@yazarzeeyzey
|
Bu kitapta adı geçen Ela ve Kortaç'ın kitabı yayındaaa. Hepinizi oraya bekliyoruuuum 🌸 Uraz'dan... Elimdeki çırpma telini biraz daha hızlı çırpmaya başladım. Yine de geçmiyordu. Yukarıda oturuyor ve canım cicim muhabbetini aralıksız yarım saattir devam ettiriyordu. Kim olduklarını bilmiyordum ama biraz daha o sarışının eli Asya'nın omzunda dolanacak olursa olacaklardan ben sorumlu değildim. "Uraz oğlum kalanını ben hallederim, çıkabilirsin artık sen." Ceyla abla elindeki tepsi ile yanıma gelirken çırpmaya devam ettim. O zibidiler buraya geldikleri an işimi iptal etmiştim zaten. "Ben çıkmayacağım Ceyla abla." Bakışlarım asla kamera ekranından ayrılmazken Ceyla abla bana dönüp gülmeye başlamıştı. Hala oradaydı. Ne mi? Kıracağım bir adet sarışın eli. "Bende sevmem hiç o çocuğu, çok yakın davranıyor Asya'ya." O kadar dalmıştım ki ekrana bakışlarımı çekmeden, çırpma işlemimi daha da hızlandırıp başımı salladım. "Dimi? Şeytan diyor git kır o kolu. Sabahtan beri omzunu tutuyor kızın. Sanki kimse sev-" Anın etkisinden çıkarken yavaşça Ceyla ablaya döndüm. Kollarını önünde bağlamış kıs kıs gülüyordu. Sinirlenince kontrolümü kaybettiğimi söylemiş miydim? "Neyse ben şunu yapayım da. Yukarı çıktığında Asya'ya buraya gelmesini söyleyebilir misin?" Hala olduğu şeklini bozmadan duruyordu. Tamam verdiğim açığı fazlasıyla farkındaydım ama bunu devam ettirmeyecektim. Bütün enerjimi o sarışına saklıyordum. "Ne yapacak ki Asya?" Bakışlarım kuş bakışı mutfakta dolanırken önemli olacak bir iş arıyordum. "Yeni tarif deneyeceğiz." Kaşı alayla havalandı. Bir şeyi de anlamasan olmuyor zaten Ceyla abla! Sırıta sırıta yukarı çıkarken Asya'nın yanına gidip bir şeyler söyledi. Başını sallayıp yanındaki dallamayla konuşmaya devam ederken hızla telefonumu çıkardım. Sen misin o dallama ile konuşan Asya hanım! Kendi hesabımdan evime arka arkaya sekiz tane sipariş verdim. Her sepeti onayladığımda bir daha fiş öterken Asya en sonunda sandalyeden kalktı. "Yardım edeceğim bir şey var mı Asya?" Bu çocuk bana sabır testi olarak falan gönderilmişti sanırım. Elimdekileri bırakıp koşar adımlarla yukarı çıktım. "Ne gelmiş Asya?" Fişleri dizdiği yeri gözleriyle işaret ederken az önce seçtiğim şeyleri ilk kez görüyormuşum gibi tekrardan baktım. "Sizin de sohbetiniz bölündü, istersen sen geç ben halledeyim. Bu arada kim bu arkadaşlar?" Omzunu silkip kahveleri çekmeye başladı. Bakışları bende değildi ama gülümsüyordu. "Çok yakın arkadaşlarım." Arkadaş ayağı göt ayağı diye çok güzel bir söz vardı aslında ama neyse. Siparişin kahvelerini hazırlayıp paketledim. Bu sarışın şahsiyet başımızda bekliyordu. "Eline çok yakışıyor Asya bu iş, iyi ki bu bölümü seçmişsin." Asya bana olan gülümsemesinden çok daha büyük olanını o sarışına yollarken olduğum yerde durdum. Bu kızın benden başka konuştuğu her erkekte bu denli sıkıntı çıkarmam çok saçmaydı. Ama bu zamana kadar hiçbir saçmalık bu kadar doğru gelmiyordu! Allah kahretsin! "Asya'cım aşağıya gelebilir misin bir dakika?" Başını sallayıp önden merdivenleri inerken bende arkasından ilerlemeye başladım. "Ne tarifi deneyeceğiz?" Anlamadığımı belli eder gibi kaşlarımı çattım. "Ceyla ablaya tarif deneyeceğiz demişsin ya onu diyorum." Akıl mı kaldı sanki bende? "Yok vazgeçtim ben. Biz seninle alışverişe çıkalım çok eksikleri birikti mutfağın. Baksana hiçbir şey kalmamış resmen." Daha