@yazarzeeyzey
|
YENİ KİTABIM "GÖNDERİLİYOR;HANIMELİ"NE HEPİNİZİ BEKLİYORUUM 🫶🏻 YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️ Aynı zamanda Profilimdeki "YANLIŞ D'" kitabıma da bekleniyorsunuz. O BUGÜN YAYINLANDII 🌼 Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️ "Benim valizim hazır." Tekerleklerini evde sürümek için kırk saat sildiğim valizi salona getirip kapının kenarına bıraktım. Kiraz elindeki çekirdeklerle adeta yanıma uçarken annem bilin bakalım ne yapıyordu? Tabi ki yolluk için sarma! "Ne koydun içine? Çok hafif bu." Valizi tuttuğu gibi odama geri soktuğunda fermuarını açıp içini karıştırmaya başladı. Ben onları biraz önce ütüleyip katlamadım. Tıpkı şimdi Kiraz'ı öldürmeyeceğim gibi... "Lan o kadar çeyiz için kıyafet aldık, neden koymadın birini bile?" Hala valizimi mıncıklayan eline vurdum. "Biz bayalına gitmiyoruz canım. Sen, Zeytin, Kerem, Kağan hep beraber gidiyoruz." Gözlerini devirdi. Dolaplarımın yerini benden iyi bildiğinden mütevellit soldan ikinci kapağı açıp yedi tane geceliğin asılı olduğu akordiyon askıyı komple valize soktu. "Kiraz oha!" Bana dönmeden elbiselerden bir kaç tanesini daha valize attıktan sonra kocaman pis bir gülümsemeyle bana döndü. "İşte şimdi tatilde giyecek şeylerin var yanında." Başımı iki yana salladım. Ben bunları giyer de gidersem iki kişilik tatilden üç kişi olmadan dönemezdim. Nişanlım malum benden de kuduruk olduğundan biraz sıksak her işimizin sonu yatağa bağlanacaktı. Ağzımı açacağım sırada valizi kapatıp salona koşar adımlarla ilerledi. Allah'ım sen o geceliklerle beni Pars'ın aşık olduğum gazabından koru. Amin. "Geldileeeer." Pis pis sırıttı ve kendi valizinden önce benim valizimi Kerem'e uzattı. Tatil olayı Kerem ve Kağan'ın bize nişan hediyesiydi. Bu iki akıllı bir set takımı parasını üç günlük otele sadece bizim için verirken bir de kendilerini de dahil ettiklerinden otele servet bırakmaya gidiyorduk. Abartmıyorum ha. Gecelik 12.718 lira gösteriyor google amca. Cici kız modumda olduğumdan beyaz şirin mi şirin elbisemi düzeltip saatimi ve gözlüğümü takarak aşağıya adımladım. Pars'ın bakışları beni bulduğu gibi yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşirken seri adımlarla açtığı kollarının arasına girdim. "Çok güzel olmuşsun bir tanem." Burnuna küçük bir öpücük kondurduğumda elini belime taşımıştı. "Teşekkür ederim müstakbel nişanlım. Sizde hiç fena değilsiniz." "Kızım sarmaları unutmayın!" Annem koşar adımlarla salona geldiğinde elindeki poşetleri aldım. Hepimiz sevdiceklerimizle farklı arabalarla gideceğimizden üç tane yolluk hazırlamıştı. İşte anne gibi anne! "Laçin Kağan geldi. Hazırsanız çıkalım." Annemi kocaman öpüp salondan çıktığımda Pars ile beraber arabaya geçtik. Yolumuz ortalama sekiz saat süreceğinden erkenden yola çıkacak şekilde ayarlamıştık kendimizi. Kemerimi takıp konvoy halinde giden Kağan ve Kerem'in arabalarının peşine takıldığımızda radyoya uzandım. Çalan şarkının bedenime yaydığı mutluluk gözlerimi kaparken derin bir nefes aldım. "En sevdiğin gibi Pars'da şarkıyı mırıldandığından hemen gözlerimi aralayıp ona döndüm. "Ben gökyüzünü tutamam Onu hiç çekmediğim aklıma geldiği an telefonumu açıp videoyu başlattım. Allah'ım ısırıcam şimdi! Bağırarak şarkıya eşlik ederken daha fazla dayanamayıp Pars'ın yanağına uzun bir öpücük kondurdum. "Sevgili nişanlım böyle şeyler yapma lütfen. Gözlerim yolda aklım sende kalıyor." 