bir şey söylemem lazım. "

"Dinliyorum abicim."

"Gülce beni şehir dışında bir yere çıkaracakmış ben za-"

"Hayır Deva."

Bir dakika ne dedi o?

"Abi ya zaten üç gün sonra okullar açılacak biraz tatil yapsam ne olur sanki?"

Kaşlarını çattı.

"Ben niye buradayım Deva? Senin başına gelenlerin tekrarı olmasın diye değil mi? O yüzden kusura bakma. "

Yanımdan geçip kapıya ilerleyince yine önüne geçtim.

"Abi lüt-"

"Tek laf daha edersen okul açılana kadar kötü bir abi olup seni kapı dışarı çıkarmam Deva."

Gözlerimi kısarak ellerimi belime koydum. Abimin içine Derman kaçmıştı. Asla çekilmezdi böyle.

Bir kaç saniye sonra kapının kapanma sesi ile Gülce'ye döndüm.

"Gidiyoruz Gülce."

Kahkaha atarak cevap verdi.

"Nereye olduğunu sormayacak mısın?"

"Hayır sormayacağım. Gidiyoruz."

♟♟♟

Saat sekize geliyordu. Abim dediği gibi hala gelmemişti. Gülce açmadığı valizini kenara koyup benim iki günlük nereye gideceğimi hala bilmediğim tatilim için yaptığım valizime yardım etmeye başlamıştı.

"Kız cidden biz nereye gideceğiz?"

Elindeki eşofmanı valizime koyup bana döndü.

"Bizim okuldan beş kişiyi konferansa çağırmışlar. Konferansta Şile'de. Bende dedim ki iki geceliğine gideriz bir otelde kalırız gezeriz."

Pörtleyen gözlerim ile gülümsedim.

"Aklınla bin yaşa kuzen. Çok iyi oldu bak bu. Kaç gündür yediğim yemeğe kadar karışıyor biricik Deniz Ilgaz."

Güldü. Son bir kaç parçayı da valizime doldurup kapağını kapattım. Her şey hazırdı.

"Çıkıyor muyuz?"

"Kız gitmeden senin şu terasta bir kahve içsek ya."

Gülerek elimi salladım.

"Kahveler senden o zaman."

"Tamam hadi geç sen ben yapıp getiriyorum."

Valizimi kapının kenarına bırakıp terasa geçtim. İstemsizce bakışlarımı Demir'in tarafına çevirince o yılışık ile oturduklarını gördüm. Demek ki kızla ciddi ciddi sevgililerdi. İstemsizce bütün havam kaçarken ofladım.

"Deva bu yolda beraber yürüdük ama olmadı. Demir ile olacak olan ilişkine el fatiha."

Armut koltuğa geçip onları izlemeye başladım. Demir sürekli gülüyor ve güldürüyordu. Hani terasta benimle konuşacaktı?

"Evettt kahveler geldiii."

Sesi ile ikisini de bize döndüren Gülce'ye 'seni lime lime edeceğim' bakışları attım. Demir bana göz kırpıp ayaklandı. Elindeki bardağa bakılacak olursak içecek bir şey alacaktı. Yılışık bana kendinden beklenmeyecek kadar samimi şekilde gülümseyip elindeki bardağı sehpaya bıraktı.

Kendi kahvemi alıp içerken Gülce'de bir yandan kalacağımız otelin odalarına rezervasyon yapmaya çalışıyordu. Terası yılışığın elinde tuttuğu telefondan gelen sesler doldurdu. Başını Demir'in az önce girdiği kapıya çevirip ayaklandı. Telefonu açıp terasın demirliklerine yaslandı.

"Efendim aşkım."

Duyduğum şey ile içmek için yudumladığım kahve boğazıma kaçmıştı. Bu yılışık Demir'i aldatıyordu.

"Evet evet abimlerde kalıyorum. "

Abim mi? Bu yılış- aman kız Demir'in kardeşi mi?

"Gelemeyeceğim için gidemezsin tabi ki Berk. "

Benim ile beraber olanları can kulağı ile dinleyen Gülce'ye döndüm.

"Kardeşi miymiş yani?"

"Sana da gün doğdu Deva. Arkadaşına sarılan yabancı değilmiş."

Gözlerimi devirip konuşmalarını dinlemeye devam ettim.

"Ne diyorsun sen ne bitmesi? Alo? Alo?"

