Yeni Üyelik
77.
Bölüm

Özel Bölüm 4

@yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "17.Piyon"Demir" yayındaaa. Hepinizi bekliyorum 🩵

✨✨✨

Gurur'dan...

"Artık bir sus Mert, ödevlerimi yapmam gerekiyor."

Puflayarak kahvesinden bir yudum daha aldı.

"Sen git burada ödev yap, sevgilinin arkadaşları hep beraber buluşacağız ayağına Ecem'e yakıştırdıkları çocuğun halı sahasına götürsünler yengemi. Aferin aferin."

Yanımdaki sandalyeye otururken bakışlarım hızla ona doğru döndü.

"Anlamadım?"

Kafamı kapı tıklar gibi tıklatıp cıkladı.

"Bende dolu sanıyorum, rol yapıyormuşsun be ikiz."

Uçlu kalemi test kitabının üstüne bırakıp ayaklandım.

"Ne halı sahası? Ne saçmalıyorsun oğlum sen?"

Omzunu silkerek keyifle kahvesini içmeye devam etti. Bu çocuğun böyle olayı tam anlatmadan dilini yutmuş gibi davranması beni bir gün öldürecekti!

"Lan anlasana, çöpçatanlık yapıyorlar kızlar. Seni beğenmemişler enişte olarak. Buğra mıdır nedir, onun maçına gidecekler."

"Ecem'in bundan haberi yoktur. Olsa gitmezdi."

Kendimden emin bir şekilde telefonuma uzandım. Parmaklarım ezberimdeki numarayı tuşlarken soluksuz şekilde cevap vermesini bekliyordum.

"Açmıyor!"

Tekrardan Mert'e döneceğim sırada yüzüme attığı tişört ile sinirle yumruklarımı sıktım.

"Bak kıyamet tellalı gibi boktan haberler verip bozulan sinirimle daha fazla oynama Mert!"

"Giyin oğlum, giyin. Buğra'yı o sahaya gömmeye gidiyoruz. Bu kıyağımı da unutma."

***

Mert'in bahsettiği gibi halı sahaya gelmiştik. Buğra'nın karşı takımında oynayacaktık. Ve sevgilim hala gelmediği için rahatça ölümcül bakışlarımı o pisliğe atabiliyordum.

"Hayır ne olur yani maçını izlesen? Çok heves etmiş çocuk."

Gelen sesler ile bakışlarım stadın üst kısmında duran sevgilime ve yanındakilere kaydı.

"Ben daha önce kendi sevgilimin bile maçına gitmedim Melek, Buğra kimde onu izleyeceğim ben?"

Demir tellerin boş kısmından koltukların olduğu kısma doğru eğildim.

"Üzülme güzelim, buraya zaten sevgilinin maçını izlemeye geldin sen."

Hepsi bana dönerken aralarından gülümseyen tek kişi vardı. O da güzeller güzeli sevgilim. Koşar adımlarla yanıma geldi.

"G-Gurur, senin ne işin var burada?"

Telin altından geçip kollarımı beline doladım.

"Dedim benim sevgilim madem maç izleyecek, benim maçımı izlesin. Birilerini nasıl o topla beraber yuvarlayacağımı görsün."

Yüzüne yerleşen o minik tebessüm ile yanağıma uzanıp küçük bir öpücük kondurdu.

"Şimdi izlenecek bir hale geldi maç."

"Ecem hoş geldin, bir an hiç gelmeyeceksin sandım."

Buğra denen yılışık yanımıza gelip beni görmezden gelerek Ecem'e doğru döndü.

Hala belinde duran ellerimle Ecem'i yanıma çektim. Zeka küpü sevgilim ne yapmaya çalıştığımı anlamış olacak ki yüzünü bana çevirdi.

"Sevgilim burada, benim gelmeme gibi bir ihtimalim mi var?"

Bozulan yüzü ile keyifle sırıttım.

"Hadi sahaya!"

Bu maç için tutulan hocanın seslenmesiyle tekrardan Ecem'e dönüp ufak bir öpücükle geri çekildim.

"Şans dile diyeceğim ama, şansım yanımdayken buna gerek var mı pek karar veremiyorum."

Gülerek en ön koltuklara oturdu. Herkes yerine geçerken ben ve Buğra karşı karşıya sahaya atılacak top için bekliyorduk.

"Kaybetmek için boşuna onca yol tepmişsin be Gurur."

Alayla kaşlarımı kaldırdım.

"Bunu sana maçın sonunda ağlarken suratına formamı attığımda hatırlatacağım."

Düdük ile top ortamıza atılırken ayağımı uzatıp topun hakimiyetimi elime aldım. Mert önüne gelene omuz atarak yanımda koşarken sahanın kale kısmına doğru koşmaya devam ettim.

"O kadar kolay değil."

Ayağıma vurmak için hareketlene Buğra ile kenara kaydım. Babam haklıydı, bazılarını kaşıdıklarında kaşımazsak kuduzluklarını bize bulaştırmak için zaman kollamaya başlıyorlardı.

"Şerefsiz ibne! Faul yapma lan!"

Mert benden önce atılırken dikkati dağılan kaleciyi fırsat bilerek topu sahaya attım.

"Goooool!"

Bizim takım bir arada bir çember oluşturarak resmen bağırırken tellere yapışmış beni izleyen sevgilime göz kırptım.

"Bu ve bundan sonraki her gol senin için güzelim."

