Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18. Bölüm

@yazarzeeyzey

Siz: Kızlar ölüyorum.

Siz: Deli gibi karnım ağrıyor

Siz: 20 dakika var daha!

Kiraz Mevsimi: Eğer makyajına dokunursan seni ben gerçekten öldürürüm.

Ekmeğimin Zeytini: Ulan ciddi ciddi buluşmaya gidiyorsun Laçin. İnanmakta güçlük çekiyorum şu an.

Siz: Annem içeride göbek atıyor Pars ona damat geliyor diye.

Siz: Babam desen evde gururlu bir tebessüm eşliğinde geziyor.

Siz: SANKİ EVLENMEYE GİDİYORUZ

Siz: LAN!

Kiraz Mevsimi: Ne oldu?

Ekmeğimin Zeytini: Acun gibi reklam verme Laçin!

Siz: Evin önünde arabasına yaslanmış bekliyor.

Siz: Camda beni gördü!

Ekmeğimin Zeytini: Üzerinde gelinlik yok, görmesi uğursuzluk getirmez. Sakin ol ve aşağıya in.

Kiraz Mevsimi: Çantanı almayı unutma!

Siz: Ben gidiyorum sizleri de çok öpüyorum.

Telefonu çantamın içine atıp son kez aynanın karşısında kendime baktım.

Güzel olmuştum güzel.

Mavi elbisemi giyip saçlarımı Kiraz'ın önerisiyle -daha doğrusu zoruyla- açık bırakıp sade bir makyaj yapmıştık.

Sargı elbisenin altında kaldığından kötü bir görüntü teşkil etmemişti.

"Anne ben çıkıyorum."

Hızlı adımlarla yanıma gelip elindeki birinci nazar boncuğunu elbisemin iç kısmına taktı. İkincisini de avucumun içine sıkıştırıp dua etmeye başladı.

"Allah'ım sen dualarımı işittin, duydun sesimi. Ne olur Pars oğlumla Laçin kızım güzel güzel anlaşıp mutlu bir yuva kursunlar."

"Anne benim kaç yaşımda olduğumdan haberin yok galiba. Ne yuvası ne evliliği?"

Başını iki yana sallayıp duasına devam etti.

"Kiraz kızımın da Kerem oğlumla bir an önce aralarındaki buzları eritmesini nasip eyle. Onları da birbirleri için hayırlı eyle yarabbim."

Şok olmuş şekilde onu izlediğim sırada duasını bitirip gülerek bana döndü.

"Çok güzel olmuşsun bir tanem. Maşallah maşallah."

Ayakkabılarımı alıp giyinmeye başladım.

"Anne bundan sonra sana Nihat Hatipoğlu izlemek yasak. Bak valla altın günü yaptığını babaanneme söylerim bir daha rahat bırakmaz seni!"

Gözlerini devirirken ikinci nazar boncuğunu işaret etti.

"Bunu Pars ogluma tak. Valla çok alıcısı var gözleri kalacak damadımda."

Ayakkabımda olan bakışlarım hızla anneme çıkarken ellerimi belime yerleştirdim.

"Kimmiş ya o alıcılar? Kimmiş o hadsizler! Benim o benim!"

Annem sesli şekilde kahkaha atmaya başlayınca montumu elime alıp kapıya doğru giderken söylenmeye devam ettim.

"O alıcılara söyle nah alırlar Pars'ımı. Hayret bir şey ya!"

🚓🚓🚓

Derin bir nefes alıp eşşek ölüsü ağırlığındaki kapıyı çekerek apartmandan çıktım. Arabanın dışında kaportaya yaslanmış beni bekliyordu.

Allah'ım sen gazamı mübarek eyle.

Yavaş adımlarla yanına yaklaştığım sırada topuklularımın sesini duymuş ve başını benden taraf çevirmişti.

Anında yüzüne yerleşen gülümsemesi benim yüzüme de bulaşırken bakışlarımı elindeki çiçeğe çevirdim.

En sevdiğimi almıştı, manolya.

"Ç-çok güzel olmuşsun."

Kan yanaklarıma akın ederken hafifçe başımı eğdim.

"Teşekkür ederim."

Çiçeği bana uzatıp arabayı işaret etti.

"Üşüme. Arabaya geçelim."

Hafifçe başımı sallayıp açtığı kapıdan içeriye girdim. Araba buram buram kokusu korkarken gözlerim istemsizce kapanmıştı.

O da arabaya bindiğinde kemerini bağlayıp arabayı çalıştırdı. Otomatik olarak radyo açıldığında arabayı Ozbi'den dünyam şarkısı doldurdu.

"İşte ben, sevmek diyorum
Delicesine bak sevmek diyorum
Gözündeki yaşı, ruhundaki aş'ı
Tüm her şeyini sevmek diyorum"

Bakışları beni bulduğunda gülerek şarkıyı dinlemeye devam ettim.

Şarkının ses olduğu kısa yolculuğumuzun ardından istikametimize varmıştık.

Kapıdan içeriye girdiğimizde Galata'nın geniş merdivenleri tırmandık. Ortamda hoş bir şarkı çalıyor insanlar gülerek karşılarındaki insanlarla konuşuyordu.

Pars ise yanımızda kalan aynadan gördüğüm kadarıyla benim aksime bakışlarını etrafta tutmak yerine yüzümde tutuyordu.

Masamıza oturduğumuzda siparişlerimizi verdik.

"Kolun nasıl?"

Tebessümün eşliğinde başımı salladım.

"Çok daha iyi. Sorucam sorucam unutuyorum senin kolun nasıl yandı?"

"Sen bayılmıştın. Kucağıma alıp okuldan çıktığımız sırada kolum demir kapıya değdi."

Bakışlarım yüzünde donduğunda hızla başımı iki yana salladım.

"Beni yangından sen mi çıkardın?"

Gözleriyle beni onayladığında cebinden bilekliğimi çıkardı.

"Gömleğimin düğmesine takılmıştı yangın anında."

O bileklik geçen sene doğum günümde Pars'ın bana hediye aldığı bileklikti.

"Yangında düştü sanmıştım ben, teşekkür ederim."

"Kalbime düştü, yangın sayılır."

🚓🚓🚓

Aiiiy oldu bunlar oldu djdjdj

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya yazabilir misiniz?

Sizleri kocaman kocaman öpüyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşça kalın 🤍🍀

 

Loading...
0%