Yeni Üyelik
43.
Bölüm

43. Bölüm

@yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️

🚓🚓🚓

Pars dediğini yaptırmış kimden olduğunu bilmediğim kamera ile yanıma gelip beni projeyi yapmaya ikna etmişti.

Şimdi ise video için ilk istikametimize gidiyorduk.

"Konumuz sokak lezzetleri ve seçtiğimiz beş tane sokak lezzetinin tarihi."

"O zaman ilk durağımız Ortaköy. Kumpir ve midye."

Hızla başımı sallayıp defterime isimlerini not aldım. Telefondan kumpir ve midyenin ilk bulunduğu tarihleri, hakkındaki bilgileri kısaca olacak şekilde özetleyip not aldım.

Bu şekilde akşama bir tanecik sevgilim videoyu editlerken bende bu yazdıklarımı ezberleyip işi bitirecektim.

Yaklaşık yirmi dakika sonra istikametimize vardığımızda eteğimi düzeltip arabadan indim.

"Şimdi o adamlarla konuşurken videoya çekeceğiz. Dedikleri önemli şeyleri not alıcam ve buraya kadar gelmişken bu beş lezzeti deneyeyip gidicez. Ne dersin?"

Başıyla beni onayladığında hızla önümüzde duran tezgahın yanına doğru adımladım. Çiçekli taçlardan turkuaz olanını başıma gecirip Pars'a döndüm.

"Siz daha önce hiç bu kadar güzel bir şey gördünüz mü? Ben görmedim... Başka da yok zaten."

Elindeki kamera, yüzündeki kocaman gülümseme ile beni çeken Pars ile durdum.

Bir adamın nasıl her kelimesine düşülür? Oynat bakalım.

Elindeki kamerayı alıp ona çevirdim.

"Siz daha önce her kelimesinde sizi aşktan kalpten götüren bir adam gördünüz mü? Göremezsiniz taze bitti ben aldım."

Sesli bir kahkahanın ardından enseme uzanan eli beni bedenine yapıştırdığında kollarımı sardım.

"Seni çok seviyorum bir tanem."

"Bende seni çok seviyorum kahramanım."

🚓🚓🚓

"O zaman sadece içli köfte ve simit kaldı."

Elimle başımı aynı anda sallayıp Kerem'in tabiriyle meyveli lahmacunumu yemeye devam ettim.

"Ben sana sormayı unuttum, ister miydin bundan? Ağzımdan iğrenir misin?"

Sanki küfür etmişim gibi bakıp elimdeki meyveli lahmacundan büyük bir ısırık aldı ve geri çekildi.

Beyoğlu'na doğru giderken elimdeki duran telefonum gelen bildirimlerle titremeye başladı.

Kiraz ve Zeytin yazmıştı. Hayır yazmamış adeta saydırmışlardı.

"Kiraz ve Zeytin Kapsamında Manavdan Hallice Grubundan" on iki mesaj:

Kiraz Mevsimi: Ulan Laçin gel şu Kerem'i başımdan al.

Kiraz Mevsimi: Ne ders yapmama müsadere ediyor Ne de başka bir şeye

Kiraz Mevsimi: Affedene kadar bırakmayacağım diyor

Kiraz Mevsimi:Affetmeyecağam. Cağam. Cağam. Cağam.

Siz: Biz Pars'la performans ödevimi yapmaya geldik ama bitmek üzere çekim işimiz.

Siz: Kerem'i halledicem sen bekle.

Telefondan hızla çağrı sekmesine girip Kerem'in numarasını tuşladım.

Çaldı çaldı ama en sonunda açıldı.

Ellerimle telefonu örtüp Pars'a döndüm.

"Sen bunları dinleme olur mu?"

Gülerek başını salladığında ağlıyormuş gibi sesimi değiştirip Kerem'e döndüm.

"Kerem!"

"Lan ne oldu?"

"Çok çok kötü bir şey oldu!"

Bir kaç düşüş ve kırılma sesinden sonra tekrardan sesi duyuldu.

"Lan ne olduğunu söyle, neredesin?"

"Hamileyim."

Pars'ın başı hızla bana döndüğünde elimle dudaklarını kapatıp anıran Kerem'e döndüm.

"Lan ne zaman, nerede, kimle, niye?"

"Ne bileyim ben be!"

Sahte hıçrıklarım ve bomba iddiam işe yaramış olacak ki Kerem'in telefonundan Kiraz'ın sevinç çığlıkları duyuluyordu.

"Ben doktora giriyorum şimdi, görüşürüz."

Telefonu bir anda kapatıp içimde tuttuğum kahkahayı patlattığımda Pars hala ne yapıyorsun der gibi bakıyordu.

"Bakma öyle. Kiraz'ı Kerem'den başka türlü kurtaramazdım."

