Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@yazarzeeyzey

KİTAPTA ADI GEÇEN ELA VE KORTAÇ KARAKTERLERİNİN KİTABI "Bİ AKIM MESELESİ" YAYINDAAA. HEPİNİZİ BEKLİYORUM 🧡

🌷🌷🌷

 

Asya'dan...

Hayır anlamıyorum, erken kalkmak diye bir eylem niye var bu dünyada?

Ve ne hikmetse niye hep beni buluyor namussuz?

"Geliyorum be patlamayın!"

Kıvanç, Utku, Yasin, Aydın ve Ayliz doğum günümü kutlamak için beni yemeğe götürüyorlardı.

Bir önceki doğum günümde çiçek aldıkları ve benim onları yiyemediğim için trip atma olayım yüzünden en iyisinin bu olduğunu düşünmüşlerdi.

Zeki kankalarım benim. Hepsi mahalleden arkadaşlarımdı ve benim kafede çalıştığımı bildiklerinden gelip gelip tıkınıyorlardı.

Sırf bu yüzden izin alıp beni direkt evden almalarını istemiştim. Tabi bu saate değildi ama neyse.

Şortumu ve tişörtümü üzerime geçirip saçlarımı topladım. Önce sinemaya gidecektik ve sabahın köründe -yani birde, evet o sabahın körü demek- korku filmi izleyecektik.

Beni ne çok seviyorlardı değil mi?

Artık bir hafta tuvalete bile abimle gidecektim. O da benimle dalga geçecekti manda yavrusu.

Kulaklığımı ve telefonumu almış odadan çıkacakken gelen çağrı ile durdum. Uraz arıyordu.

Bu da amma alıştı ha yani.

"Sekiz dokuz on."

Çağrıyı cevapladım.

"Efendim Uraz şefim."

Ne dediğini anlamadığım bir mırıltıdan sonra sesi duyuldu.

"Asya iyi misin?"

Bakışlarım bedenimde gezinirken başımı salladım.

"Gayet iyiyim de, ne oldu ki?"

"Gelmedin ya işe ondan dedim."

Dün onu üç kere arasam da açmamıştı ve bende bu yüzden Ceyla abladan izin almıştım. Kendisi güya benim için Sedef'in yanına gidecekti ama ne yaptılarsa artık bütün gece telefonuna bakıp da şarja takmak aklına bile gelmemişti.

"İzinliyim ben."

Hımladı.

"Asya doğum günün alt tarafı ne süslendin be gel hadi! Sinema koltuğunu on yedi numara bulduk normalde yırtınsak bulamayız hala gelmiyorsun yuh yani."

Kıvanç içeriye adeta dalarken telefonu kulağımdan hızla çektim.

"Ulan ayı çıksana dışarı geliyorum işte."

Kapıyı suratına kapatıp tekrardan telefona döndüm.

"Neyse Uraz şefim izinliyim ben ve Ceyla ablanın haberi var. Gece zahmet edip telefonuna baksaydın görürdün, iyi günler."

Telefonu kapatıp hızla odadan çıktım. Beşi de hazır bir şekilde beni bekliyordu. Hep beraber aşağıya inip hemen iki yan sokağımızda olan alışveriş merkezine doğru ilerlemeye başladık.

"Film kaçta?"

"İki saati var daha kanka önce kahve içeceğiz plan değişti."

Utku konuşurken Yasin gözlerini devirerek önüme geçti.

"Planınıza sokayım senin bir haltı da düzgün yap pezevenk."

Evet Yasin adının aksine aramızdaki en gergin ve en küfürbaz kişiydi. Cümlesinde küfür ya da hakaret olmadığı bir anı şahsen ben hatırlamıyordum.

Olsun bizde onu böyle sahiplendik.

Yok köpekten değil, Yasin'den bahsediyorum.

"Oğlum çarpılacaksın lan, azıcık adının adamı ol."

Bu sefer konuşan da Kıvanç'tı. Ayliz ve Aydın iki yıldır sevgililerdi onun dışında grup olarak saptık.

