29. Bölüm

29. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "GÖNDERİLİYOR;HANIMELİ" YAYINDAAA. HEPİNİZİ BEKLİYORUM 🫶🏻

AY HOŞ GELDİNİİİİZ

Bu kitapta adı geçen ela ve Kortaç karakterlerinin kitabı "bir akım meselesi" yayında. Hepinizi oraya bekliyorum.

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıııın 💕🌼

☕️🍪☕️

"Ben sana yapamazsın demedim ki sevgilim. Hem artık çıkacak mısın? Ulan yine arıyor bu."

Bornozumun kuşağını sıkıca bağlayıp kapıyı açtım. Pusat elindeki telefonu masama bırakırken bana döndü ve döndüğü gibi olduğu yere adeta takılı kaldı.

"Utku dimi arayan? Bu da on dakika bekleyemiyor yani."

Kırmızı ipli elbisemi gardırobun üzerine astığım askıdan alıp tekrardan lavaboya girdim. Kalçamın biraz altında bitiyordu ve dar gelen modeli hatlarımı fazlasıyla belli ediyordu.

AMA BEN ELBİSEYE BU KADAR PARA BAYMIŞKEN GİYMEDEN BİR MEVSİM DAHA GEÇİREMEZDİM!

"Ayıcığıııım."

Kapıyı açtığımda tekrardan bana dönen bakışlarıyla bıraktığım gibi duran Pusat kendine sertçe bir tokat attı.

"Sen beş dakikadır böyle mi duruyorsun?"

Yutkunmasının sesi gelirken arkamı işaret ettim.

"İpini bağlayabilir misin?"

Arkamı döndüğümde ipleri bırakıp beklemeye başladım. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu ama tam olarak anlaşılmıyordu. En sonunda parmaklarını sırtımda hissettiğimde olabildiğince sakin bir şekilde beklemeye başladım.

Bir kaç saniye sonra ipi sıktığında ileri adımlayıp yatağıma oturdum. Kurallarımız gereği Pusat bizimle gelemiyor ve kendi isteğiyle evde kalıyordu. Nedenini sorduğumda ise çok yorulduğunu söylese de buzdolabına aldığı zibilyon şeyle bir şeyler yapacağı belli oluyordu.

"Biz on bir gibi geliriz."

Yüzündeki o şapşal ifade hala yerli yerindeydi ve bu şekilde nasıl tatlı durduğundan zerre haberi yoktu.

Yanına gidip dudağına minnacık bir öpücük kondurdum ve ayakkabılarımı aldığım gibi odadan çıktım. Her türlü iddiasına varım ki hala olduğu yerde duruyordu.

Hep beraber buluşup herkesin maç öncesi bizim ise uğur mahiyetinde maç sonrası yaptığımız totemi gerçekleştirecektik. Tabi ki de en çok gol atan kişi Kıvanç olduğundan totem hakkı ondaydı.

Üzerime ince bir şeyler alıp çantamı tuttuğum gibi kapıdan çıktım. Kendi evimdeyim diye ayakkabı ile içeride gezeceğimi düşünmediniz herhalde?

Olabildiğince düzgün bir şekilde eğilip ayakkabılarımı giydim ve hızlı adımlarla aşağıya indim. Çünkü sap olsunlar ki -evet sağ değil sap- ayakkabımı giyerken dahi yirmi kere arayıp beni deli etmeyi başarmışlardı.

Telefonum tekrardan çalarken çantamdan çıkarmadan apartmanın kapısını açtım ve bizimkilere doğru montumu fırlattım.

"Allah sizi kahretmesin geldim işte be! Dakika başı ne arayıp duruyorsunuz?"

Utku her zaman olduğu gibi bir tarafı sıkıştığından uyuyor taklidi yapıp şöför koltuğunda baygın baygın durmaya başladı.

"Utku uyudu mu, tüh bende ona iş yerinden berliner getirmiştim."

"NE!"

Gözleri tabi ki saniyesinde açılırken Kıvanç ve ben haline kahkahalarla gülerken hemen yanına oturmuş Yasin ensesine vurdu.

