Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@yazarzeeyzey

AY HOŞ GELDİNİİİİZ

Bu kitapta adı geçen ela ve Kortaç karakterlerinin kitabı "bir akım meselesi" yayında. Hepinizi oraya bekliyorum.

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıııın 💕🌼

Ay yeni kurgum "Yanlış D'" geldiii, hepinizi oraya da bekliyorum.💝
🫶🏻🫶🏻🫶🏻

"Bak güzelim, bitanem, aşkım. Ters bir hareket yaparlar canın yanar dağıtırım orayı."

Üzerimdeki tişörtü çıkarıp formamı üzerime geçirdim.

Tabi ki de Pusat odanın dışında ve beni görmüyor, hemen fesatlaşmayın!

"Ben kendimi korurum ayıcığım, sen kendini benden ve sana takacağım gollerden koru."

Bir anda kapıyı açtığında bakışlarım ona doğru döndü. Beşiktaş formasını ve siyah kısa bir şort giymişti. Yani kısacası zaten yakışıklılıkta dünya markası değilmiş gibi bütün kızların gözlerine bir şölen çekecekti.

"Beğenmedim, olmamış bu çok kısa. Git değiştir. Bu ne ya?"

Ondan önce ben konuştuğumda bakışları kendine döndü ve inanmıyormuş gibi sağına soluna baktı.

"Güzelim forma bu, neyini değiştireyim?"

Aynaya dönüp bir de kendime baktım. Bosbol bir eşofman ve üzerine giydiğim forma ile en ufak güzel görünen bir yanım yoktu. Moralim dibe inerken elimdeki tokayı masaya bırakıp yorganı çektim ve kendimi adeta yatağa gömdüm.

Ah regl, Allah'da senin belanı versin.

"Asya?"

Ses vermeden kafama kadar çektiğim yorganla öylece durdum. Çok sinirim bozulmuştu. O herkesin dönüp bakacağı kadar yakışıklıyken ben yanında resmen kardeşi gibi kalıyordum.

Kardeşi.... Bunu içimden kendi kendime düşünmek bile canımı çok yakmıştı.

"Sen git ben gelmeyeceğim, haklısın canım yanar oturur ağlarım bir de çocuk gibi orada. Uğraştırmak istemiyorum seni boş ver."

Yanımda duran yastığıma sarılıp yüzümü gömdüm. Yatağın kenarı çökerken yorgan kenara atılmıştı.

"Miniğim, iyi misin sen?"

Dolu gözlerimle ona döndüm. Bir eli duvara yaslıydı ve eğilmiş çatık kaşlarla bana bakıyordu.

"Hem ne uğraştırması saçmalama. Benim sende başka kimin var ki uğraşayım? İstersen ağla, istersen maçın ortasında gel bana sarıl, ağzını açmaya kimsenin yüreği yetmez merak etme."

Belimden tutup beni tek hareketiyle omzuna aldı ve makyaj masanın önündeki pufa oturttu. Yavaşça yere çöküp gözlerimizi kesiştirdiğinde dizlerimde duran ellerimi tuttu.

"Hem sen benim karşı takımım da olacaksın gerçekten? Ben nasıl gol atacağım o zaman, yazık değil mi bana?"

Omzumu silktim.

"Futbolu severim ve düşündüğünün aksine çok güzel oynarım ama."

Gözleri kocaman olurken zaten eğilmiyormuş gibi bedenini önüne eğdi ve ellerini kaldırdı.

"Müstakbel karımla omuz omuza maç yapacağım yani, vay be hayali bile çok güzel. Bunu ilerde çocuklarımıza anlatmamız lazım."

İşte gerçekten Pusat gibi bir sevgiliniz varsa depresyonunuz tam olarak bu kadar sürüyordu.

Kapı her zaman olduğu şekilde sanki ardında alacaklı var gibi çalınırken Pusat ayaklandı ve alnıma minik bir öpücük kondurup odadan çıktı. Bakışlarım etrafı incelerken yavaşça kalktım ve dolabımın kapağını açtım.

Önlük, gömlek, elbise, yine önlük ve yine elbise şeklinde askılar yan yana dizilirken raftaki kısımdan siyah taytımı almak için uzandım. En azından onunla çok daha iyi görünür ve daha rahat hareket ederdim.

"Asya, giyinmedin dimi lan!"

