@yazarzeeyzey
|
Bugün yayınladığım "Yanlış D'" Kitabıma hepinizi bekliyoruuum 🪷🤍 Kitapta adı geçen Asya ve Pusat'ın hikayesi "Gastronot Frambuaz" yayında. Bekleniyorsunuz 🪷🤍 💐💐💐 6 ay sonra; "Ama ayaklarıma baksana, davul gibi şişti! Kramp girdi Kortaç! Masaj yapman lazım uyan!" Omzunu artık dürtmekten çürüttüğüm kocam hala uyanmazken komodinin başında duran bardağı sertçe yere attım. "Ah! Kafam kanıyor!" "Ne!" Yattığı yerden anında doğrulup kocaman gözlerle bana döndü. Bakışları yerde paramparça duran bardağa ve bana gidip gelse de hala kanlı bir kafa aradığına yemin bile edebilirdim. "A-ama ama sen iyisin?" Başımı iki yana sallayarak ayağımı uzattım. "Kramp girdi masaj yapsana." Gözlerini kapatıp az çok masaj yapmaya devam etti. Saat gecenin dördü olmuştu ve sabahtan beri kahveleri sanki ben içmişim gibi uyuyamazken Kortaç bir tarafını devirmiş uyuyordu. Annecim sende uyusan da acaba bende biraz olsun uyusam mı? Hani bebekler uyku problemini doğduğunda yapardı, kime, neden özendin sen be güzel kızım? "Kortaç." Ses vermedi. "Kortaç." Tekrar ve tekrar omzuna dokunduğum sırada hala uyanmadığından burnunu ve ağzını kapatıp nefes almasını engelledim. "Aşkım ne oluyor ya?" Kendimi geri çektiğim sırada Kortaç ölü gibi bana bakıyordu. "Aşkım sana şey soracaktım. Beni uyku tutmadı uyuyamıyorum da, sen uyuyor musun?" Ama ne yapayım canım! Hamileyim ben hamile. "Ela güzelim dalga mı geçiyorsun? Yat uyu ne olur yarın çok işim var." Başımın arkasındaki dört tane yastığı tek tek düzeltip arkama yaslandım. "Acaba yastığını bana mı versen? Midem ağzıma geldi, uyuyamayacağım." "Hayatım triplexte uyuyorsun farkındasın değil mi?" Yastığı benim yastığım üzerine koyduğunda tekrardan başımı yasladım. Allah belamı vermesin şimdi midem bulanmıyor ve daha rahat hissediyordum. "Sağ ol aşkım çok iyi geldi." Baş ucundaki sürahiden koca bir bardak su içip bir bardak da bana uzattığında gülerek arkasını işaret etti. "Yastığım yerdeyken dahi nasıl sana fayda sağlayabiliyor bir bilsem?" Rezillik! Valla billa rezilliğin dibi! Sakin ol, sakin ol, kocan o senin. Nelerini gördü, nelerini gördün bu mu koyar be sana heheyt! "Sen uyumuyor muydun az önce devam etsene Allah Allah!" Yavaşça yerimden kalkıp odadan çıktım. Karnım artık sadece laf üzerinde değil gerçekte de burnuma kadar gelmişti. Bazen acaba doktor bana söylemiyor da ikiz mi doğuracağım diye korkmuyor değildim. Mutfağın her daim açık olan kapısından içeriye girip dolabı açtım. Karşımda dün akşam aldığım kocamam pastam duruyorken sevinçle ona uzandım. Sanırım aldığım kilo yirmi olmuştu. Neyse doğurunca hepsini verirdim artık. Çatalımı da alarak salona geçtim. Pastam tamı tamına on iki kişilikti ve ben bu açlıkla hepsini yiyebilirim gibi geliyordu. Pastayı sehpaya bırakıp televizyon ünitesinin rafında duran klima kumandasını almak için o tarafa yöneldim. O an karnıma giren inanılmaz ağrı dizlerimi uyuştururken düşmemek için koltuğa tutundum. "Kortaç!" Anında nabzım hızlanmış ve nefes alış verişlerim sıklaşmıştı. "Kortaç doğuyorum Kortaç!" Yukarıdan kocamam bir gürültü koparken bir kaç saniye sonra merdivenlerden koşarak aşağıya indi. "Doğuruyor musun? Şimdi olmaz! Şimdi doğurmazsın!" "Kortaç salak mısın sen pide mi sipariş ediyorsun?! Şimdi gelmesin ne demek içimde mi tutayım çocuğu!" Hızla yanıma geldi. "Sakin ol, ben bebek çantasını alıp geliyorum sende ondan geriye say. Bir, iki, üç..." Olabildiğince daha derin nefesler alırken bir yandan da karnımı sıvazlıyordum. Daha doğum başlamadan bu kadar acıyorsa sonrasını düşünmek bile istemiyordum. Kortaç çantayı aldığı gibi kapıdan çıkarken alçıdan dolayı zaten dolan gözlerim bu defa sinirle akmaya başladı. Adam beni unuttu, beni! Üzerime koltuktaki hırkamı alıp yavaşça kapıya doğru yürüdüğüm sırada kapı hızla açıldı ve yüzü