Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@yazarzeeyzey

Ay "Gastronot Frambuaz" ile aynı sahnelere gelmek için art arda bölümleri paylaşıyorum. Bol bol yorum bekliyoruuuum 🫶🏻💫

🌸🌸🌸

"Sensin gastronomi mezunu olan, neden ben kriz geçiriyorum? Hak mı bu ya?"

Bütün pazarı boylu boyunca gezmiştik ve her şey o kadar hormonluydu ki zerre bir şey alamamıştım. Muzlar kafam kadar, domatesler kendi hariç şeye benziyordu.

"Bak şurada da çilek satan bir tezgah var gel bakalım."

Elimdeki eliyle adımlarımızı hızlandırdı. Maşallah bir kolunda kızımız yokmuş gibi bıraksan maraton koşacaktı.

Tezgahın önüne geldiğim anda ağlanır gibi Kortaç'a döndüm.

"Abi bunlar çilek mi?"

Tezgahın arkasındaki abi hızla başını salladı.

"Evet kızım doğal çilek bunlar."

Bir tanesini alıp adama doğru uzattım.

"Abi bu çilek mi? Elmaya çeyrek kala bu. Tövbe tövbe."

Çileği bırakıp arkama döndüm.

"Kızım cinsi böyle bunun."

Gözlerimi devirip Kortaç'ın da kolunu tutarak tezgahtan uzaklaşmaya başladık.

"Bizimkinin de cinsi böyle be amcacım."

Kısık gözlerle başımı çevirdim.

"Bana bak az sonra aynı eve gireceğiz benimle iyi geçin."

Elimde duran elini belime yerleştirip aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Aynı eve tamam da aynı yatağa da girebilecek miyiz? Ne olur evet de."

Yüzümü yüzüne yaklaştırıp Yaz'ı kucağıma aldım. Yüzünde iki saniyede var olan gülümseme solarken pis pis sırıtan bendim.

"Baba kudurdu annecim, sen gel bana."

Bu sefer arkadan ikimizi birden sarıldı. Duyduk duymadık demeyin arkadaşlar Kortaç'ın temas bağımlılığı yoksa bende bir halt bilmiyordum.

"Kardeş istiyor dimi benim güzel kızım?"

Gözlerim kocaman açılırken bakışlarımı önüme kilitledim.

Tamam yatardık aynı yatakta eyvallah da, devamını pek de sanmıyordum. Evet evet bunu ben diyorum, yan odamda annem varken Kortaç ile az kala sevişecek olan ben...

"Sen babana de ki kızım, annenin parmağı boşmuş ve soyadı hala aynıymış. Yani kısaca kardeş rüyada yapılırmış."

Nefesini boynuma üfledi.

"O rüyayı ne zamandır gördüğüm hakkında bir fikrin var mı acaba?"

Kaçın! Aman beni kaçırın!

Kortaç'ın bana en ufak dokunduğu an aklım işlem dışı olurken onunla beni aynı yere tatile gönderen annem sanırım tıpkı damadı gibi şimdiden boy boy torunlar istiyordu.

Arabaya geri bindiğimizde Yaz'ı koltuğuna oturtup telefonumu elime aldım. Asya'dan bir sürü mesaj vardı. Ve zibilyon tane arama.

Hemen geri aradığımda meşgule attı ve mesaj yazmaya başladı.

Asya: Bunu da yaptı sonunda

Asya: HAYATIMIN İÇİNE ETTİ ELA MAHVETTİ BENİ

Asya: Önce aşık etti sonra....

Asya: Buna hakkı yoktu

Siz: Korkutma beni

Siz: Ne oluyor?

Asya: Sende kalmayacağım artık haberin olsun

Asya: Bari birimizin hayatı düzgün devam etsin

Asya: Gelince konuşuruz

"Uraz'la konuştun mu hiç?"

Bakışlarımı arabayı kullanan Kortaç'a çevirdim. Başını salladı.

"Ne dedi?"