Odaya koşarak giren Ayliz kucağıma bir poşet fırlatırken Utku, Yasin, Kıvanç ve Aydın yan yana kapıya dizildiler. Hepsi Galatasaray'ın beyaz formasını alt üst takım olarak giymiş muhtemelen merdivenleri koşarak çıktıklarından dolayı kıpkırmızı bir suratla nefes nefese bekliyorlardı.

"Hemen giy şunu totemi yapmadan maça çıkamayız."

Utku kapıyı kapatıp beni Ayliz ile yalnız bırakırken hızla lavaboya girdim ve bana verdikleri poşetteki beyaz forma takımını üzerime geçirdim.

İşte şimdi çok daha güzel olmuştu!

"Harika oldun! Tü tü maşallah. Çabuk oku kendini."

"Giyindin mi? Bak açacağım."

"Utku bir dur lan, sekiz aylık mı doğdun? Rahat bırak kızı."

Ah biricik Aydınoşkum, eskiden tam bir hayvan gibi davransada Ayliz onu tam olarak kendine getirmişti.

Saçımın önlerini düzeltip< sıkıca topladığımda her şey hazırdı. Ayliz ellerini çırparak kapıyı açtığında önde duran Pusat ve arkadaki dörtlü beğeni dolu bakışlarla bakmaya başladı.

"Asalete bak be!"

Islık öttürerek kendi etrafında dönen Utku bir anda Ayliz'e döndü.

"Canım yengem sana böyle yavşıyor gibi davranamıyorum çünkü Aydın sahne arkasında ağzıma sıçıyor."

Hepimiz alayla ona döndüğümüzde en imalı bakan kişi Pusat'tı.

Kusura bakmayın sevgilim diye demiyorum ama gerçekten Aydın'ın beş yumruğu Pusat'ın omzuyla itmesi gibi bir şeydi.

"Bundan sonra sana da yavşayamayacağım? Hayır olmaz. Diğer kızlar beni yanlış anlıyor sen bana sadece yumruk atıyorsun onlar polisi arıyor. Tamam devri düşünürsek haklılar ama benim niyetim kötü değil ki? Merhaba desem kaçırmışım gibi bağırıyorlar bu mu ada-"

"Çenenin bağını sikeyim be Utku. Yeter lan."

Bu kişinin kim olduğunu söylememe gerek var mı? Adı lazım değil baş harfi Yasin.

Pusat belimi kavrayıp onlara doğru döndüğünde yüzünde meydan okurcasına bir ifade vardı.

"Benim sevgilime, müstakbel karıma yavşayamazsın Utku, emin ol benim seni sahne arkasına çekmemi istemezsin."

"Emret enişte!"

Elini alnına koyup hızla kapının kenarına sindi.

"Hadi gidelim artık geç kalacağız."

Hepsi Yasin'in arabasına binerken ben tabi ki Pusat'ın arabasına binmiştim. Yolumuz bahsedildiği üzere oldukça kısayken bende bu fırsatı değerlendirip en büyük motivem olan sevgilimi izlemeye başladım.

"Ne oldu güzelim?"

Ellerimi çenemin altında birleştirdiğimde o da trafiği fırsat bilerek bana döndü. Başını koltuğa yasladığı sırada derin bir iç çekti.

"Neler geçiyor acaba yine aklından?"

Ona doğru eğilip pis pis sırıtmaya başladım. Yüzü yüzüme yaklaştığı saniye bakışları ve altındaki iması değişirken adeta koltukta erimeye başladı.

"Seni maçta nasıl delirteceğim onu düşünüyorum. Ve buldum ayıcığım sağ ol."

"Ayrılın ayrılın, olan var olmayan var, olması için didinen ama yine olmayan var, olanın tribi var ve ben varım. Önüme gelen niye bana sap olduğumu gösteriyor!"

Hemen yan arabamızda camdan dışarı çıkan Utku bizim arabaya doğru adeta çığlık atarken gülerek geri çekildim ve ayakkabılarımın bağcıklarını kontrol ettim.

Daha önce açılan bağcığıma takılıp yere yapıştığımı, hem kaşımı hem de dudağımı patlattığımı size anlatmış mıydım? Anlatmamıştım. Olsaydı öyle bir şey anlatırdım evet.

Tamam tamam kızmayın içimdeki Ceyda Kasabalı bazen yerinde duramıyor.

