@yazarzeeyzey
|
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻 Ayrıca yeni kitabım "Önce Aşk Sonra Aşk " a hepinizi bekliyorum 💕 "Ağzıma sıçmayacaksınız eğer, aklımda çalıp duran bas gaza şarkısını susturmak için biriniz konuşabilir mi acaba?" Hepimiz mutfakta oturmuş öylece birbirimize bakıyorduk. Daha doğrusu mutfak sandalyesine oturup tek kelime etmeyen Oflaz'a bakıyorduk. Kızacağını tabi ki de biliyordum ama sessiz kalması beni kızmasından çok daha fazla korkutuyordu. Benim dahi yüzüme bakmadan öylece dışarıyı izliyordu. "Abi?" "Bana Çınar'ı çağır Nil, akşam bizim eve." Ayaklanmasıyla benimle beraber Nil'de ayağa kalkmış, Cüneyt kendini içini boşalttığı dolaba sokmuştu. Burada tam olarak onun rolü neydi bilmiyorum ama ucunun ona dokunacağı fazlasıyla belli oluyordu. "O dolabın önüne koltukları falan çekin de akıllansın Habeş maymunu. Ayrıca valizlerinizi hazırlayın gidiyoruz." Yanımdan geçerken elimi tuttuğundan bende onunla beraber mutfaktan çıkmak zorunda kalmıştım ama içeriden bağırışlar değil salonun evin dışından duyulacak gibiydi. "Senin içtiğin kolanın meyan köküne dadanan farenin sülalesini sikeyim Oflaz! Kapalı alanlara girsem de kalamıyorum ben açın lan şunu!" Tabi bu asla onun umurunda olmazken bahçeye çıkıp oradan da arabaya doğru ilerlemeye başladık. "Nereye gidiyoruz?" Arabanın yanına geldiğimizde benim kapımı açıp binmemi beklemeye başladı. Tabi ki ben binmek yerine ellerimi göğsümde bağlayıp ona bakıyordum. Gözlerinde çözemediğim duygular vardı.Tek emin olduğum ne sadece kızdığı ne de sadece korktuğuydu. " İstanbul'a mı dönüyoruz Ofla-" "Nida kafam çok bulanık, ne düşünmem gerektiği ya da ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece uzaklaşmak istiyorum ve bunu tek başıma yapmak istemiyorum yanımda senin olman gerekiyor. Çünkü kafamı toparlayabilecek tek kişi sensin." Ellerimi yanağına götürdüğümde gözlerini kapatıp derin bir iç çekti. "Bak şu an mesela, her şey geçti ve ben sana sarılıp uyumak istiyorum." Elimi çekip kollarımı bedenine sardım. "Eve girelim uyuyalım sevgilim, bunun için İstanbul'a kadar beklememize gerek yok ki." Kollarını sırtıma sardığı gibi beni havaya kaldırıp arabaya bindirdi. Bir şey demeden kapıyı kapattı ve ön taraftan dolanarak arabaya bindi. "Biliyorum ama orası bizim evimiz, tek başımıza olmamız daha rahat hissettirecek gibi. Ayrıca..." torpidodan suyu ve ilacı alıp paketinden çıkararak bana uzattı. "Açsın, az ilerde yemek yeriz ama bulantın olur muhtemelen. Bu iyi gelir." Düzgün düşünemediğini ve iyi hissetmediği anlıyordum ama o bu anında bile beni düşünmekten bir adım geriye gitmiyordu. Konuşacağımız ya da en azından benle bir şeyler paylaşcağını düşündüğüm araba yolculuğu birkaç şey konuşmak haricinde fazlasıyla sessiz geçerken bir buçuk saatin ardından İstanbul'a varmıştık. Evin bahçesine girdiğimizde arabayı kenara çekip tekrardan benim kapımın önüne geldi. Yine bir şey demeden kollarını dizimin altına ve sırtıma doladı. Arabadan indirdiği gibi aynı şekilde evin bahçesinden geçip içeriye girdik. Tıpkı düşündüğüm gibi, direkt benim odama çıktık. "Ben üzerimi değiştirip geliyorum, bir şey istiyor musun mutfaktan?" Başımı iki yana salladığımda odadan çıkıp beni kendi düşüncelerimle baş başa bıraktı. Ona nasıl bir yaklaşımda bulunmam gerektiğini bilmiyordum. Oflaz'ı ilk defa üzgün görüyordum ve bir şey yapamamak canımı çok sıkıyordu. Yatağımdan kalkıp çekmecemden rahat bir pijama giydim. Saçlarımı topladığım sırada pijamalarını giymiş Oflaz içeriye girdi. Yüzünde günlerce uyumamış ama bir o kadar da yeni uykudan uyanmış bir mahmurluk vardı. Yorganı çekti ve yatağa uzanıp kolunu bana doğru açtı. Düşünmeden yanına yatıp başımı göğsüne yasladım. Kolları belime sardığında gözlerimi kapattım ve onun konuşmasını beklemeye başladım. Daha önce karşımdaki kimsenin acı çektiğini görmemiş ve hissetmemiştim. Konu ne olursa olsun acıyı hisseden tek kişi ben oluyordum. Bu yüzden bir tecrübem yoktu, nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. "Ben hayatımda ilk defa nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum Nida. Ne desem sanki kırıp dökecekmiş gibi hissediyorum. Sevgilisi olduğunu biliyordum ama çocuk işi... o daha kendisi deli doluyken, daha