@yazarzeeyzey
|
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻 Ayrıca yeni kitabım "Önce Aşk Sonra Aşk " a hepinizi bekliyorum 🌸 17.Piyon"Demir" kitabıma da beklerim aşklarım 🌸 🍀🍀🍀 Sakin olmalıydım. Evet şu an üzerimde olmasının dahi hayal geldiği gelinliğimin içinde, çok değil bundan bir sene kadar önce hayatımda olabileceğini tahmin bile etmediğim adamın yanında, en çok da sayısız karanlığı atlattığım ve ailem saydığım o iki kişinin aksine gerçekten ailemin yanında olmuş olabilirdim. Ve ben tam olarak bunlarla ve bunların sebep olduğu heyecanla başa çıkamıyordum. Ama artık benim bunları aşmış ve gündelik hayatıma dahil etmiş olmam gerekiyordu. Çünkü her insan sevilirdi, her insan evlenme hayalleri kurarken gelinliğinin olabileceği ihtimalini benimser ve ailesi tarafından sevileceğini düşünürdü. Bense bunlara çok geç kavuşmuş ve sırf bu yüzden her an gidebileceklerinden ya da daha korkuncu bir gün birinin her şeyin bir rüya olduğu söylemesinden çok korkuyordum. “Sevgilim ben o gelinliği zaten yarın görmüş olacağım, inat etme çık artık.” Son bir kez daha aynaya baktım. Bu gelinliği o seçmişti, gerçi eminim ben mağaza mağaza dolaşıp aylarımı harcasaydım şu an üzerimdeki gelinlikten daha güzelini bulamazdım. Bembeyaz üzerime oturan bir modeldi ve kabarıklıktan uzak, tül ve taşlarla işlenmiş bir gelinlikti. “Güzelim, o kapıyı açmam sadece birkaç saniyemi alır biliyorsun değil mi? Ses de vermiyorsun korkmaya başlıyorum artık.” Sadece o değil annemlerde yanındaydı ama ben sanki evleceğimiz bugün belli olmuş gibi her şeyin idrakını tam olarak şu an yaşıyordum. Seri bir şekilde üzerimi giyinip gelinliği yatağın üzerine bıraktım. Gerçekten her şey hayal ettiğimden de güzeldi. Düğün yerimiz, evimiz, odalarımızın dekoru… Hayır bunları bensiz seçtiği için kızgın ya da üzgün değildim, aksine nereden ve nasıl hatırladığını bilmemekle beraber benim düşüncelerimi baz alarak yapmıştı her şeyi. Tıpkı Beril’in dediği gibi, ağzımdan çıkan her kelimeyi ezberlemiş ve bu şekilde bir dünya yaratmıştı bize. Evimizin duvarları çocukluğumuzdan bir sürü fotoğraflarla süslenmişti. Tıpkı yazlıktaki ev gibi mutfak alabildiğine büyük ve eşyalar bakımından zengin, salon kocaman bir şöminenin dizaynıyla tasarlanmıştı. Küçükken istediğim gibi her oda bambaşka renklerde ama bir o kadar uyum içerisindeydi. Ben sadece Oflaz’ın bunca şeyle uğraşırken bir de benim çocukluklarımla uğraşmış olduğu gerçeğinden dolayı çekiniyordum. Neden mi? O ilkokul arkadaşım dediği kız yüzünden bir misilleme yaşamıştık. Kız Oflaz ile görüşmek için sosyal medyadan yazdığında, ki bu buluştukları günün ertesi günü yaşandı, ufak çaplı delirdim. Kıza bir adres verip Oflaz’ın yerine ben gittim. Hayır tabi ki kıza saldırmadım, sadece oturup bir kahve içtik. Yani en azından ben içtim o da biraz olsun yandı. Ne yani, gelip de bana ‘ben Oflazcımı bekliyordum, sen kimsin’ deyip yüzüğümü gösterdiğimde de ‘Oflaz bekar, sen benle kafa mı buluyorsun’ diye cırlamasına sessiz mi kalacaktım? Ayrıca gerizekalı kocamın parmağındaki alyansı tam olarak ne algılamıştı onu da bilmiyordum. Oflaz’da doğal olarak benim buluşmuş olmama kızmıştı çünkü kızla bir daha görüşme gibi bir planı olmadığını söylemişti. Zaten bir buluşma üzerine değil, karşılaşarak tanıştıklarını üzerine basa basa anlatmıştı. Bende