Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@yazarzeeyzey

Keyifli okumalar dileriiim 🤍🌸

🌷🌷🌷

Evet Asya, evet kızım şu an hemen masana dönmen gerekiyor. Ayaklarını kullanman lazım.

Ulan ses versenize, ayaklarım!

Arkamı dönüp hızla yere çömeldim. Uraz önü harici her yere baktığından hemen beni fark etmiş ve başımda beklemeye başlamıştı.

"Asya?"

Anan anan!

Tövbe tövbe!

"Aaa Uraz sende mi buradaydın?"

Gözleriyle tepsiyi işaret ettiğinde hızla doğruldum.

"Sen kahvaltı için beni gönderdin ya?"

Hadi ya, unuttum ben onu!

"Bak sen şu işe, d vitamini eksikliği hayatımı mahvediyor bu yaşta unutuyorum bende."

Tanıştırayım, beni vezirden çok rezil eden biricik dilim!

"B12 olmasın o?"

"Bak hala lafa tutuyorsun beni, gel yiyelim. Çok açıktım ben."

Gülerek başını sallarken yavaşça arkasından masaya ilerledim. Yemin ederim hayatımda ne kadar rezil olduysam yüksek çoğunluğu bu adamın yanında gerçekleşiyordu.

Tamam bir defasında abim bize sürpriz yapıp eve erken geldiğinde onu hırsız sanıp yüzüne dirsek atarak az kala gözünü çıkaracaktım ve bu arada yanımızda bizimle tanışmak için gelen komutanı olabilirdi.

Ben rezil olmalı hiç sevmezdim. Sevmediğim üç şey vardı. Diyet, Uraz ile iş, akbilimi on günde bir kaybetmek, annemin deli gibi aç eve geldiğim zamanlarda her defasında hissetmiş gibi kapuska yapması... Neyse bu da üç olamazmış devam edelim biz.

"Bugün Şeytan Sofrasına gideceğiz ilk olarak."

Çayıma ve ekmeğime gömülmüşken başımı kaldırmadan konuştum.

"Bismillah desek komple yok olur orası boş ver."

Çatalı elinden düşerken iğren esprim karşısında öylece duruyordu. Onun haline esprimden daha çok gülerken arkama yaslandım.

Biz de bir Ceyda Kasabalı değildik belki ama candık.

Ve bir can olarak soğuk espri hayatımız için su kadar önemliydi.

"Tamam tamam şaka yaptım."

Çatalını tekrardan eline ağzına bir parça peynir attı. Yüzünde salak bir sırıtış vardı.

Evet yani her zamanki hali, biliyorum.

"Ne zaman çıkacağız?"

Saatine baktı ve ellerini birbirine bağlayıp bana doğru eğildi.

"Kahvaltı faslı bitince kalkacağız."

Onun gibi eğildim.

"Bunu neden devlet sırrı gibi söylüyorsun?"

Gözlerini kısarak cevapladı.

"Gıcıklık."

Gülerek başımı eğdim.

Biliyoruz be gülüm, senin göbek adın o. Hatta birinci adın. Ananın babanın Uraz diye yanlışlıkla değiştirdiği asıl ismin.

"Burada senin çırağın değilim biliyorsun değil mi?"

Mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştı.

"Neyimmişsin peki?"

Yüzüne yerleşen ima konuyu evirip çevirip istediği noktaya getirdiğinin en büyük kanıtıydı.

Bacın, dünyada bacın, ahirette bacın, uzayda bacın, galakside bacın, yatakta bacın.

Bir saniye hayır, sonunu ben demedim.

Yemin ederim demedim.

O kuduruk yazar dedi. Bana ne onun yatağından be! Allah Allah yani!

Kim bilir kimle girdi çıktı oraya. Hakikaten acaba kaç kişiyle yatmıştı?

BANA NEYSE ZATEN!

"Hiçbir şeyin, sadece çırağın değilim o kadar."

