@yazarzeeyzey
|
BUGÜN YAYINLADIĞIM "ÖNCE AŞK SONRA AŞK" KİTABIMA HEPİNİZİ BEKLİYORUUM 🌸 YENİ KİTABIM "GÖNDERİLİYOR;HANIMELİ"NE HEPİNİZİ BEKLİYORUUM 🫶🏻 Gözlerim kapalı olsa da dışarıdan sürekli bir uğuldama geliyordu. Kısık kısık ağlayışların sahibini anlamasam da gözlerimi açacak gücü kendime bulamiyordum. "Bundan sonra uyanması bedeninin yorgunluğuna bağlı, geçmiş olsun." Ne olduğu aklıma bir çığ misali düşerken kaşlarım çatılmış kapalı olmasına rağmen gözlerim yanmaya başlamıştı. "Te-tepki veriyor." Pars'ın titreyen sesi ile kalbim bir avucun içinde sıkılıyormuş gibi hissederken derin bir nefes aldım. "Uyandığında bilmeniz gereken bir kaç şey var. Asla stres yapmamalı, mümkünse yürümemeli bile. Bacaklarını yormamalı, besinlerine çok dikkat etmeli." Neden kimse bebeklerim hakkında bir şey söylemiyordu? Ellerimi olabildiğince hareket ettirip karnıma götürdüm. "Laçin." Karnımdaki varlıklarını belli eden şişlik hala yerli yerindeyken yavaşça gözlerimi araladım. "Pars." Elini elimin üzerine kapatırken yaşlı gözlerini gizlemek için başını yukarı kaldırdı. "Nasılsın bir tanem? İyi misin?" Bakışlarım karnıma giderken titrek bir nefes aldım. "O-onlar iyi mi?" Buruk bir tebessümle başını salladı. "Mert'te Gurur'da çok iyi annesi. Senin uyanmanı bekliyorlar." Yaşlarım birer birer şakaklarıma süzülüyordu. "Çok korkuttun bizi Laçin, çok." "Kızım." Odaya bir anda annemler girdiğinden bakışlarım ona döndü. "Anne ne olur sessiz ol, başım çok ağrıyor." "Hastamız uyanmış." Bu sefer doktor içeri girerken küçük bir masaya sürüyerek getiren hemşire'ye döndü. "Laçin Arkın için ayarlanan ilaçları serumuna bağla." Bana döndü. "Bu ilaçlar seni biraz daha uyutabilir, bedeninin yorgunluğuna bağlı olarak. Ben eşine gerekli her bilgiyi verdim. Serumun bittiğinde taburcu işlemlerini başlatabiliriz. Geçmiş olsun." 🚓🚓🚓 "Odamıza götür beni." Kollarımı Pars'ın boynuna sardım. Doktorun dediği üzere bir hafta yürümem yasak olduğundan hastane odasından çıktığımızdan beri Pars'ın kucağındaydım. Odaya girdiğimizde beni yatağın üzerine bırakıp ellerini beline koydu. "Ne yemek isterseniz Laçin Arkın?" Pis pis sırıttım. "Sizi desem durum belli Pars bey, mümkünse ben peynirli makarna istiyorum." İki adımda tekrardan dibime girerken dudağıma uzun ve ıslak bir öpücük kondurdu. "Bir süre bu şekilde idare edeceğiz Laçin hanım. Ben hemen makarnayı yapıp geliyorum." Odadan çıktığında başımı yastığa yaslayıp kollarımı şişik karnıma sardım. "Babanız kadar bende çok korktum annecim. Ama çok şükür iyisiniz. Bir daha böyle yaramazlıklar yapmayın olur mu?" Komodinin üzerinden telefonumu alıp azıcık maziye dönmek için Yargı'nın bölümlerini izlemeye başladım. "Makarnalar geldiii." Pars kocaman bir tepsiye içeri girdiğinde telefonu kapatıp yatakta hafifçe doğruldum. "Çok lezzetli gözüküyor." Yanıma oturup kendi makarnasını yemeye başladı. "Farkındasın dimi? Üç ay kadar sonra bu evde iki kişi daha olacak." Sol elini karnıma koydu. "Farkındayım bir tanem, bunun için de çok mutluyum. Yemeğimizi yiyelim onların odası için mobilya bakalım internetten." Başımı sallayıp makarnamdan kocaman bir kaşık aldım. Çok lezzetli olmuştu. Kocam kadar değil ama neyse. İnternetten mobilyalara bakıp iki tane modelde karar vermiştik. İki modelde birbirine fazlasıyla yakıştığından ikisini bir takım haline getirip sipariş verdik. "Ben bir hafta ne yapacağım? Böyle yatakta oturacak mıyım sadece?" Başımı göğsüne yaslayıp mırıldandım. "Film izleriz, kutu oyunu oynarız, uyuruz. Sonuçta sadece bir hafta, uzun değil ki." Dudağımı büzüp göğsünden kalktım. "Desene bir hafta seni aşeremeyeceğim. Üzücü." Kolunu yanıma yaslarken beni yatakla kendi bedeni arasına sıkıştırdı. "Bir haftadan sonra bir iki gün biz bazı meşguliyetlerimiz sebebiyle dışarı çıkamayacağız zaten hayatım." Burnunu boynuma gömdüğünde sesli bir kahkaha attım. Böyle meşguliyete can kurban anacım! 