@yazarzeeyzey
|
YENİ KİTABIM "GÖNDERİLİYOR;HANIMELİ" YAYINDAAA. HEPİNİZİ BEKLİYORUM 🫶🏻 AY HOŞ GELDİNİİİİZ Bu kitapta adı geçen ela ve Kortaç karakterlerinin kitabı "bir akım meselesi" yayında. Hepinizi oraya bekliyorum. Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıııın 💕🌼 "Rümeysa." Biz kızlar olarak bir kısma, erkekler komple bir kısma kapatılmış karşılıklı olarak birbirimize bakarak oturuyorduk. Şu aynı dizilerde olan cinsten yan yanaydık ve aramızda sadece demir parmaklıklar vardı. "Aşk kuşum kurtaracağım seni oradan, korkma tamam mı? Bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmez." "Lan sikeceğim edebiyatını, tutuklandık farkında mısın lan sen?" Yasin ortaya atıldığı gibi Hira Rümeysa'yı kendine çekip aralarındaki mesafeyi daha çok açtı. Her şey bir yana belim çok ağrımaya başlamıştı ve daha ne kadar bu saçma yerde kalacaktık pek belli değil gibiydi. Pusat kenarda oturmuş beni izliyordu ve aralarındaki en sakin kişi oydu. Bense regli olmak üzere olmanın bana verdiği yetkiye dayanarak ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bu da yetmezmiş gibi programda hamile olmadığımı öğrendiğinde yüzüne yerleşen mutluluk aklıma geliyordu ve bu beni çok kötü bir hale sokuyordu. "Hira bir gelsene." Yanımdaki boşluğu işaret ederek ona döndüğümde Pusat ne olduğunu anlamak ister gibi bakmaya devam ediyordu. Tek kaşını sorar gibi havaya kaldırdığında omzumu silkip yanıma oturan Hira'ya döndüm. "Doğan'ın bir bebek istemediğini bilsen nasıl hissederdin?" Bakışları hızla Pusat'a kayarken konuyu çakmaması için yüzünü benden taraf çevirdim. "Yapma, anlasın istemiyorum. Hamile de değilim ayrıca regl oldum olacağım sadece bugün programda hamile olmadığımı öğrenince... resmen sevindi ve bu arka arkaya yumruk yemişim gibi canımı acıttı." Ellerini yanaklarıma koyup hafif bir tebessümle başını salladı. "Babası tarafından hiç sevilmeyen ve babasını kendi elleriyle öldüren bir adam o Asya, hepimiz gibi hızlı alışılmışlıklar bekleyemeyiz ondan. Belki o ifadesi kendini henüz hazır hissetmediği içindir? Sadece bizim değil, onların da hazır olması gerekiyor bu durumda." Haklıydı. Ben bebeğimiz olsa ona harika bir babalık yapacağından emin olsam da onun babası ile arasındaki ilişkiyi hiç hesaba katmamıştım. Göz ucuyla ona baktığım sırada ellerini kaşlarının bitimine yaslamış öylece yere baktığını gördüm. Yine bencilce mi davranmıştım ben? "Peki sence bunu ona sormalı mıyım? Yoksa sormadan korunmalı mı? Hiçbir şey bilmiyormuş gibi hissediyorum kendimi." "Bence buradan çıkınca ona bunu sor, dediğim gibi bakışlar her zaman kelimeler kadar doğru olmaz. Emin olmak zorundasın." "Abi?" İçeriye giren Kortaç hepimize bön bön bakarken bizim de ondan pek bir farkımız kalmamıştı. Çünkü aramızdan kimse ona haber vermemişti ve sanırım şu an İstanbul'da değil farklı bir şehirdeydik. "Senin ne işin var burada?" O sırada içeri giren Karsu her şey tek tek açıklarken oturduğum yerden huzursuzca kıpırdandım. Onu en son mahkemede beni savunduğu zaman görmüştüm. "Sizi çıkarmaya geldim millet, herkesten beklerdim de Pusat senden böyle bir dolandırılma hikayesi beklemezdim." ""Zaten o değil, benim yüzümden oldu. Ben bir kaç şeye onay vermişim internetten yoksa Pusat eniştem kim Asya'ya sulanan heriflerle aynı ortamda bulunmak kim? Dimi ama." Karsu gülüp konuyu daha fazla uzatmamak adına yanında duran memura geçmesi için izin verdi. İki kilidi de açtığında ben üzerine oturduğum montumu alıp sıkıntıdan bağcıklarını çözdüğüm ayakkabımı düzeltirken herkes çoktan dışarı çıkmıştı. "Artık evimize gidelim mi?" Tabi ki herkese Pusat dahil değildi. Oturduğum yerden kalkıp kollarını bana açmış kocamın yanına adımladım. Elimi