"Ha başka sıfatlar alabilirsin yani?"

Sıfatlar seni alsın dağa kaçırsın emi!

"Yemeğini ye Uraz, sıfatlar doyurmayacak seni, hadi."

Bir kaç lokma daha ağzıma atıp doyan karnımın eşliğinde arkama yaslandım. Sanırım otelin kahvaltılıkları gerçekten çok lezzetliydi.

Acaba HACCP kurallarına sonuna kadar uyuyorlar mıydı?

İşte bir gastronomi okuma sorunsalı. Bir yere gittiğinizde baktığınız ilk alan mutfak, merak ettiğiniz ilk şey HACCP oluyordu.

"Gezimiz başlamak üzere, lütfen toplanma alanına geçelim."

Aynı anda ayaklanıp gösterilen alana ilerledik. Tur yaklaşık otuz kişilikti ve en önemlisi o dilli düdük kadın da bizimleydi.

Sabır Asya sadece Sabır kızım.

Ayarlanan otobüste Uraz yanıma otururken dörtlü masa halinde olan dizaynı sayesinde karşımıza o gıcık kadını oturtmuşlardı.

"Demek ki başka bir şeyi bu kadar istesem şu an gerçek olmuştu."

Kaşlarım çatıldığı sırada bakışlarım Uraz'a döndü. Onun da benden pek bir farkı yoktu.

"Daha kaç kere gitmeni söyleyeceğim Sedef? Varlığının bizi rahatsız ettiğini illa yüzüne bir kaç defa vurmak zorunda mıyız biz?"

Eli belime uzandığında istemsizce gerilmiştim.

Bir dakika lan!

Uraz beni bir başkasını bulamadığı için değil, baya baya bu Sedef denen namı diğer exsini kıskandırmak için çağırmıştı.

Vay bedduaları tutmayasıca!

"Siz kimsiniz?"

Elini samimiyetsizce bana uzattı.

"Ben Sedef, Uraz'ın eski nişanlısı."

Bir de sadece sevgilisi de değildi!

"Adının önüne eski eklendiğine, senin de bunu rahat rahat söyleyebildiğine göre tam olarak karşımızda ne işin olduğunu öğrenebilir miyim?"

Yüzünden bozulduğu az çok belli oluyordu.

Heheyt be, Asya Şahin'im ben, ne uçan kurtulur lafımdan ne kaçan.

Şahin'im ya ondan uçan kurtulamıyor.

Tamam tamam bu gerçekten iğrençti.

"Senin tam olarak kim olduğunu çözmek için aslında tatlım."

Belimdeki eli ile beni daha çok kendine yaklaştıran Uraz ile ayağa kalkıp ağzına bir tane kafa atmamak için zor durdum.

Neyiz ula biz? Yapboz mu? Birbirimize daha ne kadar gireceğiz!

"Asya, çok yakında nişanlım ve senin aksine adının önüne asla eski lakabı gelmeyecek olan kadın. Anlayabilmişsindir umarım?"

Obaaaa düştüm ben.

"Onu yakında görürüz Uraz'cım."

Uraz'cım mı?

Allah seni kahretmesin!

"İçecek bir şeyler içer misin güzelim?"

Bana dönüp de parmağı yanağımda durmasa bana demediğine yemin bile edebilirdim!

"Kahve olur."

Başını sallayıp yanağımdaki eliyle yavaşça saçımı geriye atıp ayaklandı.

Bunu fırsat bilip bana doğru eğilen Sedef ile sinirle iç çektim.

Bu kadınla hemcins olduğum için bile kendimden utanıyordum.

"Ne zaman bitecek sizin bu saçmalığınız? Ya da tam olarak ne zaman posta koyacak Uraz sana?"

Alayla kollarımı bağlayıp ona doğru eğildim.

"Benimle sevgili olmak için iki yıldır peşimden koşup, iki gün önce babamla tanışan Uraz'dan bahsediyorsan o biraz zor be güzelim. Sana senin gibi iğrenç tabirlerle cevap vermek zorunda olursam, buradan sana ekmek çıkmaz."