"Çok heyecanlıydı ama sonrasında asıl arama sebebini söylemeden telefonu kapattı. Anlamadım ne olduğunu."

Umarım düzeltemeyeceği bir halt yapmamıştı yoksa bu defa herkesten önce karşısına dikilen ben olacaktım. Arkadaşımı bu denli üzmeye zerre hakkı yoktu.

Yemek yapacak hiçbir şey aldırmadığımdan köfteciye doğru yol aldık. Fazlasıyla kalabalık restorandın ardından eve geçtiğimizde saat on ikiye geliyordu.

Deniz o kadar çok yormuştu ki artık kollarım ağrımaya başlamıştı.

"Yaz'ı sen yukarı çıkarsana bende kapıları kilitliyim."

Başını sallayarak yukarı çıkarken bende demir kapıyı ve diğer kapıyı kapatıp kilitledim. Yarında burada olacak olmanın mutluluğuyla yukarı çıkıp lavaboya girdim. Gecelikle uzaktan yakından alakası olmayan şort takımlı bir pijama giyip çatı katına çıktım.

Merdiveni çıktığımda gördüğümle hızla arkama döndüm.

"Özür dilerim!"

Kortaç'ın kısık kahkahası ile kıpkırmızı oldum. Tamam çırılçıplak değildi ama üzerinde sadece iç çamaşırı vardı.

Bu evrenin bana verdiği bir mesaj mıydı bilmiyorum ki!

Merdivenin ucunda arkam dönük dururken bir anda sırtıma ve diz kapağımın arkasına dolanan kollarla havalandım.

"Gel bakalım yaramaz."

"Ben? Yaramaz?"

Gülerek başını salladı. Beni yatağa yatırıp yanıma yan olarak yattı ve kolunu başının altına alıp dirseğini yatağa yasladı.

"Hayatımda gördüğüm en güzel yaramaz."

Burnu burnuma değiyordu ve burada ciddi anlamda bizi basacak kimse yoktu. Diğer elini de belime sardı.

NELER GEÇİYOR AKLIMDAN TÖVBE TÖVBE!

"Yaramazın bir uykusu var bir uykusu var ki ohoo yani."

Kaşları havalandı.

"Yarın sabah erkenciyiz haberi olsun o yaramazın."

"Şaka yapıyorsun dimi Kortaç? Uyuyacağım ben, kaç gündür uyumuyorum ben."

Nasıl yalan var ya, fosur fosur uyuduk kızımla.

"Hatta o kadar uyumadım ki rüya bile göremiyorum kaç gündür. Rüya görmeyi özledim ben, yok erken kalkmak falan."

Başını iki yana sallayarak yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına atmaya başladı. Bakışları yavaş yavaş değişmeye başlamışken derin bir iç çekti.

"Bende özledim..."

Hızla doğruldum.

"Kimi?"

Kıskançlığımı sorgulamazsak sevinirim.

Sırt üstü yatıp kollarını başının arkasında birleştirdi ve o ilahi görsel şölenini bana adeta sundu.

"Anca rüyamda göreceğim şeyleri, basılsak bile."

💐💐💐

"Ya uykum var diyorum uykum, bırak bari yoldayken uyuyayım ya."

Gözlerimi kapatıp ayaklarımı kendime çektim. Yaz bebek koltuğunda arkada uyuyor bende ön tarafta uyumaya çalışıyordum.

"Birini seçer misin artık güzelim hadi."

Tek gözümü açıp ona baktım. İki tane küçük kağıdı bana doğru uzatıyordu.

"Hep akımları üzerimde deneyen sen olamazsın değil mi?"

Soldakini çekip kendime çevirdim. Sahilde yazıyordu.

"Kahvaltımız için istikametimiz sahil, hadi bakalım."

Omzumu silkip gözlerimi kapattım. Haspam sürprizim var diye kahvaltıya götürecekti.

Biriniz benim sevgilime hayal gücü verebilir mi?