tutup ikimizi de bu dar alandan çıkardığında günün rezaletliği hakkında bir yorum yapmadan herkes evlerine doğru yola çıkmıştı. Yani bu şekilde bizim beraber yapacağımız tatil yalan olmuş, kocam beyle baş başa kalacağımız dakikalar nihayet su üstüne çıkmıştı. "Canın bir şey istiyor mu yavrum?" Başımı iki yana sallarken bir yandan da kemerimi taktım. Kortaç sağ olsun bize araba ayarlamıştı ve o uçakla geri dönerken biz arabayla dönecektik. "Sadece eve gidip uyumak istiyorum kocacım. Çok yoruldum ve ayrıca malum dönemime girmeden halletmem gereken şeyler var. O yüzden uçur bizi evimize." 🍪🦋🍪 Eve geldiğimiz gibi uzun ama zevkli! dakikalar geçirmiş sonrasında duşa girerek uyumamız için yalvaran gözlerimize inat yatağımızda uzanmış sohbet ediyorduk. Ben kocamın göğsüne yaslanmıştım o da benim saçlarımla oynuyordu. "Rüya çok yoruyormuş, öyle dedi bizim akıllı. Bakma ben alışkınım diyerek bizi kandırıyor ama gözlerinin altı çökmüştü." "Baba olmak kolay değil Pusat bey, hele de karısına yardımcı bir koca olmak hiç kolay değil. Mesela ben işe başlayınca sen bana sürekli yemek yapacak mısın? Bu kocaman evi kim toplayacak?" Kolunu kaldırıp diğer elinden de destek alarak beni kendi üzerinde uzanıyor gibi bir hale getirdi. Anasını satayım karnım karnına değiyordu ve karnı o kadar sertti ki o kasları yapmak için hangi aletleri kullandığını kendi göbeğime baktıkça bir daha merak ediyordum. "İş demişken miniğim, benim iki haftalığına göreve gitmem gerekiyor. Benim de bu sabah haberim oldu zaten, bu sürede burada tek başına kalabileceğine emin misin?" Umutsuzca omuzlarım düşerken onun komando olduğu gerçeğini unutmam baya sert bir şekilde gün yüzüne çıkmıştı. Tanıştığımız andan beri o kadar gitmekle alakalı konuşmamıştık ki, sanki hep yanımda kalacak ve işi bu şekilde devam edecek gibi geliyordu. "Bu kadar çabuk olmak zorunda mıydı?" Yüzümü göğsüne gömüp derin bir iç çektim. "Ben daha kocama doyamamıştım ama." Kahkahası ile sarsılan göğsünün ardından kollarını belime dolayıp saçlarımın arasına uzun bir öpücük kondurdu. "Biliyorum sevgilim, sen gel sor bakalım ben karıma doyabilmiş miyim ama maalesef gitmek zorunda olduğum bir görev bu." Üzüldüğümü anlamaması adına olabildiğince tatlı bir şekilde gülümseyip dirseklerimi göğsüne yasladım. "Demek ki liseli ergenler gibi mesajlaşacağız. Olsun sevdim bunu biraz özlersin beni de aklın başına gelir." Kaşları alayla havalandı. "Bak sen." Bir anda sırtım yatağı bulurken üzerime çıkıp yüzünü boynuma gömdü. "Benim böyle güzel bir karım olduğu sürece aklım ondan başka bir yere gidemez ki." Munzur bir ifade ile sırıttım. "O zaman bu sen yokken kız kıza bir yerlere gidebileceğimiz anlamına mı geliyor?" Ellerini iki yana kaldırarak kenara çekildiğinde daha büyük bir kahkahayla doğruldum. " Ben seni iki kere barda gördüm bu zamana kadar ve ikisinde de ben sana bakanları ordan oraya vurmamak için zor duruyordum. Yani hayır, kızlarla bar harici her yer gidin ben gelince beraber en güzeline gideriz." "Tamam aşkım söz bara gitmeyiz." Kinayemi farkına varmış gibi bana doğru döndü. "Nereye gidersiniz?" Önlemimi alıp yataktan kalkarken sanki çok farklı bir cevap vermiş gibi kollarımı iki yana açtım. "Gece kulübüne." 