@yazarzeeyzey
|
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻 17.Piyon"Demir" kitabıma da beklerim aşklarım 🌸 Ne var yani annemler burada, biz bekarlığa veda yapıyoruz. Adam zaten topumsu bir şey, siz ne diye kavga çıkartıyorsunuz? Bebeğimi düşürecektim bir an kavga anında sizi izleyemedim korkusuna.” Elbisemin beline başladığı hırka ile bacaklarımı daha da örten Oflaz’a kafamın bu güzel haline dayanarak bir tane patlatmakla öpmek arasında gidip geliyordum. Vicdansız çok tatlıydı ama bekarlığa vedamın tam olarak içine etmişti. Neyse, regl olduğumu bilmeyen kocamın bende ilk gecesinin içine edecektim. İntikam, sadece soğuk yenmez arkadaşlar. “Nil, adam resmen dibindeydi!” “Adam toptu!” “Başlarım topuna, erkek olan, benimle cinsiyeti aynı olan kimse sana o kadar yaklaşamaz.” Sanki hava çok soğukmuş gibi kollarıma da yorganı örttü. Daha başka şey yok mu aşkım ya, yükle omzuma onları da yok olayım artık. “İlk defa hak verdim şu gereksize. Duy bunları, aynı fikirdeyim hırdavatla.” Yok ben dayanamayacağım. Kollarımı boynuna dolayıp bedenini bir anda kendime yapıştırdım. Aramızda sallanan yorgan ve bacaklarımdaki hırkayı saymazsak her şey gayet iyi gidiyordu. “Böyle bir yakınlık mı?” Kaşları alayla havaya kaldı. Onu sınamayı ve sınırlarında gezmeyi çok seviyordum. Ne yapayım yani, hem çok kıskanç hem de çok tatlı. Yeme de yanında, üstünde altında bir şekilde yat yani. Cevap vermek için ağzını açtığı sırada yüzümüzün arasındaki mesafeyi kapattım. Dudaklarım dudaklarını bulduğunda yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Evet, en mantıklı karar tabi ki öpmekti. “Hop hop yenge aile var burada!” Evet, bu da tabi ki Cüneyt asalağının çığırmasıydı. Yok mu şuna talip olup bizim hayatımızı kurtaracak bir yüce gönüllü? “Yengene başlatma şimdi! Şimdi mi aklınıza geldi yenge olduğum? Bekarlığa vedamın içine ettiniz, biri üzerime örtü battaniye ne bulsa örter, biri gelir dansözü döver, öbürü zor zar monte ettiğim disko topunu alır dansöze atacağım diye kırar. Bela mısınız siz benim başıma?! Benim evim oğlum burası hiçbirinizi istemiyorum!” Kanımda adeta dört dönen alkol ve halaya kalkan hormonlarımla şu an sinirim tam olarak beynimden akıyordu. Hala Nil’in üzerini örtmeye çalışan Çınar’a elimdeki yastığı fırlatıp çığırmama kaldığım yerden devam ettim. “Ayrıca kızı boğup durma Çınar hırdavatı. O nerede ne yapması gerektiğini biliyor. Sana hiç gelmiyorum bile Polat, yoksa gece boyu papaz oluruz. Hele sen Tuna, hele sen. Sözde yediğin o biberi başka bir şekilde de yiyeceksin biraz daha boğarsın kızı. Şimdi eğer bütün ekibini içeriye soktuğun hızla ve istekle evimden dışarıya çıkarmazsan bonus belan olarak Sibel ile bir daha da bekle görüştürürüm sizi.” Kızların hepsi tek tek arkama geçti. Evet, sanırım ilk defa karşılaştığım bu halimle bende olsam bende korkar ve kaçardım. “Yenge ama ben bir şey demedim ki, hepsi kocanın başından çıktı.” Bakışlarım Oflaz’a döndü. O tabi ki yaptıklarının farkında olduğundan gayet sakin