Evet evet bende.

Wattpad boy kocalarımı hesaba katmazsak sevinirim.

Alışveriş merkezinin giriş katındaki meşhur kahveciye ilerleyip sıraya girdik.

Bir latte altmış lira mı? Oha. Bizim kafede yirmi sekiz lan o, nasıl bir kazık bu.

Hepimiz siparişlerimizi verip kahvelerimizi beklemeye başladık. Ayliz hemen bizi çekip hikaye atarken bende attığını kendi hesabımda paylaştım.

Buradakiler ölmediğimi anlasın bari.

"Ay var ya sizin işyerindeki bir adam vardı ama nasıl taş, yemin ederim gidip oyuncu mu diye soracaktım."

Ayliz konuştuğu sırada gülerek başımı eğdim.

"Evet canım var bir artist şefim benim. Böyle yakışıklı, big boy, kaslı maslı taş, meteor, del- aman iyi işte."

Başını iki yana sallarken gözlerimi kapattım. Benim ağzım her an böyle konuşup beni rezil etmeyi nasıl başarıyordu ben bir anlasam zaten.

"Ulan okulda bir kız var, yemin ederim gördüğüm an diyorum ki aha bizimkilere yenge çıktı. Bu defa evlenilecek kız."

Ortaya doğru konuşan Utku ile Kıvanç'ın ensesine vurması bir oldu.

"Oğlum iki hafta önce başka bir kız için de aynısını söyledin, ayrıldınız kıza yollu iması yaptın. Yasin haklı harbi sıkıntılısın sen."

"Ben size yenge diyorum, bu defa farklı diyorum!"

Yasin kahvesini biraz daha içip Utku'ya doğru eğildi.

"Ulan evveliyatını siktiğim ne farklı lan ne farklı? Bir kaç gün sonra yine aynı şeyleri diyeceksin kız için bilmiyor muyuz biz seni?"

Kollarını bağlayıp bana döndü.

"Asya bari sen onay ver bana."

Omzumu silkerek ellerimi iki yana kaldırdım.

"Bana bakma Utkucan, bu sefer yemezler. Bir ay önce seninle kıza yüzük bakmaya gittik, aldın yüzüğü yarın dahası kızı bıraktın."

Ellerini isyan eder gibi iki yana açtı.

"Kız ağzını şapırdatıyordu."

Ve enseye bir şaplak daha.

"Ulan evlenme teklifi edene kadar aklın neredeydi?"

Neyse ki biricik çapkın sarışınımız Utku zengin olduğundan yüzüğü atmamış ve hediye olsun diye bana vermişti. Bende takı kutuma koyup yıllanmasını sağlıyordum. Zor günlerimde garantimdi o benim.

Kahvelerimizi içip ayaklandık. Bir kaç mağazaya girip eşya bakmaya başladık. Son girdiğimiz mağaza Utku yüzünden atılmamızla bittiğinden direkt sinema kısmına çıktık.

Biletlerimizi onaylatıp salona geçtik.

Utku, Aydın ve Kıvanç mısır almaya giderken bende telefonumu sessize almak için açtım. İnstagramdan bildirim vardı. Üzerine tıklayıp baktığımda gördüğüm isimle kaşlarım havalanmıştı.

Bizim biricik Uraz beni takip etmeye başlamıştı.

Neyse bende takip edem de ayıp olmasın.

Hesabına girdiğimde bir şok daha geçirdim. Dört milyon takipçisi vardı ve takip ettiği bir kişi.

Evet evet, o bir kişi de benim. Şu an magazine evliyiz desek daha az ses getirirdik herhalde.

Reklamlar yavaş yavaş başladığından telefonu sessize alıp cebime koydum. Sağ tarafımdaki koltuk boştu ama solumda Utku oturacaktı. Yan yana dizilmiştik.

On dakika kadar sonra bizimkiler gelirken reklamlarda nihayet sona erdiğinden filmin jeneriği başlamıştı. Kolamı ve mısırımı olabildiğince sabit tutmaya çalışıyordum çünkü herhangi bir korkumda irkilirsem üzerim mahvolurdu.

