Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm (+18)

@yazarzeeyzey

Bölüm başında detaysız +18 sahne var, isteyen geçebilir olay akışını bozmuyor...💫

🌸🌸🌸

Kapı kilitli duruyordu. Annemleri geçirmek için giyindiğim kalın kazağımla odamda oturuyordum ve Kortaç'dan hala ses seda yoktu.

HAYIR BU FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK Mİ ONU DA ANLAMIYORUM Kİ!

Stresten boğazım iyiden iyiye kurarken Yaz'ı son kez bir kontrol edip aşağıya indim. Ortalıklarda gözükmüyordu.

Kazağım hala üzerimdeydi. Ve altına tayt giymiştim.

Evet beni de o koruyacaktı ya, eminim.

Koca bir bardak suyu mideme indirip bir bardak da yanıma aldım. Su bardağını titreyen ellerim ile zar zor içerken sürekli arkama bakıp duruyordum. Bir daha bu riski alıp da aşağıya inecek cesareti bulamazdım.

İkinci kata geldiğimde sessizce kapısının önüne baktım. Aralık duruyordu.

İçeriye girip girmemek arasında kalırken bir anda belime uzanan el beni merdivenin ilk basamağına çekmiş, sırtımı duvara yaslamıştı.

Üzerinde bir şey yoktu ama nefes nefeseydi.

"Ne yapıyorsun?"

Sesli bir şekilde yutkundu ve bakışları dudaklarımdan gözlerimi zor zar tırmandı.

Nefes nasıl alınıyordu?

"Seni arıyordum."

Eli kazağımın altından çıplak tenime değiyordu. Tutmasaydı eğer, çoktan yeri boylamıştım.

"Görmeyi beklediğin manzara tam olarak buydu değil mi?"

Nefesi dudaklarıma çarpıyordu ve yüzünde alaycı, olduğumuz durumdan fazlasıyla memnun bir ifade vardı.

Kazağımın altındaki eli bel boşluğumu okşuyordu ve sanki yüzüme yüzüme çarpan nefesi yetmiyormuş gibi bu benim düzgün düşünmemi engelliyordu.

"Eli ayağına dolanmış, kafası karışmış, hatta düşünceleri şehvetinin gerisinde kalmış bir Kortaç..."

Elimle alnımı kapattım.

"Ne yapıyorsun?"

Başımı iki yana salladım.

"Aklımı okumanı engelliyorum, çünkü orada görmemen gereken çok şey var."

Gülerek başını önüne, yani bana doğru eğdi. Gülüşünün sesi o kadar boğuktu ki yeni uyanmış gibi geliyordu.

Hani şu biz kızların duyunca ağzımın suyu akan o ton gibi....

İkinci eli de kazağımın altına girerken irkildim ve o bunu fırsat bilip beni daha da kendine çekti.

"Az sonra göreceğim şeyler gibi mi?"

O an işte bir şey kopmuş ve iki yana uzanan dudakları sertçe dudaklarımı bulmuştu. Belimdeki eli kalçama uzanıp beni havalandırmıştı.

Bacaklarımı beline doladığım gibi ikimizi birden yukarıya çıkarmaya başladı. Ama o anlarda bir saniye dudaklarımız ayrılmamıştı.

Kapıyı ayağıyla açıp içeriye girdi.

Terlemeye başlamıştım ama bu üzerimdeki kazaktan hariç bir şeydi.

Alnını alnıma yasladı. Nefes nefese kalmıştık. Dudakları konuşmasa da gözleri çok şey anlatıyordu. Ve anlattığı her şeyin sonunda biz yanımızda duran yatakta oluyorduk.

"Sen beni böyle..."

Derin bir nefes aldı.

"Her an nasıl aklımda kalıyorsun da hiç gitmiyorsun oradan? Nasıl yapabiliyorsun bunu?"

Burunlarımız birbirine değiyordu ve biz hala ayakta duruyorduk. Bacaklarım hala belinde birleşmiş şekilde duruyordu. Halimden şikayetçi olduğum söylenemezdi ama kasıklarımda hissettiğim o keskin acı fikrime pek katılmıyordu.

"Sadece seviyorum ben."

Elimi omzundan yanağına taşıdım.

"Sadece seviyorum."

Tekrardan dudaklarıma uzandı ve bu sefer sırtım yatakla buluştu. Bedeni üzerime tırmanmadan kazağımı çıkarttı.

"Bu sadece fazlalıktı."

Sadece iç çamaşırımla kalmıştım ama bakışları asla yüzümden aşağıya inmiyordu. Eli sırtıma uzandığında bakışlarındaki değişiklik elle tutulur cinstendi.

İzin ister gibiydi.

Bakışlarım Yaz'a dönerken sırıttım.

"Bu sefer bizi basacak gerçekten kimse yok gibi."

Cümlemdeki üstü fazlasıyla açık imayı anlarken sütyenimin kopçasını açtı. Dudakları dudaklarımı buldu ve o an bizim o dönülmez yola girmiş olduk.

Tanımlayamadığım bir şeyler vardı. Heyecan, üşüme, istek, şehvet ama en çok da aşk. Başka bir adamın göz ucuyla bile bana bakması midemi bulandırırken onun beni öpmediği her an ziyan gibi geliyordu.

