@yazarzeeyzey
|
Oy ve yorumlarınızı bekliyoruuum 🫶🏻🌸 🧡🧡🧡 "Oturmak yok dedi doktor duymadın mı?!" Pusat abi omzunu silkip başını geriye yasladı. "Çok sıkıcısınız, binde bir başıma filmlerdeki gibi bir olay gelmiş insan bir kutu oyunu alır, yemek getirir." Başını yana doğru eğip Asya'ya baktı. "Herkesten beklerdim de senden beklemezdim minik." Asya hiç oralı olmazken kucağında uyuyan Yaz'ı sallamaya devam etti. "Kortaç abine söyler misin ben minik değilim o çok büyük." Pusat gülmeye devam etti. "Ben o zaman yemek söylüyorum, ne yersiniz?" Kortaç kendisine ve Pusat'a bir şeyler söylediğinde Asya ile ben hem Yaz'ı Asya'nın annesine bırakmak ve kutu oyunu almak için hastaneden çıktık. "Pusat cidden deli mi?" Arabaya bindiğim gibi Asya bana dönerken kocaman bir kahkaha attım. Gayet ciddi ciddi sormuştu. "Hayır değil, öyleymiş gibi davranmak hoşuna gidiyor sadece." Önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Ben arkada Yaz ile beraber oturuyordum. Bir saat kadar süren yolculuğumuz trafik olmaması ile gayet güzel geçerken kızımı Feride teyzeye bıraktık. Şimdi ise yol üzerindeki oyuncakçıda oyun bakıyorduk. "Monopoly?" Pusat abi hızla başını iki yana salladı. "Para ile uğraşmak istesem bankada çalışıyor olurdum." "Sorsan her banka istiyor sanki onu da." Asya kendi kendine fısıldarken Pusat abi Kortaç'ın elinden telefonu aldı. Bir yandan onlarla görüntülü konuşuyorduk. "Minik duyuyorum biliyorsun değil mi?" "Hala minik diyor!" Asya kendine lakap takılmasını oldum olası sevmezken Pusat abinin bunu bilmeden konuşması aksine bana hoşuna gidiyor gibi geliyordu. "Tabu?" "Bana uyar." Asya'da onayladığında diğer reyondan bul bakalım kim adında bir oyun daha alıp mağazadan çıktık. Her ne kadar doktor yediklerine dikkat et dediğinin üzerinden bir saat geçmeden Kebap yiyen Pusat abiye ve bize abur cubur bir şeyler aldık. Yolun kalanında Asya'nın ağzından zorla bir şeyler almaya çalışsam da bana mısın demeyip susmuştu. Asya sinirli olduğunda konuşur, umursamadığında susardı. "Lan sen Uraz'ı sevmiyor musun?" Bakışları bana dönmezken omzunu silkti. "Ben babam yüzünden sevginin ne demek olduğunu öğrenemesem de ne olmadığını çok iyi öğrendim Ela. Sevgi bu değil. Onu sırf canı istedi diye işinden kovacak kadar bencil bir şey değil. Cesareti yoksa, uzakta kalacak. Ben bir daha hak etmediği halde kimseyi affetmeyeceğim." Başımı salladım. Diyebileceğim bir şey yoktu. Nasıl ki yanlış üslup doğru sözün katiliyse, yanlış hareket de iyi niyetin katiliydi. Arabayı bu sefer ben kullanıyordum. Köprünün trafiğine takılmadan tekrardan hastaneye vardık. İçeri girdiğimizde ikisi de uyuyordu. "Şeytan diyor çarp suratına suyu, minik bir su dalgası diye mort et ama vicdanlıyım ne yaparsın?" Elindekileri koltuğa bıraktığında yanına oturup arkama yaslandım. "Ben uyurken de duyabiliyorum minik." "E çüş ama ya." Sırıtarak kapalı gözleriyle durmaya devam etti. "Kortaç bana bakacaktı utanmasa kalkıp benden ninni söylememi isteyecek, bir de sen bununla evleniyorsun değil mi? Aferin sana." Ya işte bunu diyen de Kortaç'ın öz be öz abisi. "Bana diyene bak, sana bakacak kızın aklından zoru olması lazım, seninle uğraşacağına bir barınağa gitse daha az sıkıntılı davranışlarla karşılaşır." Uyuduğunu sandığım ama uyumayan biricik sevgilim yerinden kalkıp yanıma geldi. Eli her zamanki gibi belimi bulurken alnıma minik bir öpücük kondurdu. Pusat yüzünü buruşturup Asya'ya döndü. "Bana ne aldın minik?" "Hay senin minik kadar kafana-" Başını abur cubur poşetinden kaldıran Asya elindeki didoyu bana uzattı. "Düşsün, zarar vermez ki zaten boş ver." Pusat ciddi anlamda Asya ile uğraşıyordu. Ve bu iki gündür suratı gülmeyen Asya'yı resmen güldürüyordu. Uraz kusura bakma ama ship, hemde en yakın arkadaşımı eltim yapacağım kadar güzel ship. "Haydi oynayalım bakalım tabu mudur nedir." "Ben Ela ile grup olurum." Hepsi başını sallarken oyuna başladık. Pusat anlatıyordu. "Kertenkele nedir?" Kortaç omzunu silkti. "Hayvan." "Cinsi ne yani?" Ofladı. "Sürüngen." Pusat elini şıklatıp devam etti. "Bak