dün mutfak alışveriş yapılmış olması dışında bir sıkıntı yoktu. Ama en azından bunu Asya bilmiyordu ve alışverişte olduğumuz anlarda o sarışın hırtapoz ve müsait bir yerine monteleyeceğim kolu olmayacaktı. Kesinlikle alışveriş en iyi ihtimaldi! Çantasını alıp kenara geçtiğinde önlüğümü çıkarıp onunla beraber yukarı çıktım. Ceyla abla telefonla konuşuyor sarışının aralarında olduğu grup kahkahalar eşliğinde bir şeyler konuşup duruyordu. "Ceyla abla biz çıkıyoruz, çok sürmez geliriz hemen." "Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Asya konuştuğu gibi sarışın yeniden ortaya atlarken derin bir nefes alıp elimdeki araba anahtarını daha sıkı sardım. Ben abartmıyordum, bu çocukta bir sıkıntı vardı. "Beraber gidiyoruz, her türlü yardım için ben buradayım sen merak etme." Bozulan yüzünün eşliğinde nihayet yerine oturduğunda Asya ile beraber kafeden çıkıp arabaya bindik. "Hangi markete gideceğiz önce?" Omzumu silkip kemerimi taktım. Düşünmesem aklıma zibilyon tane market ismi gelirdi, şimdi düşünüyorum ya bir tane bile hatırlamıyordum. "Önce bir yemek yiyelim bence, açım ben sende açsındır." "Uraz Ceyla abla kafede tek, oyalanmayalım dışarıda." Arabayı çalıştırıp ona döndüm. "Arkadaşın pek bir istekliydi yardım konusunda, ne olacak biraz da gereken kişiye yardım eder. Sen takma kafana." 🍪☕🍪 Güzel bir restorana gelmiş makarna yiyorduk. Kafeden çıktığımızın üzerinden yarım saat yeni geçmişti. Ama nasıl da rahatlamıştım, genleştim resmen. "Sedef dava açmış bana, darp raporu çıkarmış." Elimdeki çatalım tabağa düşerken hızla başımı kaldırdım. "Ne?" Omzunu silkip arkasına yaslandı. Sabahtan beri üzerindeki durgunluğun sebebi buydu demek ki. "Bas baya dava etmiş işte. Bir de pişkin pişkin kağıdı bana kendi getirdi. Yüzsüzlükte nirvana resmen." İçeceğinden büyük bir yudum alıp çatık kaşlarla bana döndü. "Sen nasıl aşık olup da sevgili oldun bu kadınla anlamıyorum ki. İnek gözlüğü mü takıyordun o ara?" Sorusu her ne kadar kinayeli olsa da cevap bekler gibi bakıyordu. Bakışlarımı yüzünde gezdirdim. "Kalp bu, en güzelini bulduğu gibi hata yapıp da en kötüsünü de bulabiliyor." Aralanmış dudakları kapanırken öylece bakıyordu. Böyle üzeri kapalı bir itirafı beklemediği açıktı. Gerçi bende böyle bir şeyi kendimden beklemiyordum. Evet Sedef'e o zamanlar aşık olmuştum. Yanındayken mutluydum ve o da öyle sanıyordum. Olabildiğince frenlediğim davranışlarımla beraber yürüttüğümüz ilişki de kendince bahanelerini öne sürerek beni aldattığından bu yana yanında mutlu olduğum başka biri olmamıştı. Ve bu aşktan daha farklı bir şey gibi geliyordu. Sedef erkek arkadaşları çok olan biriydi ve bu beni rahatsız etmezdi. Ama şu an hala aklımda o sarışının eli vardı. Bu böyle kötü, sıkıntılı kıskançlık değildi. Sadece niyeti çok açıktı ve ben onunla alakalı en ufak bir detayı bile unutamadığım insanın bir başkası tarafından bu denli bende varım imalarının arasında kalmasını istemiyordum. Çünkü onun bende varım imasının olduğu yer, benim var olmak istediğim yerdi. "Şöyle yapalım. Ben seni istersen eve bırakayım sonra da halletmem gereken çok önemli işimi bitireyim. Olur mu?" Çatalı elinde makarnasıyla oynuyordu. Hayır, onu az çok tanımıştım bu kadar kafaya taktığı şey sadece dava olamazdı. "Ne ki o çok önemli iş? Yani özel deği-?" Hafif bir tebessümle işaret parmağımı kalbimin üzerine koydum. "Şurasının zamanında seçtiği en kötü tercihin, en güzeline yaptığı hatayı düzeltmek. Ondan daha önemli bir işim yok benim." 