🚓🚓🚓 4 ay sonra... "Baksana hiçbir elbisem olmuyor artık. Bunu giyip de zor çıktım." Yaptığım ama beceremediğim makyajım yaşlarımla beraber akarken başımı arkaya attım. "Doktor ne zaman dedi doğum için? Bize üç gün içerisinde her gün olabilir dedi." Başımı salladım. "Bize de bu hafta içerisinde dedi." "İçecekleriniz hanımlar." Pars ve Kerem kahvelerimizi getirdiğinde elimi yüzüme kapatıp ağlamaya devam ettim. "Aşkım ne oldu?" "Yine şeker almayı unutmuşsun." İç çeke çeke ağlarken Pars sandalyesinden kalkıp önümde çöktü. "Ama bunun için niye ağlıyorsun?" "Sen benim hakkımdaki her şeyi unutuyorsun!" Ağlamam daha da hiddetlenirken Pars koşar adımlarla kasaya gidip geri geldi. "Bak aldım bir tanem." Yüzüne bakmadan şekeri kahveme dökerken karnımda hissettiğim kramp ile istemsizce durdum. Kramp bir anda fazlasıyla şiddetli bir ağrıya dönüşürken elimi Pars'ın koluna attım. "Pars." Bana doğru döndü. "Efendim bir tanem?" Yüzümü görmesiyle sandalyesinden doğrulurken acıyla inledim. "Geliyorlar!" Bağırışıma başka bir çığlık eklendiğinde hızla Kiraz'a döndüm. "Laçin... Ecem de geliyor!" 🚓🚓🚓 "Çok canım acıyor Pars!" "Kerem Allah belanı versin! Hepsi senin yüzünden!" Arabada ikimizin çığlıklarından başka bir şey duyulmazken resmen acıdan ölüyordum. "Geldik!" Ani bir virajla sokağa girdiğimizde titreyen parmaklarımla kemerimi çözdüm. Pars ve Kerem ikimizi de hızla kucaklarına alırken koşar adımlarla hastaneye girdik. "İki tane sedye! Doğuruyorlar!" Hemşireler yanımıza geldiğinde ikimizde sedyeye uzandık. "Çabuk ameliyathaneyi hazırlayın!" Karnımdan kasıklarıma ulaşan keskin ağrı mümkünmüş gibi her saniye daha da artarken sedyenin kenarındaki demirleri sıkıyordum. Hazırlanma odasına girdiğimizde elbisemi çıkarıp hastane kıyafetlerini giydim. Buz gibi bir yere girdiğimizde bacaklarım iki yana açılırken ameliyathaneye girdiğimizi anladım. Burada olmasa Kiraz'ın çığlıkları duyulurken sertçe gözlerimi kapattım. "Laçin gücün yettiğince ıkınmanı istiyorum. Açılman fazlasıyla iyi birinin başını görüyorum. Hadi!" Demirleri sıkarak ıkındığımda doktor motive eder şekilde konuşuyordu. İçimde garip bir boşluk hissettiğimde odayı ağlayış sesleri doldururken başımı geriye attım. "Laçin son kez gücünü topla, ikincisi geliyor!" Bedenim tekrardan kasılırken ıkınmaya devam ettim. O kadar yorulmuştum ki bacaklarım zangır zangır titriyordu. "1 2 3 hadi!" Artık acıdan hıçkırarak ağlarken son gücümle ıkındım. İlkinden çok daha fazla bir boşluk hissiyle kendimi sedyeye bırakırken kulaklarım ikinci bir ağlayış sesini arıyordu. "Hadi yakışıklı, hadi." Doktor bebeğimi ayaklarından tutup sallarken hemşireye döndüm. "Neden ağlamıyor? Bir şey mi oldu?" Ayaklanmaya çalışsam da beceremiyordum. Bir kaç saniye sonra ciyaklamalar duyulurken büyük bir rahatlamayla nefes aldım. "Hayırlısı olsun annesi, iki bebeğin de çok sağlıklı maşallah." 🚓🚓🚓 Hehehehe doğurdu çok şükür. Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum seni.
|
0% |