bir şekilde gülüyordu. O herhalde aşkımdan onu da kovmayacağım sanıyordu zaar. “Oflaz topla arkadaşlarını çıkın evimden.” Omzunu silkti. “Çınar burada kalamaz.” “Arkadaşlarının hepsi dedim. “O hırdavat benim arkadaşım değil.” Allah’ım sabır. Omzumdaki yorganı alıp bedenine doğru attım. Adam beni o kadar iyi tanıyordu ki şu an ki sinirimin saman alevi olduğunu ve birazdan söneceğini bilerek yerinden zerre kımıldamıyordu. “O zaman erkek olan herkesi al ve git.” Yine ve yine omzunu silkti. Elime uzanan eli ile ona doğru eğildiğimde saçlarımı yavaşça kulağımın arkasına attı. “O zaman Nil’i de almam gerekir. Bebeği ondan ayıramayacağıma göre, bizimle gelir ve ben Çınar olacak andaval ile yan yana oluşlarını görecek kadar geniş olamadım.” Gözlerim artık kendiliğinden devriliyordu. Benim Oflaz’ıma ne olmuştu böyle? Nerede o pamuk, modern, anlayışlı sevgiliye? Hepsi evlenene kadar mıydı yani? “Oflaz salak mısın kocacım? Onlar bebek yaptılar, bunun biraz daha üstü yok. Bak biz yarın evleniyoruz ama biz bile hala bebek yapmadık. Görüyor musun, biz bile o kadar yakın olmadık. Yani bu onların alacağı bir karar, sana bana düşmez.” Onların alkol aldıkları sadece gözlerinden değil üzerlerine sinen kokudan belli olsa da Oflaz gayet aklı başında gibi davranıyordu. Ya da ben şu an onun bu halini sağlam zannedecek kadar sarhoştum. C şıkkı hiçbiri! “Ne yani sen bizim bebek yapmamızı ister miydin ki?” KONUYU GENE EVİRİYOR ÇEVİRİYOR İSTEDİĞİ YERE GETİRİYOR ANASINI SATAYIM! “Hayır, istemezdim. Hatta şu bir hafta sen çok ama çok istesen bile, arttırıyorum bende deliler gibi istesem bile hiçbir şey yapmayacağız.” Kaşları çatıldı. Ah benim biricik sevgilim sen asıl dramayı yarın göreceksin. “Ne alaka? Karım olacaksın sen benim. Benim istememi salla da, sen istediğin halde biz niye yapamıyoruz?” Elini tutup yavaşça oturduğu yerden kaldırdım ve yanağına ufak çaplı bir öpücük bıraktım. “Yarın anlarsın aşkım sen onu.”
“Ben sanırım doğuruyorum.” Ve bel boşluğuna bir çimdik. “Salak, sen hamile değilsin, hamile olan benim ve ben bile daha doğurmuyorum sen nasıl doğuracaksın acaba?” Derin derin nefesler aldım. Gelinliğim harika olmuştu. Duvağım, makyajım, takılarım derken hayalimdeki görüntü aynama yansımıştı. Ama bu benim deli manyak bir heyecan ile yerimde duramamamı zerre etkilemiyordu. “Annem nerede? Ben göremedim onu hala?” O sırada kurtarıcılarım kapıdan içeriye girdi ve ikisi de aynı anda ağlamaya başladı. “Anne, teyze Allah aşkın yapmayın bak ben ağlarsam kimse susturamaz beni şimdi.” Nil hariç herkes onların gelmesiyle odadan çıktığında biz baş başa kalmıştık. Ama bu onların ağlak halleriyle pek hayra alamet değildi. “Güzel kızım.” Görüşüm bulanıklaşıyordu. Annem şu bir haftadır en az benim kadar her şeye dahil olamamış gibi günlerdir düğünde yapılacak yemekleri, dağıtılacak hediyelikleri kendi teyzemle beraber hazırlamıştı. Adetleri böyleymiş onların. Ben her ne kadar geç katılsam da aralarına kimse ne bir yabancılık hissettirmişti, ne de