Araba birkaç kez durup durup hareket ederken benim olduğum taraftaki kapı açıldı.

"Hadi güzelim geldik."

Gözlerimi ovuşturup arabadan indim. Fazlasıyla sakin ve sessiz bir yere gelmiştik. Teker teker katlanabilir masayı, sandalyeyi ve ne ara hazırladığını bilmediğim kahvaltılıkları çıkartıp hazırladı.

"Hazırlık için önceden sormalıyım bir tanem, seç bakalım birini."

Yine iki kağıt uzatırken bu sefer sağdakini seçtim. Yat ile tur yazıyordu ve bu Kortaç'ı çok mutlu etmiş gibi geniş geniş gülümsedi.

Ben kendime ve Yaz'a ufak ufak bir şeyler yedirdiğimde Kortaç telefonla konuşup yat için konumu öğreniyordu.

"Sen benim zeytinli poğaçayı bu kadar sevdiğimi nereden biliyorsun ?"

Ellerini masanın üzerinde birleştirip bana doğru eğildi.

"Biraz Asya'daki yardım almış olabilirim."

Hain kostok! Ben o üzgün diye telefonla arayamayayım bile o benden gizli sürpriz yapsın.

"Ben doydum."

Yaz'da beni taklit ederek kollarını karnına sardı ve geriye yaslandı.

"Seni yerim ya ben."

Ben yapsam bu kadar benzerdi bu bebek bana.

Benimde tek huylandığım yer ensemken Yaz'ın da öyleydi.

Masayı kısaca toplayıp tekrardan arabaya bindik. Sahilin biraz daha ilerisinde kocaman ama gerçekten kocaman bir yat bizi karşılarken ağzım şaşkınlıkla açıldı.

Bu çocuk bu kadar parayı nasıl bulmuştu lan?

Tamam patron bir sevgilim var da, bir Tugay Çeviker değil hani.

Ah sol yanım... neyse.

Kortaç kızımızı alıp benim de yeniden elimi tutup sahilin ucuna götürdü. Önce beni daha sonra Yaz'ı yata çıkarıp kara ile olan bağlantımızı kesti.

"Bir şey daha seçmeni istiyorum."

Elinde yine iki kağıt vardı. Solu seçip kendime çevirdim.

Havuz yazıyordu.

"Yatın diğer tarafındaki havuza gireceğiz güzelim hadi. Esyalarımız alt kısımdaki odada hazır."

Tamam sevgilim vizyon konusunda yeterince iyiymiş Lafımı geri alıyorum.

Heyecanla alt kısma inip karşımda duran dolabı açtım. Yaz'a limonlu bir mayo, bana ise bikini demeye bin şahit resmen bir fantezi takımı vardı.

Zorla üzerime geçirip Yaz'ı da giydirerek yukarı çıktım.

Gördüğüm manzarayla gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken Yaz'ı yere bıraktım.

Kortaç bize uyumlu olmak için sarı bir şort giymişti.

Allah affetsin ama o kaslara bile o sarı şort yakışmamıştı yani.

Yaz'ı aldığı gibi havuza atlarken bende suya girdim.

Cidden sıcaklığı fazlasıyla serinleticiydi.

"Bu yat işi nereden çıktı?"

Omzunu silkip Yaz'a simidini taktı.

"Asya ile konuştum, sen buraya gelince biraz sıkılıyormuşsun bende daha eğlenceli hale getirmek istedim."

"Bende dün evlilik konusundan sonra sürprizim var diyince teklif yapacaksın sandım."

Gülerek başını iki yana sallarken yanıma gelip kolunu belime sardı.

"Henüz değil güzelim, ama sen bu kadar istiyor musun ki evlenmeyi?"

Ortalıklarda sevişelim diye dolanırken erken değil ama.

Asla bozuntuya vermeyip başımı salladım.

"Evlilik büyük olay, hemen olmaz zaten. Hem belki olmayacak da başkası ile evleneceğim ben? Olur mu olur yani. Daha yeniyiz biz."