kendisi çocukken. Korkuyorum, istemediği bir sorumluluk almasından, kendini yalnız hissetmesinden. Hata yap-" "Oflaz ne olursa olsun ister kız ister bağır ama sonra o kıza, benim kardeşime sarıl. Ve asla onun çocuğuna hata deme, o bebek hata olduğunu düşünerek dünyaya gelmemeli. Bak ben bir hataydım ve bunu kimse benden saklamadı. Sürekli suratıma çarptılar benim. Onların her hareketinde ben kendimi suçladım, her bana bağırdıklarında ben kendimi öldürmek istedim. Çünkü hataların, hata sıfatını almış kişilerin zaten bir hata yapma hakkı yoktu. Bunlar onların kararı, bir şeyler yaparken sonuçlarını düşünmeliler. Biz şu an bunu yapsak ve çocuğumuz olsa buna şaşıramayız. Çünkü bunun ihtimalini biliyoruz." Cümlenin sonunda bedeni kasılsa da bozuntuya vermeden başını salladı. "Ayrıca madem Safiye teyze benim annem, Faruk amca benim babam, o zaman Nil'de kardeşim ve ona kızmana izin vermem. O yüzden buraya geldiklerinde önce kocaman bir sarıl ve nasıl hissettiğini sor. Buna ihtiyacı var." Burnunu saçlarımın arasına sokup derin bir nefes aldı. Onun için de kolay değildi ama ortada henüz küçücük olan bir bebek vardı. "Tamam yengesi, tamam ablası kızmıcam ama Nil'e. Çınar'a yapacağım şeyler için asla söz veremem. Hem onun bana ihtiyacı varsa benim de sana ihtiyacım var. Sarıl bakayım sevgiline." Dediğini yapıp daha da sıkı sarıldım. "Oflaz, sana bir şey soracağım ama gülmeyecek ve çok normal bir şekilde cevap vereceksin tamam mı?" Elini asker selamı verir gibi alnına yasladı. "Ben pide olsam ve biz ramazanda olsak benim için o saatlerce sürecek kuyruğu bekler miydin yoksa başka bir fırına mı giderdin?" Her ne kadar gülmemek için dudaklarını birbirine bastırsa da dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. "Ya gülmesene!" "Ama durduramıyorum." Omzuma, göğsüne, koluna nereye gelirse vurmaya çalışıyordum. Ama bu tabi ki onu zerre gülmesinden alıkoyamıyordum. "Anladım ben sen başka pide almak için fırın fırın gezersin. Yatmıyorum ben seninle yürü git." Dizlerimi çekip yataktan kalkmaya çalıştığım gibi kolumdan tutup beni yatağa yatırdı. "O pide kuyruğundaki herkesi tek tek kaçırır bir tek ben kalırdım. Konu sensen eğer paylamaya asla açık değilim. Yani evet beklerdim, sormadan söyleyeyim solucanda olsan seni severdim, ne olursa olsun." ✨✨✨ Nil önce Safiye teyze konuşmak için onunla eve gelmeden kahve içmeye bir yere gitmiş, Oflaz ve arkadaş grubu evde oturuyorduk. Ah pardon Cüneyt onları ama sadece erkekler olacak şekilde gezmeye götürmek için plan yapmıştı. Bende Oflaz'a panda yavrusu gibi sarılmış duruyordum. "Bensiz mi gideceksin?" "Erkek erkeğe gideceğiz güzelim ama. Merak etme on iki de evdeyim." Omzumu silkerek duvardaki saati işaret ettim. "Ne on ikisi, kül kedisi misin sen? Onda evdesin." "Senin güzel hatırın için on bir." Hafifçe geriye çekilip bir daha saati işaret ettim. "Onda evde misin yoksa bende kızları toplayıp dışarıya çıkayım mı?" Yanındaki yastığı Cüneyt'e fırlattı. "Dokuzda evdeyiz ona göre." "Emzik de vereyim mi kardeşim? Hani süt içemediğin zamanlar için ağlama diye?" "Oğlum boş yapma lan, alt tarafı bir kaç saat otura-" Beril'in kollarını birbirine dolaması ile Polat'ın cümlesi yarıda kaldı. "Bence de dokuz çok iyi bir saat." Hanımcılık.... Sen nelere kadirsin. Hepsi bir şekilde anlaşıp evden çıktıklarında Beril de koşarak yukarıya Nil'in odasına girdi. Dolabın içindeki abiye elbiseleri aldı. "Şimdi madem bunlar bizsiz dışarıya gezmeye gidebiliyorlar, o zaman biz de onlarsız kafamızı dağıtmaya gidebiliriz. Tamam arada içki gibi bir gerçek olabilir ama bu bence pek de problem edecek bir durum değil." "Ama nereye gideceğiz ki? Hem Nil bu durumdayken olmaz ki." "Seni yerim yenabcım, beni de düşünürmüş kıyamam. Ama merak etme abime Çınar'ı dövecek bir kaç neden daha vereceğim ve o Çınar köpeğine gününü göstereceğim bende! O yüzden yürüyün süslenmeye!" ✨✨✨ BAKIN BU İŞİN SONU BİRAZ SIKINTI GİBİ DJDJDJD AŞKIMLAR NASILSINIZ, NASIL GİDİYOR HAYAT? BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜÜÜ? OY BE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKIMDAKİ FİKİRLERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM. YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE, HOŞÇA KALIIIN
|
0% |