@yazarzeeyzey
|
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻 Ayrıca yeni kitabım "Önce Aşk Sonra Aşk " a hepinizi bekliyorum 💕 🪷🪷🪷 "Pars abi benim, Nida." Derin bir nefes aldığında aklıma gelen bütün kötü ihtimaller birbirlerinin arkasını kovalıyordu. "Abicim Oflaz yanında mı?" Bakışlarım hala uyuyan Oflaz'a döndü. "Evet ama uyuyor." Anladığını belli eder gibi mırıldandı. "Uyandığında ona beni aramasını söyler misin Nida? Hatta mümkünse uyandır ve yanıma gelmesini söyle olur mu? Şimdi benim kapatmam gerekiyor kendinize dikkat edin. Oflaz yanından ayrılmasın." Arkadaki sesler yükselirken telefonu kapatmış ve ben öylece kalakalmış bekliyordum. Oflaz o kadar güzel kafamı dağıtmış, o kadar güzel farklı şeyleri düşünmemi sağlamıştı ki ben şu iki gündür bir kere kamera olayını aklıma getirememiştim. Kim olduğuyla alakalı hiçbir fikrim yoktu. Annem ya da babam bunu yapmış olsalar nedenlerini düşünmek bir çıkmaza bakmakla eşdeğerdi. Çünkü onlar için dışarıdan bakılan her imaj kusursuz olmalı ve kimsenin onlar hakkında olumsuz tek bir laf etmelerine müsaade etmezlerdi. Bundan dolayı onlar yapsa da paylaşamazlar öylece kalırdı ki bu da bir çaba gerektiren sonuç vermezdi. Evimize yabancı biri girip çıkmadığından ya da temizlikçilerin bile bir gün önceden seçilip her zaman başka insanların gelmesiyle bu ihtimal de çöp oluyordu. "Nida." Gözleri sonuna kadar açık, şoku şok olmuş şekilde bekleyen Oflaz gerçekten burada olup olmadığını anlamak ister gibi hala belimde olan değilde diğer eliyle gözünü ovuşturdu. "Ben seninle mi uyudum?" "Hayır, sen uyuyordun bende başka yatacak her olmadığı için odada yanına kıvrıldım ama gerçekten aramızda en az iki kişi yatacak kadar yer vardı. Dedikleri gibi hemen uyanmadın ve rahatsız olmadın. Ama bir süre sonra belimi tutup çektin ve böyle kaldık. Uyanırsın diye hareket de edemedim çok yoruldun zaten benim yüzümden bütün gün." Şaşkınlık yerini büyük bir gülümsemeye bırakırken belimdeki elini yanağıma taşıdı ve yüzümdeki saçlarımı kulağımın arkasına aldı. "Hayatımda ilk defa niye böylesine güzel uyduğum şimdi belli oldu desene." "Ama sen kimseyle uyuyamıyor-" Baş parmağının kenarıyla dudağımın kenarını hafifçe okşaması cümlemi bölmek değil adeta paramparça ederken nefes almadan öylece duruyordum. İmdat! "Çok güzelsin biliyor musun? Böyle sana baktığım zaman seni nasıl hak ettiğimi saatlerce düşünesim geliyor. O kadar durusun, o kadar beyazsın ki..." yüzüme doğru eğildiğinde gözlerimi hızlıca kapatmış dudaklarının yanağıma değmesiyle artık mora dönüşüm tamamlanmıştı. "Sen benim mucizesin. Sen olmasaydın ben Oflaz olamazdım. Eksik olurdum, tamamlanamazdım." Aklımda ona söylemek için bir sürü cümlem vardı ama hangisini söylemem gerektiğini karar verecek kadar kendimde değildim. Oflaz değil bana bu kadar yakın olmak, elimi dahi tutsa ben konuşamayacak hale geliyordum. O benim hayatımda her sıfatın tekiydi. Her sıfatın sahibi, her sıfatın ilkiydi. Ve ben bunun sonsuza kadar sürmesini isterken, ilk defa bir şey için gözümü karartabileceğimi hissediyordum. Çünkü o benim için sadece bugünüm değil, geçmişim demekti. Karanlık geçmişimde, kocaman bir sokağı tek başına aydınlatabileceğini düşünen bir lambaydı o. Ve benim varlığına tutunduğum tek şey. "İyi ki varsın Oflaz." Derin bir iç çekti. "Sende iyi ki varsın güzelliğim. İyi ki yanımdasın, buradasın, kalbimin her alanındasın." Cesaretim, heyecanım ve diğer bütün her şeyi kenara atıp yanağı ve dudağı arasında kalan kısma küçük bir öpücük kondurdum. "Seni se-" Odanın kapısı açılıp sertçe duvara çarptığı an içeriye giden Nil kocaman