@yazarzeeyzey
|
YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️ Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼 Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️ Mutfakta dört dönüyordum. Ne yapmam gerektiğini asla kestiremiyor sadece gidip saçını başını yolmak istiyordum. Resmen bile bile kıza ilacını vermemişti! Buna takıntılı olmak değil ruh hastalığına sahip olmak denirdi! Derin bir nefes alıp salonun kapısını doğru adımladım. Bunu acilen kızlara söyleyip bir fikir almam gerekiyordu. Kapıya yaslandım. "Kiraz, Zeytin bir gelsenize." Bütün salon bana döndüğünde herkesten önce Pars ayaklanmış ve yanıma gelmişti. "Yüzün kireç gibi Laçin. Bi şey mi oldu?" Başımı hızla iki yana salladım. "Kızsal bir mevzu sevgilim. Kötü bir şey yok." Tatmin olmamış gibi bakışlarını yüzümde gezdirirken olabildiğince gerçekçi bir şekilde gülümseyip yanıma gelen Kiraz ve Zeytin ile ikinci kata, kimsenin bizi duymayacagi bir yere geçtik. "Laçin ne oluyor?" İşaret parmağımı dudaklarına tutup arkamızı kontrol ettim. "Leyla hasta!" Kiraz gözlerini devirirken Zeytin arkasına yaslandı. "Bunu zaten biliyoruz Laçin." Derin bir nefes aldım. Heyecan ve korkunun karışımı ellerimi titretiyordu. "Lila'nın ilaçlarını saklayan, kriz geçirirken ilacını vermeyen oymuş. Sırf Pars'ı görmek için kız kriz geçirirken ilacını vermiyor Pars'ın gelmesini bekliyormuş. Hepsini duydum!" İkisi de hızla doğrulurken başımı salladım. "Ne yapmam lazım bilmiyorum. Pars'a söylesem nasıl bir tepki verir bilmiyorum, kız kardeşi sonuçta. Ama daha fazla o psikopatı ne Lila'nın ne de bizim yanımızda tutmak istemiyorum." Birbirlerine bakıp tekrardan bana döndüklerinde Zeytin atıldı. "Pars'a anlat Laçin. Şakaya gelmez bu. Bugün ilacını saklayıp ölmesine göz yuman yarın daha beterini yapar." Hızla başımı salladım. "Evet, bende ondan korkuyorum." "Git Laçin, git ve Pars'a söyle. Kızın canından önemli değil hiçbir şey." Hep beraber aşağıya indiğimizde salona geçtik. Pars'ın yanına adımlayıp önünde durdum. "Pars....benim seninle bir şey konuşmam gerekiyor. İki dakika dışarıya gelir misin?" Bakışları yüzüme kaydığında uzattığım elimi tutup ayaklandı. Salondan çıkıp mutfağa geçtik. Tezgaha yaslandığımda karşıma geçti. "Dinliyorum güzelim." "Konuşmam, söylemem gerekiyor ama nasıl başlayacağımı bilmiyorum Pars." Yüzümü ellerinin arasına aldı. "Direk söyle bir tanem." Bakışlarımı ellerime taşırken fısıldar gibi konuştum. "Leyla'yı ne zamandır tanıyorsunuz?" Kaşları çatıldı. "Lila'nın çocukluğundan beri. Neden ki?" Titrek bir nefes aldım. "Pars..Leyla ilaçları saklıyormuş. Kriz anında sırf seni görmek için yanında taşıdığı ilaçları Lila'ya vermiyormuş. Lila önünde can çekişirken hepinize oynuyormuş." Yüzü de tıpkı bedeni gibi gerilirken iki adım geriledi. "N-nasıl yani?" Derin bir nefes aldım. "Seni aradığında ilaçları yok demiyor muydu? Varmış. Aslında onda yedekte ilaç varmış. Ama sırf seni görmek için