"Senin yapacağın oyunu sikeyim ben. Beceriksiz ibne."

Kıvanç arka koltuktan önce doğru eğilmişken Utku Yasin'i işaret edip arkasına yaslandı.

"Maşallah işin gücün bel altı kardeşim, haşmetli ile pek bir yoğunsunuz."

Yüzümü buruşturdum.

Bitmiyordu anacım şunların sürekli iğrenç iğrenç konuşmaları.

"Eğer üstünüze kusmamı istemiyorsanız çabuk sürün şu arabayı yoksa bu gece tek totem eve gitmek için yalvardığınız dakikalar olacak."

Hepsi gülerek bana döndü.

"O nasıl olacakmış kardeşim?"

Gözlerimi kısıp çantamdan telefonumu çıkardım ve Pusat'ın numarasını işaret ederek onlara çevirdim.

"Ayıcığımı çağırırım teke tek izlerim sizi."

Tıpkı gülmek için bana döndükleri gibi aynı şekilde hızla önlerine dönüp sessizce beklediler.

"Konu Pusat, ben dayak yemek istemiyorum teşekkürler."

☕️🍪☕️

"Abicim donat sen masayı, menüde ne varsa hepsinden getir bu gece uzun olacak."

Ah evet, mekana geldiğimize göre artık size totemimizi söyleyebilirdim. Aslında öyle çok da bir şey değildi. En çok gol atan kişi takımdan istediği kişiye istediği bir şey yaptırıyordu.

Yalnız hafife almayın daha önce Utku Yasin'den sırf gıcıklık olsun diye markete girip rastgele bir ürün çalmasını söylemişti ve o gecemiz karakolda bitmişti.

Ama o Utku olduğu için de olabilir neyse.

"Eveeet geldik zurnanın zattiri zort zort dediği yere. Kıvanç kendi isteği ile asla ama asla ben zorlamadan, ayak parmaklarımı yalaması ile tehdit etmeden, araya Pusat- aman büyükleri sokmadan ve ağda ile üzerine yürümeden bana bir hakkını verdi. O yüzden ilk Kıvanç'ın birinci hakkı ile başlayacağız."

Ellerini birbirine sürtüp önümüze konan tekila bardağının birini aldı ve kafasına dikti. Pusat ne alakaydı be?

"Boğazına başlatma Utku, sende başla Kıvanç."

Yasin ona karşı yürüyeceklerinden o kadar emindi ki bir an önce işkencesinin bitmesini istiyordu ama benim asıl merak ettiğim Utku'nun ne istediğiydi. Çünkü bu ara ona şaka yapıp duran bendim ve bana bir şey derse nasıl kaçardım hiçbir fikrim yoktu.

"Ama hemen olur mu öyle biraz oyun oynayalım, ilk oyun tabi ki şişe çevirmece. Hayır diyeni yakarım."

Ayliz boş şişeyi masanın ortasına koyarken Yasin boynunu esneterek sakallarını kaşıdı.

Ortalık elli altı olacak anacım!

"İlk ben başlıyorum."

Kıvanç şişeyi çevirdiğinde şişe Yasin ile Utku arasında durmuştu. Hepimiz gülmemek için kendimizi kasarken Utku ellerini birbirine sürterek oturduğu yerden doğruldu.

"Bir daha siksen sana cesaret demem yavşak. Doğruluk."

Fıstığı ağzına atıp omzunu silkti. Bu Utku'ydu. Bu ona koymazdı, o yine bir yolunu bulur Yasin'i delirtirdi.

"Ağzın götüne değecek kadar güldüğün kız kim lan?"

Utku elindeki bardağı dudaklarına götüremeden dururken hepimiz ona doğru döndük.

"Senin sevgilin mi var lan!?"

"Ve biz bilmiyoruz?"

"Senin yapacağın işi Utku! Yok lan biri, güzel kız o kadar hemen bağladınız başımızı yavaş!"

Utku gözlerini devirip bir bardağı daha aldı ve dikti.

"Kıza güzelim dedin puşt, ne bağlaması ne çözmesi?"

