Yeni Üyelik
75.
Bölüm

Özel Bölüm 2

@yazarzeeyzey

BUGÜN YAYINLADIĞIM "ÖNCE AŞK SONRA AŞK" KİTABIMA HEPİNİZİ BEKLİYORUUM 🌸

YENİ KİTABIM "GÖNDERİLİYOR;HANIMELİ"NE HEPİNİZİ BEKLİYORUUM 🫶🏻
🚓🚓🚓

"Ay yemin ederim artık illallah geldi. Ne sürdün ne sürdün!"

Kiraz asla beni takmayarak elindeki allığı yanaklarına adeta kazımaya devam etti.

Bu kızın sorunu neydi arkadaşlar bilen var mı? Kız otuz yaşına geldi, ana oldu hala on sekizindeki ergen gibi davranıyor.

Elbisemi düzeltip kenara geçtim. Tam bir sünnet annesi gibi giyinmiş, kendime aşık olarak bugünüme başlamıştım çok şükür.

 

"Ay midem çok bulanıyor benim, siz ne yaparsanız yapın, gitmeden kaldırın beni."

Zeytin koltuğa yatıp ellerini yanağının altında birleştirdi.

Uzun zamandır görüşemedik tabi, söyleyemedim size. Ben tekrardan teyze oluyorum, Zeytin hamile.

"Yine ne yedin de bozdun mideni ikiz?"

Kiraz makyaj masasından nihayet kalkarken Zeytin ona her zamanki bakışlarından olan 'mal mısın' bakışını yolluyordu.

"Ne mide bozması, yeğenin yapıyor."

"Anne şu oğluna bir şey de."

Mert bir anda elinde değneği ile odayı bastığı sırada Gurur'da gülerek arkasından geliyordu. Ah bir de arkalarından abi abi diye sayıklayan prensesim.

Yanlarına adımlayıp elbisemin kenarını tutarak eğildim.

"Ne oldu annecim?" hızla eliyle Gurur'u işaret etti.

"Ecem bize çikolata getirmiş, canımız acıdı ya hani geçsin diye. Tutturdu Ecem sadece beni seviyor, kalbi benden başkası için çok küçük diye, vermiyor çikolatamı."

Evet görüşmeyeli değişmeyen bir diğer şey de oğullarımın Ecem'e olan zaaflarıydı. Aşkı babalarından öğrenmişti yavrularım benim.

"Haklıyım anne, Ecem benim sevgilim ve bana getirdi. O da kendini o kadar sevecek biri bulsaymış da çikolatayı hak etseymiş, bana ne."

"Hayırdır çocuklar ne oluyor burada?"

Salona arka arkaya erkekler girdiğinde Gurur ve Mert onlara doğru döndü.

Pars eğilip ellerini iki yana açtığında ikisi de hızla babalarının yanına koştular.

Tutmayın beni ben ağlayacağım.

Hayır hamile değilim, yani inşallah!

"Baba Ecem bana çikolata almış, Gurur o benim sevgilim, o benden başkasına bir şey getiremez diye vermiyor çikolatamı."

"Gurur, dayıcım, biz demedik mi siz kardeşsiniz diye?"

Pars konuşacakken Kerem ortaya atladı. Yüzündeki o komik gerginlik ve sinir suratına doğru kahkaha atmak istememe sebep oluyordu.

Kıskanç anacım, bizim bütün erkekler kıskanç.

"Dayı, sevenlerin arasına giremezsin! Kemal amca da Kiraz teyzemi sana vermeseydi o zaman? Oluyor mu öyle? Olmuyor. O zaman böyle de olmaz."

Kerem ağzının payını alarak bana dönerken ellerimi iki yana açtım.

"Çocuklar zekalarını analarından alırmış, bittin sen Kerem."

"Ama konuyu değiştirmeyin! Ben hala çikolata yiyemedim!"

"Al teyzecim."

Zeytin çantasından çıkardığı çikolatayı hayıflanan Mert'e uzattı.

"İçeri gelin artık kızım, başlıyor."

Annem kucağındaki kızımla beraber içeri girdiğinde Pars'da yanıma adımlamıştı. Sağ elimi avcunun içine hapsedip Damla'yı kucağına aldı.

"Hazır mısınız Laçin hanım?"

Başımı ondan taraf çevirip onaylar gibi salladım.

"Yanımızda siz varsınız Pars bey, nasıl olmayalım?"

Burnumun ucuna küçük bir öpücük kondurdu. Gurur ve Mert taht gibi bir şey ile önümüzde salona girerken bizde arkalarından alkışlar eşliğinde geçiyorduk.

