@yazarzeeyzey
|
YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️ Aynı zamanda Profilimdeki "YANLIŞ D'" kitabıma da bekleniyorsunuz. O BUGÜN YAYINLANDII 🌼 Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️ "S-senin burada ne işin var?" Omzunu silkerek yüzümü yüzünün hizasına getirdi. "Dedim siz çeyiz alışverişi yapacaksınız, bunları taşıyacak biri lazım. Bizde kalktık geldik." Bakışlarım etrafta gezinirken boğazımı temizledim. "Burada, iç çamaşırı mağazasında ne işin var demeye çalışıyorum Pars." Baş parmağı dudağının kenarını kaşırken mümkünmüş gibi daha da yaklaştı. "Fikir vermek istedim, sonuca görecek kişi benim." Sahte bir gülümsemeyle seçtiğim gecelik ve sabahlık takımlarını ona göstermeden sepete yolladım. "Kız Laçin bak buna eniştem bayılır bayılır!" Resmen çığlık atarak yanıma geldiğinde kenarda duran Pars'ı görmeden devam etti. "Bu bana üç yeğeni garanti getirir, kalanını da siz düşünürsünüz artık." Elinde ipten bozma kırmızı bir tül parçası ile seri adımlarla yanımıza doğru gelirken elindeki şeyi alıp reyonların arasına attım. "Şakacı şey seni, ha ha ha çok komik." Gözlerimle orada Pars'ın olduğunu işaret etmeye çalışsam da akıllı arkadaşım tabi ki de beni anlamıyordu. "Ne komiği be? Hayatın gerçekleri bunlar, tecrübe ettiğin gerçekleri." Allah'ım bak şu an beni yanına almanın tam sırası! "Ya Allah Allah öyle mi olmuş? Tamam o zaman gidelim biz." Seri adımlarla kasaya gidip aldıklarımın ücretini verdim. Ama her an Pars bir yerden çıkacak ve hala yanımda taramalı gibi konuşan Kiraz'in dediklerini duyacak diye ödüm kopuyordu. "Bak bunları balayı için yanına alırsın, boş geçen geceniz olmaz diye düşünüyorum. Ama illa ki yorulursan diye yanına düz gecelik al." Elimle ağzını kapattım. "Pars burada! Sus artık. Hem boş geçen geceniz olmaz ne Allah aşkına." Gözlerini devirip elini çekti. "Bir gecenin nasıl boş geçip geçmeyeceğini ben mi anlatayım sana caniko? Hiç bilmiyorsun bu işleri." "Sen maşallah çok biliyorsun bu işleri!" Mağazadan çıkıp bizi dizilmiş bir şekilde bekleyen üçlünün yanına adımladık. Zeytin Kağan'ın bedenine sarılırken Kiraz benim kolumdan çıkmayıp Kerem'in suratına bakmadan kenara geçti. "Siz niye geldiniz? Çeyiz alışverişine erkeklerin geldiği nerede görülmüş?" Pars ve Kağan ses çıkarmazken Kerem omzunu silkti. "Sana yardım için geldim ben aşkım." "Sevmediğin biri nerden senin aşkın oluyor be? Hödük!" Allah'ını seven bana kulaklık fırlatsın! "Ben mi sevmiyorum?" Kiraz alayla güldü. "Tabi seviyorsun. Kendi ağzınla söyledin!" Hepimiz bir olmuş düşük bütçeli dizi izler gibi ikisini izliyorduk. "Sana sadece elbisen çok açık, başka bir şey bakalım dedim." Kiraz omzunu silkerken bakışlarım alayla Pars'a döndü. "Kerem'i örnek alırsan seni öldürürüm." Elbisemin açıkta bıraktığı omzuma küçük bir öpücük kondururken fısıldadı. "Sen istediğini giyersin güzelim, ben bakan kişilerle ilgilenirim." Bakışlarım tekrardan Kiraz'a döndüğünde bilin bakalım karşılaştığım manzara neydi? Evet Kerem'in kollarındaydı. "Yalnız gerçekten iyi hoş geldiniz ama bizim daha bakacak bir sürü mağazamız var. Siz takılın isterseniz, biz çağıralım işimiz bitince." Kağan'ın bakışları Zeytin'e döndüğünde Kerem başını iki yana salladı. "Bizde Pars'a çeyiz düzeriz. Elbet aldıracak bir şey buluruz zaten." Gülerek Pars'a döndüğümde yüzündeki alaycı sırıtışı bozmadan onaylar gibi başını salladı. "Bence de, hem de sizi yalnız bırakmamış oluruz." Hayır arkadaşlar. Bu cümlenin asıl anlamı 'aldığınız her şeye bir kulp bulup sizi olabildiğince çuval benzeri kıyafetler aldırarak hayattan bezdirmek'. Yemin ederim bu çeviriyi google yapamaz. "O zaman biz gratise gidiyoruz." Üçü birbirine bakarken Kerem atıldı. "Bende zaten oraya gidecektim, almamız gereken çok şey var." Cinnet loanding... 