İki dakika geçmeden sağ koltuğum da dolarken filmi izlemeye devam ettim. Şimdilik o kadar da korkunç değildi.

"Kolanı elinde tutmak yerine benim yan kısmıma koyabilirsin, ben kullanmayacağım."

Sağımdan gelen tanıdık sese döndüğümde pis değil gayet tatlı bir şekilde sırıtan Uraz beni karşıladı.

"Senin burada ne işin va-"

Sesimi ayarlayamazken Utku elini ağzıma kapattı.

"Kızım sussana film izliyoruz burada."

Elini ittirip Uraz'a döndüm. Omzunu silkip başını salladı.

"En sevdiğim filmi izlemeye geldim."

Kaşlarım havalandı.

Karşıdan?

Film için buraya?

Ve de yanıma?

Tamam canım bende hürrem sultan, kellene bay bay de.

Önüme döndüm.

"Daha inandırıcı bahaneler bulman lazım Uraz şefim, hayırdır Sedef mi burada yine?"

Diz kapağıma değen bacağı titremeye başladı.

"Bilmiyorum, eğer öyleyse bile uğruna buraya geldiğim kişi o değil."

Dudaklarımı birbirine bastırıp asla kıpırdamadan durmaya başladım. Ben en baştan beri çok haklıydım, Uraz bana açık ara yürümüyor koşuyordu.

"Şerefsiz!"

Ekrana o kadar boş bakıyordum ki bir anda karşıma çıkan şey ile korkuyla geri çekildim. Uraz dökülmek üzere olan kolamı tutup dediği gibi kendi kısmına yerleştirdi.

Olaysız ve gayet güzel geçen filmin arasına geldiğimizde bizimkilerde ben hariç herkes lavabo için dışarı çıkmıştı. Uraz da yağmurluğunu koltuğa bırakıp bana döndü.

"Bir şey istiyor musun dışarıdan?"

Başımı yavaşça iki yana salladım.

Benim bünyem öküzlüğe alışık arkadaşlar böyle ince düşünceler bende kalp çarpıntısı yapıyor.

Koltuk bıraktığı gibi kapanırken montu yeri boylamış cebindeki bütün kağıtlar yere düşmüştü. Nezaketen eğilip yerden aldım.

Bir dakika bunlar kağıt değildi, tam olarak on iki tane sinema biletiydi. Merakıma yenik düşüp hepsine baktım. Numarası on yedi olan ve şu üç saat içerisinde oynayacak her filmin her seansına bilet vardı.

Yok artık!

Benim yarın düğünüm var, ben evleniyom!

Adam ciddi ciddi telefonda Utku öküzü yüzünden duyduğu on yedi numaradan dolayı yanımda olacak her koltuğu almıştı.

Kalbim, ah sanırım ölüyordum.

Pis pis sırıtırken biletleri cebine koydum ve önüme döndüm. Çok geçmeden herkes yerine gelirken Uraz yanıma oturdu. Ona doğru mısırımı uzattım.

"Filme gerçekten aşıkmışsın sanırım, bilseydim gideceğimizi sana da söylerdim bu kadar masraf yapmazdın. On iki bilet değerinde değildir ama mısırım güzeldir, yiyebilirsin."

🍪☕🍪

Filmden çıktığımızda Utku hariç herkesin ısrarıyla Uraz da bizimle yemeğe kalmıştı. Menülerimizi almış hamburgelerimizi gömüyorduk.

Cidden çok iyiydi ama benim yaptığımın yanından geçemezdi heheyt!

"Siz sanırım Asya'nın çalıştığı kafenin şefisiniz."

Uraz içeceğinden bir yudum alıp başını salladı.

"Evet, geçici bir süreliğine oradayım."

Bir anda kalbime kızgın bir şiş sokulmuştu sanki. Uraz'ın Fatma abla geleceği zaman gidecek olması o kadar aklımdan çıkmıştı ki, şimdi burada duymak çok canımı sıkmıştı.