Geçen hafta dualarını okuttuğumuz için bugün sadece düğün şeklinde olacaktı.

Tahtları salonun ortasına konulduğunda ikisi de inip takı için gerekli alana geçtiler.

"Baksana Gurur ve Mert ne güzel anlaşıyor iki erkek ama benim prensesim yalnız yalnız takılıyor. Bir tane daha kız bebek mi yapsak?"

Kaşlarım alayla kalkarken elimi ateşi var mı diye alnına koydum.

"Sipariş mi veriyorsun Pars?"

Pis pis sırıtırken başını iki yana salladı.

"Sadece seni istiyorum."

Bir adam on yıldır bu kadar mı değişmez anacım?

Bakışlarım istemsizce Pars'ın kucağında duran kızıma döndü. Parmaklarıyla oynayıp kahkaha atıyordu.

Bu benim anne iç güdülerimle oynamaktı bir kere!

"Bunu eve gidince konuşuruz."

Sevinçle Damla'ya döndü.

"Çak kızım, anneyi ikna ettik, kardeş geliyor sana kardeş."

"Evet sevgili misafirler, sıra bu küçük iki adamın takı töreninde. Bütün yakınları sahneye bekliyoruz."

Düğün organizatörü konuştuğunda herkes sıraya girmeye başladı. Kuyruk saniyesinde oluştuğundan istemsizce kaşlarım havalandı.

Maşallah be, ne çok sevenimiz varmış.

İlk sırada tabi ki Sinem anne ve annemlerimdi.

Konu çocuklar olduğu halde bana Trabzon takımı takan Sinem anne sayesinde, artık üç tane Trabzon takımım olmuştu.

"Anne ne gerek vardı."

Hızla başını iki yana salladı.

"Sen bana hayallerimin ötesini verdin kızım, dünyaları önüne sersem az."

Gurur ve Mert'in takkelerinin içine ayrı ayrı iki tane beşi bir yerde koyarken başım Pars'dan taraf döndü.

"Hayatım bu çok fazla değil mi?"

"O beşi bir yerdeler ben doğduğumda adanmıştı çocuklarımıza, o yüzden dua edelim tapu ile gelmedi."

E zaten aldıkları biraz daha sıksa bir apartman dairesi alırdı.

Sıra anneme geçtiğinde bu sefer o da benim önümde durdu.

"Güle güle kullan bir tanem."

İnce zarif bir pırlanta takım da bana takıldığında kendimi dejavu yaşar gibi hissettim.

Bir sekiz sene öncesindeymişiz gibi.

Annem de takkelere beşi bir yerdeleri bıraktı. Çaktırmadan çenemi kontrol ettim.

Hem ayrı ayrı hemde beraber fotoğraf çektirdigimizde sıra Zeytin ve Kiraz'a gelmişti.

"Oy benim damadım kocaman adam oldu be!"

Kiraz Kerem'in gözüne soka soka konuşurken daha az önce ağzının payını alan Kerem boş boş bakınıyordu.

Hepsiyle görüştükten sonra onlar da takılarını takıp fotoğraf çekildiler.

Teyzem, halaylar, amcamlar, annemin kuzenleri, dıdıların dıdıları derken nihayet tanıdık bir yüz görünmüştü.

"Kız hoş geldiniz."

Başak ve diğer kızlar komple gelmişlerdi.

"Aşk olsun kaçırır mıyız?"

Hepsi sırasıyla takılarını taktığında sıra fotoğraf çekmeye gelmişti.

Tören ortalama yarım saat sürerken sıra nihayet oynama kısmına gelmişti.

İçeride şarkılar ardı ardına değişiyorken bizde annemle çocuklara takılan altınları çıkarıyorduk.

"Anne ben bu parayla Ecem'e yüzük alabilir miyim?"

Gurur'un sorusuna kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Acelen ne paşam? İlerde alıp takarsın."

Annemin cevabına omuz silken Gurur derin bir nefes aldı.

Bu çocukları bu kadar babalarına benzetmem dünyaya yaptığım en büyük iyilikti.

"Ama anane okulda sürekli Ecem'e çok güzelsin diyorlar, ben seninle evlenicem diyorlar. Sonra ben itince, bağırınca suçlu oluyorum. Adalet mi bu?"

Mert Gurur'un haline tam bir kardeş gibi davranıp kahkaha atarken içeri Pars ve Damla girdi.

