Yeni Üyelik
36.
Bölüm

36. Bölüm

@yazarzeeyzey

Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma hepinizi bekliyorum💞

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııın 💕

🚓🚓🚓

Üniversite sınavına üç ay kalmış ve sınav haftasındayken bilim bakalım kimin evinde tadilat başladı?

Adı lazım değil baş harfi ben.

Kiraz Mevsimi: Kütüphaneye gidelim. Olmaz mı?

Kiraz Mevsimi: Bize gel dicem ama ben bile bizde çalışamıyorum annemi biliyorsun.

Kiraz Mevsimi: Sağ olsun günde 36 saat temizlik yapıyor.

Ekmeğimin Zeytini: Birde Elektrikli süpürge ile.

Ekmeğimin Zeytini: Ben Kağan ile seminere gideceğim.

Kiraz Mevsimi: Valla kanka özür dilerim ama bende Kerem'le staj için araştırma yapmaya gideceğim.

Siz: Ben eşek ölüsü kitaplarımı alıp tek başıma kütüphaneye gideceğim.

Siz: Pars zaten daha geçen gün izin aldığı için çalışıyor.

Siz: Kadersiz, bahtsız bedevi yollara düşsün artık. Daha fazla geç kalırsa kütüphanede de yer kalmayacak çünkü.

Kiraz Mevsimi: Kolay gelsin canikom

Ekmeğimin Zeytini: Allah derslere bela sana da güç versin bebeğim 🤍

Gülerek telefonu kapattım. Az önce hazırladığım çantama dil çıkarıp kıyafetlerimi üzerime geçirdim.

Ama ben bu çantayı nasıl durağa kadar taşıyacağım, benden ağır bu!

Çantayı sırtıma takıp yavaşça aşağıya indim. Annem güne gitmişti ve banyoya sürekli girip çıkan ustalar resmen evin ağzına sıçmıştı.

Önce evden daha sonrada apartmandan çıktım.

Durağa doğru yürürken telefonumun melodisi kulağıma dolduğunda duymamış gibi yapıp yürümeye devam ettim.

Telefon çantamın içindeydi ve ben onu oradan almak için yolun ortasında çantamı çıkaramazdım.

Durağa geldiğimde yavaşça çantamı çıkarıp boş yere oturdum. Sanırım omuzlarım artık benimle değildi.

Telefon tekrardan çaldığında bu sefer çantadan alıp açtım. Pars arıyordu.

"Bir tanem, iyi misin?"

Görebilecekmiş gibi başımı iki yana salladım.

"Hayatımın en berbat günlerinden birini yaşıyorum."

Bir anda telefondan hışırtılar gelmeye başladığı sırada tekrardan Pars konuştu.

"Nasıl yani?"

"Evde banyonun tadilatı var ve ben sesten asla ders çalışamıyorum. Kütüphaneyi de hiç sevmem ama sınav haftasında olduğumuz için gidip çalışmam gerekiyor. Ayrıca kitapları taşırken ruhumu yarı yolda teslim edeceğim çünkü çok ağır."

Tek nefeste konuştuğumda Pars'ın kıkırdaması duyuldu.

"E bir tanem buraya gel?"

Alayla güldüm.

"Karakol çok sesli Pars. Ben orada hiçbir şey anlamam ki."

"Odalarda yalıtım var, dışarıdan ses gelmiyor içeri. Benim yanımda çalışırsın hem sessiz olur hem de ben seni görmüş olurum."

Aslında çok mantıklıydı ha.

"Tamam o zaman ben karakola geliyorum."

Onaylamaz mırıltılar çıkardı.

"Hayır sen durakta beni bekliyorsun. Daha fazla o çantayı taşıyıp da beline zarar vermiyorsun tamam mı? Ben beş dakikada oradayım."

Sevinçle gülümsedim.

"İşte sevgili gibi sevgili! İyi ki varsın sevgilim!"

Kahkahası telefonda duyulurken arkama yaslandım.

"Sende iyi ki varsın sevgilim. Hep iyi ki de var ol. Beş dakikaya oradayım. Görüşürüz."

"Görüşürüz kahramanım."

Telefonu kapattığımda kaşlarım çatıldı. Ulan bu benim hangi durakta olduğumu sormadı.

Tekrardan Pars'ı aradım.

"Efendim sevgilim?"

"Sen benim hangi durakta beklediğimi sormadın."

"Evinin üst sokağında, fırının önündeki durak. Her zaman onu kullandığını çünkü diğerlerinin size çok uzak olduğunu söylemiştin bir kaç sene önce."

Dudaklarıma minik bir tebessüm yerleşirken başımı önüme eğdim.

Siz siz olun söylediğiniz en ufak ayrıntıyı bile unutmayan bir sevgili yapın arkadaşlar.

"T-tamam. Bekliyorum seni."

"Hemen geliyorum bir tanem."

Telefonu kapattığımda hala suratımdan silinmeyen sırıtış ile arkama yaslandım.

Ben bu adamı yerim!

Sosyal medyaya girip yeni bir şey varmı diye bakınmaya başladım. Malum en hızlı zamanın geçtiği yer orası ya!

Telefona dalmışken bir anda yanağıma kondurulan öpücük ile hızla başım o tarafa döndü.

"Ödüm koptu."

Elimle damağımı çekerken Pars sırıtarak çantanın yanına gitti.

"Dalmışsın sevgilim."

