@yazarzeeyzey
|
Bu kitapta adı geçen ela ve Kortaç karakterlerinin kitabı "bir akım meselesi" yayında. Hepinizi oraya bekliyorum. Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıııın 💕🌼 Ay yeni kurgum "Yanlış D'" geldiii, hepinizi oraya da bekliyorum.💝
Kollarım sıkı sıkıya bedenine sarılıydı. Bırakmayı değil istemek, düşünmüyordum bile. Çok zordu. O kadar zordu ki... Sevdiği zaman insan kendi canından hariç onun canına sayıyordu, ona bağlıyordu nefesini. Vuruldum ama aklımda sadece o vardı. Ölümden döndüm ama tek umursadığım benim hala nefes aldığım şu yerde onun varlığıydı. Artılar eksilere alışıyordu da, eksiler artılara sadece bağlanmakla kalmıyordu. Var olandan eksiltmek zaten olmayandan azaltmaktan çok daha kolaydı. Ben eksiydim, o yoktu ve ben tam olarak eksiktim. Şimdi ise günlerdir hissettiğim o boşluk dolmuştu. Benim tek eksiğim oydu. O bana hayattı, aşktı, sevgiydi, sevgiliydi, babaydı. "Yaşıyorsun, yaşıyorsun Pusat yaşıyorsun!" Bedenim titriyordu, yaram sızlıyordu ama bunlar umurumda değildi. Pusat buradaydı. O bir şekilde titreyen bedenime de, sızlayan yarama da bir çare bulurdu. Benim dünyam benim için dünyalar yaratır dünyalar yok ederdi. "Asya ne olur gözlerimi açtığımda burada ol, yalvarırım burada ol. Yapamam, bir daha dayanamam. Burada ol, bana bak-" Hıçkırıkları evin duvarlarını dövüyor ve ardından bir tokat gibi bana çarpıyordu. "Buradayım dağ ayım, buradayım. Miniğin geldi. Gözlerini açtığında artık sadece gördüğün kişi ben olacağım. Aç artık." Bir anda belime dolanan kolları beni havaya kaldırırken yüzünü boynuma gömdü. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu ama bunu anlamak pek de mümkün değildi. "Pusat, yaram acı-" Bu sefer beni yavaşa yere bırakacağını düşünsem de kolları dizlerimin arkasını bulup beni kucağına aldı ve içeriye doğru adımladı. Bakışları gözlerimden bir saniye bile ayrılmıyordu. Hala inanamadığını belli eden ifadesi o kadar belliydi ki sıkıca tutup bir daha da bırakmamak istiyordum. "Pansuman yapalım mı? İyi misin şimdi? Doktora gitmek ister misin? Ya da eve çağıralım halsizsen. Evet evet en mantıklısı o eve ça-" Ellerimi yanaklarının iki yanına yerleştirdim. Cümlesi yarıda kalırken beni bıraktığı yatağa yavaşça yaslandı. "Ben iyiyim, sadece yanıma yat ve ben gerçekten iyileşmiş olayım olur mu?" Hemen bedenini yanıma yerleştirip başımı kolunun üzerine bıraktı. Ama bu sefer put gibi duruyordu ve resmen nefes bile almıyordu. "Pusat kolunu karnıma sarar mısın?" "Ama yaran va-" "Pusat ben iyiyim, put gibi durup kendini kasmana gerek yok. Sar şunu." Kolunu alıp yaramın olmadığı kısma bıraktım. "B-ben hala inanamıyorum Asya, günledir.... Yine az önce o lavabodaki gibi halüsinasyon olmandan çok korkuyorum. Elimde değil, çok kez sardım ben seni şu bir haftadır, çok kez sarıldım, sayamadığım kadar çok öptüm. Ama hiçbiri sen değildin, şimdi de değilmişsin gibi geliyor. O halini....kanlar içinde kalmış o minik bedenini gördüğümden beri gözlerimin gördüğüne dahi inanamıyorum ben." Sol gözünden düşen damlayı dudaklarımın arasına saklayıp başımı göğsüne yasladım. Kalbini duyuyordum, deli gibi atıyor ve ben her atışında var olduğuna, var olduğuma ve var olacağımıza bir daha inanıyordum. "Bu sefer buradayım, sarıldığında karşılık verecek, öptüğünde ellerimi yanaklarına taşıyacak ve sarıp sarmaladığında kollarının arasından kaybolmacak bedenim." Bedeni buz gibiydi, o da benim gibi çok sınanmıştı biliyorum. Kortaç Ela hasteneye kaldırıldığında resmen gözlerimin önünde ölüden beter hale gelmişken Pusat'a öldüğümü söylediklerinde verdiği tepkiyi kestiremiyordum. Bağırmış mıydı? Ağlamış