yadırgamıştı beni. Hülya, Serpil, Doğukan ve Yiğit adında dört tane kuzenim olduğunu daha dün akşam öğrenmiştim ama az önce odaya girdiklerinde o kadar samimi ve iyilerdi ki benimle selamlaştıklarında dışarıdan bakan kimse bize hayatlarında ilk defa görüşen kişiler demezdi. “Anne yapma böyle lütfen.” Ellerimi ellerimin arasına alıp dudaklarına götürdü. “Sen benim çok geç kavuştuğum cennetimsin Nida. Şimdi evleniyor olman bir annenin en mutlu günü olması gereken anlardandır belki ama ben şu an kalbimi söküyorlarmış gibi hissediyorum. Bakma sen bize ağlıyoruz, üzülüyoruz ama senin mutlu olman en önemlisi kızım bizim için.” Birbirine tutunan ellerimizi bu defa ben öptüm. O kadar kızarmıştı ki gözleri, bu ağlayışın sadece şu andan itibaren olmadığını haykırıyordu. “Annem, emin ol sende benim bu dünyada çok geç kavuştuğum o cennetsin. Her şey çok yeni evet, bize bile birbirimize daha yeni yeni sokuluyoruz ama ben evlendiğimde çok uzaklara gitmiyorum ki. Ya da görüşmeyeceğiz, tekrardan kopacağız diye bir durum değil ki bu. Ben yine sizin hep kızınız olarak kalacağım, tek fark artık bende bir evin annesi ve bir adamın karısı olmuş olacağım. Bu dünyada doğduğum anda kazandığım bir diğer cennet olan adamın.” Dolan gözlerimi fark eden teyzem yavaşça göz altlarıma peçete tutup birkaç adım geriledi. “Yani ben evleniyorum diye gerçekten mutlu olmasın anne. Böyle çatlak bir kızın varken, başak türlüsü çekilmez olurdu.” “Kurban olayım ben o kızıma da, karıma da.” O sırada en az bizim kadar dolu gözleriyle duran babam içeriye girdi. Küçükken hep kız çocuklarının babalarını daha çok sevdiklerini duyduğumda yalan olduğunu düşünürdüm. Çünkü o zaman baba diye bildiğim yabancı bana gram sevgi vermezken ilk aşkım olmayı hiçbir zaman hak edemez gibi geliyordu. Ama şimdi bakıyorum da babam, gerçek babam benim için hep baba aşkının ne demek olduğunu öğretecek kişi olacaktı. Oflaz evet ilk aşkım olsa da, artık babanın olacağı o ilk adam aşkı tam olarak kalbimin bir yerlerinde dolanıp duruyordu. “Güzelliklerim benim.” Yanımıza yaklaşıp ikimizi de kollarının arasına aldı. “Ay valla ben ağlıcam artık.” Babam gözlerini silen Nil’e de kolunu açtığı sırada tabi ki içeriye biricik abim girmişti. Bakışları bizi, daha doğrusu beni bulduğunda o da duygulandığından eliyle gözlerini sildi. Kıyamam, o kadar duygusal bir ortamdı ki şu an burası, Cüneyt bile eşikten gözükse ona bile ağlardım gibi geliyordu. “Ben vermiyorum kız falan. O deyyus benim kardeşimi alamaz. Daha yeni abi demeye başladı, gitsin bir beş sene sonra gelsin!” 💗💗💗 Düğünden önce şöyle kısa bir ara bölüm yazmak istedim, ayrıca hiç düğün yazacak modum olmadığı için bir gün daha müsaade almak istedim sizden ndfkdjkd Nasılsınız aşkolar nasıl gidiyor hayat? Beğendiniz mi bölümü? Sizce bizim düğünde ne gibi olaylar olabilir? Bilirsiniz ben olaysız özel gün yazmayı hiç sevmem ncdldjkd Neyse oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın sizleri seviyorum. Kocaman öptüm, görüşmek üzere🤍 |
0% |