Bir kaç dakikanın ardından halı sahaya geldiğimizde arabadan inip bizimkilerin yanına adımladım. Pusat telefonda bahsettiği arkadaşlarının yanına gitmiş hepsinin ortasına ağa gibi oturmuştu. Benim damarıma dokunan Sultan Süleyman gibi dört bir yanında duran kızlardı.

Bence de, bir an önce alnına 'Asya'nın eşi' diye dövme yaptırmalıydım.

"Merhaba, siz oynayacak mısınız yoksa seyirci misiniz?"

Esmer, uzun boylu bir çocuğu onaylar gibi başımı salladım.

"Oynayacağız hep beraber, karşı takım olmak istiyoruz." Elimle Yasin'i işaret ettim. " Orta saha oyuncumuz Yasin." Aydın'a döndüm. "Forvetler Ayliz ve Aydın." Kıvanç ve kendimi işaret ettiğimde bir yandan elindeki deftere bir şeyler yazıyordu. "Kıvanç ve ben Asya defans."

Elindeki kalemin ucuyla Utku'yu işaret etti.

"O?"

Utku cevap vermeden eline kaleci eldivenlerini geçirdiğinde çocuk başını salladı ve gitti. Hepimiz yapacağımıza inanıyorduk. Çok fazla tecrübemiz olmasa dahi ayağımıza top deymişliği vardı. En azından ben Aytaç gibi birinin yanında büyümüştüm ve bu sanırım hayatımda ilk defa işime yarıyordu.

"Kanka defans ne lan, ben bir bok bilmiyorum."

Omzumu silkip suyumdan kocaman bir yudum aldım. Bakışlarım hala Pusat'taydı.

"Oğlum topu gördük mü koşacağız işte, he orada he burada ne fark eder? Sen yeter ki topu görünce kaçma, o bomba ya da mermi değil sana zarar vermez tamam mı?"

Evet maalesef bu konuda sinir bozucu tecrübelerimiz vardı.

"Herkesi yerlerine alalım."

Bizim takım karşı takım ile eşit sayı olsun diye iki kişiyi daha bize dahil ettiklerinde oyun başlamak üzereydi. En önde Pusat duruyordu ve bakışları benim üzerimdeydi.

Dudaklarını oynatarak seni seviyorum derken ona aynı şekilde karşılık verdim ve önüme döndüm. Düdük çaldığı gibi Yasin koşarak topu aldı ve karşı tarafa doğru sürmeye başladı. Olması gerekenden çok daha hızlı koştuğundan Pusat onun biraz gerisinde kalıyordu ama dışarıdan bu mesafeyi istemli olarak bırakıyormuş gibi duruyordu.

Onlara doğru koşarken kaleye yakın kısma geçtim. Çok geçmeden Yasin beni fark ettiğinden topu bana paslayıp kalenin diğer kenarına koştu. Kalede duran kızı görmemezlikten gelerek topa sertçe vurdum ve ağları bulan top bir anda havalanmama neden oldu.

"İşte bu!"

Hemen kendi tarafıma geçtiğimde Utku kafamın tam üzerini öperken Yasin ve Aydın ellerini bana doğru uzattı.

"Dakika yarım gol bir, Allah belanızı verdi! Sizi gidi pis sidikliler!"

Utku her zaman olduğu gibi saçma sapan konuşurken oyun devam etti. Bu sefer Pusat'ın ayağında olan top bizim tarafa doğru son sürat gelirken önüne geçip engellemeye çalıştım.

"Sevgiline engel demek ha?"

Omzumu silkip olabildiğince konsantre olarak önünde bir sağ bir sola geçtim.

"Acaba diyorum buradan bize gidince şu abim geldiğince yarım kalan konumuzu konuşsak mı?"

Hareketleri cümlenin sonunda birden sıfırlanırken gülerek topu ayağından aldım ve onun tarafına doğru koşmaya başladım.

"Pusat öldün mü lan? Yengemin etkisine bak bir söze nakavt."

Topu Aydın'a verip karşı tarafa geçtiğimde Pusat yeni yeni kendine geliyordu.

Her ne derse desin Pusat gerçekten bazı şeyler için kendini çok zor tutuyordu. Ne diyelim? Allah bana yardımcı olsun.

"Ayla bana yolla güzelim topu!"

Güzelim mi?

Yok canım, benim kulaklarım kısa devre yaptı. Yok ben yanlış duydum. Benim sevgilim fotokopi makinasından çıkmış gibi yan yana duran dört kızdan birine öyle seslenmedi!