Ya da ben anın verdiği şehvet duygusuyla abartıyordum, bilmiyorum.

Şu an bildiğim tek bir şey vardı o da bu sefer gerçekten bizi kimsenin basmamasını istediğimdi.

Taytımı bedenimden ayırırken kendi şortunu da çıkarıp yere attı. Bakamıyordum ama istiyordum. Bu nasıl bir şeydi?

Elleri belimde, sırtımda, göğüslerimde geziniyor ve asla teması kesmiyordu. Dudakları boynumu bulduğunda elleri iç çamaşırımı da çıkarmıştı.

Artık karşısında tamamen kendim olarak kalmıştım ve bu bütün bedenimin cayır cayır yanmasına sebep oluyordu.

Bacaklarımı ayırdı ve kendini arasına yerleştirdi.

"Elimden geldiğince, kontrol edeceğim kendimi."

Bana doğru uzandı.

"Canın acıdığında söyle."

Başımı salladım. Konuşacak gücü kendimde bulamıyordum.

Kortaç benim ilk sevgilimdi, ilk öptüğüm, ilk dokunduğum adamdı.

Ve bir ilkime daha sahip oluyordu.

Kadınlığımda hissettiğim o ince sızı ile gözlerimi kapattım. Kortaç resmen hareket etmeden duruyordu.

"İyi misin?"

Gözlerimi açmadan başımı salladım. Nasıl hissetmem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir ağrı vardı ama bu dayanılamayacak bir şey değildi.

"Evet."

Yavaş bir tempoya ayak uydurmuştuk. Yatağın içinde adeta kayıyorduk, dediği gibi kendini kontrol etmeye çalışıyordu. Nefesi boynuma vuruyordu, elleri başımın iki yanında sabitti.

Aklım kayıyordu, düzgün düşünemiyordum ve az önce üşüyen her bir uzvum şimdi cayır cayır yanıyordu. Neredeydim bilmiyorum, kolları bedenimi sarmıyor olsaydı bir rüyada olduğuma emin olurdum.

Çünkü bu rüyalar kadar güzeldi.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, bacaklarımda garip bir titreme hissediyordum ve o an bedenimde havai fişekler patlamaya başlamıştı. Bütün gücüm bir anda tükenirken gözlerimi kapattım.

Kortaç'da durdu. Terlemiş bedenlerimiz yan yana devrilirken hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Biz az önce bir olmuştuk, tek bir beden, tek bir bütün olmuştuk.

Kolunu boynumdan geçirip başımın üzerine uzun bir öpücük kondurdu.

"En güzel gecemdi."

Bir anda deli dehşet bir uyku bastırmıştı ve ben kendimde cevap verecek bir güç bulamıyordum. Onu onaylar gibi mırıldanıp üzerimize pikeyi çektim.

Bir duyguyu daha kollarında yaşadığım adamın yine kollarında uzun ve deliksiz oolmasını ümit ettiğim uykuya daldım.

💐💐💐

Kasıklarımda hissettiğim acı ile gözlerim aralanırken yattığım yerden doğruldum. Kortaç yanımda uyuyordu.

Yerde duran kazağımı üzerime geçirip parmak ucunda lavaboya ilerledim. Sıcak duş her zaman bu tarz ağrılara iyi gelirdi. Çünkü bu ağrı tıpkı regl ağrısı gibiydi.

Suyu ayarlayıp yıkandım. Pek kalın kıyafetler giyemesem de rahat bir taytımı ve tişörtümü üzerime geçirip aşağıya indim.

Sıcak su torbamı ayarlayıp balkondaki sallanan salıncağa oturdum.

Dün film şeridi gibi sahne sahne gözümün önüne geliyordu ve bu kıpkırmızı olmamı sağlıyordu.

Yanımda duran telefonum çalmaya başladı. Asya arıyordu, çağrıyı cevapladım.

"Efendim Asya."

Dün öğlene doğru Ceyla abla çağırdığı için gitmişti.

"Kızım buraya Pusat diye biri geldi aramış Kortaç'ı ulaşamamış buraya geldi. Abisiyim dedi ama ben daha önce hiç görmedim bu adamı, sabahtan beri oturduğu yerde kıvranıp duruyor."

Bir kaç hışırtıdan sonra Asya'nın mırıldandığı küfür duyuldu.

"Kızım bu adam yaralı! Tişörtü kıpkırmızı olmuş, kanaması var!"

"Ne demek kanaması var Asya?"

Bir kaç koşuşturma sesi gelirken tekrardan Asya'nın sesi duyuldu.

"Ne yarası bu? Ambulansı arıyorum hemen!"

Şiddetli bir ses ile aynı anda Asya'da bağırdığında hızla oturduğum yerden kalktım.

"Ela bayıldı bu adam! Çıkın gelir ne olur!"

💐💐💐

Azıcık aksiyon olsun didim dhdjdhd

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Bu bölüm yetişkin içerik oldu ama bir daha olacağını sanmıyorum. Buradan da haberiniz olsun dedim.

Beğendiniz mi bölümü?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın ❤

 

Loading...
0%