Yeni Üyelik
32.
Bölüm

32. Bölüm

@yazarzeeyzey

Bugün yayınladığım "Yanlış D'" Kitabıma hepinizi bekliyoruuum 🪷🤍

Kitapta adı geçen Asya ve Pusat'ın hikayesi "Gastronot Frambuaz" yayında. Bekleniyorsunuz 🪷🤍

💫💫💫

"İyi misin?"

Oflayarak şezlonga yaslandım.

"Abi on dakikada bu on ikinci soruşun. İyiyim ya!"

"Ses sussana ben yeğenime soruyorum."

Gözlüğümü çıkarıp ona doğru döndüm.

"Hemen sattın mı beni? Anası benim onun, ben izin vermezsen göremezsin."

Yüzünü buruşturarak limonatasını içerken bende azıcık d vitamini almaya devam ettim. Kortaç üç saattir ortada yoktu ve ben ona atacağım tribi kelimesi kelimesine ezberlemiştim.

Çünkü Ela olmak, hatta hamile Ela olmak bunu gerektirirdi.

Saçı başı dağılmış Asya yanımıza doğru gelirken burnuma burnuma dolan aşk kokularıyla hızla ayaklandım.

"Yoksa hamile misin?"

Abim limonatayı bir şelale edasıyla fışkırtırken Asya olduğu yere adeta çakıldı.

"Lan bir tane daha yeğen mi? Tam altın takacağım diye zamanında söz veren dilimi si-"

"Hayır, yok öyle bir şey. Ne yeğeni? Tövbe est-"

Sözünü kesen kişi tabi ki biricik sevgilisi Pusat'tı.

Belini tuttuğu gibi kendisiyle beraber havuza atladığında büyük bir çığlık koptu.

"Sen biliyor musun Kortaç nerede?"

"Niye?"

Kollarımı birbine bağladım.

"Ne demek niye? Hani nişanlım ve bebeğimin babası ya abi."

"Bilmiyorum, gelmesin de zaten. Tipsiz bir şey nesini sevdin anlamıyorum."

Evet abi, çok çirkin. Ondan bütün hemcinslerim dönüp dönüp bir daha bakıyor.

Gözleri çıkacasılar!

"Abi hele bir sevgili yap nasıl hayat dar ediyorum sana gör. Ne alıp veremiyorsun kocamla anlamıyorum ki."

"Koca diyor birde, tövbe tövbe."

Telefonuma uzanıp Asya'nın çığlıklarını umursamadan Kortaç'ın numarasını tuşladım. Bu sabahtan beri attığım kaçıncı mesajdı bilmiyorum.

Siz: Bebeğimiz seni evlatlıktan

Siz: Aman babalıktan reddetti.

Siz: BİZİ BIRAKIP DA NEREYE GİDİYORSUN SEN?!

Siz: Nah bir daha yanıma alırım seni

Siz: konuşmuyorum seninle

Siz: Nişanı da atıyorum

Siz: Dua et hamileyim ki bar bar dolanıp kafamı dağıtmıyorum

Siz: AYRICA KURBAN BAYRAMI BU KADAR YAKINKEN GİT BİR AHIRA. İNSANLAR ŞOK OLSUN

Siz: EMİNİM Kİ KİMSE HAYATINDA SENİN KADAR BÜYÜK BİR ÖKÜZ GÖRMEMİŞTİR!

Telefonu kapatıp kenara bıraktım.

Sabahtan beri insan bir kere aramama döner, bir kere olsun mesaj atardı. Ama işte pardon, insan dedim ben.

"Ben odama gidiyorum, uyuyacağım. Kortaç gelirse eğer onu boşadığımı söylersiniz."

"Allah'ım çok şükür!"

Ellerini iki yana açıp da bağıran abime gözlerimi devirerek bahçeden evin içine doğru adımladım. Karnım açtı. Acıkmıştım.

Gebe olduğumu söylediler!

"Ama annecim ben bu hafta girdiğim on ikinci diyete bu sabah başladım, o da bu kadar hızlı bitmemeliydi."

Nutella kavanozunu aldığım gibi abur cubur çekmecesinin önüne geçip kollarıma sığan her şeyi arakladım ve odama gittim. En azından dizimin izleyemediğim bölümlerini arka arkaya izleyip kendimi biraz olsun oyalayabilirdim.

"Kendimi keçisinin ismini Gülcemal koyan Deva gibi hissediyorum, keşke benim de bir öküzüm olsaydı. Adı daha var olmadan belli olmuştu bile zaten."

Kendi kendi söylenmelerimin eşliğinde odama geçip kapımı kilitledim. Yorganımın altına girip bilgisayarımı da alarak köşemi kurduğumda arkama yaslanıp videoyu başlattım.

Uykum kendini hızla belli ederken daha yarısına yeni geldiğim bölümü kapatıp bu sefer yorganı kafama kadar çektim.

Trip atmak insanı yoran zaruri sebeplerden sadece biri olurken daha fazla dayanamayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

💐💐💐

Yüzümü acayip kaşındıran ne olduğunu tam olarak tahmin edemediğim şeyle yan döndüm. Uykumda bile rahat yoktu be anacım!

"Güzelim uyanman lazım."

"Si-defol Kortaç."

Şu an güzellik uykuma devam etmem gerekiyordu ve bu uykumda asla Kortaç'a yer yoktu.

"Ama bir tanem annenler bekliyor seni aşağıda."

Bir anda yataktan doğruldum.

"Annem mi?"