bir çığlığının eşliğinde anlayamadığım bir şey söyledi. "Miyekis ınana!" Utanç parmak uçlarımdan saç diplerime kadar her yerimde geziniyorken Nil kocaman gözlerle bize bakıyordu. "Bastım sizi tövbeler olsun, bu gözler daha neler görecek. Buldum! Mesela sevgilimle tanışan abimi görecek." Evet, Nil'e çıkarcı diyen arkadaşlar gerçekten çok haklıymış. "Ay ama bu çok zevkli. Ama bir dakika abi sen Nida ile mi uyudun. Bir daha miyekis ınana!" Yüzünü boynuma gömüp sonra tekrardan Nil'e bakmaya başladı. Ama o kadar yeni uyanmış gibiydi ki hala, tam olarak dediklerini anlamak için ekstra çaba sarf ediyordu. "Nil ne saçmalıyorsun sabah sabah?" Yüzümü ellerimi kapatıp daha fazlasına bakmamak için olabildiğince gözlerimi yumdum. Uğraşsam bundan bir tık daha rezil olamazdım. "RTÜK ceza kesmesin zaten zor geçiniyorum diye küfürleri tersten okuyorum akılsız tıpçı. Hem de kardeşime göz diken namussuz! Sen görürsün şimdi." Koşuşturma sesleri gerilken Nil'in tekrardan seslenmesi ile oda yankılanmaya başladı. "Anneeee! Abim Nida'nın yanında uyumuş! Duydun mu beni? Bu salak oğlun ruh hastası özelliğini bir bize kakalıyormuş. Anneeee!" ✨✨✨ Ben, Nil ve Oflaz yemek masasına oturmuş kahvaltı ederken Safiye teyze ve Faruk amca salonda televizyon izliyordu. "Şanslısın annem aşağıda namaz kılıyordu. Yoksa ben bunu panoya asar ilan diye satardım." Evet konumuz hala Oflaz ile aynı yatakta uyumamız, hatta kimseyle uyumayan Oflaz'ın benimle mışıl mışıl uyumuş olmasıydı. "Nida'yı utandırmayı bırakacak mısın artık?" Çatalını salatalığa saplayıp benim ağzıma soktu ve sanki ben yemiyormuşum gibi üzerine labne sürdüğü ekmeği de beraberinde ağzıma tıktı. "Niye sen utanmıyor musun? İnsanın biraz yüzü kızarır, bak sevgiline patlıcan moru oldu artık kız." Salatalık ve beraberine ağzıma tıkılan her şey boğazıma adeta yapışırken ellerimi ağzıma kapatıp öksürmeye başladım. "Sakin yenabcım biliyorum abim olacak öküz henüz bir teklif etmediği için resim olarak sevgili olmayabilirsiniz ama... Hakikaten ya ne bekliyorsun abi?" Bakışlarım istemsizce Oflaz'a kayarken o kaldırdığı kaşlarıyla masumca beni izliyordu. Tahminimce o benim böyle bir şey beklemediğimi düşündüğü için pek de önemsememişti. Beklediğim de söylenemezdi zaten. Evlilik gibi ciddi konulardan olmadığından sevgili olmak için bir araya gelip konuşmak bende teklif edip bir cevap beklemekten hem daha kolay hem de iki taraf için daha eşit bir şeydi. En azından bence. Nil nedensizce kasvete boğulan ortamı biraz olsun sakinleştirmek için yanan ateşe benzin sökmek ister gibi Oflaz'a bir sevgilisi olduğunu ve tanışmaları için ne zaman müsait olduğunu sorup duruyordu. "Nil rahat bırak beni. Güne çok güzel başladım bu şekilde gitmesini istiyorum." "Oflaz seninle bir şey konuşmam lazım." Konuşmalarına bir anda daldığımdan doğal olarak ikisi de bana döndü. "Özel bir şeyse ben gideyim yenabcım. Şimdi bana yenabcım ne demek diye de sorarsanız, yenge ve abla birleşimi demek. Ayrıca yüzün bu kadar gerildiyse önemli bir konu, sevgilim daha ciddi bana şu an. Size iyi konuşmalar ben kaçorotti." Tabağını masanın üzerinden kaldırıp mutfaktan çıktığında Oflaz sandalyemi tutup kendisine doğru yaklaştırdı ve topuzumdan fırlayan saçlarımı düzelterek yüzümü incelemeye başladı. "Söyle güzelim, dinliyorum." Çatalımı bırakıp ona doğru döndüm. Artık karşı karşıya gelmiş şekilde oturuyorduk. "Biz uyurken. Yani ben uyanık ama sen u-" Bir elini masaya yaslayıp diğeriyle de dudağımın kenarını okşamaya devam etti. Aklımı toplamam gerekiyordu. Konu önemliydi. Ortada kameralar vardı ve kim olduğunu bilmediğimiz bir