abicim zekanı kullanmış ve cevap ver, bu kertenkelenin birkaç beden büyüğü." Kortaç hızla ayaklandı. "Ejderha." "Eh be oğlum be!" Pusat arkasını dönüp elini yüzüne kapatırken Asya ile deli gibi kahkaha atıyorduk. "Minik sıra sizde, alın hadi." Bize uzattığı kartlardan birini seçip karşılarına geçtik. Ben anlatıyordum "Kanka Kortaç ne?" Omzunu silkti. "Erkek." "Öyle değil, Uraz ile Kortaç'ın ortak noktası ne?" "Ula erkek olmaları işte." Başımı hızla iki yana salladım. "Hatta iki sene sonra sende öyle olacaksın, Uraz öküzü seni kovmasaydı stajını yapıyordun beş gün önce." "Uraz seni kovdu mu?" "Ne?" Kortaç ayağa kalkarken Pusat oturduğu yerden hızla bize doğru döndü. "Sana hala söylemedi mi?" Başını iki yana salladı. "Hayır benim böyle bir şeyden haberim yok. Bana izin aldığını ve iki hafta gelmeyeceğini söyledi." "Cesareti anca beni kovacak, sana yalan söyleyecek kadarmış demek ki. Boş ver, ben Fatma Abla geldiğinde başlarım işe cidden yüz yüze gelmek istemiyorum onunla." Pusat kısık gözlerle Asya'ya bakıyorken bizim duyamayacağımız şekilde Kortaç'ın kulağına eğilip bir şeyler söyledi. "Neyse devam edelim oyuna. Sıra bizde kaybettiniz o Uraz yüzünden." Oyş sen kıskandın mı kıyamam. "Bana bak Kortaç kafanı burada tut." Kortaç'ın bakışları benden ayrılmazken elimdeki telefonu işaret etti. Çevirip ekrana baktım. Sessizde kaldığı için attığı mesajları görememiştim. Kilidi açıp mesajına tıkladım. ❤: Ağrın var mı? ❤: Keşke dışarıdan nasıl güzel gözüktüğünü bir bilsen Siz: O sen baktığın için öyle Siz: Kızdırma Pusat abiyi oyuna odaklan ❤: Ödül olacaksa eğer sonunda neden olmasın? Siz: He canım oldu Telefonu kapatıp tekrardan kenara bıraktım. Bu sefer Kortaç anlatı "Televizyonda program yapıyor yıllardır." "Ali Kırca, Reha Muhtar?" Hızla başını iki yana salladı. "Yok, onun sarı saçlı mavi gözlü olanı." "Atatürk!" Kortaç Pusat abiyi taklit eder gibi elini yüzüne kapadı. "Bir de oyuna odaklan diye sensin abi!" Oyunun galibi bir kaç turdan sonra tabi ki de bizdik. Diğer aldığımız kutu oyunu da sırayla oynamaya karar kıldığımızda bu sefer ortaya bir ödül koyduk. Kaybedenler kazanan kişinin bir isteğini yapacaktı. "Beyaz tenli mi?" "Evet." Önce ben ve Asya oynadık. Asya kazanmıştı. Daha sonra Kortaç ile Pusat abi oynamıştı ve Pusat abi kazanmıştı. Ve sırada iki kazanan vardı. "Hiç şansın yok minik." "Göreceğiz bakalım dağ ayısı." Başını sallayıp gülerken tahtasını önüne çekti. Basit bir kaç sorunun ardından kazanan Pusat abi olurken keyifle geriye yaslandı. "Benimle iddiaya girme minik, kaybetmekten başka çıkışın olmaz." Kortaç yanımda oturuyordu ve her ne kadar ağrım olmadığını söylemesem de karnımda duran eli yavaş yavaş masaj yapıyordu. Babamla tanışmıştı ve biz birlikte olmuştuk, bunlar iki ay öncesinde bana imkansız gibi gelirken şu an yaşadığım ve geçmiş şeylerdi. "Ben buldum." Başımı yasladığım göğsünden kaldırdım. "Neyi buldun?" "Naz olsun." Kaşlarım çatılırken ne dediğini anlamaya çalışıyordum. "Kızımızın, Yaz'ın kardeşinin adı." Bakışlarım istemsizce karnıma kaydı. "Ben hamileyim de haberim mi yok Kortaç?" Karnımda duran elini tekrardan hareketlendirdi. "Hayallerimle konuşuyorum susar mısın?" Kaşlarım alayla havalandı. "Sussam hayallerinden ses duyabileceğinden pek emin değilim ben." "Haklısın güzelim, zaten annenler ile konuştum iki gün sonra geliyorlarmış. Bende dedim çiçeğini çikolatamı alıp gelirim yanınıza sözümüz olur. Sonra zaten bir kaç aya kına düğün deriz, ver elini bol bol isimler bakacağımız çocuklar yapmaya." "Ben oynamam be bunla, mızıkçılık bu! Hasta değildi hani! İstek değil bunun istediği eziyet eziyet." Asya kollarını bağlamış yanımıza gelirken Pusat abi yatağa yatmış kollarını başının altında birleştirmiş şekilde duruyordu. "Niye ki ne istedi?" Ellerini iki yana açtı. "Bir gün ben bakacakmışım ona, onun evinde!" 💐💐💐 DESEM Kİ SİZE BEN BUNLARI BÖYLE ÇOK SEVDİM NE DERSİNİZ BANA? Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat? Beğendiniz mi bölümü? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💐 |
0% |