OHA OHA OHA BİZİM YASİN? GÜZELİM? BİR HEMCİNSİMLE KONUŞMAK? ÖLDÜK MÜ BİZ?

"Çenenin bağını sikeyim senin ben!"

Parmaklarıyla bizi işaret eden Utku Yasin'i bu sefer baya bir köşeye sıkıştırmıştı.

"Eğer sizinle gelirse soracağınız soru belli, yengemizi bilmek en büyük hakkımız."

Bu sefer ben ortaya uzandım ve şişeyi çevirdim. Kıvanç ile benim aramda durduğunda soru soran kişi oydu.

"Pusat'la şu an yıldırım nikahı kıyar mıydın?"

Başımı salladığım sırada parmağımdaki kafam kadar yüzüğü gözüne sokmak ister gibi kaldırdım.

"Ben bunu boşuna mı taktım, tabi ki de kıyarım. Zaten aynı evde yaşıyoruz."

"Oha!"

Bir balina edasıyla -Allah'tan ki yan masaya doğru- içeceğini püskürten Utku gözlerini açabileceği en son raddeye kadar açıp bana döndü.

"Ulan haram! Siz de kudurdunuz? Ne bu hareketler, Yasinkuşum çabuk oku bunları, büyü müyü yap. Ya kahhar sizi putperestler!"

Yasin'in ensesine sertçe vurması ve Ayliz'in imalı bakışlarıyla elbiseme bakması sanırım benim biraz patladığımın işaretiydi. Tamam da biz sakin sakin uyuyoruz, kudurmuyoruz ki.

Tamam biraz kuduruyor olabiliriz. Ama azıcık.

"Yakın zamanda yeğen gelmiyor dimi bize, ona göre yatırım yapacağım."

"Aylizcim kafayı mı yedin sen gülüm, ne yeğeni? Yok öyle bir şey."

"Ay utandı!"

Evet bunlar bir olmuş bana yürüyorlardı. Bir minnoşum Aydın sakin sakin etrafa bakınıyordu o kadar.

"Ben bir yarım takarım o da bir sene içerisinde doğurursan, sonra artık çeyrek mi olur, gram mı olur bilemem. Ona göre başlayın çalışmalara."

"Evet hadi çevirelim şişeyi."

Aydın ileri atılıp şişeyi çevirdi ve bu kez Ayliz ve Yasin arasında durmuştu.

"Cesaret."

Ayliz pis pis sırıtırken telefonunu çıkarıp Yasin'e uzattı.

"Rastgele bir numara çevir ve ara. Küfür etmeden bak zerre hakaret etmeden konuşacaksın."

Yasin elini alnına vururken hepimiz onu izliyorduk. Yasin'in küfürsüz tek bir cümlesi yoktu ve bu resmen imkansızı istemekti.

"Tamam Aylizcim amcam da geçen gün dokuz doğurdu beşi erkek dördü kız haftaya düğünleri var inşallah. TÖVBE TÖVBE! Yasinkuşum ve küfür etmemek de ne demek? Ne bu ahlaksızlık linki nerede?"

"Tamam susun, arıyorum ibneyi."

Bir kaç tuşa basıp telefonu hoparlöre aldı ve gözlerini kapatarak beklemeye başladı.

"Alo."

"Merhaba ben Onur'u aramıştım."

Bir kaç saniye ses gelmedi.

"Yok kardeşim burada."

Kendi kendine bir şeyler mırıldanırken iç çekerek telefonu masaya bıraktı. Mekan kapalı olduğundan etrafta çıt çıkmıyordu.

"Onursuz musunuz siz birader, yanlış numara mı değil mi onu söyle."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. İçinden ettiği küfürler resmen gözlerinden okunuyordu.

"Senin lan onursuz, şerefsiz! Akşam akşam çattık ya!"

Telefon kapanırken Yasin Ayliz'e doğru ittirmiş ve masadaki bardaklardan birini kafasına dikmişti.

"Siktiğimin malı, patlak prezervatif çocuğu, ibne! Bana onursuz diyor bir de pezevenk otu!"