kişi. "Öncelikle benimle çıkar mısı-" "Kamerayı kimin kurduğu bulmuş-" Aynı anda konuştuğumuzda öylece kalakalmış, cümlelerimiz birbirine karışmıştı. Dudağımın kenarında duran parmağı durmuş masaya yasladığı kolu gerilmeye başlamıştı. Bense karnımdaki ağrıyı durduramıyordum. Çıkma teklifi ediyordu, sevgili olacağımızı kesinleştirmek istiyordu. Artık Oflaz ve Nida değil, birbirinin sevgilisi olan iki kişi olmamızı istiyordu. Derin bir nefes alıp elinin üzerine elimi kapattım. "Sabah Pars abi aradı. Ben de sen uyanma diye o panikle telefonu kapatacağıma açtım. Kameraların kim tarafından yapıldığını ve neden yapıldığını öğrendiğini söyledi. Sen o sırada uyuyordun, gerekirse uyandırıp yanına gelmemizi ve... Asla yanımdan ayrılmamanı söyledi." Oturduğu yerden aniden kalktı. "Gidelim o zaman hemen, neymiş, kimmiş bulalım." Elimi tutup beni de kaldırdı. "Duyacaklarından ne olursa olsun korkma tamam mı? Ben buradayım ve asla gitmeye niyetim yok. Ayrıca bu işimizi de hallettiğimizde teklifimi değerlendirirsin olur mu?" ✨✨✨ Pars abi karakola gelmemizin doğru olmadığını söylediğinden arabaya bindiğimiz gibi onların evine gittik. Eşi Laçin ve çocukları evde olmadığından ev çok sessizdi ama asıl korktuğum masanın üzerinde duran mektup ve bir sürü resimlerdi. "Böyle bir şeyi söylemek zorunda olduğum için bile utanıyorum Nida, çok özür dilerim abicim." Mektubu ve fotoğrafları aldı. Telefonundan bir kaç şey açtıktan sonra bana doğru uzattı. "Senin görevin bu Cem. Sonrası seni ilgilendirmiyor, sadece istediğimi yap ve git." Annemin sesi duyulurken bahsettiği kişi sürekli annemin arkadaş ol diye direttiği çocuktu. "Görev dediğin şey o kadar basit değil! Bir gelecekten bahsediyorsun!" Ses biterken bu sefer elime resimleri bıraktı. Kameranın olduğu yere annem bakıyordu ve yanında yabancı bir adam vardı. "Kamerayı kurduran annenmiş." Ve bu sefer mektubu dizlerimin üzerine bıraktı. İçinden çıkacak en ufak şeyin korkusu arkama bakmadan kaçmak istemem sebep oluyordu. Bildiğim bir şey yoktu. Tahminlerim yanlış çıkmıştı. Annemin neden böyle bir şey yaptığını anlamıyordum ve her şeye rağmen mektubun neyle ilgili olduğunu anlamıyordum. Annem benim için değil mektup yazmak, bir kelimesini dahi harcamazdı. Beyaz kağıdı açıp, içimdeki annemin el yazısını okumaya başladım. ".../.../... Tarihinde doğan Rüzgar Çakmak, annesi Nida Uygur ve babası Cem Çakmak'ın rızasıyla velayetlerini Firdevs Uygur'a bırakmışlardır. Eğer doğacak çocuk kız olursa, doğduğunda çocuk esirgeme kurumuna bırakılacaktır." Hemen altında benim, Cem'in ve annemin adı ve imzaları vardı. Oflaz elimden kağıdı alıp bir kaç defa daha sesli okumaya başladı. "Annesi diyor, babası diyor. Ruh hastası mı bu kadın? Ne çocuğu Nida?" "Son bir şey daha var. Evdeki kamera sisteminden ulaştığımız bir kayıt. Ama Oflaz sen dinleme kardeşim, biz çıkalım." Başını iki yana salladı. "Ben ne olursa olsun Nida'nın yanından ayrılmayacağıma söz verdim abi." Uyuşmuş gibi otururken elimi tuttu. "Bekliyorum." Pars abi bir şey daha açıp bu sefer masanın üzerine bıraktı. "Sana o evladı vereceğim Kemal. O erkek bebek elinde olacak. Yapan biz olmayacağız, varlığı ile hayatı bize zerreden kızımız yapacak bunu. Cem'le konuştum, o da kabul etti. Ya isteye isteye ya da zorla bu çocuğu verecek ona. Ve o bizim çocuğumuz olacak. Nida hayatın ilk defa bir işe yarayacak." ✨✨✨ UPPS KİMSE BÖYLE BİR ŞEYİ BEKLEMİYORDU DİMİ? NASILSINIZ AŞKLARIM, NASIL GİDİYOR HAYAT? OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM. 💕 KOCAMAN ÖPÜCÜKLER, YARIN YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZEREE 🤍✨
|
0% |