@yazarzeeyzey
|
YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️ Aynı zamanda Profilimdeki "YANLIŞ D'" kitabıma da bekleniyorsunuz. O BUGÜN YAYINLANDII 🌼 Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️ 🚓🚓🚓 "Bir mühlet yürümeyeceksin dedi doktor duymadın mı?" Başımı iki yana salladım. "Duydum da anlamadım. Ben senin gibi her dili bilmek zorunda mıyım canım? Allah Allah yani!" Tebessüm ederek başını eğdiğinde titrek bir nefes aldım. Yaşanan olayların ardından Pars'ı o olayın yaşandığı yerden uzaklaştırmak fazlasıyla zor olmuştu. Yanımda olduğundan korku namına içimde bir şey kalmasa da o yokken başıma yine böyle şeylerin gelebileceği gerçeği beni misliyle endişelendiriyordu. Biz kadınlar yanımızda koruma gibi olan erkekler olmadığı takdirde neden içimizdeki korku ile dolaşmak zorunda kalıyorduk? "Rahat mısın?" Hemen yüzüme takındığım tatlı tebessümle başımı salladım. "Kıskandırmak gibi olmasın ama sevgilimin kolları fazlasıyla rahat. Hatta dur izin veriyorum kısķanabilirsin." Burnunu burnuma sürtüp sırıtmaya başladı. "Benim de sevgilimin her zerresi gözlerimi ayırmak istemeyeceğim kadar güzel, sende onu kıskanabilirsin." Sırıtışımı genisletip başımı omzuna gömdüm. "Acıktım." Derin bir iç çekti. "Bende." Yutkunuşu yemeğin bir cinsiyeti ve bir adı olduğunu kanıtlarken sessizce durdum. Bahsettiği yemek ne miydi? Adı lazım değil baş harfi ben! 🚓🚓🚓 "Pars bunu denemen lazım çok güzel!" Uzattığım tatlıdan bir çatal alıp yüzünü buruşturarak geri çekildiğinde gözlerimi devirdim. "Seni kardiyoloji doktoruna götürücem. İnsan nasıl tatlı sevmez ya! Kalbin yok senin!" Ellerini masada birleştirdi. "Kalbim var." Bakışları yüzümde dolanırken devam etti. "Ama bedenimde değil." Duyduk duymadık demeyin, düşürücü sevgili ayağınıza geldi. Yani benim ayağıma hani benim sevgilim ya! "Sorcam sorcam unutuyorum, sen neden parfümünü değiştirdin?" Omzunu silkerek arkasına yaslandı. "Bitti, burada da bulamayınca idarelik bir şey aldım." Başımı sallayıp efsane, harikulade, eşsiz ve benzersiz tatlımdan bir çatal daha aldım. "O zaman seninle parfüm atölyesinde gidelim bugün. Sana senin parfümünü yapalım." Başıyla beni onaylayıp kahvesinden bir yudum daha aldı. "Gidelim güzelim." Yemeklerimizi yedikten sonra dediğim yere gitmek için arabaya bindik. Pars yine beni arabaya kadar kucağında taşırken bundan pek rahatsız olduğum söylenemezdi. Kim sevgilisinin kucağı varken tekerlekli sandalyeye yayılmak isterdi ki? Arabaya geldiğimizde kollarımı boynundan ayırıp ön koltuğa geçtim. Kısa bir yolculuğun ardından bahsettiğim atölyeye vardık. Tıpkı bileklik tasarladığımız yer gibi çok tatlı bir yerdi, tek farkı burası çok güzel kokuyordu! Kısa bir selamlaşmanın ardından bizim için ayrılan yere geldiğimizde Pars bana döndü. "Beğenmezsen açık açık söyleyeceksin tamam mı?" Yavaşça başımı salladım. Üst ve alt notaları dahil bergamot, siyah gardenia, orkide, sandal ağacı gibi esansaları önüme toplayıp oranlarına dikkat ederek karıştırmaya başladım. Pars'da benim gibi karıştırma işlemine başlamıştı. Şimdilik kokladığım kadarıyla istediğim kokuya ulaştığımından önümde duran şişeye bir miktar boşalttım. Görevli ile beraber dış ambalajını ve adını seçip paketledik. Çok güzel olmuştu! Pars'da elindeki hediye paketiyle yanıma ulaştığında oturduğum yerde kıpırdandım. Kucak vakti geldiiiii. Tıpkı dediğim gibi arabaya bindirildim. Pars bana dönüp elindeki poşeti uzattığında bende poşeti ona verdim. Mor yan şekilli bir şişeydi ve kapağı çiçeğin yaprakları şekilde dizayn edilmişti. Kokusu zaten harikaydı. Pars kendi parfümünü hemen üzerine boca ederken kıkırdadım. O da sevmişti. Artık maalesef yarın dönüş yoluna geçeceğimizden otele dönüp eşyalarımızı toplayacaktık. Yol üzerindeki hediyelik eşyacılardan İstanbul'dakilere birkaç şey alıp istikametimize ulaştık. Ben o geri zekalı sapık yüzünden hala dizimi izleyemediğimden eşyaları topladıktan sonra yaptığımız ilk şey o olmuştu. "Şu Kanat'ı ekrandan çekip çıkaramıyor muyuz? Adam deli dehşet yakışıklı ya!" Alayla kalkan kaşları ile bana dönüp başımı yasladığım kolunu kendine doğru çekti. Kısacası burun burunaydık! Çok da şey yapmayalım her gün olan şey artık. "Bak sen, demek o kadar yakışıklı?" Sevimli sevimli başımı salladım. "Yani yakışıklı olana yakışıklı da demeyelim mi? Olmaz Allah çarpar valla!" Bir anda burnunu boynuma gömüp belimi gıdıklamaya başladığında kollarımı eline sardım. "Pars hayır! Ya bak karnım ağrıdı! Pars!" En sonunda o başını göğsüme gömüp durduğunda nefes nefese kalmıştım. "Yarın akşama kadar, uçak saatimiz gelene kadar şöyle yatalım. Hiçbir şey yapmayalım. İstanbul'a dönünce bu kadar yakınında olamayacağımı bilmek yeterince korkunç." Parmaklarımı saçlarının arasında tutarken titrek bir nefes aldım. Tabi ki İstanbul'da bu kadar yakın olamayacaktık. Onun işi benim okulum derken hem zaman hemde mekan olarak ayrılacaktık. Sanırım Pars haklıydı. Artık gerçekten de evlenmemiz gereken konular fazlasıyla birikmişti... 🚓🚓🚓 Hissettiniz dimi? Artık benim evlatlarımın büyüdüğü döneme geçeceğiz dhdhdh Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍🍀
🚓🚓🚓
|
0% |