@yazarzeeyzey
|
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canikomlar 🩵 BUGÜN YAYINLADIĞIM "ÖNCE AŞK SONRA AŞK" KİTABIMA HEPİNİZİ BEKLİYORUM 💝 "Nil'de saçlarını sevdirmekten nefret ederdi. Hiç oturup tarayamadım biliyor musun? Allah seni bana saklamış güzel kızım." Safiye teyze saçlarımı tararken bende seçmem için önüme bıraktığı bir kutu dolusu tokayı gözlerimle karıştırıyordum. Önce Safiye teyzenin sonrasında ise Oflaz'ın yedirmesiyle çorbamı sonuna kadar içmiş sonrasında iyi olacağını düşündükleri için uzun bir duş almış, şimdi de saçlarımı kurutup tarayan Safiye teyze ile akşamın gelişini izliyordum. "Güzelliklerim ne yapıyorsunuz?" Oflaz kocaman bir gülümseme ile içeriye girip önce benim alnımı daha sonrasında aynadan gördüğüm kadarıyla Safiye teyzenin yanağını öptü. "O şapşalın eşyaları ilk defa işe yaradı anne, kurban kesmem lazım. Ayrıca eşya demişken." Bakışları bana döndüğünde yanıma yaklaşıp önümde dizlerinin üzerine çöktü. "Senin eşyalarını almaya gidelim mi güzelim?" Safiye teyze saçımı toplayıp yataktan kalktığında bende ayaklandım. "Oflaz ben evimde kalsam daha iyi olacak." Cümlem, dizlerimin arkasından bedenimi kaldırıp omzuna bırakması ve beni havada tutarak odadan çıkarmasıyla son buldu. "Evet senin sesin bana masal, evet sen konuş diye bütün dünyayı sustururum ama bunu dediklerininle kalbinin arasında bir uçurum yokken yapabilirim. Ağladığını görmemem için başını eğmek ben yanındayken hatta farklı katlarında dahi olsak aynı çatı altındayken pek işe yarar bir çözüm değil. İnsanın kalbi ağrırken nasıl hissetmez anlatsana bana?" Odadan çıktıktan sonra tabi ki de evin girişine inmiş oradan da arabanın yanına ulaşmıştık. Söyleyebileceğim tek kelimem yoktu. Haklıydı. Beni en az ben kadar tanıyorken ona söyleyebileceğim yalanlarım kendi kendini sınırlıyordu ama asıl sorun artık benim olmayan evimde yaşayamayacağımı öğrendiğinde vereceği tepkiydi. Çünkü o andan sonra kaçabileceğim hiçbir yer kalmamış olacaktı ve bu onun evindeki misafirliğimin zamanı asla bitmeyecek şekilde uzayacaktı. Her ne kadar itiraf etmek beni yaralasa da, benim bu dünyada ondan bir tık fazla güvenebileceğim kimse yoktu. Arabaya geldiğimizde beni yan koltuğa oturtup kendisi de şoför koltuğuna oturdu ve bir saniye kaybetmeden arabayı çalıştırdı. "Tanıştığımızda, sana aşık olduğumda henüz çocuktum ben Nida." Yüzünü bana çevirmeden devam etti. "Ama bir kere bunun çocukluk hevesi olduğunu ne düşündüm ne de hissettim. Mektupları bulduğunu da biliyorum. Bana güvendiğini de biliyorum ama hayat ikimizi de çok garip bir yöne itiyor. Bizde kaldığında seni rahatsız edeceğimi ya da farklı bir amacım olduğunu düş-" "Hayır Oflaz, öyle bir şey değil." Yüzünü bana doğru çevirdi. "Ben seni çok seviyorum tamam mı? Bu değişmedi ve değişmeyecek. Sana zorla hiçbir şey yaptırmak istemiyorum ama beni de anla ne olur. Seni tek başına bırakamam." Başım tekrardan önüme düşerken yanaklarımdan süzülen yaşlar artık akmaktan sıkılmış gibiydi. Kendime üzülmekten geçmiş, artık onun benim gibi bir çıkmaza verdiği mücadeleye ağlıyordum. "Benim bir evim yok." Çenemi tutup bakışlarımızı birleştirdi. "Ben varım." "Annemler evi öldüklerinde bağışlanacak bana bir şey kalmayacak şekilde ayarlamış. Yani benim gidecek bir yerim yok. Senden başka da kimsem yok. Hayatımda yanımda olacak kimse yok, sen bana böyle sahip çıkarken, severken benim böylesine hayatımın her alanında bir darbe yemiş olmam çok acıtıyor. Bana mektuplarda mucize demişsin, ben hayatını mucizelere inanmaktan dahi korkan biri olarak geçirdim Oflaz. Farkında mısın bilmiyorum ama bu hikayede bir mucize var o da sensin." Öylece duruyor ve bakıyordu. Gözlerindeki bakışlar değişmiş sanki dudaklarının yerine konuşan onlarmış gibi hissettiriyordu. "Şu an kendimi çok zor tutuyorum." Fısıltısının sonrasında kaşlarım çatıldı. "Ne için?" Çenemdeki elini belime indirip yüzlerimizi birbirine mesafe bırakmayı unutacak şekilde yaklaştırdı. Öpmekten bahsediyordu. "Ama bunu yapmayacağım, pişman olmanı istemiyorum. Sadece şu an bunun için delirdiğimi bil. Ben mucize miyim bilmiyorum ama öyleysem bile bu sensiz bir halta yaramaz." ✨✨✨ Arabayı bizim evin önüne çekmiş ve kendimi toplamamı bekliyorduk. Artık Oflaz'da kalacağım kesindi ama onun bana yazdığı mektupları, ona vereceğim arabasını ve bilgisayarımı almam gerekiyordu. "Benimle gelir misin?" Ellerimi tuttu. "Tabi ki gelirim bir tanem, hadi gidelim." Arabadan inip benim kapımı açtı ve yine elimi tutup eve doğru gitmeye başladık. Adımlarım bahçeye yaklaştıkça içimdeki beni boğan her his gün yüzüne çıkmaya ve beni arkama bakmadan kaçmak istememe neden oluyordu. Hiçbir şey demeden ve en önemlisi elimi bırakmadan kapıyı açtı ve uzattığım anahtarı alarak kilidi çevirdi. Bakışlarım bomboş salonda gezinirken hiçbir alanında olmayan anılarım beni sadece üzmeye yarıyordu. "Her yeri boşaltmışlar bile." "Odama dokunmazlar, oradaki her şey çöp sayılıyor yazılan belgeye göre." Yüzüne bakmadan merdivenleri çıktım ve kapısının önü eve nazaran torbalarla dolu odama girdim. İçerisi aynı duruyordu, tek eksik yatağımın üzerinde duran tabloydu ve onun yerine de büyük bir delik gözüküyordu. "Bu ne böyle?" Yanına gittiğimde bir sürü kablolar ve trafo benzeri bir sistem gözüküyordu. "Nida." Beni geriye doğru çekip kablonun ucundaki yazıya baktı. "Bunlar kamera kabloları. Senin odanda kamera mı vardı?" ✨✨✨ OPSSS SİZCE OLAY NE? BULANA BENDEN İKİ KATLI PASTA FKDJJD NASILSINIZ AŞKLARIM, NASIL GİDİYOR HAYAT? OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM. 💕 KOCAMAN ÖPÜCÜKLER, YARIN YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZEREE 🤍✨
|
0% |