"İşte şimdi oldu, kulaklarımız şenlendi be! Ben buna içerim."

İçtiği sekizinci bardağı da masaya bırakıp ellerini havaya kaldırdı.

"Bu gece bana emanet o yüzden sarhoş olamam Pusat beni bütün kemiklerimi öğrete öğrete kırar. Bundan mütevellit artık isteklere başlıyoruz. Kıvanç başla koçum."

Kıvanç en son yaptığı olayı tabi ki de unutmazken işaret parmağıyla onu işaret etti ve arkasına yaslandı.

"Sen ki bana hırsızlık yaptıran kalleş ayağa kalk."

Utku derin bir nefes alıp dediğini yaptı. Ama her ne kadar inkar etse de çoktan sarhoş olmuştu ve hala tıkınıyordu.

"Çık şu kapının önüne güvenliğin gözlerinin içine baka baka gömleğini çıkar ve yanağından öpmeye çalış, yapmazsan kafana bez bağlayıp tuvalet kağıdı ile öpüşürkenki videonu her yere yayarım."

Utku ağzına gelen her şeyi sayarken biz haline gülmekten kıpkırmızı kesilmiştik. Kıvanç hepimizin eline çekirdek tutuşturup arkasına döndü.

"Güvenlik bey merhaba."

Gömleğinin düğmesini tutarken açmak için çabalasa da bir halta yaramıyordu ve adamın bakışlarına aldırmadan devam ediyordu.

En sonunda dayanamayıp gömleği iki yakasından tuttu ve düğmelerini kopararak açtı. Ağzımdaki soda gülmekten dökülürken diğerlerinin benden zerre farkı yoktu.

"Gel bir kere öpeyim."

"Abicim defol git, daha ilk günümde bela mısın başıma ben evliyim."

Utku adamın yanaklarını tutup zorla alnını öptü.

"Helalimsin rakunum, haydi Allah'a emanet."

Topallaya topallaya yanımıza gelince üzerine yedek duran masa örtüsünü tuttu ve ağlanır gibi yüzünü buruşturdu.

"Namusun gitti Kıvanç, mutlu musun kıllı göt!"

Hiç oralı olmazken Kıvanç koltuğu tutup ayaklandı.

"Çok isterdim ikinci isteğim de tam olsun ama canım kankimden değerli değil bu." Kapıya dönüp hala alnını silen güvenliğe bir kaç işaret yaptı. "Kalk bakalım Asya'cım."

Ayliz'e bir kaç şey işaret edip arkasını döndüğünde ikimiz mekanın arkadaki odasına girdik. Etraf sonuna kadar karanlıktı ve hiçbir şey belli olmuyordu.

"Şimdi benim güzeller güzeli kardeşim."

Işığı açtığında aydınlanan odada ilk görünen şey dolaba asılı kocaman ve güzelliğine kelime yetmeyecek bir gelinlikti.

"B-bu ne Ayliz?"

Ellerini birbirine sürterek beni hemen kenarda duran makyaj masasının önüne oturttu.

Ne düşüneceğimi bilemezken kapı tıklandı ve içeriye takım giymiş Pusat girdi.

Bu kadar yakışıklı olması hiç adil değildi.

Bana doğru yaklaşıp arkamdan kollarını belime sardı. Biz ciddi ciddi evleniyor muyduk?

"Gece on ikiyi geçti sevgilim, iyi ki doğdun. En büyük hayalindi doğum gününde evlenmek, bütün hayallerini gerçekleştirirken bunu atlayamazdım ve seninle bir yuva kurmak için bir sene daha bekleyemezdim miniğim. Doğum günün kutlu olsun."

🍪☕️🍪

AY AY AY BUNLARI DA EVERDİK DJFJFJD

NASILSINIZ AŞKLARIM NASIL GİDİYOR HAYAT?

ASIL BOMBA UTKUNUN İSTEĞİ AH AH DJDJDJ

ANasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman kocaman öpücükler, beni takip etmeyi unutmayın olur muuu?

 

 

Bölüm : 13.10.2024 15:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...