@yazarzeeyzey
|
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻 Ayrıca yeni kitabım "Önce Aşk Sonra Aşk " a hepinizi bekliyorum 💕 🪷🪷🪷 Hamile? Annem. Hayır değildi. Annemin hamile olacağını iddia ettiği kişi bendim. Annemin tecavüze uğramasına göz yumduğu kişi bendim. Öz kızıydım. Onun canındandım. Öyleydi değil mi? Oturduğum yerden kalktım. Ev üzerime geliyordu. Duvarları beni boğmak için ayaklanmış bu anı bekliyor gibiydi. Hayatımın her anında fazlalık olduğumu hissetmiştim. Her an keşke olmasaydım diye dualar edecek hale gelmiştim. Sevilmemiş, sevmek ne demek bilmemiştim. Nefretle büyümüş, nefretle anılmıştım. Ama bu hepsinden çok farklıydı. Değil nefret ettiğin, ölmesini dahi istediğin birinin bile tecavüze maruz kalmasını istemezdi insan. İsteyemezdi. Ama benim annem bunun planını yapmıştı. Eğer ölmeseydi belki de şu an ben bunları yaşamış bekliyor olacaktım. Öldükleri için ağladığım kişiler, ölmeselerdi benden bir karış toprağı fazla görecek ama yine de öldüreceklerdi. Ağlayamıyordum. Artık neye üzülmem gerektiğini karar verecek kadar sağlam bir düşünce yapısında olduğumu düşünmüyordum. Buradan gitmek, olabileceğim, görünebileceğim her yerden kaçmak istiyordum. Utanıyordum, korkuyordum ve çok da üzülüyordum. Ben bunların hiçbirini hak etmemiştim. Ben beni doğuran annemin benden nefret etmesini hak etmemiştim. Babam olacak o adamın korkularımı bilerek bunu kullanmasını hak etmemiştim. Sırf beni doğurduğu sırada bir daha çocuğu olmayacak annemin, beni bir adamın tecavüz etmesini düşünüp, bunu planlamasını hak etmemiştim. Salondan, evden ve sonrasında bahçeden çıktığımda karşıma çıkan geniş caddeye yine düşünmeden ilerlemeye başladım. Başıma gelenlerden biraz daha fazlası olmazdı artık. Ne kadar ilerlediğimi bilmediğim bir anda aralıksız bir korna sesi sağımdan bana yaklaşırken adımlarım kendini yere çivilemişti. Hareket edemiyordum, hayır ölmek sorun değildi. Sorun yine onların yanına gidecek olmamdı. Kolumu tutup sertçe çeken kişi beni yolun kenarına götürüp kollarını sıkıca bedenime sardığında tanıdık kokusu bardağın son damlasıymış gibi içimde tuttuğum her şeyi, her korkumu ve her hayal kırıklığımı özgür bıraktım. "Oflaz." Haykırışlarımın beraberinde yaşlar yanaklarımdan akıp gidiyordu. Kendimi taşıyacak zerre gücüm yoktu. Bitmiştim. Her defasında yeniden yaptığım kumdan kalemi, yaşamadıkları, toprağın altında oldukları halde yine yıkmayı başarabiliyorlardı. "Buradayım güzelim, buradayım bir tanem, buradayım her şeyim buradayım." Her kelimesinin ardından biraz daha sıkı sardığı kolları yüzümü göğsüne doğru bastırdı. "Be-ben bu kadar kö-kötü müyüm? Neden sevmiyor kimse beni?" "Ben seviyorum, çok seviyorum. Çocuğunu bir anne ne kadar sevmeliyse, bir baba ne kadar sevmeliyse ben en az o kadar seviyorum seni. Ne kadar korumalılarsa bütün kötülüklerden, ben en az o kadar korurum seni. Sen kötüysen, cennet sadece kötülerin girebileceği bir yerdir Nida." sırtımdaki elini saçlarıma uzattı. " Sen en çok saçlarının sevilmesini istersin, ben seni bıktırana kadar saçlarını sevecek annen olurum. En çok kitapları seversin, ben senin için kitap olurum. En çok gülmek yakışıyor sana, gülmen için her sebep olur, yüzlerce sebep oluştururum." Dudaklarını başımın üzerine kapattığında kollarımı sıkıca beline doladım. Bırakırsam sebeplerimi, kitaplarımı ve saçlarımı sevecek annemi kaybedecekmişim gibi sarıldım. "Onlar mezarda ama dışarıdaki emin ol mezara girmek dua edecek Nida. Seni planladığı her an, gözlerinden dökülen her yaş ve düşündüğü her ihtimalde biraz daha yok edeceğim onu. Bütün geçmişini silip yerine gülüp oynadığımız çocukluğumuzu koyacağım. Elini tutup hiç bırakmadığım, senin bana sadece güldüğün o zamanları var edeceğim. Bu saatten sonra sen üzülürsen bil ki ya ben ölmüşümdür ya da rüyadır." ✨✨✨ Oflaz'dan... "Anne ben akşama kadar gelmiş olacağım. Tuvalete dahi gideceksen eğer başında Nil'i beklet. Tek başına uyanırsa korkar, kaçmak isteyebilir. Çok dikkatli olun olur mu?" Yastığını biraz daha düzeltip örtüyü omuzlarına kadar çektim. Yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırarak alnına küçük bir öpücük bıraktım. Eve gelmiştik. Ağlarken arabada uyuyakalmış benim işimi fazlasıyla kolaylaştırmıştı. Çünkü o pezevengi inim inim inletmeden Nida'nın ağlamasını duymak artık çok zor gelmeye başlamıştı. O benim dünyamdı. Doğduğum