🍪☕🍪 Asya'yı dediğim gibi evine bıraktığımda gideceğim bir diğer yere, Sedef'in evine doğru sürmeye başladım. İçimde anlamlandıramadığım bir sıkıntı vardı. Asya'nın bu denli taktığı şey neydi bilmiyorum ama davayı halledeceğimi söylediğim halde bir türlü kendine gelememişti. Daha fazla dayanamayıp telefonumu çıkarıp Ela'nın numarasını tuşladım. İlk çalışta açıldı. "Alo Uraz?" Boğazımı temizleyip arabanın hızını arttırdım. "Merhaba Ela. Rahatsız etmiyorum değil mi?" "Yok müsaitim de, ne oldu?" Konuya nasıl girmem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Asya'ya ne olduğunu biliyor musun?" Telefonun arkasından gelen musluk sesi bir anda kesildi. "Ne oldu? Ben bir şey bilmiyorum." "Davadan başka bir şey oldu mu? Kendi gibi davranmıyor, bir mutsuz gibi. Anlatmıyor da." Sedef'in sokağına geldiğimde arabayı kenara çekip durdum. "Aramızda kalsın Uraz ama konu babası, anlatmasını bekleme. Kendisi savcı olduğu için davayı duymuş ve Asya bundan rahatsız." "Babası çok kızar mı?" Olması gerekenden çok daha uzun bir süre sessiz kalırken elimi enseme koydum. Sinirden parmaklarım titriyordu. "Tamam Ela sağ ol, kalanını ben hallederim." Telefonu kapatıp hızla arabadan indim. Apartmanın kapısını açıp seri adımlarla içeri girerek Sedef'in evinin önüne geldim. Zile bastığım gibi kapı açılırken içeri girdim. "Hoş geldin yakı-" "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Geri çekilmesi gerekirken ellerini omzuma sardı. Asya çok haklıydı, ben o zamanlar at gözlüğü takıyordum. Yoksa bu kadar karaktersizliğin karşısında arkama bakmadan kaçmam gerekiyordu. "Sakin ol, sadece kendimi koruma altına aldım." Ellerini itip geri çekildim. "Ona dava açıp hayatını bozmak senin ne haddine? O kız sana boşuna mı saldırdı Sedef? Kızın okul hayatını, geleceğini bozmaya kalktın. Ne yapmasını bekliyordun sen, gelip teşekkür etmesini mi?" Yüzünde hala asla bir pişmanlık belirtisi yokken kendimi zor tutuyordum. Sesim fazlasıyla yüksek çıkıyordu ama bu onu etkilemiyordu. "O davayı geri çekeceksin Sedef. Yoksa demiyorum, yapmama gibi bir seçeneğin yok. Karşımdakinin cinsiyetine de yaşına da bakmam bütün geleceğini bitiririm senin. Ne çok övündüğün o kariyerin kalır elinde ne de uğruna kimleri harcadığın işin. Beni sınama!" Öylece durup ellerini iki yana açtı. "Sen neden beni görmüyorsun? Seni hala deli gibi sevdiğimi neden görmüyorsun?" "Ben seni sevmiyorum Sedef! Bunu anla, artık aş gerçekleri!" Başını iki yana sallamaya başladı. Kendinde gibi davranmıyordu. "Onu sevemezsin. Anlıyor musun? Ben varım burada, o kim ya o kim? Onun için gelip bana hesap soruyorsun?" Hala sarılmak için bana uzanırken kollarını tuttum. Sinir artık bütün bedenime yayılmıştı. "Severim, seviyorum. Çok seviyorum anlıyor musun? Herkesten, her şeyden daha çok seviyorum ve sevicem. Hep o var olacak, bir başkası ya da sen değil! Benden de ondan da uzak dur, yoksa görmediğin tarafımla karşı karşıya kalırsın Sedef! Uyarmadı deme!" 🍪☕🍪 URAZ KESKE SEDEFE DİKLENDİĞİN GİBİ DİĞER BÖLÜMDE KORTAÇ'A DA DİKLENSEN BE.. Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat? Beğendiniz mi bölümü? Valla geç geldi kusura bakmayın ama bittiği gibi atıyorum. Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕
Bölüm : 18.12.2024 05:04 tarihinde eklendi |