🚓🚓🚓 "Annem sarma yapmış, yer misin?" Yüzünü aniden gölgeleyen pis sırıtış bakışlarını bana çevirirken yutkundum. Takın kemerleri anacım geliyor gelmekte olan. "Önce seni yesem?" Ağzına hızla sarmayı sıkıştırıp önüme döndüm. Nefes al Laçin. Sana demedi. Yemek sen değilsin. Sen insansın! Yola çıktığımızın üzerinden yaklaşık beş saat geçmişti ve bizimkiler bir an önce otele uçmak istediklerinden ara vermeden son sürat sürüyorlardı. Şarkı söylemiştik, Pars'a kitap okumuştum, hatta azıcık kına kıyafetim için araştırma bile yapmıştım. "Bakma hiç güzelim bana, ben kaldıramam Bana bakarak şarkıya eşlik ederken arabanın camlarını araladı. "Aşka düşeli bi sekiz sene geçti ama olsun." Gülerek çektiğimiz fotoğrafın arasından paylaşmak için en güzelini seçtim. Ellerimizdeki yüzükleri göstererek kocaman sırıttığımız fotoğrafı seçip altına 'biz taze nişanlılar tatile kaçar' yazıp paylaştım. Dün gece valiz ve temizlik sebebiyle uyumadığımdan gözlerim artık isyan bayrağını çekiyordu. Başımı koltuğa yaslayıp daha fazla sallanmaya dayanamayan bedenimi uykunun minnoş kollarına bıraktım. 🚓🚓🚓 "Zeytin bacaklarına hırkamı örtsene, eteği açılmasın." Kulağıma dolan fısıltılar ile uykum hafiflese de bedenimin havalanıp tanıdık kokunun burnuma çalınması kaldığım yerden devam etmem için yeter de artardı. Kısa bir süre kapı açılış sesi kulağıma dolduğunda sırtım serin çarşafla buluşmuştu. Hemen soluma dönüp buz gibi yastığı kucakladım. Ayakkabılarım ve bileğimdeki saat bedenimden ayrıldıktan kısa bir süre sonra yastıktan çok daha rahat göğse başım yaslanmıştı. Elini bedenine sarıp yorgunluktan açamadığım gözlerimi daha sıkı yumdum. Dudaklarını saçlarımda hissedişim hatırladığım son şey olurken dürtükleyen uykuya kollarımı araladım. 🚓🚓🚓 "Günaydın. Gü-nay-dın." Pars'ın göğsüne parmağımla saçma sapan simgeler çizerken bir yandan da uyanması için konuşup duruyordum. "Kocam olacak nişanlıma sesleniyorum. Uyanman lazım!" Hala hareketsiz yattığından oflayarak ayaklandım. Yatağın yanında duran ayakkabılarımı giymek için eğildigim anda hızla belimden çekildiğimde bedenim yatakla Pars arasına sıkışmıştı. Bir anda dudaklarıma kapandığında gözlerim beraberinde kapanmıştı. Bedeni git gide gerilirken titrek bir nefes aldım. "Bizi bekliyorlar." Ulan bende beklemesinler istiyorken hep durduran taraf ben oluyordum. Bu cana da tak edecek he bir gün. "Pars." Bedenini yanıma devirdiğinde derin bir iç çekti. "Şu balayının gelmesi gereken konular var." Yavaşça yataktan kalkıp valizin kenarından açarak içinden kot şort ceket takımımı ve braletimi çıkardım. Hepsini açsak valizin tamamını kaplayan gecelikler bize göz kırpacağından hemen fermuarını çektim. Seri adımlarla banyo olduğunu tahmin ettiğim yere gidip üzerimi değiştirdim. Spor ayakkabılarımı doğru düzgün giydikten sonra odaya döndüğümde Pars'ta hazırlanmıştı. Elimi ona uzatıp odadan çıktığımızda kızlarla anlaştığımız gibi kahvaltı alanına doğru yürümeye başladık. Burası gerçekten de cennet