mıydı benim gibi ? Elleri titremiş miydi? İnanmış mıydı? Kendini kaybedip ölmek istemiş miy- "Sadece iki dakika geç gelseydin ben burada olmayacaktım Asya." Pantolonun ceninden sivri uçlu bir cam parçası çıkarıp kenara bıraktı. "Hem seni hemde annemi görmeye geliyordum. Sırf kendime zarar vermeyeyim diye uyku ilacı içirerek kapatıldığım odadan ilk çıkışımda sana kavuşacaktım. Tek fark sadece bu dünyada olmayacaktı." Elim yanağına uzandı. Hala ıslak duran sakalları kalbimi kaktüs tarlasına atıyordu. Onun canını ne kadar yakıyorsa mümkünmüş gibi bende hissediyordum. Üzülmüştü, mahvolmuştu, ağlamıştı. Hayatında annesinin mezarı harici bir yerde ağlamayan adam az önce karşımda hıçkıra hıçkıra varlığımı kendine inandırmaya çalışmıştı. "Annemin mezarında ağlarken gömdüğüm kişi çocukluğumdu Asya, ama senin belirsizliğinde gömeceğim kişi bendim. Başka çarem yoktu. İnsanın canından çok sevdikleri toprağın altına girince bir parçaları da onlarla beraber yok oluyor. Sen öyle değilsin, sen bensin Asya, senin olmadığın yerde yaşanmaz, nefes alınmaz, göz ucuyla bile bakılmaz bu saatten sonra. Duyuyorum ben seni içinden konuşurken de, üzülme artık. Buradasın, buradayım. Bundan sonra bizim üstesinden gelemeyeceğimiz bir şey daha yok." ☕️🍪☕️ Sırtımı sandalyenin arkasına yaslayıp gözlerimi kapattım. Yaklaşık üç saat önce balkona çıkmıştım ve hala burada olmak beni boğmak yerine iyi hissettiriyordu. Pusat benim odamda uyuyordu. Her ne kadar günlerce uyutulsa da bedeni halsizlikten yorgun düşmüştü. Ela ve Kortaç bana bir şeyler hazırlamaya çalışırken annem yanımda duruyor, sımsıkı tuttuğu ellerimi bir saniye bırakmıyordu. "İyisin dimi annem, ağrıtmıyor bir yerini sandalye? Geçelim mi içeriye?" Başımı yavaşça iki yana salladım. "İyiyim anne, hiç olmadığım kadar iyiyim. Sadece..." Ellerimdeki elini alıp kocaman öptüm. Hala burada olmak bir rüya gibi geliyordu. Her şey kopuk kopuktu. Nasıl uyandım, buraya nasıl geldim, beni kim hasteneye getirdi... Bunlar zihnimi ne kadar kurcalasam da cevabını bulamadığım sorulardı. "Sanırım acıktım, bana sarma yapar mısı-?" "Yapılması uzun sürer, çok uzun sürer ben hemen dışarıdan bir yerden alayım." Hangi zaman diliminde yanımızda bittiğini anlamadığım Pusat hızla ileriye atıldığında tişörtünü üzerine geçirip kapıya doğru ilerlemeye başladı. Mutfaktan çıkacağı sırada bedeni bana dönerken adımlarının yönünü değiştirip tekrardan balkona geldi. "Sadece on dakika, on dakika sonra buradayım." Elleri yanaklarımın iki yanını bulurken dudakları alnıma minik bir buse kondurmuştu. Ama ben o minik anda özlemi, aşkı en çok da korkuyu sonuna kadar hissetmiştim. "Bekliyorum dağ ayım, buradayım ben." Alnıma tekrardan bir öpücük kondurup koşar adımlarla dışarı çıktı. Annem dolu gözleriyle bir bana bir de az önce Pusat'ın çıktığı kapıya bakıyordu. "Bakakaldın damadına bakıyorum da?" Gülerek yanıma geldiği sırada içimde hissettiğim o huzur ile gözlerimi kapattım. İyiydim, iyiydik ve iyi olmaya devam edecektik. Bizim işin artık bundan başka bir seçenek olamazdı. 🍪☕️🍪 2 hafta sonra.... "Tamam sakin ol, oku şu şifreleri!" Ela bağırırken ben artık gülmekten yerlere yatacak hale gelmiştim. Bu Kortaç'a aynı anda verdiği sekizinci işti. "Aşkım hem okuyup hem yazıp hem adam kovalayıp hem seni koruyup hem ışık tutup hem oyunu çözüp hem de nasıl bebeğimizle muhabbet edebilirim? İnsanım bende hani." Korku evine gelmiştik. Pusat her ne kadar istekli olmasa da benim için buna katlanıp aramızdaki en sakin insan olarak oyuna devam ediyordu. "Ulan çenenin çalıştığı kadar ellerin çalışsaydı şimdi çoktan işimiz bitmişti. Ver şu kağıtları