Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@yazarzeeyzey

Patlıcan musakka. Hayatımdaki en sevdiğim yemek. Karşımdaydı. Birde annem yapmıştı. Yanında yatmak kusur kalır, yeme de git öl yani.

Karakoldan çıkıp eve geldiğimden beridir Tuğrul'dan ses soluk çıkmazken, babam hala benim Pars ile olan konuşmamı bölen sürprizi söylememişti.

Adam ne güzel bana devlet sırrımı açıklayacaktı.

"Bizim karakoldaki Ersin'i bilirsin Pars."

Pars başını sallayıp elindeki çatalı masaya bıraktı.

"Evleniyormuş. Düğününe kesinlikle bekliyormuş seni. Bende dedim ki, madem gidicez hep beraber gidelim. Uyar mı sana?"

Pars'ın bakışları babamdan önce beni bulduğunda yemeğe geri döndüm.

Pars ile daha önce bir yolculuğa çıkmamıştım. Evet Selim abi olsun Utku abi olsun karakoldan bir sürü kişi ile oradan oraya gitmiştim ama bunlara Pars hiç dahil olmamıştı.

"Bana uyar müdürüm. Ne zaman gideceğiz belli mi?"

Babam yemeğinin bir lokmasını daha alıp sahte bir sinirle Pars'a döndü.

"Pars iş dışında baba diyeceksin demedim mi ben sana evladım? Ve yarın çıkacağız, on iki gibi burada olursun."

Maalesef bana düşen musakka miktarı bittiğinde masadan yavaşça kalkıp tabağımı mutfağa götürdüm. İstikametimi odama çevirip yatağımın üzerine bodozlama bir iniş yaptım.

"Ulan bir düğünümüz eksikti he."

Kendi kendime söylenmelerimin sonu gelmezken telefonum sadece bir kişi için ayarlı olan şekilde çaldı.

Tuğrul yazmıştı!

Hızla yatağımdan kalkıp masamın üzerinde duran telefonumu aldım.

Tuğrul adlı kişiden 2 iki yeni mesaj*

Tuğrul: Düğüne gidiyormuşsunuz, hayırlı olsun.

Bakışlarım hızla odanın duvarına döndüğünde seri adımlarla girdiğim odamdan aynı şekilde çıktım.

Salondakilerin ilgisi bana çevrilirken etrafa bakındım.

E ama burada Tuğrul yoktu ki!

"Kızım ne oldu? Hortlak görmüş gibisin?"

Başımı iki yana sallayıp bakışlarımı yüzünde belli belirsiz bir sırıtışla beni izleyen Pars'a çevirdim.

Oha oha oha! O olamazdı değil mi?

Telefonuma dönüp hızla mesaj yazmaya başladım. Tam o an telefonuma bir daha mesaj geldiğinde hızla kafamı kaldırıp ona döndüm.

E telefonu elinde bile değil, masanın üzerindeydi. Nasıl gönderecekti mesajı bana?

Saçmalıyorum sadece, aynen.

Tuğrul: Düğünde bende olacağım, seni öyle göreceğim için ne kadar şanslı hissettiğimi bilemezsin.

Siz: Görmeyeceksin zaten, çünkü ben gelmiyorum.

Mesajı gönderdiğimde Pars'ın telefonuna bildirim gelmezken tekrardan odama döndüm.

Ben mutlu olmak istiyordum ama hayat bana diyordu NAU NAU!

Telefonum şarjı bittiğinden dolayı kapanırken yatağımın başlığına yaslandım. Pars'ın Tuğrul olabileceği aklıma fazlasıyla yatarken bir yandan fazlasıyla saçmaladığımı düşünüyordum.

İnsan kardeşim dediği birinden hoşlanmazdı değil mi?

Aslında bana adım harici seslenmediğini düşünürsek, bu eleyemeyeceğim bir madde olurdu.

Kahretmesin!

Düşüncelerimi gözlemlerim ile desteklemek amacıyla Tuğrul'u da Pars'ı da bir kenara atıp ince örtümün altına girerek bedenimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.

🚓🚓🚓

"Ben senin yanına oturacağım Arslan. Arka tarafta midem tutuyor biliyorsun."

Yola çıkmak için her şeyimiz hazırdı. Valizleri ve kalan ıvır zıvırları bagaja yerleştirmiştik. Annem her zamanki gibi ön tarafa otururken arka kısma ben ve Pars kalmıştık.

Aman ne güzel.

Pars benim gibi düz bir eşofmanın üzerine siyah tişört giyerek spor halinden ödün vermemişti. Önce ben ardından o arabaya bindiğimizde cebinden çıkardığı naneli sakızı bana uzattı.

"Yolda bulantın olmasını istemeyiz değil mi?"

Bakışlarım sakız ve yüzü arasında gidip gelirken minik bir tebessümle sakızı alıp paketini açtım. En sevdiğimden almıştı.

Kulaklığımı takıp arkama yaslanırken sabah ayarladığım müzik listemi açtım. Belli etmeden bakışlarımı Pars'ta tutsam da sürekli bakışlarını etrafta gezdirmesi hiç işime yaramıyordu.

Telefonum titrerken mesaj sekmesini açtım.

Tuğrul: Pars'ın sürekli senin yanında bulunması fazla gereksiz değil mi?

Siz: Ne alaka?

Tuğrul: Düğüne de beraber geliyormuşsunuz. Zaten sürekli dibinde. Bunlar sana fazla gelmiyor mu?

Siz: Hayır.

Siz: Ayrıca Pars ile aramızdaki yakınlığı henüz adı harici hiçbir bilgisine sahip olmadığım birine anlatacak değilim.

Tuğrul: Onu seviyor musun?

Bakışlarım istemsizce Pars'a kayarken tıpkı benim gibi arkasına yaslanmış telefonla konuştuğunu fark ettim.

O hep benim abi rol modelimde kalmıştı.

Evet aramızda öyle büyük bir yaş farkı yoktu ama o benim için hiç sevgili olarak baktığım biri olmamıştı.

Siz: Bu seni ilgilendirmez.

Tuğrul: Sevdiğim kızın başka bir adama aşık olup olmadığı mı beni ilgilendirmez?

Siz: Sevdiğini iddia ettiğin kızın her daim yanında olan ve senin gibi korkak olmayan birine karşı hissettiği duyguların türü evet, seni ilgilendirmez.

Telefonu hırsla kapatırken derin bir nefes aldım.

"Sağ olasın kardeşim, ben almam gereken cevabı aldım."

Pars yarı ağım gülüşü ile telefonu kapatıp bana döndü.

"Bir sıkıntı mı var?"

Başımı iki yana salladım. Müzik listesini en başa getirip gözlerimi kapattım.

Kafam şu iki günde haddinden fazla karışmıştı.

Yolumuz ortalama iki saat süreceğinden yolluklarımızı benzin istasyonundan almaya karar vermiştik. Pars'ın büyük ısrarları sonucunda benzini o alırken bende mağazaya girdim.

Bir kaç çikolata ve suyun ücretini ödeyip tekrardan arabaya döndüm. Pars genç bir kızla konuşuyordu.

Kız ona sarıldığında gözlerim büyürken arabaya binip onları sessizce dinlemeye başladım.

"Tabi ki kuzen. Ama seni gördüğüm iyi oldu, artık babaanneme rahat rahat torunun Tuğrul efendi yaşıyormuş diyebilirim."

🚓🚓🚓

Obaaaa vdgdvxgb

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşça kalın.

 

Loading...
0%