Telefonu kulağından ayırdığı anda dudaklarından kaçan hıçkırık ile ona döndüm. Ağlıyor muydu?

"Allah belanı versin senin. Şerefsiz."

Ağlaması hiddetlenince dayanmayıp ayaklandım.

"Görümcene şimdiden yağ çekmek ha. Akıllıca."

"İyi misiniz?"

Bana dönen kıpkırmızı yüzü ile başını kaldırdı. Aniden bana sarılan kolları ile neye uğradığımı şaşırsam da ellerimi onu sırtına yerleştirdim.

"Ayrıldı benden. Neden bu dünyada abim hariç herkes şerefsiz?"

Onu biraz kendimden ayırıp gülümsedim.

"İşin içine benim abilerimi de katmalıyız. Onların da bir suçu günahı yok."

Gülerek gözündeki yaşı sildi.

"Teşekkür ederim."

"Ne demek rica ederim."

Ayaklanıp yanıma gelen Gülce'de kıza sarıldı. Ula ne ara bu kadar samimi olduk biz?

"Evet canım hariçleri saymazsak şerefsiz çok. İstersen sende gel bizimle otur. Kafan dağılır biraz."

Gülümsedi ve başını salladı.

"Çok iyi olur aslında. "

Elini bana ardından Gülce'ye uzattı.

"Ben Aslı. Komşunuz olan Demir'in kardeşiyim."

♟♟♟

Saat on bire geliyordu ve biz hala oturmuş kahve içiyorduk. Aslı'ya kanım çok ısınmıştı. Aynı Demir gibi çok hiperaktif ve komikti.

"Biz de Deva ile kaçamak olsun diye Şile'ye kaçacaktık. Hatta bir dakika sen de bizimle kaçsana?"

Gülerek bir bana bir Gülce'ye bakan Aslı'ya kahkaha attım.

"Kaçacaksınız derken?"

"Şöyle ki abim bana izin vermedi. Bende gidiyorum."

Aniden heyecanla yerinden doğruldu.

"Gerçekten gelebilir miyim?"

Bu kızın çok tatlı olduğunu söylemiş miydim?

"Tabi ki. Hatta valizini ne kadar çabuk hazırlarsan o kadar çabuk çıkacağımızı bile söyleyebilirim."

"Ben zaten valizimi daha yerleştirmemiştim. Direk onu alıp geleyim o zaman?"

E Demir buna bir şey demeyecek miydi?

"Demir'e haber vermeyecek misin?"

Omzunu silkip gözündeki yaşları sildi.

"Hem beni bu halde görmesin hem de azıcık ekşın olsun. Hemen geliyorum ben."

Gülerek bana dönen Gülce'ye baktım.

"Kız yılışık dedik ama çok iyi kıza benziyor. Kanım çok kaynadı kıza."

"Ne yalan söyliyeyim benim de. "

Saatine bakıp ayaklandı.

"Hadi şunları mutfağa götürelim sonra da çıkalım. Şile bizi bekler."

Gülerek başımı salladım ve kahve bardaklarını elime alıp mutfağa geçtim. Reklam yapmak gibi olmasın ama bulaşık makinemin üzerine makine tanımazdım. Bardakları yerleştirip kapağını kapattım.

Montumu ve telefonumu almak için odama geçerken aklıma gelen fikir ile sırıttım. Ah şu kötülüğü gözü kör olsun.

Masamın üzerindeki defteri açıp abime notumu yazmaya başladım.

"Selam abi. Ben okul açılana kadar yokum. Merak etme ve peşime düşmeye kalkma. Ayrıca içine Derman kaçmış olan bu halini hiç sevmedim. Umarım bir an önce özüne dönersin."

-Deva

Notu alıp yatağımın üzerine bıraktım ve ışığı kapatıp kapının önünde valizleriyle beni bekleyen kızlara doğru adımlamaya başladım.

Hedefimiz Şile tıp konferansıydı. Hakikaten biz konferansta ne yapacaktık?

"Mangal yapar da yersiniz Deva."

♟♟♟

Ayyyy bölüm sonuuu.

Nasıldı bölüm? Fikirleriniz yorumlara bekliyorumm.

Sizce neler olacak 9.bölümde?

Sizleri seviyor ve kaçıyorum. Yorumlarınız bekliyorum.

Hoşçakalın.💗

 

Loading...
0%