Bana hala öcüymüşüm gibi baktığı sırada meyveli lahmacunumu ağzına tıkıştırdım.

"Hadi Pars bey istikamet Beyoğlu!"

🚓🚓🚓

"Ayaklarımı hissetmiyorum Pars. Yemin ederim yoklar yerinde."

Pars gülerek başını salladı.

"Daha o notlar ezberlenecek Laçin hanım, kaytarmak yok."

Ağlayarak arabadan inip Pars'ın bana da bir tane yaptırdığı ev anahtarını çantamdan çıkardım.

Montumu portmantoya bırakıp kendimi de koltuğa fırlattım. O an karnıma giren iğrenç ağrıyla bedenim alarm verirken kısık bir küfür savurdum.

Bütün gün içimden taşan Pars'ı öpme isteğinden anlamam gerekiyordu!

Oturduğum yerden hızla kalkıp valizimin olduğu odaya gidip dün pijamalarımı bulmak için darman duman ettiğim valizimi şimdi de ped aramak için hepten mahvettim.

Yoktu. Kahretsin!

Cüzdanımı alıp Pars'a gözükmeden markete kaçma planımı kurduğum an onaylayıp odadan çıktım.

Montumu sessizce alıp kapıyı açtığımda elindeki poşetlerle iceri giren Pars planımı yaptığım ilk dakikadan bozdu.

"Nereye güzelim?"

"Iıııı şeye. Markete markete."

Bakışları yüzümde gezinirken içeriyi işaret etti.

"Ne alacaksın marketten?"

"Dil altı hapı."

"Ne?"

Dilimin ayarını si-

Tövbe Allah'ım çok tövbe!

"Aman canım sende. Markete gitmek istedim o yüzden gidicem. Görünce ne alacağımı hatırlarım. Unuttum şimdi."

Elindeki poşetleri kapının içine bırakıp bana döndü.

"Gidelim o zaman."

"Kadınsal almam gereken şeyler. Ben hemen gidip alırım."

"Bir tanem her şey dolapta var derken gerçekten her şeyden bahsetmiştim."

Bakışlarım hızla yüzüne çıktı.

"Hani benim de kız kardeşim varya güzelim, buraya gelip kalıyor. O yüzden o eve götürmek yerine burada bırakıyor. Oradan alabilirsin."

Hızla başımı sallayıp lavaboya gittim. İşimi halledip odama girdim. En rahat edeceğim pijamami ve çorabımı giyip sıcak su torbamı elime alarak tekrardan salona indim.

Pars bilgisayarın başındaydı.

"Ben hiçbir şey yapmak istemiyorum. Sadece yatıp uyumak istiyorum ya bana ne!"

Gülerek yanıma geldi.

"En kısa özetlerini çıkardık güzelim. Kelime kelime ezber yapmak yerine aklında kalacak şekilde bir kaç defa oku yeter. Ben videoyu hallediyorum."

Bana uzattığı kağıtları masanın üzerine bırakıp torbami doldurdum. Koltuğun en rahat kısmına yayılıp yazılanları okumaya başladım.

"Çikolata ister misin?"

Başımı iki yana salladım.

"Hayır. Canım bir şey istemiyor."

Kağıtları birkaç defa daha okuyup masaya bıraktım.

"Benim uykum geldi."

Tebessüm ederek başını kaldırdı.

"Uyu güzelim."

Hadi ya benim nasıl aklıma geldi o?

Gözlerimi yumup sabahtan beri beni çağıran o şekerden tatlı uykuya kendimi bırakacakken çalan kapıya güzel güzel dualar ettim.

Pars ayaklanıp kapıyı açtığında babam gülerek içeri girdi.

"Bir hayırlı olsununu alırız oğlum. Tam karşındaki binaya taşınıyoruz."

Pars ile komşuculuk fantezisi mi?

Olur olur, yeriz yeriz.

Ne diyorum ben ya?

"E çok güzel bir haber bu Arslan baba."

İkisi de birbirine sarılırken uykuma tekrardan devam etmek adına gözlerimi kapattım.

"Laçin! Burada mısın Laçin!"

Kerem'in hayvan gibi böğürmeleriyle bir türlü kapatamadığım gözlerimi tekrardan araladım.

"Ne diye bağırıyor bu ya?"

Pars kapıyı açtığında yüzü kıpkırmızı Kerem hızla Pars'ın yakasına yapıştı.

"Sen nasıl Laçin'i hamile bırakırsın lan şerefsiz! Kardeş dedim de en adi kalleş çıktın sen!"

Babamın yüzü hızla baba dönerken elimle yüzümü kapadım.

Dikkat dikkat, yerin dibine inecek var!

🚓🚓🚓

Kerem ve zamansızlıklarını anlatsak roman olur roman djdjj

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🍀🤍

 

Loading...
0%