@yazarzeeyzey
|
ARANIZDA DRAMI FAZLA AMA KALİTELİ BİR KURGU OKUMAK İSTEYEN VAR MI? ONA GÖRE ÜZERİNDE ÇOKÇA UĞRAŞTIĞIM BİR KURGUMU YAYINLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM. FİKİRLERİNİZİ ALABİLİR MİYİM? 🫶🏻 YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️ Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼 Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️ 🤍🤍🤍 "Ulan senin gidi kardeş görüntülü kal-" Telefonu hızla alıp hoparlörü kapattım. "Ay benim canım kuzenim sen ne kadar da hayırlı bir kuzensin daha cuma gelmeden cumamı kutlamak için arıyorsun. Allah senden de razı olsun ama benim kapatmam lazım çekmiyor tamam mı?" Pars ne yaptığımı anlamak için çatık kaşlarla beni izlerken gülerek telefonunu cebime koydum. "Şu an senin sevgilin olarak telefonuna el koyuyorum. Konuşma hakkına sahip değilsin." Hemen kendi telefonuma dönüp okumadan geçtiğim mesajların arasında Kerem'in gruba alındığı bildirimini aramaya başladım. Çünkü en son baktığımda bu grup sadece üç kişilikti! Dün gece saatlerinde Kiraz Kerem'i gruba almıştı. Siz: Kiraz benim canım kardeşim Siz: Acaba kız kıza olduğumuz bu gruba neden Kerem'i aldığını sorabilir miyim? Kiraz Mevsimi: Siktir siktir siktir! Kiraz Mevsimi: Ben onu okul grubuna alıcam diye buraya almışım onu! Kiraz Mevsimi: Kanka çok özür dilerim Siz: Tamam tamam asıl konumuz bu değil. Kerem'i susturmamız lazım ama nasıl olacak bilmiyorum. Kiraz Mevsimi: Ben onu hallederim. Kiraz Mevsimi: Siz gelene kadar yani hepi topu üç gün hasta taklidi yaptım mı o onu unutur. Kiraz Mevsimi: En kötüsü telefonunu aşerdim diyip yanlışlıkla kırarım ama ben bile yolunu bulurum. Siz: Sana güveniyorum Kardeşim. Kiraz Mevsimi: Eyvallah "Ne oluyor Laçin?" Şirince bir tebessümle ona döndüğümde aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Çok yoruldum ya ben dün gece acıktım da haliyle. Açlık da başıma vurdu bir şey yok." 🚓🚓🚓 "Sırf senin yüzünden buradan yirmi kilo almış olarak dönücem Pars." Yanağımdan hızla makas aldı. "Alt tarafı bir yumurta ile biraz reçel yedin Laçin." Ellerimi karnıma sardım. "Benim midem küçük ne yapayım? Bugünden tezi yok otele gittiğim gibi havuza incem. Bunları yakmam lazım." Gülerek başını salladığı sırada kolunu omzuma atıp bizi arabaya doğru sürüklemeye başladı. Geldiğimiz kahvaltı mekanı otele yakın olduğundan kısa sürede geri gelmiştik. Geçen sene büyük ümitler ile aldığım mayomu hızla üzerime geçirip pareomu da giydikten sonra odadan çıktım. Dedikleri üzere kadın erkek karma olan havuza doğru adımlayıp geniş kapıdan geçtim. Hava yazı andırsa da soğuk olduğundan sadece havuzu girilebilir kalmıştı. Yan şezlongu boş olan şezlonga geçip elimdeki havluyu kenara bıraktım. Havuz çok dolu değildi ama boş da sayılmazdı. Pars'da birazdan burada olacağından şezlonga uzanıp etrafı incelemeye başladım. Herkes çift olarak gelmiş ya yüzüyor da ya da şezlongda sohbet ediyordu. Elimdeki telefona bakışımı çevireceğim sırada çatık kaşlarla bana bakan birini fark ettim. Önemsemediğimi göstermek ister gibi telefonuma döndüm. Pars on beş dakikaya burada olacağını yazmıştı. Daha fazla beklemeyip havuza girdim. Çünkü su ne kadar soğuk ve ferahsa dışarısı bir o kadar bunaltıcı ve sıcaktı. Olduğum şeritte gidip gelirken bir yandan da gözlerimi kapıda tutuyordum. Artık nefes nefese kaldığımda havuzun kenarına tutunup dinlenmeye başladım. "Siz de Türk müsünüz?" Arkamdan gelen sesleniş ile döndüğümde az önce bana bakan adamın tıpkı benim gibi kenara yaslandığını gördüm. "Evet öyleyim." Devam etmek istemediğim için karşı tarafa yüzmeye başladığımda yan şeridimde onun da yüzmeye başlaması beni iyice panik haline sokmaya başlamıştı. Bir şey söyleyemez ya da yapamazdı. Kalabalık bir ortamdaydık. Durmadan yüzmeye devam edip en sonunda şezlonguma çıktım. Havluma sarınıp tekrardan telefonumu elime aldım yirmi beş dakika olmuştu ama Pars ortalarda yoktu. Bakışlarım istemsizce karşıya kaydığında eski yerine almış ve aynı şekilde duran adam beni haddinden fazla korkuturken çantamı alıp seri adımlarla havuzdan çıktım. En iyisi Pars'ın yanına gidip onunla beraber geri dönmekti. Geniş koridoru geçip asansörün önünde beklemeye başladım. "Benden kaçmanızı gerektirecek bir durum yok hanımefendi. Sizi yemem merak etmeyin." Aynı ses ile boğazım düğümlense de bozuntuya vermeyip arkamı döndüm. "Kendinizi fazla önemsemeyin, her insan her davranışını düşündüğünüzün aksine kendi fikirleri doğrultusunda belirler. Bir şahsiyet için değil." Yüzündeki pişmiş kelle sırıtışını bozmazken asansöre yaslandı. "Ben her insan için değil sadece sizin için demiştim. Rahatsız etmek istemem." "Rahatsız olduğumu belli etmek için illa yanıma yardım mı toplamam gerekiyor? Rahatsızım, gider misiniz?" Ellerini iki yana kaldırıp başını salladı. "Ama ben şu an sadece odama gitmek için bekliyorum." Onunla aynı asansöre binmemek için merdivenlere doğru geçtim. Bir an önce Pars'ın yanına gitmek istiyordum. Kenarda kalan merdivenleri hızla tırmanırken bir anda koluma yapışan el ile dengem alt üst olurken bedenimi iki kol sarmalamıştı. Gözlerimi açmaya korkarken burnuma dolan yabancı koku korkumu deli gibi artırırken içimden sadece Pars olması için dua ediyordum. 🚓🚓🚓 Bölüm Sonu Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍🍀
|
0% |