artık kırmızı değil de mor olan Kortaç kocaman bir nefes verdi. "Aşkım özür dilerim, aklım gitti artık gel gidelim." Koluma gireceğini sanarken yavaşça beni kucağına aldı ve arabaya doğru ilerlemeye başladık. Maşallah şu kollara bak be! Big boyların babası kocam benim! "Sende gireceksin değil mi doğuma, beni yalnız bırakmayacaksın değil mi?" Son derece dikkatli bir şekilde beni ön koltuğa oturturken dudaklarını alnıma bastırdı. Her ne kadar göstermesem de doğumdan ödüm kopuyordu. Daha önce hiç ameliyat olmamıştım ve neye benzediğine dair bir kaç şey izlemiştim. Sonrasında da zaten tansiyon düşmeleri derken bu yaşıma kadar hastane kapısından içeriye sayılı olarak girdim. "Bir an bile bırakmayacağım elini, her daim buradaydım, yine buradayım ve yine olacağım. Başını çevirdiğin an göz göze geldiğin kişi ben olacağım bir tanem. Sen sadece olabildiğince kendini sakin tutmaya çalış ki sonrasında canın acımasın." Bir defa daha iyikilerimin kahramanı olan kocama doğru uzanıp kollarımı sıkıca boynuna sardım. Çok kısa bir sürede biz olmuş, aile olmuş şimdi de anne baba olacaktık. Karnında kızı ile bir sene önceki Ela'ya bakan ben ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Kortaç benim bayatımın dönüm noktasıydı. Ve hep öyle olacaktı. "Derin derin nefesler al, ondan geriye say. Bir, iki,üç." Tamam arada sapıtıyor olabilir ama neyse. Arabayı uçurur gibi sürüyordu ve ben bacaklarımın arasındaki o ağrı ile bağıra bağıra ağlamamak için zor duruyordum. Ben hep sezaryen düşünmüştüm ve bu kadar ağrı olmayacaktı! "Annenin canını acıtma kızım, sen canımsın ama o kalbim, Tamam mı babasının prensesi?" Hastaneye varmak üzereydik. Acı bir anda artıyor ve şiddeti sanki hiç bitmeyecek gibi katlanıyordu. "Kortaç çok canım yanıyor." Su içinde kalmıştım ve trafikten dolayı ilerleyemeyen arabada kalakalmıştık. Kortaç dörtlüleri yakarken her saniye bana dönüp biraz daha kornaya basıyordu. "Ulan karım doğuyor! Açın lan şu yolu!" Acı o kadar çoğalmıştı ki artık kendimi bayılacak gibi hissetmeye başlamıştım. Gözlerim kapanıyordu ve bu beni ölümüne korkutmaya başlamıştı. "Ko-Kortaç bana bak." Yüzü hızla bana döndü. "Söyle bir tanem, bak çok az kaldı gelmek üzereyiz." "Annem doğuma giderken arkasında abimi bırakıyor diye doğuma gider gibi değil ölüme gider gibi korktum, bir şey olsa orada çocuğuma kim nasıl bakar düşüncesi bir saniye çıkmadı aklımdan çıkmadı demişti ve ben bunu çok iyi anlıyorum." Burnumdan derin derin nefesler almaya devam ettim. Kendimi çok kasıyordum ama artık katlanamayacağım yere gelmiştim. "Eğer bana bir şey olursa iki kızımız da sana eman-" "Öyle bir şey olmayacak." Başını iki yana sallarken emniyet şeridine girip hızını arttırdı. "Sen de bebeğimiz de sapa sağlam çıkacaksınız oradan." Telefonun gösterdiğine göre üç dakikalık bir yolumuz vardı. "Sen benim kalbimsin, nefes alma sebebimsin, sen var olduğun için yaşıyorum ben. Bugün en mutlu günümüz bizim, öyle olmaya da devam edecek. O aklındaki kötü düşünceleri çıkar, izin vermem anlıyor musun? Beni, bizi bırakıp hiçbir yere gidemezsin." Yaşlar yanaklarımdan bir bir süzülüyordu ama bu artık acıdan dolayı değildi. Bu o düşüncelerin, korkunun eseriydi. Gözlerimi sıkıca yumup bağımı koltuğa yasladım. Ne kadar süre geçti bilmiyorum, acı hala yerli yerindeyken açılan kapı ile aradan inip sedyeye uzanmıştım. Bacaklarım karıncalanmaya, bedenim uyuşmaya başlamıştı. "Doğumhaneyi hazırlayın! Yedi santim açıklık var ve doğum başlamış!" 