Hedefim doğru noktaya parmak basmış olacak ki yüzü kızarmaya başlamıştı.

Havuzda biraz daha takılıp üst katta hep beraber güneşlendik.

Düşünceli adamım bana bu takımı giydirse de bir kere bile yüzüm harici hiçbir yerime bakmayıp düzgün damat imajı çizmeye devam ediyordu.

Yaz uyuduğu sırada gastronomi mezunu elinden her iş gelen biricik sevgilim ikimizi de birer kokteyl hazırladı.

Sonrasında dondurmayı, tatlıydı derken ye babam ye saat artık yediye yaklaşmıştı.

Yatı dolaşıp kısa bir duş aldık.

Ama siz çok fesatsınız!

Ayrı ayrı aldık.

Benim için aldığını söylediği acayip minnoş elbiseyi üzerime geçirip saçlarımı açık bıraktım.

BİG BOYUMUN ZEVKİ ÇOK İYİYDİ!

Gerçi sevgili tercihi için beni seçmesinden bunu anlamak gerekiyordu da neyse.

Tekrardan arabaya binip bu sefer eve doğru ilerlemeye başladık. Arabayı sokağın başında bırakıp Yaz'ı da kucağına alarak elimi tuttu.

Bahçede bir sürü süslemeler vardı.

İçeri girdiğimiz gibi tekrardan iki kağıt çıkarırken bu sefer elleri titriyordu.

"Seç bakalım, bu defa son."

Rastgele seçip kendime çevirdim. Kocaman harflerle benimle evlenir misin yazıyordu.

Kağıda ne kadar uzun süre baktım bilmiyorum ama bakışlarımı çevirdiğimde Kortaç elindeki yüzükle eğilmiş bana bakıyordu.

"Erken falan değil, sensiz bir saniyemi daha heba edemem ben."

Derin bir nefes aldı.

O ara evden Asya çıkarken Yaz'ı kucağına aldı ve kenara geçti.

"Bana gerçekten yaşamak, nefes almak ne demek öğretip, benimle evlenir misin?"

Kalbim sanırım ağzımda atıyor ya da dünya turu yapar gibi bütün vücudumda dolanıp dolanıp duruyordu.

Ellerimi dudaklarıma götürecekken adeta film şeridi gibi gözlerimin önünden dedikleri geçti.

"Henüz değil güzelim, ama sen bu kadar istiyor musun ki evlenmeyi?"

Sizin intikamınız nasıl yenirdi bilmiyorum ama benimki dumanı üzerinde daha ocak başındayken yenirdi.

Yüzüme yerleştirdiğim gülümsemeyi yok edip başımı iki yana salladım.

"Olmaz ama Kortaç, daha çok erken yapamayız."

Kaşları havalanırken teki havada olan dizi yere düştü ve böylece önümde tamamen diz çöküyor gibi oldu.

"Ne-neden?"

Elbiseme dikkat ederek yan bie şekilde eğildim. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp ellerimi yanaklarına koydum.

"Gıcıklık olsun diye kocacım, öyle gole böyle cevap hadi bakayım."

Hala ne olduğunu anlamıyor gibi bakarken dudağına uzun bir öpücük kondurdum.

"Tabi ki de evet diyorum adam deli misin sen?"

Bir anda kolu belime dolanırken benimkinden çok daha sert ve uzun bir öpücüğü dudaklarıma bıraktı.

"Deliyim. Delinim. Var mı diyeceğin?"

Nefes nefese konuşsa da her kelimesine baskı yapmayı unutmuyordu.

"Yok."

İkimizi de ayağa kaldırıp yüzüğü parmağıma taktı. Cidden çok güzeldi. Ben seçsem bu kadar içime sinmezdi o derece.

"Hayatıma hoş geldin güzelim."

Derin bir nefesin eşliğinde boynuna sarıldım.

"Hoşbuldum müstakbel kocacım."

💐💐💐

"Kısacası kovdu beni ve nedenini de söylemedi."

