Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@yazarzeeyzey

Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma hepinizi bekliyoruuum 🌸

BENİ TAKİP ETMEYİ, OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYIIIIN ✨

🚓🚓🚓

"Lan bu doktor çok kafa biri. Teşekkür etmek için yanına gittim 'yemek benim için en büyük teşekkür' dedi. Çıktım bir kilo baklava aldım. 'Bundan sonra senin bütün akrabalarını bedava ameliyat edeceğim dedi."

Kerem heyecanla bize doktoru anlatırken arkama yaslandım.

"Acaba estetik de yapar mı? Burnumu düzelttirsem?"

Doktor bey Kerem'e arkadan yaklaşırken işaret parmağını dudağına götürüp durmamı işaret etti.

"Düşünsene kızım, millet tonla para verirken biz beleşe estetik olacağız."

Doktor kolunu Kerem'in omzuna atıp alayla güldü.

"Benim ücret anlayışım farklı kardeşlerim. Bir kilo fıstık sarmaya burun ameliyatı yaparım. Kim ne diyecek bana sanki?"

Hepimiz şaşkınlıkla doktoru izlerken yanımdaki koltuğa oturdu.

"Ben zengin doğanlardanım, eh zeka da olunca. Hastane de babamın olunca bana ses çıkaran olmuyor. Dediklerimde ciddiyim, sevdim sizi. Ay-"

Telefonu çaldığında eliyle beklememizi işaret etti.

"Hayatımın anlamı, gülüm, bir tanem arıyor çocuklar. Gitmem lazım, görüşürüz."

Yavaşça yerinden kalkıp telefonunu cevaplarken tabiri caizse mal gibi onu izleyen bizi gerisinde bıraktı.

"Az önceki adamın doktor olduğundan eminiz değil mi?"

Yavaşça başımı salladım.

"Sanırım evet."

Babam dün akşam hayati tehlikeyi anlattıktan sonra kontrol amaçlı yoğun bakımda kalmış, şimdi ise gerekli süre dolduğundan bulunduğumuz odaya getirilecekti.

Odanın kapısı tıkladığında hafifçe doğruldum.

"Gelebilirsiniz."

Pars gülerek içeri girdiğinde tekrardan arkama yaslandım.

"Laçin Karahan adına acil yenmesi gereken İnci anne böreği ve sarması getirdim."

Ellerimi birbirine sürtüp uzattığı tabağı aldım. İştahla sarmaları mideme gönderirken gülerek beni izleyen Pars'ın ağzına bir kaç tane sarma sıkıştırdım.

"Bana bakacağına sende ye. Dünden beri sende açsın."

Omzunu silkti.

"Önce sen bir ye doy, ondan sonra bana bakarız."

Yavaşça başımı salladığımda annemin tencere ile getirdiği sarmayı ve diğer yemekleri köşedeki masaya dizmeye başladı.

Annem sanırım burayı altın günü ile karıştırmıştı.

Bir kaç dakikanın ardından iki hemşire ile odaya gelen babamla hızla ayaklandım ve yatağın yanına çömeldim.

"Baba iyi misin?"

Hafifçe başını salladı.

"Aaa ne oldu da iyi olmayacağım? Peh yani kızım."

Odanın havası hızla değişirken gülerek iki yanağına da öptüm.

"Ne olur hep iyi ol baba."

Alnıma küçük bir öpücük kondurup arkasına yaslandığında içeriye sabahki doktor girdi.

"Geçmiş olsun Arslan bey."

Babam ciddiyetle başını salladı.

"Teşekkür ederim doktor bey."

Doktor hemşireleri dışarı çıkardıktan sonra hızla bize döndü. Resmen bakışları değişmişti.

"Burası deli gibi sarma ve börek kokuyor. Kurbanınız olayım bana da verin. Henüz on dakika önce öğle yemeğimi yesem de çok acıktım."

Herkes doktorun ciddiyetini tartarken annem büyük bir tabak alıp yemeklerin önüne geçti.

"Afiyet olsun doktor be-"

"Bora demen yeterli teyzecim."

Annemin içi iyice ısınırken genişçe dolu tabağı Bora beye verdi.

"Arslan amca valla turp gibisin. Hiçbir şeyin yok maşallah. Bir kaç gün işe gitme, stresten ve üzüntüden uzak dur bitti gitti."

Babam başını sallayıp tekrardan arkasına yaslandığında annem başka bir tabağa büyük bir dilim pasta kesti.

"Pasta ister misin?"

Bora bey hızla başını sallayıp iki dakikada silip süpürdüğü tabağı anneme uzatıp pastayı aldı.

"Valla Gülce'm duymasın ama uzun zamandır bu kadar güzel tatlı yemiyorum. Ellerinize sağlık."

Annem gülerek elini omzuna vurdu.

"Afiyet olsun evladım."

Doktor pastasını yerken tekrardan telefonu çalınca gülerek bize döndü.

"İyi insan laf üzerine işte, arıyor benim ömrümün baharı."

Pastanın son lokmasını ağzına atıp ayaklandı.

"Tekrardan geçmiş olsun, iyi günler."

Odadan çıktığında hepimiz sesli bir kahkaha patlattık.

"İlahi adam ya."

"Sorma valla anne. Hastanenin sahibinin oğluymuş ama ne ego var ne başka bir şey. Çok cana yakın biri."

Annem gülerek karşımdaki koltuğa geçti.

"Eve gidince bana hatırlat da bir şeyler yapıp getirelim adama. Can kurtarıyor kolay mı?"

Koltuğun arkasına elini koymuş Pars'a dönüp arkama yaslandığım sırada koridorda büyük bir bağrış koptu.

Az önce kapanan kapı hızla açıldığında içeriye giren Belma teyzem büyük bir feryatla duvara tutundu.

"Enişte, enişte. Ne oldu sana? Ecnebi memleketlerde habersiz kaldık hepimiz perişan olduk enişte."

Ağlanır gibi konuşurken bakışlarımı odayı taramış ve en sonunda Pars'da durmuştu.

"Bunun burada ne işi var?"

Buyrun cenaze namazına....

🚓🚓🚓

Belma teyze ile Pars arasındaki gizemi bilene Karaca Çeyiz takımı hediye ediyorum. Yorumlar buraya;

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Bu bölüm adından çok yediği yemekler geçen Bora karakteri "17.Piyon'Demir'" kitabımın yan karakterlerinden.

 

Loading...
0%