💐💐💐 "Sessiz ol abi, yorgun düşmüş zaten doktor uyusun dedi." Bütün uydularım tek tek açılırken saçlarımın arasında gezinen parmakları hissetmeye başladım. "Kortaç, oğlum ya sende yat uyu şurada ya da ben bulduğum ilk sakinleştiriciyi basacağım sana. On dakika ayrılmadın lan kızın yanından, bırak uyusun. Biz buradayız ayrılmıyoruz odadan." Pusat ve Kortaç'ın sesi gayet net şekilde gelse de gözlerimi açacak gücü kendimde bulamıyordum. Karnımda garip bir hissizlik, kalan her yerimde ise felaket derece yorgunluk vardı. "Kortaç." Odadaki ses bir anda son bulurken elim sıkıca kavranmıştı. "Güzelim, bir tanem." Zar zor gözlerimi araladığımda baş ucumda bekleyen Kortaç derin bir nefes aldı. Ama önce gözüme çarpan yanaklarından süzülen yaşlardı. Burada oluşum, dün gece, bütün yaşananlar bir bir aklıma düştüğünde başımı hızla soluma çevirdim. Buradaydı. "Kızım." Yatağıma bitişik hastane yatağında Kortaç ile bayılarak beğendiğimiz takımın içinde bembeyaz, minnacık bir şey vardı. "İyi mi? Bir şeyi yok değil mi?" Elimi yavaşça uzatıp karnının üzerine dokundum. Nefes aldığı sadece böyle belli oluyordu. "Kortaç bir şey dedi mi doktor?" "Hiçbir sıkıntı yok annesi, çok sağlıklı, çok uslu ve tıpkı senin gibi çok güzel." Zaten dolu olan gözlerimle öylece ona bakıyordum. Bebeğime, kızımıza. Kortaç kollarını sıkıca bedenime sardığında kollarına tutunup başımı omzuna yasladım. "Çok güzel Kortaç, çok küçük." Odaya bir anda annemler girerken ortam hepten duygu şelalesine dönmüştü. Çok geçmeden doktorlar gelmiş bugün akşama doğru çıkabileceğimizi söylemişti. Bundan henüz bir sene önce, anne olmamış, hamile kalmamışken en merak ettiğim duygu hep birini canının ötesinde sevmenin nasıl oluşuydu. Evet Kortaç'ta benim canımdı, her şeyimdi ama benden çıkan benden olan bir şeye sahip olmak hep hayal gibi gelmişti. Ama şimdi yanımda uzanan miniğim hayatımda görüp görebileceğim en güzel şeydi. Benden, bizden bir parçaydı ve ben şu an bile rahat mı, aç mı, altına yaptı mı diye saniyede on defa onu kontrol ediyordum. "Eveeet, bence bebeği biraz annesine verme zamanı geldi. Hazır mısın taze anne?" İçeri giren hemşireye hızla başımı salladığımda Kortaç elimi tutup doğrulmama yardım etmişti. Ama onun da elleri titriyordu ve adeta buz kesmişti. "Sende kucağına almak ister misin?" Hızla başını iki yana salladı ve ellerini kaldırdı. "B-ben düşürürüm, canı yanar beceremem. Sen tut ben senin kucağındayken bakarım." Hemşire yavaşça kucağına alıp benim nasıl durmam gerektiğini tarif etti ve kızımı kollarımın arasına bıraktı. "Çok yavaş nefes alıyor normal dimi bu?" Şapkasının kenarını düzeltip başını salladı. "Çok normal daha dünyaya alışma sürecinde. Birazdan emmesi için geleceğim siz alışın birbirinize." "Teyzesinden ve amcasından olsun bu." Asya elindeki iki tane altını çantasından çıkardığı pembe işlemeli yastığın kenarına astı. Tabi ki de adetler hepimizden önce Asya'dan soruluyordu. Annem zaten aşağıda abimin getirdiği şerbetleri dağıtıyordu ama eminim bunun için Asya'ya çok teşekkür edecekti. Arnavutuz da biz ondan. Her şeyden önce süs ve adetler. "Biraz babası alsın bence artık." Kortaç tekrardan paniklere girerken Asya yanıma geldi ve kuzumu yavaşça alıp Kortaç'ın yanına adımladı. "Hani futbol takımı kuracaktınız siz iki kardeş, ne oldu? Daha kucağına alamadan olmaz bu iş hadi gel." "Valla olmaz." Resmen suratı stresten kıpkırmızı olmuştu. "Canı yanar Asya valla düğmem batar ağlar ölürüm ben." Olaya Pusat el atıp da Kortaç'ın kollarını tuttuğunda Asya yavaşça uzattı. "İsim düşündünüz mü?" Başımı iki yana salladım. Düşünsek de karar verdiğimiz bir şey olmamıştı. "Aklımda bir isim var ama karar vermedik daha." Kortaç hızla başını salladı. "Neymiş?" Bakışlarım tekrardan kızıma düşerken kocaman gülümsedim. "Rüya. Bu dünyadaki her şeyden güzelken varlığı ancak hayaller kadar güzel diye." 💐💐💐 AY AY AY AMA BEN ÇOK ÖZLEMİŞİM BUNLARIIII NASILDI BÖLÜM, BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜ? OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM. KOCAMAN ÖPÜCÜKLER BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇA KALIIIIN 🫶🏻🫶🏻🫶🏻🫶🏻
|
0% |