Çantayı tek hamlede kaldırıp omzuna astı ve elini bana uzattı.

Elini tutup kalktım ve o bagaja çantamı koyarken bende ön koltuğa geçtim.

"Sen yandın artık."

Gülerek bana döndü.

"Niye?"

"Benim iki elimle sırtıma asarken dahi öldüğüm çantayı tek kolunla aldın kaldırdın. Ben artık her ağır bir şey taşıyacağımda seni ararım."

Başını sallayıp arabayı çalıştırdı.

"Bu senin okul çantan mı? Yani o da bu kadar ağır oluyor mu?"

"Biraz daha hafif oluyor."

Sevinçle gülümsedi.

"O zaman yeni şoförüne merhaba de güzelim, seni bundan sonra okula ben bırakıyorum."

🚓🚓🚓

Karakolun önüne geldiğimizde beraber inip Pars'ın odasına geçtik.

Masanın önündeki sehpaya kitaplarımı dizerken Pars bir anda hepsini alıp kendi masasına koydu.

"Sen orada çalış, eğilirken boynun ağrır."

"E ama sen?"

Yanıma gelip yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Ben zaten dosya okumuyorum güzelim işim bilgisayar üzerinden, sıkıntı değil."

Tebessüm ederek başımı salladım ve kalan kitaplarımı masanın üzerine koymaya başladım.

"Sen kitaplarını koy ben hemen geliyorum bir tanem."

El salladığımda odadan çıktı. Ben artık buranın müdavimiyim arkadaşlar.

Hem sevgili görüyorum hem ders yapıyorum. Bir taşla bir sürü kuş!

Son olarak kalemliğimi de çıkardığımda Pars elindeki torba ile içeri girdi.

Karşıma geçip masanın kenarına içindekileri boşaltmaya başladı.

"Ders yaparken çikolata yemeğe bayıldığından şunları aldım, işte su, sevdiğin kahve ve tuzlu bir kaç kraker."

Bir yığını önüme dizdiğinde yüzüm ona doğru döndü.

"Pars dükkanı soysaydın sevgilim?"

"Niye eksik bir şey mi var, gidip alayım hemen."

Gülerek masanın arkasından yanına ulaştım. Kollarımı bedenine sarıp başımı göğsüne yasladım.

"Ne eksiği saçmalama çok bile almışsın."

Başımın üzerine küçük bir öpücük kondurdu.

"Bence sen hergün buraya gel. Hem ben her dakika seni özlememiş olurum hem de sen rahat rahat ders yaparsın. Nasıl fikir?"

Gülerek başımı salladım.

"Süper fikir sevgilim."

Tekrardan masanın önüne geçip sandalyeye oturdum. Pars bilgisayardan işini yaparken bende çözmem gereken testleri halletmeye başladım.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bir anda kapı açıldığında korkudan yerimden zıpladım.

"Sinan insan gibi bir şu odaya."

Gülerek elindeki dosyayı sehpanın üzerine bıraktı.

"Akşam halısahaya geliyor musun?"

Eliyle beni işaret etti.

"Sonra konuşuruz ses yapıp durma burada Laçin'in dikkati dağılıyor."

Odadan çıktığında tekrardan derslerime döndüm.

Allah'ım isyan etmiyim diyom da niye senin bu kulların fizik diye bir ders icat ettiler? Kafam almıyor benim bunları!

Derin bir nefes alıp onuncu kere üzerinden geçtiğim sorunun yanlış çıkan cevabını sildim.

"İşlem hatası yapıyorsun sevgilim, dördüncü işleminde sıkıntı var. Gidişatın doğru."

Ne ara yanımda bittiğini anlamadığım Pars ile silsem de çıkmayan dördüncü işleme baktım.

Bir insan sıfır ile üçü çarpıp nasıl üç bulacak kadar salak oluyordu bir bilsem!

"Teşekkür ederim kahramanım."

Gülerek yerine geçti.

İlk dersin konu tekrarı ve testleri bittiğinde sessizlikten dolayı kafam yorulmadığından ikinci derse geçtim.

Kimya, en sevdiğim.

İki saate yakın tekrar sürdüğünde testlere geçtim.

"Bir tanem ben hemen geliyorum tamam mı?"

Tebessüm edip başımı salladım.

Tekrardan teste döndüğümde midemin gurultusu ile son krakerimi ağzıma attım.

Testteki son soruma geldiğimde Pars içeri girdi.

"Hadi bakalım çalışkan sevgilim yemek molası."

"Sen benim aklımı mı okuyorsun?"

Gülerek başını iki yana salladı.

"Sadece seni çok iyi tanıyorum bir tanem."

Hamburger poşetini önüme bıraktı.

"Hepsi bitecek sevgilim, ona göre."

Duyduk duymadık demeyin ben bu adama her dakika biraz daha aşık oluyorum.

"E sen?"

Kendi torbasını da açarken bana döndü.

"Bu arada akşam için planın yok değil mi?"

Başımı iki yana salladım.

"Hayır, niye ki?"

"Arslan babamdan izin aldım bu akşam bizde toplanıyoruz."

Bakın gece başımıza bir şey gelir ve orada kalmak zorunda kalırsak çok gülerim.

🚓🚓🚓

 

Gastronot Frambuaz kitabıma da bekleriiim 🤍

Bakın size bir sonraki bölümden büyük bir spoi verdim. Aiiyy diğer bölüm çok minnoş olduuuuuu.

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

 

Loading...
0%