Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@yazarzeeyzey

Bu kitapta adı geçen ela ve ortaç karakterlerinin kitabı "bir akım meselesi" yayında. Hepinizi oraya bekliyorum.

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıııın 💕🌼

Ay yeni kurgum "Yanlış D'" geldiii, hepinizi oraya da bekliyorum.💝

🚓🚓🚓

Pusat'dan...

"Çıkıyorsun, serbestsin."

İçinde ben ve bütün hayalin güzelliğini karşılayan miniğim ile ilgili türlü türlü şeyler düşünürken başımı kaldırdım. Görevli polis yanıma gelip önümdeki demirlikleri açtığında hızla yerimden kalktım.

Hayır, bu kadar kolay olmamalıydı.

"Kim çıkardı beni? Ne oluyor lan?"

"Pusat."

Aytaç ve Kortaç aynı anda içeri girerken kapıdan çıktım. İkisi de sinirli gözüküyordu ama Aytaç'ın hali bir başkaydı.

"Ne oluyor lan? Nasıl çıktım ben? Ne bok yediniz oğlum?"

Aytaç sinirle başını yana çevirirken Kortaç bakışlarını önüne eğdi.

İçimde garip bir his vardı. Bir boşluk gibiydi ama bu boşluk sanki içine ateş atılarak doldurulmaya çalışılıyordu.

Aklım Asya'daydı.

Burada olur sandığımdan bakışlarım onu arıyordu. Herhangi bir yerden çıkma ihtimaline karşı üzerimi düzelttim. Bakışlarım tekrardan bizimkilere döndüğünde yavaşça Kortaç'ın omzuna dokundum.

"Bana bakın, kime diyorum?"

"Asya kurtardı seni kardeşim, oldu mu?"

Durumdan memnun değildi, bir sıkıntı vardı. Saniyede bir aklımdan onlarca kötü düşünce geçiyordu ve bu düşüncelerin hepsini şu yanımdaki koridordan çıkmadığı her saniye daha da güçleniyordu.

"Benim miniğim beni nasıl kurtardı lan buradan? Ne yaptı, konuşsanıza!"

Aytaç hızla elini koridorun sonuna doğru salladı.

"O piç elini öptürmüş kıza! Biliyor ya tek vuracağı noktası o, ölüden beter hale getirdi pezevenk!"

Babası. Hayır.

"Elini öptürdü?"

Elini kendi yakasına koydu.

"Oğlum o it hepimizi mahvetti. Annemi öldürmeye çalıştı, Asya her gece ağlayarak yattı yatağa, bir gün beni bir gün Asya'yı döverdi siktiğimin savcısı. Asya geldi benden özür diledi lan, sana vuran, annemi öldürmeye çalışan elleri öptüm diye, ağlamaktan ayakta duramıyordu. Sile sile kıpkırmızı yapmıştı ağzını, kıza zamanında-"

Cümlesini kesti. Onun kendi elleriyle tuttuğu yakasını bu sefer ben tuttum. Yüzü benden taraf değildi ve yere bakıyordu.

Kalbimin üzerine tonlarca yük oturmuştu.

Her şeyi yapabilirdim. Mutlu olmasını sağlar, ona her gün gülecek sebepler verir hayatına girmeye çalışan her olumsuzu ortadan kaldırabilirdim.

İstemesi yeterdi.

Ona bu gücü nasıl verdiğimden zerre haberim yoktu. Şu an bildiğim tek bir şey vardı, benim küçücük dünyamda güneş oydu. Ve ben bir daha güneşsiz yaşayamaz, yaşatamazdım.

Ama geçmişine, yarasına dokunamazdım. Çünkü biliyorum ki o yara asla kapanmayacak ve ona dokunmaya çalışan herkes bir şekilde nasibi alacaktı. Çok iyi biliyordum, kendimden.

"Ne? Ne zamanında?"

Sesli Bir şekilde yutkundu ve bana ilk defa bu defa acı dolu baktı.

"Tecavüz etmeye kalktı!"

İşte o an bende bazı şeyler kopmuştu. Zihnim uyuşmaya başlamış, ellerim buz kesmişti.

Benim miniğime dokunmaya çalışmıştı. Benim gözüm dahi ona değdiğinde acaba rahatsız olur mu diye başımı zorla başka taraf çevirirken o benim miniğime zorla dokunmaya kalkmıştı.

Yük üzerine yük binmişti şimdi. Gözlerimin önüne beni öptüğü an geliyordu. Elleri yanaklarımda titremiş dudaklarına kadar buz kesmişti.

Ben bunu heyecan sandığımdan takılmamıştım, ama babası olacak o it onda bir yara daha bırakmıştı.

"Ne-nerede o?"

Ellerim yakasından aşağıya düştü.

"Abi bak burada ol-"

"Nerede dedim Kortaç!"

Bakışları istemsizce kapıya dönerken hızla adımlarımı oraya yönlendirdim. Kulpu çevirip kapıyı ittirdim. Masada oturmuş telefonla konuşuyordu.

"Selamun aleyküm, aleyküm selam."

Oturduğu yerden kalkıp telefonunu kapattı.

"Ne oluyor? Ne işiniz var burada?"

Yanına gidip ensesinden tuttuğum gibi kafasını sertçe masaya çarptırdım.

"Ne ya-"

"Şimdi beni iyi dinle evveliyatını siktiğimin pezevengi."

Sağ elini tutup başının yanına yasladım.