yok deyip kriz geçirirken Lila'yı umursamadan seni bekliyormuş." Yüzündeki afallamış ifade kat be kat artarken titrek bir nefes aldı. "Laçin, bir tanem bak anlıyorum. Leyla'nın takıntısı var ama o benim için çocuk. Böyle saçma sapan şeylere gerek yok güzelim." Afallayan kişi bu sefer ben olurken ellerindeki ellerimi hızla çektim. "Se-sen bana inanmıyorsun?" Yüzündeki çözemediğim ifade ile tebessüm ederken başını iki yana salladı. "Yanındaysa da o an panikten unutmuştur diyorum." İnanamıyor gibi bakışlarım yüzünde gezinirken ellerimle yüzümü sıvazladım. "Pars duydum! Telefonla konuşurken duydum! Sakladım dedi!" "Yanlış duymuşsundur Laçin." İçimde kırılan şeyler her saniye arttığından düzgün düşünemiyordum. "Sen gerçekten inanmıyorsun bana!" Arkasını dönüp tezgahın öbür ucuna gittiğinde dolan gözlerimi daha fazla gizleyemedim. "Tamam ona inan! Gi-gidiyorum ben!" Mutfaktan seri adımlarla çıkıp salona geçtim. Sandalyenin üzerinde duran montumu üzerime geçirirken kızlara döndüm. "Ben gidiyorum!" Hepsi ayaklanırken Leyla alayla gülüp oturuyordu. "Nereye Laçin? Saat gece iki." Çantamı da alıp salondan çıktığımda kapının önünde duran Pars hızla doğruldu. "Hiçbir yere gidemezsin!" "Sana ne ya? Sen ve biricik Le- Neyse ya gerçekten daha fazla uğraşamayacağım. Çekil şuradan." Kapının önünden çekilmezken sinirle bağırdı. "Bu saate tek başına nereye gideceksin?!" "Bana yalancı gözüyle bakan insanların olmadığı herhangi bir yere!" Araladığım kapıdan hızla çıktım. Sokak lambalarının aydınlattığı sokağı seri adımlarla arkamda bırakırken Pars'ın bağırışları hala duyuluyordu. Bu sefer olmazdı. Dönemezdim. Bitmişti. Onda olmasa da, bende artık bitmişti. 🚓🚓🚓 Pars'tan... "Kerem peşinden git kaybolacak, başına bir şey gelecek. Gitsene oğlum!" Tuttuğum yakasını silkip geriledi. "Oğlum tanımıyor musun Laçin'i? Üzerine gidersek daha çok kaçacak. Bırak gitsin, yalnız kalsın!" Başımı iki yana salladım. İşi kendim çözeceğim diye hepten boka sardırmıştım. Evet Leyla'nın normal davranmadığının bende farkındaydım ama bu çok fazlaydı! Böyle bir şeye cesaret edemezdi. "Oğlum gece lan gece! Saat iki! Ne yalnızlığı !" Cebimdeki anahtarı alarak hızla yanımızda duran arabama bindim. Sokaktan çıktığımızda karşı caddede yürüyen Laçin'i görmemle hızımı arttırdım. "Laçin!" Beni gördüğünde adımlarını hızlandırıp önünde duran taksiye bindi. Dönüşten döneceğim sırada kırmızı ışığın yanmasıyla önüme doluşan arabalar geçmeme izin vermezken sinirle direksiyona vurdum. Taksi bakış açımdan çıkarken aldığım plaka ile hızla telefonumu çıkarıp Akın numarasını tuşladım. "Gece gece hayırdır komiserim?" " 34 ZH 7396 nereye gidiyor acilen bak. Ayrıca yarın on ikide Lila'nın okulunun önüne gel. Halletmemiz gereken bir işimiz var." 🚓🚓🚓 Hihihihihi azıcık aksiyon ama değil mi? Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Sizce Pars ne yapacak? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍🍀
|
0% |