bana." Yazılara bakıp duvardaki şifreleri girdi. Garip bir tünel gibi uzun yol açıldığında hepimiz birbirimize bakınıyorduk. "Asya gel güzelim buraya." Pusat'a döndüğüm gibi beni kucağına alıp tünele girdi. "Her fırsatta beni kucağına alman çok ayıp dağ ayısı." Derin bir nefes alıp yüzünü benden taraf çevirdi. "Sadece kucağıma almak suçsa, aklımdakiler için ne dersin hiç bilmiyorum miniğim." Tamam sakin ol, sakin ol. Bir şey demedi. Kapa gözlerini ve onun bir dağ ayısı olduğunu hatırla. Neydi? Ayılar ölü insan görünce saldırmazdı. KESİNLİKLE! "İmana dön, ben senin bildiğin kızlara benzemem dağ ayısı." Yüzüne yayılan ifade asla bozulmazken sanki korku oyununda değilmişiz, arkamızdan elinde elektroşok tabancasıyla tipine tükürdüğüm kişiler gelmiyormuş gibi burnunu burnuma sürttü. "Biz ne zaman evleneceğiz? Ben artık bütün günü sana sarılarak geçirmek istiyorum. Ne bileyim bana yemek yapmanı, beraber tatillere çıkmamızı, burnun dibinden bir saniye ayrılmadığım saniyeleri istiyorum. Çok mu şey istiyorum? Hayır. Arada çocuk falan da yaparız, çok değil zaten beş tane falan. Ne öyle aşiret mi kuracağız? Aslında mantıklı ama senin de bedenine yazık. Yedi, evet yedi iyi bence de dimi?" Gözlerim olabilecek en büyük şekilde açılmış ve ne dediğini anlamaya çalışıyor gibi duruyordu. Karşımdaki benim sevgilim, dağ ayımdı değil mi? "Yedi mi?" Gözlerini kısıp başını salladı. "Evet." Burnu burnuma sürterken dudaklarıma uzandı. "Bir aya evlensek her sene bir tane yapsak, ki burada parantez geçiyorum bu sadece olan bebek sayısı yapım aşaması asla değil, sekiz senede en fazla biz işimizi bitirir emekliye ayrılırız." Başımı arkaya doğru eğip beni kurtarması için Ela'yı aramaya başladım. Burada ayak üstü beni yedi çocuk annesi yapmıştı bu adam! Oldu olacak balayı diye iki ay beni bir yere kapatsın da tam olsun! "Acaba balayında sade bir ev mi kiralasak? Hemen bitmez tatilimiz zaten, iki aya yakın sürer. Ne dersin miniğim?" TÖVBE BİSMİLLAH! Yüzüm hızla ona döndü. "Sen benim aklımı mı okuyorsun? Yok artık deve." Dudaklarına yansıyan tebessüm daha da büyürken belimdeki elini yavaşça hareketlendirdi. "Sadece aklını okumuyorum ben, her şeyini okuyorum, hissediyorum. Sonuna kadar." Tamam, geldik annecim biz inelim mi? Nerede mi? GERDEĞİME- CEHENNEME HANİ BU YAKAN KAVURAN! "Sen kudurdun farkında mısın? Uzak dur benden, kafan sadece bazı şeylere çalışıyor. Ne oluyor menopozamı gireceksin yani? Allah Allah. Ela! Ela imdat Ela!" Sanki sekiz aylık hamileymiş gibi karnını tutarak gelen biricik arkadaşım çantasını dağ ayımın kafasına geçirip beni kucağından çekiştirmeye başladı. "Yettim arkadaşım, bırak be pis sapık. Ne sen arkadaşımın ne de kardeşin olacak sümük benim peşimi bırakıyor! Sizin yüzünüzden bebeğimi buraya bırakıp erken doğum nedenine iki ayıya rastlamak diye açıklık getireceğim! Yeter be!" Bu kız iyi mi? Hani sanki biraz hasta gibi davranıyor da. RUH HASTASI GİBİ! "Yalnız ben senin kocanım, abim de Asya'nın bir nevi sözlüsü kim olacak bizden başka size sülük?" Çantamdaki telefonum çalarken yerimden her ne kadar rahatsız gibi davransam da aslında bulutlarda gibi hissettiren kollarının arasından telefonumu aldım. Annem arıyordu. "Efendim annecim?" Hışır hışır bir şeyler söylüyordu ama sanırım telefon çekmediğinden ne dediği pek anlaşılmıyordu. "Ulan o Pusat senin yanında mı? Ne yani arkadaşım diye her dakika burun buruna olmanıza izin mi vereceğim ben sizin? Söyle o puşta uzak dursun senden. Konum at almaya geliyorum." Dağ ayısına dönüp 'ne oldu koçum sen beni sahipsiz mi sandın?' Der gibi bakıp büyük bir gururla konumu yolladım. "Bence de