"Bu elini mi öptürdün lan sen benim kızıma?"

"Ne kızı ne diyor-"

Elini çevirip sertçe çevirdiğimde kemiklerinin sesi dışarıdan duyulmuştu.

"Eğer bir daha, değil benim miniğime yaklaşmak, adını dahi duyurursan seni öldürürüm anladın mı? Önce diğer elini kırar, her bir kemiğini ayrı ayrı parçalar kendi kanında boğarım seni! Onu rahat bırakacaksın, karşısına çıkmayacak rahatsız etmeyeceksin! Değil ona dokunmak aklından bile geçirmeyeceksin! Yoksa babam olacak o ibnenin yanına gömerim seni. Gerekirse her bir uzvunu, her bir kemiğini! Beni sınama!"

Acı içinde bağırırken kafasını tekrardan masaya vurdum ve bayılan bedenini öylece bıraktım.

Aytaç ve Kortaç öylece beni izliyordu.

"Eline sağlık kardeşim."

Gömleğimin kolunu sıyırıp yakasını düzelttim.

"Asya nerede?"

"Evimizde."

Başımı salladığım gibi kapıya yöneldim.

Aklımda sadece Asya vardı.

"Abi bir cekete ihtiyacın yok mu sence?"

Bakışları dışarıyı işaret ederken başımı iki yana salladım.

Benim sadece miniğime ihtiyacım vardı.

🍪☕🍪

Aytaç'dan...

Dünyanın en şanssız, en yakışıklı ama en dengesiz, en karizma ama en salak kişisini mi arıyorsunuz?

Buyurun benim.

"Komutanım bir izin verin ama, zehirli bu böcek anlamıyorsunuz."

Kolumu çekip suyun altına tuttum.

Koskoca komutan silahla vurulduğunda doktora gitmemiş de minnacık böcek ısırdı diye mi doktora gidecekti?

Ne bu dünyada ne de başka bir gezegende olmaz abicim!

"Hah doktor geliyor bak. Doktor hanııığğğm!"

Kadın korkuyla bize dönerken Timuçin'in ensesine sertçe vurdum.

"Ulan kadının aklı çıktı, ne diye hayvan gibi bağırıyorsun?"

Omzunu silkti.

"Askeri deformasyon komutanım."

"Ulan ben operasyonda önüme geleni vuruyorum, bende mesleki deformasyon diye seni vurayım mı?"

Hızla bana döndü.

"Allah bismillah şehit mi olacağım? Olur komutanım. Eşhedüenla-"

"Evet, ne vardı?"

Doktor yanımıza geldiğinde ikimizde çöktüğümüz yerden kalktık.

"Doktor hanım merhaba, komutanımızı böcek ısırdı, hani şu zehirli olup da öldürenlerden ama o size gelip muayene olmak istemedi bende sizi buraya çağırdım. Nasıl? İyi yapmış mıyım?"

Kadın bize küfür etmişiz gibi bakarken gözlerim yaka kartına düştü.

Nur Özsoylucu

"Hastanın ayağına gitmem ben asker, varsa bir derdi sıkıntısı yanıma gelir. Hadi eyvallah."

Eyvallah?

Arkasına bakmadan yanımızdan ayrıldı.

"Timuçin ben dinleneceğim , beni rahatsız etmeyin sakın."

Askeriyedeydik. O doktor yeni atanmıştı.

Belli zaman aralıklarında olan görevim tekrardan başlamış sınır bölgesine yerleşmiştim.

İkinci bölgedeki evime geçip kendimi hızla yatağa attım. Terlemeye başlıyordum ama bu dayanamayacağım bir şey değildi.

Pusat nezaretten çıktığı gibi bende göreve gelmiştim. Timuçin hariç işimi seviyordum.

O şerefsizin çenesi olmasa her şey çok daha iyi olabilirdi.

Uykum asla gelmezken son yarım saattir yaptığım tek şey yanımda duran havluya terini silip durmaktı.

"Yeter be."

Ayaklandım. Tek duam o doktorun orada olmamasıydı. Çünkü kadın kaba tabirle bana postayı koymuştu.

Montumu üzerime atıp hemen sokağın sonundaki hastaneye doğru ilerledim.

Minnacık böcek bünyemi nasıl etkilediyse gözlerim bile buğulanmaya başlamıştı.

"Komutanım!"

Hayır.

Timuçin'in kulak tırmalayan sesi ile arkama bakmadan gördüğüm ilk odaya girdim.

"Kusura bakmayın hemen çıkacağım sadece iki dakika burada işim varmış gibi yapmam gerekiyor."

"Ha sonunda hastaneye gelecek kadar fenalaştınız yani?"

Duyduğum sesle yavaşça arkama döndüm.

Hay şansıma sıçsınlar! Bu Nur denen doktordu.

"Sadece serum için geldim, o kadar da kötü değilim."

Kolundaki saatten bakışlarını ayırmadan başını salladı.

"İki tane iğne vurulman gerekiyor, hemşireye git o sana ne yapman gerektiğini söyler."

Elime tutuşturdugu kağıtla geri masasına döndü.

"Bu arada bir daha odama kapıyı çalmadan girme. Sen olmasan da doktora ihtiyacı olup, bunu dile getirmekten utanmayan hastalarım içeride olabilir. İyi akşamlar."

🍪☕🍪

ŞEY KAPAAAKKK JDJDDJDU

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Beğendiniz mi bölümü?

HEHEHEHE PEKİ PUSAT?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın

Loading...
0%