kızı her yerden engellemiştim. Bu Oflaz’a güvensizliğimden değildi, onu kadınlarla dolu bir odada bile beni beklerken yakalayacağımı çok iyi biliyordum. Olay benim yeni kazandığım her şeyi kaybetme korkumu hala yenememiş olmamdı. Ve üzerine bir korku daha eklenmişti. O da Oflaz’ı fazla boğduğumu düşünüp kendimi ondan uzaklaştırıyor olma düşüncesi… Yavaşça kapıyı açıp kocaman gözlerle beni izleyen aileme gülümseyerek kapıyı kapattım. Oflaz’ın ilk yaptığı tabi ki de çekip sıkıca sarılmaktı. “Kusura bakma sevgili müstakbelim ama uğursuzluklarla uğraşacak vaktimiz yok. Ayrıca ben beni o gelinliğin içinde gördüğün ilk anın kocam olmama dakikalar kala olmasını istiyorum.” Derin bir nefesin eşliğinde kazağımın açıkta bıraktığı boynuma ufak bir öpücük bıraktı. “Seninle çok işim var biliyorsun değil mi?” Sarılışımızı sonlandırıp gözlerinin içine bakınmaya başladım. Hayır, içinde herhangi bir bezmişlik yoktu. Evet arkadaşlar bende regl olmanın etkisiyle biraz abartıyor olabilirdim. Ama biraz. “Bu işler seni yoruyor mu?” Kaşları çatıldı. Bende olsam az önce gelinliğini deneyip odadan sevinç çığlıklarını duyduğum kişinin bu denli saçma bir soru sormasına şaşırırdım. “Sen ciddi misin?” Bir süre daha gezindi gözlerimde ve en sonunda ciddi olduğumu kavrayarak ellerini yanaklarıma taşıdı. “Sen hiç nefes almaktan sıkılan birini gördün mü bir tanem, ya da hayatına mutluluktan katan tek şeyle uğraşmaktan bunalan birini?” Omzumu silktim. Ah be regl, Allah senin de belanı versin. “Görmedim.” Yüzüne yerleşen tebessümle yanağına o kurban olduğum gamzesi yayıldı. “O zaman böyle sorular sorma, ben seninle sıkılmam, bunalmam. Sen benim hayatımda ulaşmak için çabaladığım tek şeysin. Amacımsın sen benim, nefes almak için. Hayallerimin tek gerekliliğisin, hem hayalimin kendisi hem de diğer hayallerimin zorunluluğusun.” Gözlerim doluyordu ve ben arkada bizi öldürecek gibi bakan abimi umursamadan onun dudaklarına yapışmamak için kendini çok zor tutuyordum. “Sen kendin kadar güzelini gördün mü hiç, bir de sıkılmaktan bahsediyorsun?” “Oflaz, ben seni çok seviyorum.” Artık dolarak durmayan ve yanağımdan akan yaş ile kocaman gülümsemesini daha da arttırıp başımı göğsüne sakladı. “Ben ölürüm ama sana.” “Merak etme böyle giderse öleceksin zaten birader.” Ah evet, bu da tam olarak abimdi. Başımın üstünü öperek bedenime sardığı kollarıyla beraber bizi abime doğru çevirdi. “O benim yarından itibaren karım Murat, farkındasın dimi bunun?” Burnunun kıvırıp kolumdan çekerek bu da bana kendi sarılmaya başladı. “Ama o benim bugünde, yarın da kardeşim. Yani Of, ben varken ona yaklaşmayı pek umma.” Kolunu omzuma atıp beni hemen yanımızdaki koltuğa oturttu. “Abisinin gülü, gelinliğin de tamamsa artık evimize gidelim mi?” Ben zaten evimdeyim desem tam olarak nasıl bir göt oluş izlerdim acaba merak etmiyor değildim. “Abi ama odaları düzletmem lazım, çok dağıldı ev. Yarın yorgun ge-“ “Ben toplarım hanımelim buraları. Sen yat uyu, yarın çok yorulacaksın zaten.” Allah’ım yicem şimdi! Abimin kollarından çıkıp tekrardan müstakbelimin kollarına çekilip sıkıca sarıldım. “Çok özleyeceğim.” Kıkırdadım. “Ben daha çok.” “Bende kusucam şimdi ama.” Derin bir nefesin eşliğinden yanağımı öpüp abime döndü. “Sana birini bulmak farz oldu.” Yine ve yine yüzünü buruşturdu. “Hadi lan oradan, sen birini