Takım olarak üstlerine gidip hücumu arttırdık. Kardeşim diye demiyorum konu futbol olunca psikopata bağladığı için bir makine gibi koşuyordu.

İkinci golümüzün ardından üçüncü ve dördüncü gelirken nazar boncuğumuz olan ilk golümüzü yedik.

"Lan oğlum korkmasana toptan yiyecek mi seni salak! Adamı hasta etme!" Kaleciye doğru yürüyen Oğuz'u tutmaya çalışıyorduk.

"Ben daha yeni başladım futbol kariyerime. Resmen Real Madrid'e karşı yeni mahalle kahve takımı olarak oynuyoruz."

Kavgaları nihayet biterken ikinci yarıya başlamak için son bir çember oluşturduk. Mert her zamanki sululuğuyla kolunu kaldırıp konuştu.

"Onları öyle bir yeneceğiz ki bize cinsel istismar davası açacaklar."

Ensesine vurdum.

"Senin sen Mert? 4N1K psikopat Gökhan mı?"

Başını ciddi ciddi salladı.

Düdüğün eşliğinde ikinci yarıya başladık. Buğra hala saçma sapan oynuyor bir halta yarıyor gibi hile yapmaya çalışıyordu.

Son beş dakikada dördüncü golümü attığımda kollarımı açarak sahanın dışındaki sevgilime koştum. O da kollarını açarak beni karşıladığında yanağını öpmek için uzandım. İstikametim kayarken dudaklarım dudaklarıyla buluşurken ikimizde elektrik çarpmış gibi öylece kaldık.

"Lan sonra hasret gider yengemle, gel buraya!"

Mert bağıra bağıra konuştuğundan kendime gelip tekrardan sahaya indim. Maça devam edip son topumu kaleye doğru sürecekken Buğra'nın tekrardan yaptığı çelme ile dikkatim dağılırken yuvarlanarak yere düştüm.

"Gurur!"

Herkes başıma toplanırken acıyla ayağımı tuttum.

"Ulan meymenetsiz piç! Ne yapıyorsun lan sen benim abime!"

"Gurur."

Ecem yanıma çökerken bir yandan da Ferit abiye sesleniyordu.

"Çok acıyor mu?"

Elimi tutup bir yandan da alnıma düşen saçlarımı geri çekti. Bu haliyle zonklamasından titrediğim ayağımın acısı bile geçiyor gibi hissettiriyordu.

"İyiyim ben, ağlama."

Ferit abi yanıma gelip kolumu omzuna atarak beni ayağa kaldırdı. Diğer yanımda koştur koştur ilerlemeye çalışan Ecem hala sessizce ağlıyordu.

"Ecem, sevgilim lütfen. Bir şey yok burkulmuştur. Bak sen ağlayınca benim canım daha çok yanıyor."

Burnunu çekip başını salladığında önüne geldiğimiz arabaya bindik. Mert'i zar zor tekrardan sahaya inip getiren Ferit abi hızla bizi hastaneye götürmeye başladı.

"Ben bıraksaydın o muşmulanın ağzını patlatacaktım. Sabahtan beri gerizekalı gerizekalı oynuyor. Olmayan beynine tükürdüğüm."

Mert'in söylenmeleri hepimizin uyarısına rağmen devam ederken nihayet hastaneye varmıştık. Getirilen sedyeye yatıp acile doğru ilerledik. Doktor ayağımın bir kaç yerine bakıp yanındaki hemşirelere döndü.

"Film çekelim, sonrasında bir ağrı kesici takın genç adama."

🚓🚓🚓

"Bak bir de burkulmuştur diyorsun, kırılmış işte."

Eve gelmiştik. Annem Damla'yı uyuturken Ecem bana çorba yapıyordu.

"Bu çorbanın hepsini içmezsen seninle bir daha konuşmam Gurur."

Ayağımı diz kapağıma kadar alçıya almışlardı. İlk günler yatmak harici bir şey yapmamı söyleyen doktor sayesinde günümün yüzde doksanı Ecem ile geçiyordu.

Keşke daha önce kırsaymışım ayağımı diye düşünmüyor değildim.

Elindeki tepsi ile yanıma gelen güzelim çorbayı ve kaşığı alarak yanıma oturdu.

"Aç ağzını."

Dediğini yapıp kocaman kase çorbayı onun beslemesiyle içtim. Uzun zamandır içtiğim en güzel çorbaydı.

Bunu annem duymazsa sevinirim.

"Ben ilacını getiriyorum sonra da yatıp uyuyorsun tamam mı?"

Kaseyi masaya bırakıp mutfağa geçecekken kolundan tutup kendime doğru çektim. Burunlarımız birbirine değecek kadar yakındı ve bu şekilde kıpkırmızı olan sevgilim onu içime sokmamı istememe sebep oluyordu.

Bakışlarımı dudaklarına indirdim.

"Ben ilacımı biliyorum."

Daha da kızarırken sesli bir şekilde yutkundu. Çok tatlıydı!

"Utanınca çok güzel oluyorsun biliyorsun dimi?"

Kendini geri çekip omzuma vurdu.

"Pisliksin Gurur."

Keyifle yattığım yere yayıldım.

"Bende seni seviyorum hayatım."

🚓🚓🚓

Hehee olsu bunlar olduuuuu.

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Önce Aşk Sonra Aşk kitabımın birinci bölümü yayında. Sizi oraya bekliyoruuuum 💕

 

Loading...
0%