gibiydi. Kocaman masayı donatmış bizimkileri gözümüze kestirip yanlarına ulaştık. "Ooo uyandı mı uyuyan güzel?" Kerem gülerek konuştuğunda Pars'da onun gibi başını salladı. Sandalyeme oturup arkama yaslandım. Masada o kadar çok şey vardı ki insan bakarken doyuyordu. Pars önümdeki tabağı alıp kendi tabağından önce benimkini doldurup önüme bıraktı. "Afiyet olsun güzelim." Yalnız tabak yukarı doğru genişleyen bir füzeye benziyordu detayını vermezsem olmazdı. "Nasıl beğendiniz mi burayı kızlar?" Kerem atıldığında ben ve Zeytin başımızı sallarken Kiraz boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "Yemekten sonra havuza giriyor ve biz güneşlenirken sizde uslu uslu oturuyorsunuz. Baktım bu gece güzel bir şey yok, yarın kulüplere ineriz." Genelde tatil programlarımızda öncümüz Kiraz olduğundan başımı salladım. "Bana uyar. Zaten bronzlaşmak istiyorum, iyi olur." "Valla ben mal gibi güneşin altına yatamam Kağan'la yüzerim." Kağan samimi bir tebessümle başını salladığında yemeğimize devam ettik. Artık çatlama raddesine geldiğimde arkama yaslanıp üç aylık hamile gibi çıkan göbeğimi serbest bıraktım. Kiraz ile bu harika güneşi kaçırmak istemediğimizden odalarımıza dağılıp hazırlanmaya başladık. Siyah düz, sadece belinden zincir detayı geçen mayomu üzerine de elbiseyi andıran pareomu geçirdim. Pars siyah şortunu giyerken üzerine kısa kollu bir tişört geçirmişti. Havuzun kenarına inip hepimize yer tuttuk. Çok geçmeden bizimkilerde geldiğinden pareomu çıkarıp çantamdaki bronzlaştırıcıyı bedenime sürmeye başladım. Sırtıma geçtiğim sırada Pars elimden şişeyi alıp sürmeye başlamıştı. Nefesi sırtıma her çarptığında konu benim için çok farklı yerlere giderken iç çekişleri onun içinde aynı şeyin geçerli olduğunu kanıtlıyordu. İşi bittiğinde yanımdaki şezlonga geçti. Gözlerimi kapayıp uzandım. Yemin ederim bu huzuru çok özlemiştim. Havuzun başından şarkı çalmaya başladığında içimden şarkıya eşlik etmeye başladım. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama artık yatmak fazlasıyla sıkıcı gelmeye başladığında doğruldum. "Pars hadi suya girelim. Piştim ben." Elindeki kitabı bırakıp bana döndüğünde uzattığım elimi tutup ayaklandı. Resmen sudan fos fos sesler çıkıyordu. "Balayını otelde mi yapalım yoksa ev mi kiralayalım?" Bir anda gelen soru ile boynuna sarılı ellerimi hafifçe gevşettim. "Bence baş başa kalmamız daha güzel olur." Yüzündeki tebessümü hiç bozmadan başını salladığında bizi bir anda suyun içine çekti. Dudağıma kondurduğu ufak öpücük ile suyun yüzeyine çıktığımızda titrek bir nefes aldım. Uzandığım süre kadar olmasa da uzun bir zamanı suda geçirip saat artık yediye geldiğinden duşa girmek için odalarımıza dağıldık. Önce ben duşa girip işimi hallettim. Odaya geçtiğim sırada Pars banyoya girdiğinden rahatça yatağa yayıldım. Bornozla yatmak gibisi yoktu. Telefonumda bir kaç şeye bakarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmezken hızla ayaklandım. Banyodan hala su sesleri gelirken rahatça valizi aralayıp içinden doğru düzgün ayarladığım kıyafetlerimi aramaya başladım. Banyodan gelen su sesleri kesildiğinde elim ayağıma dolaşırken elime gelen ilk iç çamaşırı alıp giyinmeye başladım. Elbisemi almak