buldun da ne oldu?” Bakışları yine beni buldu. “Ne olmadım ki abi, adam da oldum, mutlu da. En önemlisi onun oldum, daha ne?” ✨✨✨ “Haydi güzelim şeker ezelim Eveeet, bekarlığa vedama hoş geldiniz arkadaşlar. Ben yeni gelin Nida, tanımayan yok değil mi? “Kız kıvırsana! Ben senden daha çok evlenecek gibiyim burada!” Sibel kollarımı tuttuğu gibi sağa sola kıvırırken ben üzerimdeki kıpkırmızı kısacık elbise ile alkış tutuyordum. “MERHABA CAN DOSTLARIM, BEN BU GECENİN KURUCUSU VE GELİNİMİZİN GÖRÜMCESİ OLARAK SİZLERİ SELAMLIYORUM. HAZIR MIYIZ? BU BİR SORU DEĞİLDİ, CEVABA GEREK YOK KIVIRIN YETER.” Nil çıkmaya başlamış karnına tütüleri sarmış şekilde dans ederek yanıma doğru gelmeye başladı. “Sevmek lazım Evet playlistim tam olarak duygu durumum gibiydi. Karmakarışık! “Kız yenabcım çok ateşli olmuşsun valla, kıvır azıcık endam görelim.” Biraz daha istedikleri şekilde dans ederek ortama uymaya başladığımda hepsi birden beni ortalarına alıp daire oluşturdular. “Elimi de kolumu da bağla hadi!” Hangi ara salona kurduklarını bilmediğim ışık sistemi bir anda içeriyi rengarenk yaparak kızların adeta coşmasına neden oldu. Tamam tamam bende oynuyordum. “Yangımın çok büyük ooooof!” Müzik damarıma işlerken boynuma sardıkları tülü belime dolayıp dans etmeye devam ettim. “Kömür gözler yaban dudaklar “Salla bacım salla!” Annemde karşıma gelip alkışlamaya başladığında artık iyiden iyice hava girmiştik. Beril, Pervin, Naz ve Sibel bir anda ellerindeki konfetileri patlatırken içeri dansözler girmeye başlamıştı. Ve bunlar kızlı erkekli karışıktı. Annem abimi buradan göndererek gerçekten en iyisini yapmıştı. “Aşksız dönen bir dünya Kıvırdım, sağa sola her figürü denedim ve benden hiç beklenmeyecek şekilde ortadaki sehpaya çıkıp elime verdikleri mikrofonla şarkıya bağıra çağıra eşlik etmeye başladım. “Gel, gel, gelsene de beni övsene Şey ben yarın evleniyorum zaten ama neyse. Alkolsüz olduğuna emin olduğum ama bu halinin bile bize kafa yapacağına emin olduğum kadehler bir bir gelip giderken ben hala sehpada tam olarak tepiniyordum. Bir sürü şarkılar değişti, annemle, Nil’le ve Safiye anneyle ayrı ayrı dans edip tam manası ile kurtlarımın hepsini döktüm. “Biyerlerde şenlik olsa sebeplensek, eğlensek Şarkı bir anda Kenan Doğulu’a geçerken erkek dansöz elindeki lavicert otrişi bana doğru uzatarak dans etmeye başladı. Oflaz yoktu, o yokken ve en önemlisi annemler yanımdayken bu dansözle dans etsem ne olabilirdi ki? Ellerimi iki yana uzatarak omuzları titretmeye başladığımda birkaç konfeti daha patladı. “Güzeller içinden bir seni seçtim Umursamadan etrafımda dönüp otrişi boynuma attım. “Sağdan abicim, sağdan soldan.” “Nida.” Sibel’in sesini göz ardı edip adama alkış tutmaya başladım. Maşallah benden iyi kıvırıyordu. “Nidaa.” “Ay ne be, ne ol-“ Sözümü kesen bu defa Sibel değil salonun girişinde donuk şekilde bekleyen erkek topluluğuydu. Ben az önce Oflaz yok demiştim değil mi? “Daha iyisini mi buluca'n? Bi' gel neler anlatıca'm Oflaz hala dibimdeki adama doğru koşarken abim kollarını sıvıyordu. “Gel lan gel, ben seni bir oynatıcam bir daha sekemeyeceksin gel!” Şey, İMDAT! ✨✨✨ AY BUNLAR DA SIYIRDI KAFAYI NASILSINIZ AŞKLARIM, NASIL GİDİYOR HAYAT? BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜ? OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM 🤍 |
0% |