🚓🚓🚓 "Kiraz aldığımız çoğu şeyin daha adını bilmiyorum ben, nasıl kullanacağım?" Ona küfür etmişim gibi bakarken kendini işaret etti. "Ben ne güne duruyorum bay sivri zeka? Yeni gelin olacaksın sen, kokoşluk doğan olacak. Alış bunlara." Yaklaşık olarak bir buçuk saatin ardından gratisten çıktığımızda bizim elimizde altı poşet eşya varken onların elinde sekiz poşet eşya vardı. Dur, sekiz mi? "Kozmetik mağazasına girdiğimizin farkındasınız değil mi? Ne aldınız bu kadar?" Pars elini iki yana kaldırırken Kerem fişi bana uzattı. "Saymaya üşendim al sen bak." Fişin boyu benim kadar olduğundan elime dolayıp aldıklarına göz gezdirdim. Fişin üst kısmında yazanlar tıraş bıçağı, yüz kremleri ve diğer erkek ihtiyaçlarını depolamışlarken fişin aşağıları saçma sapan şeyler kaynıyordu. "Kortos krem ne alaka? Birde beş kutu almışsınız." Kerem bir anda ellerini çırptı. "Bir müşteri alıyordu o önerdi bize. Yüz kremiymiş. Bebek gibi yapıyormuş." Daha fazla dayanamayıp kahkaha attım. "Kerem o hemoroid kremi." Yüzündeki tebessüm anında yok olurken poşetleri karıştırmaya başladı. "Lan o namussuz bizi kazıkladı mı yani? Ne yapayım ben hemoroid kremini be!" Bir şey demicem hayır. Fişi Pars'ın eline tutuşturdum. "Siz bunları değiştirin biz gezmeye devam ediyoruz. Ayrıca mümkünse bir şeyleri alırken üstünü okuyun, zahmet olmazsa." 🚓🚓🚓 "Ay bu elbise tam balayılık! Bunu kesin al Laçin. Birbirinizi yemekten kahvaltıya sıra gelirse bunu o ara giyersin." Yüzümü buruşturup uzattığı elbiseyi aldım. Öyle laf falan ediyorum ama siz bana bakmayın, iç çamaşırı harici Kiraz'ın zevki mükemmeldir. Bedenini alıp sepete attığım sırada elindeki gömlekle yanımda biten Pars bana gösterdiği bilmem kaçıncı gömleği karşımdaki askıya astı. "Nasıl?" Ona dönüp ellerimi yanaklarına sabitledim. "Sevgilim bunları sen giyeceksin biliyorsun değil mi?" Ellerimin üzerine ellerini kapatıp başını salladı. "Sen benim karım olacaksın, yanına yakışmam lazım. O yüzden sen seç." Ay hakikaten biz evleniyoruz ya kız! Dudağına küçük bir öpücük kondurup elimin altındaki elini tutarak onu erkek reyonuna soktum. Gözlerinin renginde ve ona yakışacak bir kaç tane gömleği ve görür görmez aşık olduğum takımı sepete attım. Pars ödemeye giderken bende kızların yanına geri gittim. Çok değil alt tarafı üç kasanın önünü kapatan kıyafetlerin haricinde bir kaç parça bir şey alıp mağazadan çıktığımızda hepimizin ellerinde sayamadığımız kadar çok poşet vardı. "Ne olur başka mağaza yok diyin." "Bitti bitti, gidebiliriz artık." Hepsi birden derin bir oh çektiklerinde omzumu silktim. Ben mi dedim onlara gelin de bizim peşimizde takılın diye? Allah Allah yani. 🚓🚓🚓 "Anne şu alarmı kapar mısın? Alt kattan buraya sesi geliyor!" Lafım bittiği gibi kapı şiddetle açıldığından hızla doğruldum. "Ne oluyor ya?" Elinde iki deri çanta ile yanımda biten annem dolabımdan aldığı tulumu bana uzattı. "Çabuk giyin gidiyoruz." Ağlanır gibi yataktan kalktığımda bir yandan da saçımı topluyordum. "Nereye anne bu saatte?" Annem alayla bileğindeki saate bakıp bana döndü. "Akıllı kızım bugün senin nişanın yok mu? Saat sekize kadar uyumak ne Allah aşkına?" Ben vazgeçtim vallahi bak, evlenmiyorum! 🚓🚓🚓 Biraz karar vermek için geç kaldı sanki djdjdjd Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍🍀
|
0% |