abicim sen gel beni al, daha sözlü değiliz evli hiç değiliz ne diye sürekli burun burunayız dimi? Bence de olmaz yani?" "Bir de cidden burun buruna mısınız ?" Haykırış gibi çıkan sesinin ardından koşturma ve tahminen sert bir şekilde yere yapışma sesi duyulurken gülerek telefonu kapattım. Pusat çatık kaşlarla bana bakıyordu. "Ne yani ben bir de o salak Aytaç'dan izin mi alacağım seninle görüşmek için?" Omzumu silkip yavaşça kendimi yere indirdim. "O benim abim. Bu ne demek biliyor musun? Bizim töremize göre senin ölüm hakkın gelmiştir oğlum." Ne? Tamam tamam akşam fazla TikTok izlemiş olabilirim. "Anlamadım?" Tüneli geçip almamız gerektiği söylenilen anahtarı alarak Kortaç'a doğru attım. "Bundan sonra salak dediğin abim izin vermezse beni biraz zor görürsün dağ ayıcığım. Ve biliyor musun ben abimin lafından asla çıkmam." Ayağım havada. Ben ve o salak Aytaç'ı dinlemek ha? Gözünüzle görürseniz inanmayın. Gerçi gözünüzden başka nerenizle göreceksiniz ama dimi? Tamaaam sustum. Ne demiştik, beni acayip mutlu eden üç şey vardı. Annemin sarma yapması, abimin evde olmaması, Pusat'ın aklıyla oynamak, gezmek... Tamam tamam bu da üç değildi. "Görürüz yazdım ben bunu." Gülerek başımı sallarken parmaklarım kendi alnıma uzandı. "Alnına mı? Orada benim adım var canım başka da yer yok." 🍪☕️🍪 Sakin ol kızım. Bir şey yok. Evde tek başına olman, salondan ses geldi diye evi sekiz kere bıçakla turlamana rağmen gelen sesi kaynağını bulamaman sıkıntı teşkil eden bir şey değil. "Allah belanı versin kiracı! Senin yüzünden evde elektrik namına zerre bir şey kalmadı! Saç kurutma makinasını fişi takılıyken suya tutmak hangi aklın ürünü bir anlasam?" Ah bir de o vardı. Biricik komşum ev sahibine grev olsun diye apartmanın şalterini bozmuş ve bizi en az iki gün sürecek tadilatla beraber dört gün elektriksiz bırakmıştı. La havle, la havle! Flaşından yararlandığım telefonum çalarken gördüğüm tanıdık isimle hızla çağrıyı cevapladım. Biricik kahramanım arıyordu. "Alo aşkım, dağ ayıcığım, bir tanem ne oldu?" Evet korku biraz çenemi açıyor olabilir de. "Miniğim iyi misin sen?" Bakışlarımı tekrardan benden başka kimse olmayan eve çevirdim. Ben neyime güvenip de tek başıma eve çıktıysam zaten bir anlasam! "Elektrikler yok ve ben ses geldi diye biraz ürktüm onun dışında bir sorun yok." "Gelmemi ister misin?" Bu da soru mu şimdi? Yorganımı kafama kadar çekip beni sonuna kadar koruyacak o kalkana giriş yaptım. Kapı sonuna kadar kilitliydi, ayakkabılıkta iki tane çakı duruyordu ve kapının arkasına dayalı iki sandalye vardı. "Yok ayıcığım sağ ol, ben uyuyacağım zaten. Hem benim bunlara alışmam lazım yalnız yaşamak demek bazı sorunları da beraberinde getiriyor ya hani." Kapı kapanma sesi duyulurken konuştu. "Kibarlık olsun diye sormuştum, çıktım geliyorum. Hem hayır, yalnızlığa alışmayacaksın, burada ben varım ve hiç kusura bakma ama bensiz geçirebileceğin en uzun süre bir gece. Buna ne sal-abin karışabilir ne de başkası. Gelirken bir şey istiyor musun?" Sanki karşımdaymış gibi gözlerimi kapatıp tek nefeste konuştum ve telefonu odanın diğer köşesine fırlattım. Neden mi? Ben çünkü tam bir salağım! "Evet, gelirken hamilelik testi alır mısın?" 🍪☕️🍪 ŞEY NE OLUYOR BE BU LANET YERDE SDLHFDSL Ay aşklarım nasılsınız? Nasıl gidiyor hayat, okul? İnşallah harikadır mükemmeldir. Kafamda dönen başka kurgularla beraber uzun süreli depresyon ve kötü sorunların oluşturduğu o karanlık kısmı geride bırakarak daha da güçlü bir şekilde geri geldiiiim. ANasıldı bölüm, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman kocaman öpücükler, beni takip etmeyi unutmayın olur muuu?
|
0% |