Yüzümü buruşturdum. Vay şero vay, hem sev aşık et sonra kov. Korkak manda yavrusu.

"E peki Kortaç'a bir şey dedin mi?"

Başını iki yana salladı.

"Kendi söylesin, nedeniyle beraber açıklar zaten. Beni daha fazla ilgilendirmiyor o ve ne yaptığı."

Çayımdan bir yudum daha aldım.

"Ben Kortaç ile konuşurum ne ayak dercesine sen düşünme şimdi. Dondurma yemeye gidelim mi? Kafan dağılır ister misin?"

Dolu gözleriyle başını salladığında oturduğum yerden kalkıp elini tuttum.

"Gel sana dört top ısmarlayayım, bunu herkes yapmaz bak ona göre."

Kortaç Yaz'ı uyuttuğundan ona gideceğimizi haber veren bir mesaj atıp çıktık. Hava çok güzeldi ve ben hala içimdeki o mutluluk ile seke seke yürümek istiyordum.

Ulan Uraz ulan şero!

Dondurmacı ile aramızda yürüyerek yedi sekiz dakika vardı.

"Bana doğum günümde bu üç güllü bilekliği aldı biliyor musun? Üç gülün anlamı seni seviyorum demek ve o her bilekliğe baktıkça beni hatırla dedi."

"Sende hatırla ve ona karşı olan nefretini hep sağlam tut."

Gücü yokmuş gibi omuzlarını düşürüp başını eğdi.

"Nefret edemiyorum ki ondan, o kadar salağım ki ben. Kör kütük aşık olmuşum hemen. Neden bu kadar malım ben?"

Dükkana geldiğimizde dondurmaları alıp dolana dolana eve yürümeye başladık.

Asya sessiz duruken cebimdeki telefonum çaldı. Kortaç arıyordu.

"Efendim hayatım?"

İç çekti.

"Hayatını yesinler senin. Biri geldi Furkan mıymış neymiş adı seni bekliyor bahçede, yakınlarda mısınız?"

"İki dakikaya geliyoruz."

Furkan benim ilk sevgilimdi. Onunla burada tanışmıştık ve ayrıldığımız günden yani lisede onuncu sınıftan beri yüzünü görmemiştim.

Allah'ım biricik kocam biz gelene kadar katil olmasın amin.

"Asya koş, Furkan gelmiş Kortaç ile baş başalar. Kan çıkacak kan.'

Adımlarını benim gibi hızlandırırken koluma vurdu.

"O çocuğun adından şerefsiz olduğunu anlaman gerekiyordu be kızım senin. Ne diye sevgili oldun ki?"

"Kalbim bazen çok kötü seçimler yapıyor, en iyi tercihi de kesinlikle Kortaç."

Tekrardan omuzlarını düşürdü.

"Cümlenin neredeyse aynısını söyledi biliyor musun Uraz? Sedef için demişti. Şu an karşıma el ele çıksalar şaşırmam o derece güvenmiyorum artık ona. Nal bir de ilk öpücüğümü çaldı."

İki yüz hız ile giderken aniden firen yapan arabalar gibi dururken hızla Asya'ya döndüm.

"Ne deme ilk öpücüğümü aldı? Nerede, ne zaman, niye?"

Eliyle yüzünü sıvazladı.

"İş yerinden, kovmadan önce, nedenini bilmiyorum."

Bizim sokağa girmiştik.

"Şu Furkan'ı halledelim sırada Uraz var, korkudan altına ettireceğiz o şerefsizi dur sen."

Hızla başını salladı.

İkimizde intikam manyağıydık ve yaramız ne kadar taze olursa olsun bir şekilde ayağa kalkıyorduk.

Demir kapıyı açıp içeri girdim. Furkan sandalyeye oturmuş karşısındaki sallanan salıncakta Kortaç duruyordu.

Ah çok şükür katil olmamıştı.

"Aaa Furkan seni görmeyeli uzun zaman oldu. Niye geldin?"