"Asya'da sizden çok bahsediyor."

Ayliz, canım kankam acaba sen sussan mı?

"Öyle mi?"

Bakışları bana dönerken başımı iki yana salladım.

"Senden değil mahalledeki Urgaz'dan bahsediyorum ben, canım arkadaşım karıştırmış.

Urgaz mı?

Allah seni kahretmesin Asya!

"Asyacım doğum günün kutlu olsun güzelim, hep bizimle ol ve hep yanımızda ol olur mu?"

Aydın bir anda havayı dağıtırken küçük bir kutuyu bana uzattı. Kocaman gülümseyip açtım. Çok tatlı kelebekli bir kolyeydi.

"Çok sağ ol canım arkadaşım sende iyi ki varsın."

Yasin bana doğru daha büyük bir paket uzattı.

"Seversin sen bunları, umarım beğenirsin ki ben sinirden o kitapçının kafasını si-"

Elimi hızla ağzına kapattım.

"Beğenirim Yasin'cim sakin ol."

Bana wattpad kitabı almıştı!

"Bundan sonra en sevdiğim kankam sensin Yasin."

Hafif bir tebessümle elini kalbine götürdü.

"Eyvallah."

Kıvanç ikimizin resmi olan bir tişört bastırırken Ayliz aylardır istediğim ama stokları kalmayan o far paletini almıştı.

"Şimdi sıra bende."

Utku kocaman kalpli bir kutuyu önüme koyup başımın üzerine küçük bir öpücük kondurdu. Tam o an sessizce bizi izleyen Uraz derin bir nefesin eşliğinde ellerini yumruk yaparken ben sırıtma derdindeydim.

Kutuyu açtığım gibi hızla Utku'ya döndüm.

"Sen şaka yapıyorsun!"

Gülerek başını iki yana salladı. Tuğkan'ın, Emir Can İğrenk'in, Cem Adrian'ın gibi bayıldığım şarkıcıların konserlerine bir kutu dolusu bilet almıştı.

Kollarımı sıkıca boynuna sardım.

"İyi ki varsın lan."

Yasin'i taklit etti.

"Eyvallah."

Teker teker biletleri incelerken sağımda oturan Uraz kulağıma doğru yaklaştı.

"Gelebilir misin bir dakika?"

Ayaklanıp onunla beraber köşedeki koridorun oraya geçtik. Cebinden bir kutu çıkarıp utana sıkıla bana uzattı.

"Bu da benim hediyem, umarım beğenirsin."

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim niye zahmet ettin ki?"

Omzunu silkti. Yavaşça kutuyu açtım. Bir bileklik vardı. Gümüş bir zincire kırmızı güller dizilmişti ama ilk dikkatimi çeken şey güllerin sayısı olmuştu.

Geçen gün bir sayfa gezerken bazı çiçeklerin anlamlarını ve sayılarının ne anlama geldiğini okumuştum. Mesela kırmızı gül aşk demekti ama altı tane gül senin olmak istiyorum anlamı taşıyordu. Üç tanesi seni seviyorum, on bir tanesi ise hayatımda en çok sevdiğim kişisin demekti.

Gülleri saydım. Çıkan sayı kalbimi sıkıştırmaya yeterken bakışlarım ona çıkmıştı. Gülümsüyordu.

Çok ama çok güzel gülümsüyordu.

"Bu çiçekleri almak istemedim, solardı. Bende direkt bileğinde taşı ve her rengini ve sayısını gördüğünde beni hatırla istedim.

Nefesimi tuttum. Açık açık itiraftı bu. Tekrardan bilekliğe baktım.

Ve zincirin üzerine dizilmiş üç tane kırmızı güle.

🍪☕🍪

Uraz canım benim senin bu aşık aşık hallerini çok özleyeceğim annem hdhdhdh

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Beğendiniz mi bölümü?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Bir diğer kitabım olan "Bir Akım Meselesi"nin de yeni bölümü yayında. Keyifli okumalar dileriiiiim.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕💐

 

Loading...
0%