Bize doğru hırsla koşarken kimseye pas vermeden topu attı ve Utku topu engellemek istese de kendisi de kaleye yapışırken durum artık bir birdi.

"Bir bir!"

Bizim engellemelerimiz, onların sürekli bizim sahaya girmek için üç oyuncusunun sarı kart alması derken sonuç üç iki olmuştu ve maçın son dakikalarındaydık.

"Hadi Yasin sür topu, yap koçum hadi! Oooo kelle paça Yasin!"

Herkesin morali yeterince yüksek olsa da Utku bu durumu her zaman olduğu gibi abartıyor ve karşı tarafa hafif yollu küfür edip duruyordu.

Tabi ettiği kişi Pusat harici diğer kişiler olduğundan bu çok takıldığım bir şey olmuyordu.

"Asya kazanalım totemi üçe katlıyorum!"

"Oha!"

Ayliz ve Kıvanç 'ne diyor lan bu' der gibi bakarken Pusat'ın bakışları ne olduğunu anlamak ister gibi benim üzerimdeydi.

Düdük ile tekrardan oyun başlarken bu sefer Kıvanç ve Pusat arasında dönen top maalesef ki Pusat'ta kalırken Yasin ve ben koşmaya başladık.

"Toteminiz ne?"

Omzumu silkip topu ayağından almak için hamle yaptım ama bu tabi ki de sonuçsuzdu.

Koşarak topu sürdüğünde bu sefer sıra Kıvanç ve Aydın'daydı.

Aydın'ı hızla geride bıraksa da Kıvanç'ı atlatması o kadar kolay değildi ve tamda tahmin ettiğim gibi top Kıvanç'taydı.
Bu da gol olursa totem Kıvanç'a patlayacaktı ve bu duruma Utku'nun sulanacağı Allah'ın emriydi.

"Kıvançaşkım, hadi bebeğimsu şu topu fırlat kaleye!"

"Utku gey misin oğlum sen? Ben bitti şimdi Kıvanç'a mı yürüyorsun?"

İkisine de aldırış etmeyen kalenin kenarına geçtim. Kıvanç vurduğu şut ile tam doksana atarken maç bitmiş ve biz yenmiş olduk.

"Portakallı ördeğim yeneceğini biliyordum! Ama önce."

Hepsi birden benim olduğu tarafa koştuğunda ne olduğunu anlamadığım kaçıp Pusat'ın arkasına saklandım.

"Koru beni, bunlar kafayı yediler."

Az önce yenilmiş olsada asla umursamayan biricik sevgilim diğerlerine göz kırpıp bacaklarımı tuttu ve beni omzuna oturttu.

"Biri seni omzuna alacaksa bu tabi ki ben olmalıyım değil mi?"

Sanki o da bizim takımdaymış gibi bağıra bağıra bizimkilerin yanına giderken yüzünün yanında duran bacağıma ufacık bir öpücük kondurdu ama bu benim vücuduma kilo kilo volt yememe neden oldu.

"N-ne yapıyorsun?"

Duymamazlıktan gelip bacaklarımı tutarak yürümeye devam etti. Bizimkiler hemen yuvarlak oluşturmuş Kıvanç'ı sıkıştırıyordu ve bunu yapan ilk kişi tabi ki de Utku'ydu.

"Ne olur birini bana ver ya, aklımda çok hain- aman masum fikirler var azıcık eğlenelim ya."

Tabi ki de konu totemdi.

Ah siz onu bilmiyorsunuz değil mi? Bana ne yazar söylemeden söylemem, çatlayın.

"O zaman şöyle yapıyoruz eve gidip üzerimize yapılmış bu formalardan kurtuluyoruz ve totem için buluşuyoruz. Sekizde her zamanki mekanda. Kapiş."

Yasin elini ağzına kapatarak Utku'nun ensesine vurdu.

"Benim de ayarlarımla oynadın koyduğumun salağı!"

🍪☕️🤍

AY TOTEMİ BİLENE BENDEN BİR ADET PUSAT HEDİYE HEMDE VERGİSİ FALAN OLMADAN DKDKDKD

NASILSINIZ AŞKLARIM, NASIL GİDİYOR HAYAT?

BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜ?

OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM. KOCAMAN ÖPÜCÜKLER, CUMARTESİ YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZEREEE 🫶🏻🫶🏻🫶🏻✨🐥

 

Loading...
0%