"Baba annem beni anlamıyor, ama sen annemi çok sevdiğin için beni anlarsın. Ben bu takılan altınlarla Ecem'e yüzük alabilir miyim?"

"Onun yerine çıkarmamasını rica edip zarif bir kolye almaya ne dersin?"

Yüzü aniden aydınlandı.

"Evet evet çok güzel olur! Çok teşekkür ederim baba."

Pars'ın boynuna sarıldığı sırada Mert yanıma adımladı.

"Kıskanma anne, bende sana sarılırım."

"Ayye?"

Damla beni unuttunuz der gibi ortada kalarak ellerini iki yana açtığında hepimiz haline ağız dolusu bir kahkaha attık.

"Sabret kızım yakında annenle sana bir tane kardeş yapacağız, ona bol bol sarılırsın."

"Konu değiştirme konusunda bir dünya markasısın Pars."

"Hayır, karısından başka bir sey düşünemeyen bir adamım sadece."

🚓🚓🚓

"Arıyorum
Bilsen sensiz nasıl yaşıyorum
Belli değil inan başı sonu
Dolmuş küllükler ben yakıyorum
Ah yakıyorum"

Kiraz, Zeytin, Damla, Başak, Melisa, Hümeyra ve Öykü ile birlikte geniş bir çember oluşturmuş karşımıza kocalarımızı almış adeta yıllardır hiç düğüne gitmemiş gibi dans ediyorduk.

Horonların, halayların arkasından pop müzikleri gelmişti ve biz bu grup olarak en başından beri pistten dakika ayrılmamıştık.

Biri omzuma dokunduğunda başım o tarafa çevrilmiş gördüğüm kişi ile olduğum yerde kalakalmıştım.

"Kambersiz düğün olur mu hiç Laçin? Aşk olsun."

Deva kollarını sıkıca bedenime sardı.

"Ya iyi ki geldiniz."

"Bana davul verin davul."

Çemberin ortasına giren Bora hepimizden çok kıvırmaya başlamıştı.

"Hayırlı olsun Laçin'cim, Allah askerliklerinide göstersin inşallah."

Esma ile de selamlaştığımda Aslı ve Gülce de çembere dahil oldular.

"Aç koynunu, girice'm
Giricem, dellenme
Dudağından öpüce'm
Öpücem, söylenme."

"Bana uyar."

Karşımda kucağında Damla ile duran Pars'ın omzuna vurdum.

"Çok terbiyesizsin."

"Teveccüğün karıcım."

🚓🚓🚓

2 gün sonra....

Zil çalmasıyla sanki ilk defa olacak kadar heyecanlanırken hızla kapıya adımladım.

"Hoş geldin aşkım."

Beni değil de Hacer hanımı bekleyen Pars şok olmuş gibi dururken kolundan tutup içeri çektim.

"Ne oluyor?"

"Küçük, çok küçük bir sürpriz yapmak istedim."

Kaşları anlamadığını belli eder gibi havalandı.

"Hadi ya durmayalım burada içeri geçmemiz lazım."

Başını sallayıp benimle beraber içeri adımladı. Salonun ortasına kurduğum masa ile gülümserken karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Yemekten önce ben sana sürprizimi vermek istiyorum."

"Dinliyorum kalbim."

Gözlerimle ters duran tabağını işaret ettim.

"Bi kaldırsana onu."

Dediğimi yapıp kaseyi kaldırdığında gördüğü yazı ve ultrason resmi ile hızla bana döndü.

"Gerçekten mi?"

Dolu gözlerle başımı salladım.

"Sen yine hissetmişsin babası, o zaten bizimleymiş."

Sandalyesini ayağıyla itip hızla yanıma geldi ve bedenimi kollarının arasına hapsetti.

"Seni çok seviyorum ömrümün cenneti."

Ağlayarak kıkırdadım.

"Ben seni daha çok seviyorum her şeyim."

Boynuma uzun bir öpücük kondurdu.

"Tüh, biz şimdi bebek yapamayacak mıyız yani?"

Kollarının arasındayken başımı kaldırdım.

"Sen istersin de biz yapmaz mıyız babası?"

Kollarını belime sarıp beni kendi ekseni etrafında çevirdi.

"İşte benim karım be!"

🚓🚓🚓

Ağlayacağım...

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Bu bölüm adı geçen Başak, Damla, Hümeyra, Öykü ve Melisa "Kısmetse Market"; Bora, Deva, Esma, Gülce ve Aslı ise "17.PİYON'DEMİR" kitabımın karakterleri.

Okumak isterseniz eğer kitaplar profilimde.

 

Loading...
0%