Üzerinde duran takım elbiseyi düzeltip alnıma küçük bir öpücük kondurdu. Ben hala neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordum çünkü beynim bozulmuş gibi hareket etmeme izin vermiyordu.

"Sen niye böyle giyindin?"

Önünde durduğu şeyi görmem için kenara çekilip ellerini pantolonuna sürttü.

Bembeyaz bir gelinlik askıya asılmış duruyordu. Hemen altında ayakkabılar, makyaj masasında ise taç ve duvak vardı.

Aklımdaki ihtimaller suratıma yansıyan salak sırıtış ile fazlasıyla belli olurken üzerimdeki örtüyü kenara atıp ayaklandım.

"Bunlar niye burada?"

Ellerimi tutup ikisini birden öptü.

"Nikah memurumuz az sonra nikahımızı kıymak için burada olacakken bence bu gelinlik de artık senin üzerinde olmalı."

Yüzümü ellerinin arasına alıp bakışlarımı yüzüne taşımamı sağladı.

"Abinle konuştuklarınızı duydum, her ne kadar ikimizde kötü hissetmesek de, kim öğrenirse öğrensin önce senin üzerine gelince daha fazla dayanamadım bir tanem. Daha fazla beklememizin bir nedeni yok artık, çünkü biliyorum abine yaptığın açıklamayı aynı şekilde babana yaparken buruk hissedeceksin ve ben bunu yaşamanı istemiyorum. Bu yüzden bütün gün yoktum çünkü her şeyi hazırlamak çok uzun sürdü."

Tekrardan ellerimi tuttu.

"Ertekin olmadan, her ne kadar zaten öyle olsan da resmiyette de kalbimin ve hayatımın sahibi olmadan önceki son dakikalarımız bir tanem, ben şimdi seni kapıda bekliyorum yardıma ihtiyacın olursa diye. Tamam mı?"

Yavaşça başımı salladım. Beynim bulanmıştı ama heyecandan karnıma garip sancılar giriyordu.

Biz evlenecektik! Hemen! Şimdi! Burada!

Gelinliğimin önüne geçtim. Sanırım sonuna kadar didiklesem yine de bundan güzel bir modeli bulamazdım. Su gibiydi ve çok zarifti.

Askısından alıp üzerime geçirdim. Sırtını açık bırakarak makyaj masasına geçtim ve hala uyku sersemi duran yüzümü azıcık olsun düzelttim.

"Bundan sonrası bizde Ela Hanım siz arkanıza yaslanın lütfen."

Odaya giren iki kişiden biri saçlarıma girişirken diğeri gelinliğimin sırtını ilikleyip makyajımı yapmaya devam etti.

"Kambersiz düğün olmaz açın müziği!"

Elindeki ses bombasını yatağa fırlatıp dans etmeye başladı. Asya çoktan hazırlanmıştı.

"Güleyirum haline katula katula
Bi' sözü geçiremedun karuna"

"Bu şarkı enişteme gelsin!"

Karadenizli olduğumu her yerde belli etmeliyiz evet...

"Nerde o eski taş fırın erkeği?
Bir anda oldun light erkeği"

Kendi kendine horon tepmeye başlarken makyöz ve kuaför de haline gülüyordu.

Yaklaşık yarım saate hazır olduğumda Asya kapının önüne geçip kollarını sıvadı.

"Kocanı nasıl soyup soğana çeviriyorum izle şimdi."

Kapıya doğru döndü.

"Açılmıyor, o dağ ayısı abin unutmuş yağlamayı tüh."

Araladığı kısımdan elini uzatıp beklemeye başladı. Bir tomar parayı alıp cebine koydu ve tekrardan elini uzattı.

"Biraz daha zorlasak olacak gibi."

Kahkaha seslerinin ardından bu sefer araba anahtarı tutan eliyle hızla bana döndü.

Oha oha oha!

"Senindir, ben artık bu kişiyi tanımıyorum."

Asya anında beni satıp kenara çekildi ve Kortaç yavaş adımlarla yanıma geldi.

Yerim ama!

Yüzündeki telaş ve hayranlık elle tutulur cinstendi.

"Bu kadar olacağını tahmin etmemiştim."

Gülerek fısıldadım.

"Kimin karısıyım ama dimi?"

Kolunu bana uzatıp derin bir nefes aldı. Odada bizden başka kimse kalmazken bizde merdivenlere doğru yöneldik. Aşağıdan ince ince müzik sesleri geliyordu.

"Seni bir arkadaş, bir dostum gibi sevdim
Sen oturmuş bana aşktan dem vuruyorsun."

Kulağıma doğru fısıldamaya başladı.

"Bende sevdiğin çok şey var, adı aşk değil"

Bundan birkaç ay öncesinde ona hislerimi açtığım şarkıyı o şimdi nikahımıza yürürken bana fısıldıyordu.

Nasıl bir paradokstaydık?

"Çağırdım mı, ayarttım mı?
Kendin geldin ya, şimdi dinle"

Bakışlarını yüzüme taşıyıp alnıma kocaman bir öpücük kondurdu.

"Yok, senden bir tane daha yok. Ne eşin ne benzerin, en güzeli, en merhametlisi, en peşinde ömür harcananası olan sensin."

Ellerini yanaklarıma koydu.

"Ve sende artık benimsin, sen nefes aldığın için nefesimi vereceğim son anıma kadar."

💐💐💐

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Beğendiniz mi bölümü?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

GASTRONOT FRAMBUAZ YENİ BÖLÜM YAYINDA. ŞİMDİDEN KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİİİİM 🤍

 

Loading...
0%