İki sene mi? Baba mı?

Biraz daha at kızım, hani Obama babam, bende merkez bankasının sahibiyim yakında da doğuracağım de de tam olsun!

"Terbiyesiz."

Kaşlarımı mümkünmüş gibi daha da çattım.

"Pardon? Adını mı söylüyorsun? Kusura bakma dinlemiyordum seni."

Bu kaçıncı gol be usta.

"Al güzelim her zamankinden."

Bardaktaki sütlü kahveyi bana uzatırken yavaşça alıp içtim. Bu sütlü mistoydu.

En sevdiğim!

"On dakikalık yol, sonrasında iki mekanımız daha var. Ama burası ilgini fazlasıyla çekecek eminim."

Başımı salladım.

Kahvemin ve karşımdaki sıkıntılı bakışlı şahsiyetin eşliğinde devam edip sona ererken bahsedilen adaya gelmiş olduk.

Her bir sokağında farklı bir lezzet tadıp kahvaltı ile şişen midemi doldurmuştum.

İki seyahat daha eklenen yolumuzda Cunda adası ve Ayvalık da eklendiğinde artık saat on bir olmuştu.

"Burada kulüp var, gelin gidelim."

Birkaç kişi konuşurken Uraz onayımı ister gibi bana baktı.

"İçmeyeceğim ona göre."

Asker selamını vererek içeri girdiğinde ortamdaki loş ışıklar bizi karşıladı. Dışarıda gözüktüğünün aksine daha sakin ve daha hoş bir yerdi.

İçecek almak için kenar kısma geçtik. Alkolsüz meyve kokteyllerimizle beraber masamıza adımladığımızda sanırım asıl tatilin bu olduğunu bir daha anlamış oldum.

Ne öyle tatil diye memlekete gidip çay toplamak?

İşkence işkence!

"Bütün herkesi sahneye davet ediyorum, oturan kimse kalmasın lütfen."

Bir anda Özdemir Erdoğan'ın Bana Ellerini Ver şarkısı çalmaya başlarken Uraz ayaklandı.

Hadi canım daha neler.

"Sadece son bir dans. Lütfen."

O an kalbimin sesini sanırım ilk defa dışarıdan duyuyordum.

Uraz dans etmek istiyordu. Benimle.

Elimi yavaşça ona uzatıp ayaklandım. Elleri anında belimi kavramıştı ve benim de kollarım bu yüzden ensesinde birleşmişti.

"Çok teşekkür ederim bu tatil için."

Başımı kaldırmadan salladım. Bir dans yüzünden bir anda bu kadar heyecanlanmam çok saçmaydı.

"Önemli değil. Asıl ben teşekkür ederim."

Başını sağa sola çevirdiğinde istemsizce baktığı tarafa döndüm.

Kızarmış bir suratla bizi izleyen Sedef, bu dansın tek nedenini açılıklıyordu.

Ben çok büyük bir salaktım!

"Ayrıca keşke bana kimseyi bulamıyorum diye yalan söyleyeceğine eski sevgilimi kıskandırmak için seni çağırıyorum deseydin. Gözümde azıcık olsun saygın kalırdı en azından."

Kollarını yavaşça itip pist kısmından indim. Çantamı aldığım gibi mekandan dışarı çıkarken gördüğüm ilk taksiye bindim ve otele doğru gitmeye başladık.

Artık kesindi.

Uraz benim için artık sadece şeften ibaretti. Ne eksiği ne fazlası. Asla da olamazdı.

Asla.

🍪☕🍪

Uraz oğluşum yakışıyor mu sana böyle saçma sapan hareketler?

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Ben çok iyiyiiiim.

Beğendiniz mi bölümü?

Sizce devamında ne olacak? Uraz ne yapacak ve Asya buna nasıl tepkiler verecek?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın ☕💕

 

Loading...
0%