💕🍪💕 2 gün sonra... Ağrıyan başımın zoruyla gözlerimi aralarken umutsuzca kollarımı Pusat'ın yastığına doğru uzattım. Tam tahmin ettiğim gibi dün gecenin devamını yapmamamız için beni uyandırmamıştı. "Ama olmaz ki." Zaten bu duruma hazır gözlerim hızla dolarken sanki dün saatlerce ağlamamışım gibi dizlerimi kendime çekip yatağın boş tarafına bakmaya başladım. O sırada gözüme çarpan kağıtla doğrulup yastığının kenarına uzandım. Pusat'ın el yazısıydı bu. "Günaydın bir tanem, fazlasıyla kızacak olsan da muhtemelen sen bunu okuduğunda ben görev yerine varmış olacağım. Şimdi sil bakalım o gözündeki yaşları, komanda ayıcık arkasında ağlak bir minik bırakmak istemiyor. Kıyamadım. Zaten dün gece o kadar çok ağladın ki, üzerine mümkünmüş gibi fark etmeyeceğimi sanıp bir an bile bana bakmadığından uyandırmadım seni. Senin içine bir huzursuzluk çökse sen bunu anlamlandırmadan ben fark ederim. Kalbimsin sen benim, şu dünyada var olma nedenimsin. Zaten kısa süreli bir şey için daha fazla üzülmene müsade edemedim. Emin ol geldiğimde tıpkı gitmeden olduğu gibi bir an bile yanından ayrılmayacağım o zaman eminim keşke biraz daha göreve gitse diye düşüneceksin". "Sanki ben ne zaman bıkabilmişim ki senden? Başka kimin var sanki." "Kendine çok ama çok iyi bak, emin ol geldiğim zaman karıma çok ihtiyacım olacak. Seni çok seviyorum kalbim." Kocan Kağıdı kapatıp kenara bıraktım. Deli gibi saatlerce ağlamak istiyordum. Yatağa gerisin geri yatıp yorganı kafama kadar çektim. Son zamanlar Pusat'sız o kadar hiçbir şey yapmamıştım ki şimdi kalkıp neler yapılması gerektiğini zerre bilmiyordum. Gözlerimi daha sıkıca yumup uyumak için kendimi zorlayacakken telefonum çalmaya başladı. Yorganın altından telefonumu çekip kim olduğuna bakmadan açtım. "Alo." "Hani ağlamak yoktu." Pusat'ın sesi ile ağlamam daha da hızlanırken bacaklarımı kendime çekip dudaklarımı birbirine bastırdım. "Sensizliğin ne demek olduğunu biliyor musun sen?" Derin iç çekişinin ardından fısıldar gibi konuştu. "Ben sensizlik ne demek biliyorum ve emin ol bu hepsinden çok daha zor." "Neredesin? Vardın mı?" Burnumu çekip ağrımaya başlayan karnımı daha da sardım. "Vardım güzelim vardım. Birazdan sahaya ineceğiz ve telefonum kapalı olmuş olacak, müsait olduğum ilk an açacağım ama açamazsam sakın telaşa girme tamam mı? Zaten aklım sende." Aklımda sadece kötü ihtimaller dolanıyordu ve bu benim görünmez eller tarafından boğulmama sebep oluyordu. "Pusat." Fısıltıdan ibaretti konuşmam. "Miniğim." Diyeceklerim dilimin ucunda dönüyor gibiydi ama sanki söylersem, o bunları duyarsa gerçek olacak gibiydi ve bu kimsenin kaldırabileceği bir şey değildi. "Sana bir şey olmayacak değil mi?" Sanki karşımdaymış ve beni görüyormuş gibi başını iki yana sallamış gözleriyle her daim ben buradayım mesajını telefonun ucundan hissettiriyordu. "Ben sapa sağlam aileme, sana geri döneceğim tamam mı? Aklından başka bir düşünce geçmesin. Benim artık oraya dönmek için çok güçlü bir sebebim var. Sence bu dağ ayısı sensiz kalabilir mi?" "Kalamaz dimi?" O an sesine yansıyan gülüşünü kaydedip tekrar tekrar dinlemek istedim. "Kalamaz, ne zaman seni gördü gözleri, ne zaman duydu teninin kokusunu.... O zaman bir daha emin oldu zaten. Minik yoksa dağ ayısı da yok." 🥹🍪🥹 Oturduğum yerden huzursuzca kıpırdanıp boş boş çalışan televizyonu kapattım. Sadece sekiz saattir yanımda değildi ama ben televizyon başından kalkıp yemek yemek dışında hiçbir şey yapmak istemiyordum. "Benim artık bu eve kedi almam şart, yoksa daha şimdiden yalnızlıktan kafayı yiyeceğim." Üzerimdeki battaniyeyi atıp koltuktan kalktım. Ela'nın yanıma gitmekten başka çarem yoktu. En azından onunla konuşursam biraz olsun aklım dağılır minnoşumu severdim. Telefonu açıp Pusat'ın numarasını tuşladım. 🩵: Ben Rüya'yı sevmeye gidiyorum. Mesaj iletilmezken sıkıntıyla ofladım. 🩵: Seni çok seviyorum 🩵: Kendine dikkat etmezsen senden bebek yapmam ona göre. 🩵: KIZGIN MİNİK EMOJİSİ 💕🍪💕 AYYY BİZİMKİLER TEXTİNGE DÖNECEK GİBİ HA 🥹 ANASILSINIZ AŞKLARIM NASIL GİDİYOR HAYAT? BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜ? OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUUUM🩵🩵
|
0% |