için uzandığım sırada kapı açıldığından utançtan gözlerim kapanırken olduğum yere mıhlandım. Adama resmen davetiye çıkardık iyi mi? Evet... "Be-ben giyindin sanmıştım." Gözleri gözlerimden ayrılmazken elbisemi üzerime siper ettim. Başını iki yana sallayıp kendine gelmek ister gibi gözlerini kapattı. Biz sanırım evlendiğimizde yataktan çıkamayacaktık. Bavulumun yanındaki bavulundan eşyalarını alıp banyoda giyinmek için geri çekildi. İçimdeki dürtüler karnımı kıvrandırırken derin bir nefes aldım. Bundan sonrası +18 kısmı canlar, olay akışı bozulmuyor. Okumak istemeyenler geçebilir🍀 Banyonun kapısında kapıyı açmadan beklerken aniden elindekileri yere atıp karşıma geçti. Eli enseme uzandığında dudaklarımız öyle hızlı birleşmişti ki dişlerimizin çarpışı acıyla inlememe sebep olmuştu. Elimdeki elbise tıpkı onun kıyafetleri gibi yeri boylarken iki elini sertçe belime sardı. Göğsüm patlayacak gibi inip kalkarken gerilen bedeni beni her saniye daha da heyecanlandırıyordu. Bedenim havalandığında kalçam makyaj masasına dayanmıştı. Elleri belimden göğsüme çıktığı sırada sütyenim göğsümden ayrılmış başım geriye uzanmıştı. Dudakları boynuma oradan göğüslerime indi. Sanırım ölecek gibi hissediyordum. Bu çok garip bir şeydi. Daha şimdiden öncekinden farkı bariz belli oluyordu. Dudakları tekrardan dudaklarımı bulduğunda alt dudağımı emmeye başladı. Bedenimi tekrardan kendine bastırdığında yeniden havalanan bedenim bu sefer soğuk çarşafla buluşmuştu. Beline sarılı havlu olsa bile bana bastırdığı bedeni fazlasıyla tarafımdan hissediliyordu. İçinde bulunduğumuz durumun verdiği cesaretle ellerim havlusuna uzandığında bakışları gözlerime çıkmıştı. Gözlerimi yüzünden ayırmadan havluyu yere bıraktığımda bedenimdeki son parçada benden ayrılmıştı. Sertliğini yavaşça içime ittirdiğinde gerilen belim yatağa mıhlanmıştı. İki bedenin birleşmesi bu kadar garip bir hissiyatken resmen yatakta dans ediyorduk. Tek bir fark vardı. O da şu an ritmine uyuduğumuz dansın melodisi bize aitti. Yavaş yavaş başlayan ritmi ile dudaklarının arasındaki dili, kendini içeriye davet ettirmişti. Karşılık verişlerim ile iyice hızlanan ritmi kalp krizi geçirmeme sebeb olacaktı. Tırnaklarıma sırtında iz bırakmak ister gibi geziniyor kendini bana olabilecek en fazla şekilde ittirdiğinde ellerim ensesine uzanıyordu. Yatağın içinde gidip geliyorduk. Elleri bedenimin her yerinde gezinirken kendini bana bastırdığı her an inlemelerim odanın duvarlarında yankılanıyordu. Artık iyice hızlandığımızdan kasıklarım uyumuşmaya başlamıştı. Yüzünü boynuma gömüp ıslak dudaklarını uzun süre orada tutarken havai fişekler patlamaya başlamıştı. Ellerini başımın iki yanına sabitlediğinde mümkünmüş gibi daha da hızlanmış hızlanmış ve bir anda durduğunda içime yayılan sıcaklık ile gözlerim kapanmıştı. Mutluluğu iliklerime kadar hissediyorken yanıma yatıp az önce altımızda ezilen ince çarşafı bedenimize örttü. Ve ben kollarımı bedenine doladığımda yorgunluktan sızan bedenim son olarak başıma kondurduğu öpücüğü hissetmişti. 🚓🚓🚓 Heheheheheh bunlar cozuttu ben Kiraz'a söylüyorum azıcık görgü ve ahlaksızlık hattını arasın xjfhfhdhfh Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.
|
0% |