an, büyüdüğüm ev, gençliğimin baharı... ilk aşkımdı. Ben ona bakmak için bile kendimle çelişirken, elini dahi tutarken korkmasından, istememesinden deli gibi tırsarken o şerefsiz benim dünyamı mahvetmek için yıllardır bekliyordu. "Sen nereye gidiyorsun oğlum? Uyandığında seni görse daha iyi olmaz mıydı? Sonra yapsan işini?" Telaşı yüzünden okunan annemi de sarmalayıp saçlarını öptüm. Nida'ya o kadar benziyordu ki, onun da en sevdiği şey saçlarıyla oynanması, en sevdiği aktivite kitap okumaktı. "Benim sevdiğim kadını bu hale getiren ve düşünmemin bile beni deli edecek şeyleri yapmayı planlayan şerefsize hak ettiğini vermem lazım anne. Pars abi ile olucam, çok geç kalmam. Dikkat edin birbirinize." Montumu ve el çantamı alıp koşar adımlarla arabaya bindim. Pars abi bana çok büyük bir iyilik yapıp Cem denen ibneyi bana getirecekti. Hayır, öldürüp kendime zarar vermeyecektim. Sadece hak ettiği şeylerin bir kısmını ona yaşatıp Nida'm için düşündüğü her şeyde ruhen boğacaktım onu. Pars abinin attığı konuma varışım yirmi sekiz dakika sürdüğünden indiğim gibi çantayı da alıp yıkık dökük eve girdim. Girişin alt katında duran küçük kapıdan geçip sola döndüm. Planladığımız gibi üç kişi içeride duruyor, odanın merkezinde duran sandalyede ağzı burnu kan içinde bekleyen şahıs Pars abinin yumruklarıyla bağırıyordu. Şu hayatta bana babam kadar destek veren bir diğer kişi şüphesiz Pars abiydi. "Demek anlaştın, üzerine para aldın ha tecavüz etmek için! Burada öldürsem seni, bana silah çekti vurdum desem kim takar oğlum seni sonra? Ne zannediyorsun sen kendini?" Kapının önünde beklemeye başladım. Her şeyi öğrenmiştik. Firdevs denen kadın sırf erkek bir çocuğu olsun diye sapık gibi kızını izlemiş, kameradan eğer bir yanlışı olursa tehdit olarak kullansın diye kayıtlar almış, en sonunda da Cem ile anlaşmıştı. Çünkü Nida hamile kalırsa o bebeği kendi üzerine alıp kendi çocuğu olarak büyütecekmiş. Yazılan o mektup da bunun için, resmi bir belge niteliğindeymiş. Derin bir nefes aldım. Emin olduğum bir diğer şey şu an en az bu acıyı karşımda haykıran şerefsiz kadar onun da hak ettiğiydi. Bir yumruk, bir kafa, bir tekme derken sandalyesiyle beraber yere düşmüştü. "O kızın bir hayatı var! Yeni bir ailesi var, sevdiği var! Rahat bırakacak mı sandın Oflaz seni? Ölmek için yalvartacaktır eminim." "Ayıp ediyorsun abi, yalvartma kısmı öldürmeden çok daha önce olacak." Çantayı bekleyen kişiye uzatıp ikisinin yanına adımladım. Ayakkabımı yerde yatan şahsın göğsüne bastırıp Pars abiye döndüm. "Eline sağlık abi, güzel benzetmişsin bu siktiğimin ibnesini." Bastırdıkça daha da bağırıyordu. Ki bu beni zerre rahatsız etmiyordu. Mesleğim sağ olsun, kandan, bağırmalardan hatta ölümlerden etkilenmek benden baya uzak kavramlara dönüşmüştü. "Senin planın daha iyi aslanım, en azından hayatında ilk defa bir işe yarar dimi bu vasıfsız? Biraz daha al öcünü sonra zaten bir arkadaşımın hastanesine götürürüz." O andan sonra kaç tane yumruk, kaç tane tekme veya kaç tane darbe yedi biliyorum. "O kızın ağladığı her saniye için sen biraz daha sürüneceksin. Ben doktorum, ve sende gönüllü olarak organlarını bağışlamak isteyen bir hasta. Ama önceliğimiz cinsel organını ve karaciğerini almak. Tüh, insan onlar olmadan da bitkisel bir yaşam sürüyor değil mi? Neyse sana o bile çok zaten." ✨✨✨ 1 hafta sonra... Nida'dan... "Bazı şeyleri aşmak için zaman gerekiyormuş evet ama şu an daha iyiyim. Hayatımda bir soru işaretim yok, çok net her şey." Psikoloğum başını sallayıp bir kaç şey not aldı. "Seninle beraber biraz olsun bu netleşmiş hayatının rutinini bozmak için tatile gelecek birileri var mı? Mesela Nil, ya da sevgilin Oflaz?" Hafif bir tebessümle başımı salladım. "Emimin bu onun için çok güzel bir fikir olur." Defterine son birkaç şey yazıp bu sefer kocaman bir gülümsemeyle bana döndü. " O zaman Nida'cım senin bu haftaki ödevin; teklifi yarıda kalan sevgilin ve istersen eğer ailesiyle beraber güzel bir tatile çıkman. Ve buradaki en sevdiğin anları, yaşadığın en zirve duyguları yazman. Tam on gün sonra randevumuzda hepsini dinlemek için sabırsızlanıyorum." ✨✨✨ AY AY AY BUNLAR TATİLE Mİ GİDECEKMİŞ BAK SEEEN DJDJDJ NASILSINIZ AŞKOLAR, NASIL GİDİYOR HAYAT? BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜ? OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM. BENİ TAKİP ETMEYİ UNURMAYIIN ÖPTÜM ❤️🪷✨
|
0% |