Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@yazarzeeyzey

ARANIZDA DRAMI FAZLA AMA KALİTELİ BİR KURGU OKUMAK İSTEYEN VAR MI? ONA GÖRE ÜZERİNDE ÇOKÇA UĞRAŞTIĞIM BİR KURGUMU YAYINLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM. FİKİRLERİNİZİ ALABİLİR MİYİM? 🫶🏻

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıııın 🌼

💕💕💕

"Buraya yerleştirebiliriz bence kıyafetlerini."

Kortaç işaret ettiğim dolaba ilerlerken ben elimi tutan Yaz'ı yatağın üzerine oturttum.

"Annesinin ne de güzel eşyaları varmış."

Alayla güldüğü sırada rastgele bir elbisemi alıp Yaz'ın üzerine tuttum. Kahkahalara elbiseyi tutmaya çalışırken Kortaç'a döndüm.

"Hiçbirini atmam, hepsi kızıma kalacak."

Yüzündeki gülümseme daha da genişlerken yanıma gelip ellerini belime sardı.

Böyle ani atakları karşısında birer gün pat diye gitmezsem iyiydi.

"Kızın da pek bir beğendi elbiseleri sanki?"

İkimizde ona döndüğümüzde utanarak yüzünü kapatan Yaz, ağzını yüzünü öpmek istememi sağlıyordu.

Daha tanıştığımız bir hafta yeni doluyordu ama sanki o gerçekten benim kızım gibiydi.

Kortaç ne giydirse 'annesinin kızı, bu bile yakışıyor'diye hayıflanıyor, en ufak bir şey istediğinde ağlamaya başladığında Yaz'a 'annen izin vermez kızım'diyip bana yöneltiyordu.

Ve bu benim doğurmadan anne olduğumu en önemlisi öyle hissetmemi sağlıyordu.

"Hadi şunları yerleştirelim, daha gitmemiz gereken bir yer var."

Bir diğer kıyafeti alıp askıya astığında bende kalan eşyalarını çekmecelere yerleştirmeye başlamıştım.

"Bana bak kızım, anneyi üzmek yok, baba bunu haberi olup olmadan yeterince yapmış zaten, daha fazlasına gerek yok tamam mı?"

Her zamanki gibi buna da cevabı kocaman bir gülücük olurken valizi kapatıp dolabın kenarına koydum.

"Hadi bakalım hep beraber çok önemli bir yere gidiyoruz. Ama önce çiçekçiye uğramamız şart."

Bakışları bana döndüğünde gözlerindeki o mahsunluk sanırım nereye gittiğimiz gayet güzel açıklıyordu.

💐💐💐

Bir buket karanfil ile çiçekçiden çıktığında ben kucağımdaki Yaz ile video izliyordum. Ve sanırım sabahtan beri çalan bu çocuk şarkısı rüyama girecek kadar işlemişti beynime.

Tekrardan arabaya binip bir kaç dakikalık yolu gittiğimizde kocaman mezarlığın girişinde durmuştuk.

Kurşun yarasına gelmiştik.

Beni benzettiği kişiye gelmiştik. Annesine...

"Gelin bakalım, sizi tanıştırmam gereken çok önemli biri var."

Arabadan inip Yaz'ı kucağına aldı ve boş elini elime uzatarak beni kendi ile beraber o soğuk ve sessiz yollardan geçirdi.

"Geldik."

Kollarımda duran çiçeği daha da sıkı tutup sessizce beklemeye başladım. İçime çöken o tarifsiz kötü hissiyat, benim bile bu kadar kötü hissettiğim yerde onun nasıl canının acıdığını sertçe suratıma çarpıyordu.

Ve bu beni mahvediyordu.

"Annem, bak ben geldim. Ama bu sefer tek değil, senden sonra hayatımda olacak iki kadını da getirdim yanımda. Biri kalbim, biri canımın parçası."

Burnum sızlamaya başlamıştı. Şimdi bir daha anlıyordum onu. İnsanın annesini özlediğinde sıcak bir bedene sarılması gerektiği yerde soğuk bir taşa alnını yaslamak zorunda kalması berbat bir şeydi.

"Sanırım senin Ela ile ön koltuk kavgası yapman için canımı bile verirdim anne."

Başımı eğdim. Yaz beyaz taşın kenarında oturuyor sanki biliyormuş gibi ismin yazılı olduğu taşı seviyordu.

"Ama çok şanslıyım, Ela'nın gözlerinin içine baktığımda seni görüyorum ben. Sarılıyor ya, sanki içimdeki bütün sıkıntılar geçiyor, hele sabah görecektin onu, o kadar güzel uyuyor ki. Gel de bu kadına ömrünü adama şimdi dimi anne?"

Acılı bir hıçkırık dudaklarımdan döküldüğünde bir adım geriye gidip beni kolunun altına aldı.

"Askere gidiyorum, işlerim olmasa asla bedelli gitmek istemezdim ama mecburum anne. Senden sonra bana bakacak kimse kalmadı. Abim pek iyi değil gittiğinden beri."

Omzumda duran eli titriyordu. Ağlamak istemiyordum ama canım çok acıyordu.

"Bak şimdi torunun da gelinin de sana emanet, ben yokken onlara göz kulak ol tamam mı?"

Saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu ve buketi toprağın üzerine bıraktı.

"Sana söz anne, buraya bir sonraki gelişlerimizde gerçekten bir aile olarak geleceğiz. Hatta belki gelininin isteği gibi yirmi tane torununla beraber."

Kıkırdadım. Gülüşü gülüşüme karışıyordu.

Birazcık öne çıktım.

"Sen ona bakma anne, biz gerçekten bir aile olduk bile. Ayrıca yirmi dediğimde sarhoştum ben, yanlış anlama tamam mı?"

Arkamdan kollarını belime doladığında çenesini omzuna yasladı.

Üzüntüme karışan sevinç, bu korku dolu mezarlıkta yanımda oluşuyla oluşan heyecan bir şekilde yaşatıyordu bizi. O askerden dönecekti, biz mutluluğumuza kaldığımız yerden devam edecektik ve kızımıza en iyi şekilde bir aile olacaktık.

O elleri üzerimden çekilmediği halde bunlar bize zor şeyler değildi, olmayacaktı da.

💐💐💐

Yaşlı gözlerimi silip saati bir daha kontrol ettim. Uçağının indiği yarım saatten fazla olmuştu.

Mesaj kısmına girip adına tıkladım. Adı şeklinde olan kaydını kalp olarak değiştirmiştim. Bu sanırım son on yıldır en büyük hayallerimden biriydi.

Siz: Kortaç neredesin?

Siz: Girdin mi içeri?

❤: Şimdi gireceğiz güzelim

❤: Telefonu vermiyoruz, yani habersiz kalmayacağım senden

❤:Dikkat edin olur mu?

❤: Özellikle kendine.

Galeriye girip en son çektiğim fotoğrafı attım.

Siz: Ediyoruz babası ediyoruz, sen şu bir ayı bir an önce doldur ve yanımıza gel biz seni şimdiden çok özledik

❤: Geleceğim güzelliklerim

❤: Geldiğim gibi bir daha da asla yanımdan ayırmayacağım sizi

❤: Gerçek bir aile olacağız, bana evet demeye hazır ol güzelim

💐💐💐

Bu çocuğun kafasına saksı düştü 3 bölümdür uçuyor Hadi hayırlısı hdhfhf

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Beğendiniz mi bölümü?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💐

 

Loading...
0%