Asla Lafımı esirgemem çok dobrayımdır lütfen.

Sesimi duyduğu gibi ayaklanıp adeta yanıma uçtu ve bana sarıldı.

Tamam kötü bir şekilde ayrılmamıştık ama o zamanlar çocuktuk ve benim için eski bir arkadaş olarak kalmıştı.

"Çok özlemişim Ela, iyi ki gelmişim. Baktım ışıklar yanıyor şansımı bir deneyeyim dedim."

Ellerimi tutmaya çalıştığında parmağımda gördüğü yüzük ile durdu.

"Evlendin mi?"

Başımı iki yana salladım.

"Hayır, evleneceğim."

Elini boş ver der gibi salladı.

"Bir şey olmaz, bence bunca zaman sonra görüşmemiz bir işaret, biz bir daha deneyelimm."

Arkada duran Kortaç'ın alayla kaşları havalanırken dudaklarımı birbirine bastırdım.

Bu çocuk bilerek bize gelmemiş miydi? Neyin işaretinden bahsediyordu tam olarak?

"Bence işaret falan değil FurkanN o tren çoktan kaçtı ben başkasını seviyorum onunla evleneceğim."

Kortaç psikopata bağlamış gibi başını sallıyordu. Allah'ım sen koru yarabbim.

"Yapma ya, kim o adam?"

Kortaç sertçe elini Furkan'ın omzuna atıp kendine çevirdi.

"Benim aslanım, bir sıkıntı mı var?"

Öyle bir bakıyordu ki az kalsın parçalayacak gibiydi.

"Hayır hayır yok, Allah bir yastıkta kocatsın."

R nin de böylesi maşallah!

"Ben gideyim seni gördüm ama rahatsız etmeyeyim Ela."

Hızlı adımlarla demir kapıyı açıp sokağa çıktı. Gerçekten çok kıskanç bir sevgilim vardı.

Asya kahve yapacağını söyleyip içeri girdiğinde bende sallanan salıncağa oturdum. Kortaç'da yanıma.

"Şimdi sana kurallarımı sayıyorum, öncelikle Yaz ile dışarı çıktığın her an biri yanına gelirse ve onu sevmeye kalkarsa aynı annesi çok güzel diyip başından savacaksın."

Başını salladı.

"Sonra ben aradığımda eğer açmazsan telefonunu kapına dayanırım saat kaç olursa olsun."

Pis bir sırıtış ile başını salladı.

"Ve de söz olup bittiğinde yüzüğünü ne olursa olsun parmağından çıkarmayacaksın."

Başını salladı.

"Eğer bu kurallara uyarsan belki bir ihtimal seninle evlenebilirim."

Başını bana doğru eğdi.

"Allah razı olsun ya."

Gülerek arkama yaslandım.

"Yarın sabah babamlar geliyor ve onlarla tanışacaksın, nasıl hissediyorsun?"

Kolunu uzatıp başını göğsüme koydurdu.

"Lütfen babanın yanında bana kas göz yapma çünkü nasıl bir tepki vereceğimi kestiremiyorum. Çok sinirli bir adam mı?"

Ellerimi birbirine sürttüm.

"Canına okuyacağım senin, hadi bakalım."

Burnumu öpüp dudağıma uzandığında bir anda tanıdık sesler yükselmeye başladı.

"Kendi evime gelirken izin mi alacağım hanım? Hem damat ile tanışalım bakalım."

Kortaç hızla doğrulurken bende ayaklandım.

"Yeter birbirinizi yediğiniz lan gelin kah-"

Asya elindeki bardaklarla içeri girdiğinde babamı görüp susarken gözlerimi kapattım.

Sanırım benden önce babam hepimizin canına okuyacaktı...

💐💐💐

Bölümde size ileri bölümler hakkında spoi verdim, bakalım kim bulacak hehehehhe

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Beğendiniz mi bölümü?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Hoşça kalııııın 💕🌼

 

Loading...
0%